31/07/2009 | Yazar: Kaos GL

Mondiali Antirazzisti, İtalya’da 1997 yılından bu yanan düzenlenen sol duyulu bir futbol organizasyonunun adı.

Mondiali Antirazzisti, İtalya’da 1997 yılından bu yanan düzenlenen sol duyulu bir futbol organizasyonunun adı. Bu yıl turnuvaya ilk defa Türkiye’den bir taraftar grubu katıldı: Locomotive Anatolia. Adana Demirspor taraftarı olan grup, bunun yanı sıra tüm dünyadaki demiryolu takımlarına hatta Djurgarden gibi lacivert-mavi renkli takımlara da sempati besliyor. BirGün Gazetesi, Türkiye’den katılan taraftar grubuyla ‘Irkçılığa Karşı Dünya Kupası’ isimli turnuvayı konuştu.

Öncelikle organizasyonla ilgili izlenimlerinizi öğrenebilir miyim? Mekân, içerik, ilginç olaylar gibi konularda da biraz aydınlatabilirsiniz.
Organizasyonun politik boyutu, beklediğimizden düşüktü; daha doğrusu organizasyon ekibi bu konuda hassas davransa da katılımcı kitle buna çok eklemlenmedi gibi geldi bana. Mekân, Casalecchio Belediyesi’nin spor merkeziydi; geniş bir alana yayılmış ve kamp alanı ile iyice genişlemiş ormanlık bir araziydi. Kamp alanında çadırlarda kaldık, festival alanında da etkinliklerin yapıldığı büyük çadırlar vardı. Burada çeşitli konularda sunumlar yapıldı. Bunlar, göç ve göçmenlik, futbolda homofobi ve ayrımcılık meselelerine odaklanmıştı.

Turnuvada çıkan sloganlar nelerdi? En çok hangi takımın taraftar grupları vardı?
Turnuvanın bu yılki temel sloganı Kick Sexism’di. Ayrıca alanın her yanında ve etkinlik afişlerinde "Respect-Equality-Solidarity-Fairplay" (Saygı-Eşitlik-Dayanışma-Adiloyun) kelimeleri vardı. Güvenliklerin üzerinde dahi "respect" yazıyordu. Taraftar grubu olarak, organizasyonun işleyişinde de görev alan, Sampdorialılar ile Genovalılar öne çıkıyordu. Onun dışında Marsilyalılar oldukça kalabalıktı, sanırım onlar da etkinliğin gediklilerinden. Bunun dışında, Almanlar çok kalabalıktı ama onlar daha çok "antifa" (anti-faşizm’e atıf) ön adlı karma takımlar kurmuşlardı. Antifa Berlin gibi; bunlar farklı takım taraftarlarının bir araya geldikleri ekiplerdi.

‘Kick Sexism’ sloganı aslında Türkiye’de yaygınlaştırılmalı diye düşünüyorum. Orhan Pamuk EURO 2008 sonrası "Futbol milliyetçilik üreten bir makine" demişti, Bağış Erten ise yanı sıra "cinsiyetçilik üreten bir makine" diye eklemişti. "Respect" o turnuvanın da sloganıydı. Siz ne düşünüyorsunuz?
Cinsiyet ayrımcılığı, etkinlikte geçen yıl yaşanan bazı "istenmeyen" olaylar, sanırım bir taciz vakası, sonrasında yoğun bir şekilde gündeme gelmiş. Kadın erkek karışık takımların yer aldığı böylesi bir festival ortamının, bu yönde bir sloganı öne çıkarması bence daha mantıklı. Bizim ekip olarak görüşümüz, futbol ve genel anlamda sporun günlük hayatın dışında tutulamayacağı, dolayısıyla sokakta şiddet ve tacizler azalmadıkça futbol ortamında da azalamayacağı yönünde. Ama biz futbolseverler olarak, kendi tribün ve arkadaş ortamımızı bu tip sorunlardan ayıkladıkça, bunun sokağa ve günlük hayata da etkisi olacaktır. Evet, hâlihazırda bir sektör olarak futbol, hiç de iç açıcı bir görünümde değil; ama şu andaki hayatımızın neresi öyle değil ki? Biz içerisinde bulunduğumuz tribün ortamını ve futbolu, adım adım değiştirerek, en azından bu yönde çaba sarf ederek bir gündem yaratmaya çalışıyoruz. Antirazzisti’ye gidişimiz de tamamen bununla ilgili.

