10/06/2010 | Yazar: Kürşad Kahramanoğlu

Geçen Cumartesi yazmaya başladığım gibi, Recep Bey ve partisi ile basındaki borazanları ve yandaş medya “duygusal sömürü ile oy avcılığı” yapıyor.

Geçen Cumartesi yazmaya başladığım gibi, Recep Bey ve partisi ile basındaki borazanları ve yandaş medya “duygusal sömürü ile oy avcılığı” yapıyor. Filistin Halkı’nın, İsrail’in kuruluşundan beri gittikçe artarak bugüne gelen sıkıntılarını azaltmak ve ortadan kaldırmak için üç ana sorunun çözülmesi gerekli:
 
1) İsrail’in Filistin topraklarını istikrarlı bir salam politikası ile ta başından beri gaspettiği “yeni yerleşim” uygulamalarının durdurulması gerekir. Filistinliler’in ellerinden gaspedilerek ele geçirilmiş topraklarda kurulmuş yeni Yahudi yerleşim yerlerinin, 1967 öncesi dağılıma göre Filistinli sahiplerine iade edilmesi gerekir.
 
2) Kudüs’ün, kurulması gereken bağımsız Filistin Devleti’nin başşehri olması lazımdır. 
 
3) Sayıları 10 milyon civarında olan Filistin halkının 6 milyonu, dünyanın dört bir köşesine dağılmış mülteci konumunda. Bunların birçoğu, İsrail çevresindeki Arap ülkelerinde, mülteci kamplarında gayri medeni şartlar altında yaşıyor. Zorla göç ettirilmiş bütün bu insanların ülkelerine, topraklarına dönme haklarının tanınması gerekir. Bu üç ana sorunu çözmeyen hiçbir kazanım, Filistin halkının temel sorununu çözemez. Detaydır.
 
Meşhur Oslo Anlaşması, güya Arapların İsrail’in “güvenilir sınırlar içerisinde var olmasını tanıyıp, kabul etmeleri” karşılığında, bu üç olmazsa olmaz şartı yerine getirecekti! Mavi Marmara (MM) gemisine yapılan baskında öldürülen 9 kişinin, Türkiye’de yarattığı anlaşılır tepkiyi kullanarak sadece “İsrail’in Türkiye’den özür dilemesini”,  “MM’e yapılan baskının bağımsız, milletlerarası bir kurul tarafından araştırılmasını” ve “Gazze’ye İsrail tarafından uygulanan ambargonun kaldırılmasını” istemek, tabii ki yetersiz. Recep Bey hükümetinin bir dahaki seçimi de kazanabilmek için; kamuoyunun tepkisini kanalize etmek için, gündem belirleme çabası. Kaldı ki; Recep Bey hepimizi ve dünya kamuoyunu dillendirdiği bu üç somut isteğinin haklılığına ve yeterliliğine ikna etse ve her üçünü de İsrail’e uygulatmayı başarsa bile, Filistin halkı benim yukarıda saydığım üç şartta ilerleme sağlanmazsa, kurtulamayacaklarını biliyor. Türkiye’nin yüreğini sızlatan 9 kayıp, abluka nedeniyle her hafta Gazze’de veriliyor.
 
Sadece ablukayı kaldırmak bu sayıyı azaltır ama Filistin halkının makus talihi ancak bağımsız bir Filistin devletinin varlığı ile tamamen ortadan kaldırılabilir. Bu da ancak saydığım üç şartın yerine gelmesi ile mümkün. Şunu da not etmek gerekiyor: İsrail Hükümeti, dünya kamuoyunu  lehine çevirmek için karşı atağa geçmiş durumda.
 
Recep Beyin Hükümeti’nin diplomatik zaferinin(!) feri yakında sönecek. Yetersiz üç kısıtlı beklentisini bile gerçekleştirebileceği şüpheli. Türk bandıralı MM ile içindeki barış gönüllüleri ile İrlanda bandıralı Rachel Corrie ve içindeki barış gönüllüleri arasında, dünya basınında ciddi farklılıklar yaratılmaya başladı bile!
 
Peki Recep Bey’in hakkikaten beyan ettiği niyeti mi samimi değil?  Buna inananlar var; kanıt olarak da ülkesindeki Kürt çocukları için üzülmeyip, TMK mağduru çocukların durumunu düzeltecek kanunu meclisten geçirmeyip, Filistinli çocuklar için timsah gözyaşları döktüğünü gösteriyorlar. Bence meselenin özüne inmek lazım. Aynen “Kürt Açılımında” olduğu gibi Filistin sorununu da din ekseninde çözmeye kalkarsanız sonuç almak mümkün olmaz.
 
Kürtlere “din kardeşiyiz” deyip, esas sorun olan “kimlik sorununu” göz ardı ederseniz, nasıl Kürt açılımınız çıkmaza girecekse, Filistin sorununu da Hamas ve El-Kaide ile çözmeye kalkarsanız, Arap-İsrail çatışmasının çözümüne katkınız olamaz. Geçen gün, Kılıçdaroğlu’nu bu konulardaki düşüncelerini merak ettiğim için, bir TV programında dikkatle dinledim. Program esnasında, Türkiye’nin iç işleri konularında son derece de ikna edici konuşurken, Gazze krizi konusunda zayıf kaldığını gördüm.
 
Hükümetin ve Recep Bey’in, Gazze krizi konusunda hoş ama boş konuştuğunu ve politika zaaflarını Hoca Efendi bile ta Filedelfiya’dan gördü de, CHP’de Kılıçdaroğlu’na bu önemli dış politika konusunda brifing verebilecek bir Allahın kulu yok mu diye, düşünmeden edemedim. Recep Bey şimdilik Türkiye’deki MM’daki olaylar nedeni ile sivrilmiş milli ve dini duygulara damardan veriyor ama “el mi yaman, bey mi” biraz zaman geçtikten sonra, ortalık biraz durulunca belli olacak. Ve başarısını ölçmenin kriteri; yukarıda yazdığım, Filistin Halkı’nın haklı üç ana şartının yerine getirilmesine ne kadar katkı sunabildiği ile ölçülecek.


Etiketler: yaşam, siyaset
İstihdam