26/06/2009 | Yazar:

‘E peki; bizi neden yok sayıyor köşe yazılarınızda kullandığınız kalem? Hani sizin kaleminiz ‘biseksüel’di -ki siz öyle dediniz-, yazın e mi! Bekliyoruz, sizi cidden seviyoruz’

‘E peki; bizi neden yok sayıyor köşe yazılarınızda kullandığınız kalem? Hani sizin kaleminiz ‘biseksüel’di -ki siz öyle dediniz-, yazın e mi! Bekliyoruz, sizi cidden seviyoruz’

LGBTT Onur Haftasının dünkü etkinliklerinden biri de Elif Şafak ile Aşk üzerine söyleşiydi. En azından programda yazan ‘konu’ buydu,  peki gelmeyen arkadaşlar için sorup-cevaplıyorum, ‘eşcinsel aşk’ı mı konuştuk. Hayır… E kötü mü oldu bu? Tabii ki hayır…
 
Elif Şafak benim sempati beslediğim bi’ isim, ilk etkilenmemi sorarsanız:‘Saçları’. İki yandan kıvır kıvır sarkan, kalemiyle saçlarına ‘rulo’ yapan liseli genç kızın saçları gibi bakımsız ama seksi ve karizma! Peki, dün öyle miydi, hayır değildi, saçlar yandan sarkmıştı fakat ‘en birinci’ istediğim gibi değildi. Yine de ‘Elif’in saçlarıydı! Yanımdaki arkadaşımla konuştuk hatta şöyle bi’ sonuca vardık: Ya çok kirli ve yağlanmış; o yüzden ‘kıvır kıvır’ değiller ya da bizim karşımıza daha bakımlı çıkmak istedi; kuaförden yeni çıktı, ‘kırık’larını aldırmıştı, bi’ de üzerine ‘yağlı saç kremi’ sürdü-rdü!
 
Bakımlı duruyordu lakin benim ‘Elif’imin saçları değildi onlar, biraz daha bakımsız olmak yakışıyordu ona!
 
Daha fazla magazin boyutuna takılmadan söyleşiye geçeyim iyisi mi… Söyleşinin başlaması ile ‘Elif’ kısa bi’ konuşma yapıp, karşıklı sohbet etmek istediğini, söyleşiye katılmasının amacının ‘bizimle’ tanışmak olduğunu belirtti. Güzel hoş analizlerde bulundu, Mevlana kültürüyle yoğrulan yazarımız, ötekileri seviyordu, ötekinin de ötekisine sempati duyuyor, ötekilerin içinde kaybolup, hep başka bi’ öteki olmak istediğinden bahsediyordu, kitaplarında da bunu yaptığını belirtiyordu. Hiç kimse yoktur ki, hayatının bi’ döneminde ‘öteki’ olmasın diyordu. Sadece insanın ırk-dil-din-yönelimleri değildir kendisini öteki yapan diyor ve ekliyordu, herkes birbirini öteliyor, ötekiler bile!
 
Belli ki öteki kavramına kafa yormuştu, öteki kavramı sonsuz bi’ kavram demeye çalışıyor, hayatın içinde sınandığımızı vurguluyordu! Çünkü hayat o kadar ‘öteki’ ile doluydu ki…
 
Yazıya biraz ben de söyleşi havası vereyim sizleri de ‘söyleşiye’ katayım, her ne kadar siz söylenmeseniz de…
 
Elif Şafak yazılarını okuyanlar ya da onu dinleyenler bilirler, her zaman bi’ aradalık vardır ‘Elif’te, hiç bi’ şey/kimse çok kötü değildir, iyilik de barındırır ve tam zıttı! Hayatta hakikatler yoktur, yalan/yanlışların en hakiki olanı vardır. Tamamen ‘melek’ gibi olan kimse yoktur, içinde muhakkak kötülük vardır o ‘meleğin’ de… İnsanlar bile dışarıda sevmediği insanları/hareketler/uslar barındırır içinde çoğu zamanda, farkında değildir bunun, ‘öteki’ olduğunu düşünür ama bilip/bilmeden bazen ötekileştirmeyi kendisi yapar. Küçük bi’ espri bile bunu yansıtabilir… Ama ‘o’ bunun farkında değildir. Ve bu örnekler böyle uzayıp gidiyor. ’Elif’ in bu aradalığı ‘bu konuda’ gayet hoş bi’ yaklaşım, kişinin kendini sorgulaması, ne kadar/nerede olduğunu bilmesini sağlıyor belki de, ‘belki de’ değil sanırım tam manasıyla öyle!
 
