13/05/2010 | Yazar:

Harold Barclay 'Efendisiz Halklar'da, Aborjinler'den Eskimolar, Kızılderililer ve Berberiler'e kadar her coğrafyadan pek çok insan topluluğunda devletsiz toplumun izlerini sürüyor.

Harold Barclay 'Efendisiz Halklar'da, Aborjinler'den Eskimolar, Kızılderililer ve Berberiler'e kadar her coğrafyadan pek çok insan topluluğunda devletsiz toplumun izlerini sürüyor. Yazara göre devletsiz toplumun özgür bireyleri olabiliriz.

Önce din, ardından milliyetçilik-devletçilik kutsal birlik adına özgürlük düşlerinin yerlerini aldı. Tekil insan da bir gün kutupların kadim efendileri Eskimolar gibi devletsiz bir toplumun özgür bir birey olabilecek mi? Harold Barclay, Efendisiz Halklar’da benzer bir soruyu ‘evet’ olarak yanıtlayarak Aborjinler’den, Eskimolar, Kızılderililer ve Berberiler’e kadar her coğrafyadan pek çok insan topluluğunda devletsiz toplumun izlerini sürüyor. Ütopyacı düşlerden hareket etmediğini göstermek için teorik bağlamda anarşi kavramına başvuran Barclay, ilerlemeci bir medeniyet düşüncesinin aksine devletsiz bir toplum yapısının günümüze kadar nasıl süregeldiğini anlatıyor.

Kimi antropologlara göre de, ‘işleyen anarşiler’ olan bu devletsiz yapıların varlığı zaten ciddi bir veri olarak, toplumu bir arada tutan bir zamk görevi gören din ile milliyetçilik-devletçilik ikilisinin eleştirisinde kullanılmalıdır. Bu bağlamda, bu yapıların örneklerine bakmadan önce ortaçağdan bugüne evirilen modern devlet yapısının kökenlerine de göz atmak gerek. Ortaçağda, tanrının gölgesi hükümdarın devletin ta kendisi olması ve insanın bu yönetim zincirinde en alt kademesinde yer alması, Aydınlanma çağında, Avrupalı bireye felsefeyle kendini merkez koyma hakkını verdi. Ancak devletin kendisi devamlılığını sağlama ve toplumu bir arada tutma adına din yerine milleti koyarak, milliyetçilik kavramını üretti.

Yönetimin esas olduğu bu (ulus) devlet modeli, meşruiyetini yeniden birlik fikriyle sağlamlaştırırken yeryüzünün diğer devletsiz halklarını da varlıkları mümkün olmayan ötekiler olarak yok saydılar. Barclay, bu bağlamda, 19. yüzyılın Rus düşünürü Kropotkin’in öncü düşüncesinden hareketle, anarşi kavramının bizzat bir siyasi örgütlenme biçimi olarak dünyanın pek çok kadim halkının varlığını sürdürme biçimi olduğunu belirtiyor.

Anarşi-arşi (başsızlık-iktidarlılık) kutuplaşmasında, belli doğaüstü yaptırımların yaygınlığı ile hukuki yaptırımların hâkimiyetini de kıyaslayan Barclay, süreklilik bakımından devletsiz toplumların, devletli toplumlara dönüşmesinin yaygın olduğunu ifade ediyor. Despotizme de dönüşebilen anarşinin, modern devletli yapılar içinde nasıl etkili bir özgürlük aracına dönüştürülebileceğinin izini de sürüyor.

Anarşik rejim örneklerinin çoğunun avcı-toplayıcı toplumlardan çıktığını belirten Barclay, Fred’e göre, tarımcı toplumlarının tamamen tabakalandırılan devletli yapısı içinde anarşinin marjinal bir biçimde var olduğunu söylüyor. Avcı-toplayıcılardan, bahçeci anarşistler, pastoralci çobanlar ile tarımcı toplumlara kadar anarşinin nasıl çeşitlendiğini ise yeryüzünün adları anarşiden ziyade çeşitli vesilelerle anılan halklarından örneklerle açıklıyor.
 
Ortaçağdan modern dünyaya anarşizm
Ayrıca, ortaçağ özgür şehir komünü de, lonca yapıları bakımından Kropotkin’in özgür yapıları arasındadır. Barclay, faşist korporatizm ile ortaçağ komünü arasındaki ince farkları devlet ve birey ahlakı bazında ayırır. Mesela ortaçağ komününün sosyal örgütlenme yapısı, hem faşist kuram hem de anarko-sendikalist federalizm ideali içinde bir mite dönüşmüştür. Kropotkin’in bir diğer ideal anarşizm örneği ise, ilk kez ortaçağın kilise-devlet modelini değiştirerek, devletin içinde kendi özerk sosyal denetimine sahip Anabaptist hareketidir.

Modern dünyaya gelindiğinde ise, büyük ya da küçük ölçekli, ütopik ya da ortak niyetli bir topluluk kurma çabası olarak anarşizm sadece devlet yönetimine değil kilise, ataerkillik, erkek egemenliği ve yaşlıların hegemonyası gibi kurumsallaşmış her türlü yapıya itirazdır.
Bu bakımdan, anarşinin, ütopik bir düzen olarak tahayyülünün ötesinde, “Nasıl bir toplumsal modelde, devletsiz toplum/efendisiz halk fikri düşsel bir mit olmanın ötesine geçebilir?” sorusunu dikkate almak gerektiğini hatırlamalı.

EFENDİSİZ HALKLAR 
Harold Barclay
Çeviren: Zarife Biliz
Versus Yayınları
2010
213 sayfa, 14 TL.
 



Etiketler: kültür sanat
İstihdam