25/10/2023 | Yazar: ChinaBird

Her şeyi denkledim, her şeye bir kılıf uydurdum. Uyku da benim kılıfım olsa… Kırmızı, kadife, yumuşacık bir kılıf…

Eksik çan Kaos GL - LGBTİ+ Haber Portalı

Eser: Günther Uecker, 1958

Pencereyi açtım, kilisenin çanı üç kere vurdu ya da ben o kadar sayabildim. Sabahın dördünde çanın kaç kere çaldığını bilmiyorum. Saat dört ise çanın da dört kez çalması gerekmez mi? Bir tane eksik çaldı, o eksik çan içimde titreşiyor. Hep bir şeyler eksik, hep içim titreşiyor.

Bir zamanlar, bir çağlayanın uçurumdan kendini bıraktığı yerde; inatla direnen, kurumaya yüz tutmuş bir ağaçtım. Sonra dayanamadım çatırdadım, uçurumdan aşağıya düştüm. Nehirde sürüklendim uzunca bir süre, oraya buraya çarptım, epey dağıldım. Her çarpışmada acıyla karışık bir zevk alarak kıymık kıymık ırmağa karışmak, ırmak olmak istedim. Akmak istedim. Çürük gövdem, gel zaman git zaman kıyıda bir çalılığa takıldı. Ağaçların gövdesi, güneşin dokunuşları, kuşlar böcekler derken burada mutlu mesut eririm, nehre karışırım, sonunda ben de nehir olurum sandım.

O kadar kolay değilmiş.

Bazen kuşlar konuyor üstüme, yosunlarımı didikliyorlar; sincaplar üzerimden eğilip nehirden su içiyor, kovuklarıma bir şeyler saklıyorlar, gıdıklanıyorum. Demek ki hala yaşıyorum. Kıymıklarım nehre karışıyor, eridikçe nehirleşiyorum.

Ne nehirim şimdi ne de çürük bir ağaç ya da ikisi de aynı anda… “ Cry me a river” dinliyorum, ağlıyorum; bazen dinlemeden de ağlıyorum. Canım ağlamak istiyor, içimde eksik çanlar titreşiyor.

Bazen sular kabarıp dalgalar gövdeme çarptığında, güneş de uygun bir açıyla vurursa, gövdemden sıçrayan su serpintileri belli belirsiz, kıpır kıpır bir gökkuşağı oluşturuyor üzerimde. Tam o anda sincap gelsin, üzerimde koşan telaşlı elleri ayakları beni gıdıklasın, üzerimden eğilip ırmaktan su içsin, su içerken dikilen kuyruğuna gökkuşağı bulaşsın, alsın onu, gittiği yerlere taşısın istiyorum. Gökkuşağı olunca sincap gelmiyor, sincap gelince nehir duruluyor. Dördüncü çan ya çalmıyor ya da duyulmuyor, eksik kalıyor.

Bir sigara sararım şimdi, penceremde içerim. Sokak kedileri sincaplarım olur, boş sokak durgun nehir… Durgun nehirlere suları kabarsın diye cry me a river diye seslenilir. Sigaramı yakarım, dumanım da gökkuşağı…

Her şeyi denkledim, her şeye bir kılıf uydurdum. Uyku da benim kılıfım olsa… Kırmızı, kadife, yumuşacık bir kılıf… Emektar, dertli bir çalgı gibi geçmişin ve geleceğin coşkulu ve kederli ama hep beraber seslerini hayal ederek kılıfımda uykuya dalsam.

Sabaha karşı saat dörtte bir çan eksik çaldı.

Birileri canlarımızı çaldı, bir bir eksildi canlar.

Benim de bir canım kaldı, canım çok sıkkın bu aralar.

Ne var yani zangoç efendi bir kez daha çekseydin çanın halatını?

Sen istesen ben sana bir dize daha yazardım.

Kulağını açıp dinleseydin sen de o zaman, madem bu kadar çan meraklısısın!

Çok dalgınım bu aralar, kafam hep başka yerde. Şimdi de Pink Floyd’dan “High Hopes” çalıyor kafamın içinde.

“Çimen daha yeşildi, ışık daha parlaktı, hayatın tadı tuzu vardı.” diyorsun.

Hayali bir zangoç için bu saatte gayet güzel bir çeviri diye de ekliyorum.

Sen de hayali gökkuşağı olurken düşünecektin bunları.

Kimse sordu mu ki bana ne olmak istediğimi?

Peki, sen söyledin mi onlara ne olduğunu?

Küçükken denemiştim.

Şimdi büyüdün, bir daha dene.

 Korkuyorum.

Korkunun ecele faydası yok.

Ecelimle ölememekten korkuyorum zaten daha çok.

Bir çan eksik çaldım diye bir araba laf ettin,

Belki de bu işin usulü böyle.

Bilip bilmeden beni de kendine meze ettin.

Bir sefer de benim istediğim gibi olsun istedim.

İstemenin sonu yok, bu muhabbetin de bence…

Sen de hemen kaçıyorsun sıkıya gelince. 

Ben hayali zangocum, ben miyim senin derdine çare?

Sabahın bu saatinde çanının sesi takıldı benim de gönlüme,

Çal işte bir kez daha

Bak sana verdim kaç dize.

Takma bu kadar kafana.

Sabah ola hayrola.

Zaten pek de bir şey kalmadı senin mesainin de başlamasına.

İster ağaç ol, ister sincap, ister gökkuşağı…

Peki, ya zangoç?

Mülakat var, kadro yok.

Hayali bir zangoç için bu saatte gayet güzel bir espri.

Hayali gökkuşağı, bari bu saatte bırakmalı bu sonsuz kibri.

İstediğin gibi olmuyor diye seni dinleyenlerden çıkaramazsın öfkeni.

Özür dilerim, o zaman ver şu halatı da çalayım şu eksik notayı.

 Al, buyur zaten yeterince yemişsin kafayı.

C…

C C        Eb Eb   Ab Ab 

Rahatladın mı şimdi, oldu mu istediğim?

İyi geldi gerçekten.

“İlerleyen aydınlığın içindeyim

Ellerim iştahlı, dünya güzel.

Gözlerim doyamıyor ağaçlara

Ağaçlar öyle ümitli öyle yeşil.”*

Teşekkür ederim, seni de bu saatte esir aldım.

“Mesele esir düşmekte değil, teslim olmamakta bütün mesele!” *

Hadi, ben kaçtım, sabah ola hayrola!

İyi sabahlar hayali zangoç!

İyi sabahlar Allah’ın delisi! 

“The water flowing
The endless river

Forever and ever” **

*Nazım Hikmet Ran- İşte Böyle Laz İsmail                                                                     

** Pink Floyd-High Hopes

***KaosGL.org Gökkuşağı Forumu’nda yayınlanan yazı ve çizimlerden yazarları ve çizerleri sorumludur. Yazının ya da çizginin KaosGL.org’ta yayınlanmış olması köşe yazılarındaki veya çizimlerdeki görüşlerin KaosGL.org’un görüşlerini yansıttığı anlamına gelmemektedir.


Etiketler: yaşam
İstihdam