Söyleşide tam da bu konu hakkında şöyle bi’ soru geldi; ‘Elif hanım ne bu aradalık-lümpenlik’?
Cevap ise yukarıda yazdığım paragraf gibiydi, hiç bi’şey kesin çizgilerle ayrılmamıştı yani, ayrılamazdı da!
 
Ve bi’ diğer konu ise; ‘yazarın ‘teorikte’ ötekiler hakkında güzel konuşmalar yaptığı, fakat pratikte neler yapılması gerektiği veya neden yapmadığı’ idi... Soran arkadaş bu soruyu bi’ gazetede köşesi bulunan, belli ‘mevkilerce’ saygınlığı olan bi’ yazar olarak ‘Elif Şafak’a sormuştu… Bi’ nevi eleştirmişti, ama eleştirmemiş gibi görünüyordu ve belki de açık açık sormadığı için açık bi’ cevap da alınamadı bu soruya. Yine yanımdaki arkadaş ‘Soruyu soran ‘gey’ olduğu için ‘Elif’i kırmamak için çok kibar sordu, belki de anlaşılmadı dedi’… Soruyu bi’ tek ‘bizler’ mi anladık yoksa!
 
‘Elif Hanım, Elif Hanım sizi seviyoruz, ‘Pinhan’dan beridir sizi eksiksiz okuyoruz, köşe yazılarınıza gazete farkı gözetmeksizin okuyoruz, biz ‘Elif’ i çok seviyoruz, madem siz de bizi sevdiğinizi söylüyorsunuz, bizim ‘öteki’liğimizinde farkındasınız… E peki; bizi neden yok sayıyor köşe yazılarınızda kullandığınız kalem? Hani sizin kaleminiz ‘biseksüel’di-ki siz öyle dediniz-, yazın e mi! Bekliyoruz, sizi cidden seviyoruz’
 
İşte yukarıda yazılanlar ise benim geyce açıklamamdır, e çok da kaba değil, e sonuçta geyim n’olmuş!
 
Ve salondan yükselen diğer soru geliyor…
 
‘AKP’nin kütüphane toplantılarına katıldığını okumuştum, sadece Elif Şafak hayranı olarak öğrenmek isterim, ne için katılıyorsunuz bu toplantılara?’
 
‘Elif’, yine aradalığını kullanarak cevapladı soruyu, evet belki de şu kısımda haklıydı.
‘Türbanlı başı açık olan birini ‘cehennemlik’ diye öteliyorsa, başı açık olan ‘gerici’ diye türbanlıyı öteliyorsa, demek ki her yerde ötekiler mevcut’
 
Ben de diyorum ki: ‘Tamamen haklısın ‘Elif’, ama bu ötekilerle konuşurken mevcut iktidarın ‘samimiyetsizliğini’ bile bile, onları desteklermiş gibi görünmek hoş mu? İnsanları türbanıyla-inancıyla bi’ sorunu-n/muzun olmaması, yine tekrar ediyorum ‘samimiyetsiz’ bi’ cemaatin -ki sizin dediğiniz gibi toplumda yeteri kadar cemaatleşme var biraz bireysel yaklaşmak lazım- içerisinde bulunup samimiyetsizliği sizin meşruluğunuzla/doğruluğunuzla ‘meşrulaştırmak’/’doğrulamak’ ne kadar hoş/doğru?
 
Yine salondan gelen bi’ sesle AKP’nin samimiyetsizliğini belirtirsek...
 
‘TSK konusunda kendisine öcü, Kürt/Ermeni meselesinde cici olarak gören’-‘LGBTT’ler haksızlığa uğramıyor herkes kanun önünde eşit diyen’-‘Türban konusunda kıyametleri koparıp, Alevi açılımı konusunda, Sünnileştirme politikası dışında bi’şey yapmayan’ ve örnekleri çoğaltılabilecek derece, kendi ötekisi dışındakileri görmeyen ve sizin ‘öteki’ kavramınızla pek de uyuşmayan bi’ Siyasi Parti’nin yanında ‘dönüştürmeye çalışmaksızın’ yer almak ne kadar doğrudur?
 
Burda bitirelim, ‘Elif’ bizimle tanışmaya gelmiş, şahsen ben memnun oldum ‘ELİF’!
 
Biz ‘Elif’i seviyoruz, kalemi de ‘biseksüel’miş ne de olsa, o da ‘bizden’ sayılır, dimi yani? 


Etiketler: yaşam
İstihdam