Türkiye’de bilinirliği oldukça yüksek olan Livorno ve St. Pauli takımları var mesela. Bunların herhangi bir taraftar grubu niye yoktu organizasyonda?
St.Pauli’yi konuşmadık ama Livornoluların, etkinliğin politik düzeyini beğenmedikleri için gelmediğini söyleyenler vardı. Bir de anladığım kadarıyla, Livorno orada, Türkiye’de olduğu kadar popüler değil. En az onlar kadar muhalif ve politik başka tribünler de var İtalya’da. Türkiye’de Livorno’nun çok bilinen bir takım olduğunu, onlara dair web siteleri olduğunu söylediğimde şaşırdılar.
Belki Antirazzisti’nin siyasi çizgisi, Livornolulara göre sağda kalıyor olabilir; organizasyonun, insan hakları, cinsiyet ayrımcılığı ve farklılıkların birlikteliği gibi, görece liberal (en azından klasik sosyalist literatürde olmayan) argümanlara vurgu yapmasının etkisi olabilir diye düşünüyorum.

Sizce Türkiye’deki taraftar grupları ne derece politik peki? "Çarşı" da cisimleşmiş bir politize olmuş taraftar prototipi vardır. "Demir Gibiyiz" grubu da farklı bir örnek. Okumuş-yazmışlığı olan, meslek sahibi, dil bilen ve hayata soldan bakan insanlardan oluşuyor. Ne düşünüyorsunuz? Tribünlerde solcu futbolseverlerin sayısında bir artış var demek mümkün sanırım. Üstelik örgütlü insanlar da var içinde...
Türkiye’deki tribünlerin politik düzeyi, Avrupa’nın gerisinde. Orada sadece Anti-faşist eğilimlerin bir araya getirdiği insanlar var ya da bir takımın tribününde bu sloganı öne çıkaran taraftar grupları var. Bizde solcu futbolseverler bile, ortak bir gündemde bir araya gelemezken, genel olarak tribünlerin bu yönde bir etkinliği organize etmeleri oldukça güç. Çarşı da artık bir "marka" olarak, futbol "sektör"ünün bir parçası; başlangıçtaki ruhundan oldukça uzak. Evet, hala içinde o damarı güçlendirmek isteyenler var ve tribün kültürüne çok büyük katkıları oldu ama Çarşı’nın politik tribün prototipi olduğunu düşünmüyorum. Tribünde solcu taraftarların sayısı artıyor, bu iyi bir gelişme. Bence bu durum, yukarıda söylediğim gibi, değişimin topyekun değil parça parça olacağına dair bir algıyla ilgili. Solcular tribünleri de sokağı da terk ettikçe, bu alanlar başkaları tarafından dolduruluyor. O yüzden oralarda var olmalı ve sesimizi yükseltmeliyiz. Ankara Tayfası, tümüyle sol görüşlü kişilerden oluşmuyor; farklı politik çizgilerden arkadaşlar var. Ama birlikte bir şeyleri değiştirmek isteğimiz, ortak.  Bu durum, takımın yönetiminden, tribündeki ortama kadar geniş bir içeriğe sahip. Birlikte tartışıp, bugüne kadar yapılmamış, düşünülüp de hayata geçmemiş şeyleri yapmaya çalışıyoruz. Camianın, parasal güç kadar, bizim gibi düşünsel güce dayalı emekçilere de ihtiyacı var.

Turnuvanın internet sitesi: http://www.mondialiantirazzisti.org/
Grubun internet sitesi: http://demirgibiyiz.blogspot.com/
 


Etiketler: medya
2024