04/06/2021 | Yazar: Sa Bahattin
Ama eşcinsellik kendi başına komik değildir. Yani, birinin sadece eşcinsel olduğu ima edilerek izleyicide/okuyucuda/dinleyicide gülme beklenmemelidir.
Başlığı büyük ihtimalle tanıdınız. Nâzım Hikmet’in bir şiirinden: “Nâzım Hikmet vatan hainliğine devam ediyor, hâlâ...” Durum benzer. O şiirinde Nâzım Hikmet medya tarafından nasıl vatan haini ilan edildiğini anlatır. Dahası, şiire göre Nâzım Hikmet bu suçu hâlâ fiili olarak (hem de aslında son derece vatansever bir eyleminde dahi) işlemektedir. Tanımı medya koymuştur, yargıyı medya vermiştir, dolayısıyla cezayı da medya kesecektir.
İlgili şiir tam da bu bakımdan, yani medyanın kendi kazdığı kuyuya bizi itmesi ve sonra kuyuda olduğumuz için bizi suçlaması bakımından, anlatmak istediğim konuya paralellik gösteriyor. Çünkü eşcinseller komik değil. Ama medya eşcinselleri komik unsuru olarak kullanmaya devam ediyor hâlâ.
Eşcinseller komik değil ne demek? diyor olabilirsiniz. Eşcinseller gülmez, güldürmez, şaka yapmaz, eğlenmez mi? Elbette değil. Pekâlâ ki eşcinseller gülerler, güldürürler. Ama eşcinsellik kendi başına komik değildir. Yani, birinin sadece eşcinsel olduğu ima edilerek izleyicide/okuyucuda/dinleyicide gülme beklenmemelidir. Bu aslında oldukça açık bir şey. Söylediğimde hiçbir absürt yan yok. Nasıl ki bir insan size “kıvırcık saçlı” olduğunu söylediğinde bunu komik bulmuyorsanız, aynı kişinin eşcinselliğini de komik bulmamalısınız.
E öyleyse, böyle bir söyleme neden ihtiyaç duyuyoruz peki? Şöyle anlatayım: ne zaman başlamış bilmiyorum, ama görsel/işitsel medyada eşcinsellik güldürme garantili bir “nesne” olarak pek güzel işlenmiştir. İzlediğim onca oyunda, filmde, dinlediğim onca fıkrada, okuduğum onlarca karikatürde, karakterlerden birinin eşcinsel ya da trans olması komiğin özünü oluşturmaktadır. Dolayısıyla, başlıktaki cümle belki de “EşcinselLER Komik Olmaya...” değil “EşcinselLİK Komik olmaya...” şeklinde yazılmalıdır.
Ama eşcinsellik kime komiktir? Tabii ki eşcinselliği gizlenmesi gereken bir şey olarak görenlere. Bazı sırların açığa çıkması mutluluk verir. Hele de bu sır, karşınızdakinin tehlikesiz/savunmasız/zayıf olduğu fikrini güçlendiriyorsa. O esnada, kendisini bu tanımın dışında gören (bizim örneğimiz için cis-hetero) olan herkes kendi onaylanmışlığı ile yücelir. Bu yükselme keyif vericidir. Göremediğiniz yükseklere bakmak için ayağınızın altına itilmiş bir tabure vardır artık. Basınız, yükseliniz. Hakkettiğiniz yerdesiniz. Gülünüz.
Uzun bir giriş oldu, ama düşündükçe yazasım geliyor. O yüzden, kendi düşüncelerime dalmayı bırakıp size bana bu yazıyı yazdıran olayı ARTIK anlatmak istiyorum.
Dün (9.5.2021, Pazar) öğleden sonramın büyük bölümünü bir online platformdaki Türk yapımı dizi ve programları izlemekle geçirdim. Ücretli bir platform olduğu için burada ismini vermeyeceğim. Bu platforma, sırf reklamlarını gördüğüm iki diziyi merak ettiğim için üye olmuştum. Üyeliğim hemen aktive edildiğinden aynı gün aynı saatte merak konusu dizileri izlemeye başladım.
