11/04/2022 | Yazar: Seyhan Arman

Anlarım kovulduğumu, çünkü ben hayatımda hep kovuldum. Şen şakrak bir muhabbet varken de kovuldum, sulu salyalı ağlanan ortamlardan da kovuldum. Cenazeden kovuldum, düğünden kovuldum, evden kovuldum, mahalleden kovuldum, işten kovuldum, şehirden kovuldum.

Doğru olanı dokuz köyden kovarlar Kaos GL - LGBTİ+ Haber Portalı

Kovulduğunuzu anlar mısınız? Öyle direkt "siktir git buradan" dediklerinde değil; gözünüzün içine samimiyetle bakıyorlarmış gibi göründüklerinde, elinizi sımsıkı sardıklarında, halinizi hatırınızı sorduklarında ya da size çay servisi yaptıklarında. Mesela ben hemen, anında, şıp diye anlarım. Şıp diye anlarım da hemen ses etmem. Anlarım ve uzaklaşırım yavaş yavaş oradan. Kovulduğumu anladığımı belli etmeden sıvışırım. Güç toplayıp yeniden dönmek için çekerim kendimi.

Anlarım kovulduğumu, çünkü ben hayatımda hep kovuldum. Şen şakrak bir muhabbet varken de kovuldum, sulu salyalı ağlanan ortamlardan da kovuldum. Cenazeden kovuldum, düğünden kovuldum, evden kovuldum, mahalleden kovuldum, işten kovuldum, şehirden kovuldum. Anlayacağınız kovuldum da kovuldum. Yemek yemek istediğim lokantadan kovuldum, en güzel yemekleri kendim yapıp yedim. Eğlenmek istediğim diskodan kovuldum, sokakta dans ettim kimseye aldırmadan. Okumak istediğim okuldan, tedavi olmak istediğim hastaneden, barınmak istediğim evden, yürümek istediğim yoldan, doğduğum topraklardan, olduğum dünyadan kovuldum. En fenası kovulmamak için örgütlendiğim örgütten de kovuldum.

E bu kadar yerden kovulduysam hak etmişimdir diye düşüneceksiniz malum; bazılarınız için varoluşum zaten kovulma sebebi. Belki bu yazının yazıldığı yerden de kovulurum, sorun yok alışkınım nasıl olsa. Alışkınım kovulduğum yerlerde bir şekilde kendimi var etmeye.  Alışkınım kapanan her kapının ardından yeni kapılar aralamaya. İdmanlıyım kovulmanın travmasını en az hasarla atlatmaya. Kovula kovula yürüdüğüm yollar aşındı, kovula kovula hiç bilmediğim dağlar aşıldı, kovula kovula bakir dünyalara adım atıldı. Kovuldukça öğrendim. Kovuldukça güçlendim. Kovuldukça yeni yeni stratejiler geliştirdim. Ne kovanlar yoruldu kovmaktan, ne de ben pes ettim kovuldukça yol almaktan.

En son çocukluğumun en derin hatıralarını yaşadığım, zihnime kazınan ezgilerin çalındığı, hatırladıkça mutlu olduğum sofraların olduğu, kovulma ihtimalim olduğunu düşünmediğim huzurlu zamanların geçtiği topraklardan da kovuldum. Kendisini o toprakların sahibi zanneden bir cahil tarafından. Beni utandırarak kaçırabileceğini zanneden bir ahmak tarafından. Bu kadar öfke ile haykırırsa geri püskürtebileceğini zanneden bir zavallı tarafından kovuldum. Kovuldum diye geri dönüp gidecek miyim? Agresif davranıp  pisleşecek miyim? Gözyaşlarımı heba edecek miyim? Kovulmanın verdiği o iğrenç duygu ile utanacak, vazgeçecek miyim?

Hayır! Kocaman bir hayır diyorum çünkü kovulmaktan "yüzümün cıncığı sıyrıldı" artık. O kadar alışkınım ki kovulmaya bir kelimemle alaşağı ederim karşı cepheyi. Ve o kadar inadım ki gitmeyeceğim varsa da giderim o topraklara, bir gidecekken beş de giderim.

Yani sevgili andavallı sen kovmaktan utanmıyorsan ben senin yüzüne tükürmeye hiç utanmam. Kov kovabildiğin her yerden, nasıl olsa daha da güçlenip döneceğim bir sonraki şafak vakti...

*KaosGL.org Gökkuşağı Forumu’nda yayınlanan yazı ve çizimlerden yazarları ve çizerleri sorumludur. Yazının ya da çizginin KaosGL.org’ta yayınlanmış olması köşe yazılarındaki veya çizimlerdeki görüşlerin KaosGL.org’un görüşlerini yansıttığı anlamına gelmemektedir.


Etiketler: kadın, yaşam
İstihdam