07/02/2022 | Yazar: Anjelik Kelavgil

Henüz çok beceremesem de büyük laflar etmekten, sloganvari konuşmaktan, ajite olmaktan uzak durmaya çalışıyorum, dünyaya kendi kelav bakış açımla yaklaşıyorum. Uzun zaman sonra birine sarılıp uyumak kadar iyi geliyor bu.

Endişelerim, endişelerimiz Kaos GL - LGBTİ+ Haber Portalı

Lubunyazılarımda bugün sizlere endişelerimle süren istikşafi görüşmelerimden bahsedeceğim. Bu endişelerimin birçoğunda yalnız olmadığımı, bir çok lubunyanın üç aşağı beş yukarı benzer endişeleri kendilerine has bir biçimde deneyimlediğini fark ettiğim günlerden geçiyorum. Bu farkediş süreci biraz sancılı geçse de tünelin ucundaki ışığı görüyorum ve bu bana iyi geliyor. Lubunyalar iyi ki var.

Dünyanın tek “endişelisi” olmadığım sonucuna varmam tam da hepimizin endişeleri olduğunu ve her birimizin endişelerinin biricik olduğunu ayırt etmemden geçiyor. Bu ayırt ediş beni, özellikle 2+’lı ilişkilerimin tamamında özgürleştirirken dünyayla ve diğer her şeyle kurduğum ilişkilerde de rahatlamamı beraberinde getiriyor.

Rahatlamak dediğim de aslında endişesizlik halinden ziyade endişelerimle kurduğum ilişkinin değişmeye başlamasını tarifliyor. Bu ilişkiyi kurduğum zemini “güvenli alan” olarak tanımlamaktansa “konfor alanı” olarak tanımlamamın da ciddi bir etkisi olduğunu düşünüyorum. Konfor alanı olarak tanımladığım şeyse kendimi kendim olarak performe edebildiğim; herhangi bir gizlilik ya da kapalılıkla sınanmadığım, ifade özgürlüğünü ilke olarak belirlemiş demokratik bir alan aslında. Kendimi böyle bir ortamda konforlu hissedebiliyorum. Buradaki konfor endişelerimle kurduğum ilişkiyi eşit zemine taşırken ilişkilendiğim kişilerin de endişelerle bezeli olduğunu görmemi sağlıyor; günün sonunda ise kendimle dost olmaya başlıyorum ve kendimle dost olabildikçe daha da özgürleşiyorum.

30 yaşımda kendimle dost olabilmeye başlamamın kendisini de çok politik buluyorum. Öyle bir zorbalık, fobi, nefret, içselleştirilmiş fobi, yok sayma ve ötekileştirme girdabından geçerek kendimizle temas kurmaya başlıyoruz ki; lubunyalararası ilişkilerde de bu girdabın etkileriyle an be an karşılaşabiliyoruz. Bugüne dek gerek kendi girdabım olsun gerek başka lubunyaların girdabı olsun, çok kapılmış ve oralarda kaybolmuş günlerden geçerek; o deneyimlerden bakarak bu sonuçlara ulaşıyorum. Özellikle LGBTİ+ karşıtlığının ve LGBTİ+’ları görmezden gelmenin bu kadar yükseldiği bir dönemde; lubunya yalnızlığı, endişeler, kendinle dost olmak, temas, ilişkiler üzerine de çokça düşünürken buluyorum kendimi.

Konfor alanlarımızı nasıl arttırabiliriz diye kendi kendime çokça soru sorarken cevabı bulmaya giden yolda “esenlik” meselesi iyi bir araç haline gelebiliyor. Kendi esenliğim, lubunyaların esenliği ve tüm toplumun esenliği ile doğrudan ilişkili; biliyorum. Esenliğin önünde ne gibi engeller olduğunu da ha keza; ancak, konfor alanlarımı çoğaltmak ve lubunyalarla temas ettiğim alanları bu konforla bezemek dışında da bugüne dönük bir çözüm bulamıyorum.

Çözüm bulma yolunda kullandığım başka araçlar da var esenliğin yanı sıra. Kendimi konfor alanımda hissettiğim kişilerle kurduğum ilişkilerde endişelerimden açıkça bahsetmek; endişeli birinin vesveselere ne kadar açık olduğunu bildiğimden olsa gerek, yanlış anladığımı düşündüğüm her durumu açıkça sorabilmek; özelden genele tüm ilişkilerimde an’da ve akışta kalmaya çalışmak, bunu kendime ve muhataplarıma hatırlatmak kullandığım araçlardan bazıları. Kendi vesveselerimde ya da muhatabımın vesveselerinde kaybolmaktansa; bunlar üzerine konuşmak ve ihtiyaç halinde duygu durum güncellemeleri yapmak, tüm ilişkilerimde bana iyi geliyor. İnsanın kendi sınırlarını görmesi, sınırlılıklarının farkında olması; beklentilerini bilmesi ve bu beklentiler üzerine konuşabilmesi gerçekten büyük nimetmiş, 30’umda bunun farkına vardım.

Henüz çok beceremesem de - kendi esenliğim adına - büyük laflar etmekten, sloganvari konuşmaktan, ajite olmaktan uzak durmaya çalışıyorum; tüm bu bahsettiğim konforu sürdürülebilir kılmak adına dünyaya kendi kelav bakış açımla yaklaşıyorum. Uzun zaman sonra birine sarılıp uyumak kadar iyi geliyor bu.

İYİ’nin gelmesi üzerine yapılan tartışmaları tam da bu bahsettiğim kelavlık içerisinden, endişelerimle takip ettim; tartışmanın içeriğine, biçimine, tartışan tarafların argümanlarına bakarken hep kolilerim geldi aklıma. Aynı yatağa girdiğim ve temaslarımı yakından sürdürdüğüm kişilerin siyasi parti tercihlerini düşünürken buldum kendimi; araştırmam sürmekle beraber ilk üç parti CHP, HDP ve İyi Parti.

Hakikaten, #heryerdeyiz. Umarım buna biz de alışabilmişizdir.

Anj. <3

*KaosGL.org Gökkuşağı Forumu’nda yayınlanan yazı ve çizimlerden yazarları ve çizerleri sorumludur. Yazının ya da çizginin KaosGL.org’ta yayınlanmış olması köşe yazılarındaki veya çizimlerdeki görüşlerin KaosGL.org’un görüşlerini yansıttığı anlamına gelmemektedir.


Etiketler: yaşam, siyaset
İstihdam