Birinci dizi, Çağan Irmak’ın yönettiği Yeşilçam isimli bir dizi idi. Lafı uzatmadan söyleyeyim başarısız bir iş olmuş. Hikaye merak uyandırıcı, o yüzden izliyorum ama mantık, kurgu ve zamanlama hatalarını görmezden gelmek için özel bir çaba sarf ediyorum. Kötü işler olur. Bazen iyi yönetmenler de kötü filmler/diziler çekerler, tamam. Bu o kadar sorun değil. Sorun olan, Çağan Irmak’ın eşcinselliği bir komik olarak bu diziye yerleştirme şekli. Aslına bakarsanız özel bir komiklik de oluşturulmuyor bunun üzerinden. Dizide fotoğrafçı bir erkek karakter var. Biraz sinsi biri. İkili oynuyor yani (Şaşırdık mı? Hayır!). Feminen, allu pullu giyinen biri değil (Şaşırdık mı? Evet!). Sıradan erkek normlarına uygun hareket ediyor, giyiniyor, konuşuyor (Adeta şok!). Ama “nonoş”luğu öyle durumlarda öyle şekilde ifade ediliyor ki bir çeşniden öteye gitmediğini anlıyorsunuz. Ve ifade edilen iki yerde de aslında tatlı bir espiri havası yaratılıyor. Son derece sığ.
İkinci dizi, Doğu Demirkol isimli genç bir komedyenin dizisi. Bu kişiyi Nuri Bilge Ceylan’ın Ahlat Ağacı filminden tanıyor olabilirsiniz. Orada başroldeki genç erkek karakterdi. Ben kendisini çekici bulmuştum. Sanırım hâlâ buluyorum biraz. Bu nedenle yaptığı diğer işleri de izliyorum. Genelde komediye meyil gösteriyor. Stand-up’u vs. var. Neyse, kendisi bu dizide komedyen olmak isteyen, ama sosyal zekası oldukça düşük birini canlandırıyor. Bölümlerin birinde toplandıkları bir ev partisinde lise arkadaşlarından birinin geyliği/topluğu/ibneliği deşifre ediliyordu. Elbette karakter kendisi adına tek bir söz söylemedi. Bu durumu başkaları ifşa etti. Karakterin bu durumda yaptığı tek şey pasif agresif bir tavır göstermek yani susmak/gitmek oldu. Bu bölümün sonunda başroldeki Doğu (cis-erkek) ve yakın arkadaşı Özgür (cis-erkek) arabada kişinin geyliğini onayladılar. Sonra aralarında şöyle bir diyalog geçti
“Ne olacak oğlum, iki elliyor mutlu oluyor işte. Sikecek değil ya?”
“Neden müsahama gösteriyorsun?”
“N’olacak ya, arkadaşımız”
“Ben olsam böyle müsamaha göstermezsin ama”
Homoerotik bir gerilim olduğu doğru. Hatta belki biraz memnuniyet hissi de veriyor olabilir. Ama bu cümlelerin sadece cis-hetero-erkekleri güldürmek için yazıldığını anlamamak için cis-hetero-erkek olmak lazım.
Yani, dedim kendi kendime kendi paramızla hizmet aldığımız platformlarda bile olsa “Türkiye Lâiktir Lâik Kalacak” yazılı bayrağı taşıyabiliyoruz, ama eşcinselliği bir gerçek olarak ortaya koyamıyor muyuz hâlâ?
Belli ki bu platform ücret aldığı insanlar arasında translar, non-binary’ler, geyler, lezbiyenler, biseksüeller, kuirler ya da toplumsal cinsiyet rollerini kabullenmeyenler olduğu gerçeğini pek umursamıyor. Tek umursadığı çoğunluk. Ve pek tabii ki çoğunluk eşcinselliği bir komedi çeşnisi sanıyor hâlâ. İronik olan şu ki, bu komiklik sanrısını oluşturan da medyanın kendisi. Medya kendi sahte-gerçekliğine inanarak kendi içerisindeki eşcinselleri bile görünmez kılıyor.
Ve ben pek tabii ki kendi paramı verdiğim bir yerde saçma sapan bir temsilimi görmek saygısızlığına katlanamayacağım için bu platformdan üyeliğimi kaldırıyorum!
Çünkü her şeye inat; “eşcinseller var olmaya ve direnmeye devam ediyor hâlâ”
*KaosGL.org Gökkuşağı Forumu’nda yayınlanan yazı ve çizimlerden yazarları ve çizerleri sorumludur. Yazının ya da çizginin KaosGL.org’ta yayınlanmış olması köşe yazılarındaki veya çizimlerdeki görüşlerin KaosGL.org’un görüşlerini yansıttığı anlamına gelmemektedir.
Etiketler: medya, kültür sanat