21/01/2010 | Yazar: Kahraman Gür

Cemil İpekçi’nin açıklaması madi midir değil midir derken Deniz Deniz ve Emir Birant, evlilik üzerine düşüncelerini paylaştılar. Önemliydi.

Cemil İpekçi’nin açıklaması madi midir değil midir derken Deniz Deniz ve Atilla Demir, evlilik üzerine düşüncelerini paylaştılar. Önemliydi. Türkiye’de eşcinsel evliliği kimsenin umurunda değil, eşcinseller kendi kendilerine gelin güvey oluyorlar demeyelim. Aslında eşcinsel evlilikleri 90’lı yıllara kadar dünyadaki hiç bir eşcinsel grubun mücadele ajandasında öncelikli değildi. Eşcinsel evlilikleri Avrupa’da daha kolay kabul edilse de, evlilik konusu ABD’de bir mahkeme kararıyla dünya gündemine beklenmedik bir şekilde girdi.
 

1993 yılında Amerika’nın Havai eyaletinin anayasa mahkemesi Havai anayasasının eşcinsel evliliğe açıklık getirmesi gerektiğini ve mevcut olan yasanın ayrımcı olduğunu belirtti. Havai Anayasa Mahkemesinin kararı fişek etkisi yarattı. Sadece eşcinseller değil eşcinsel karşıtı heteroseksüeller için de bomba gibi bir karardı. Bu kararın nereye götüreceği tam olarak bilinmiyordu. Böylece eşcinsel evliliği eşcinsellerin örgütlerinde gündemine ciddi anlamda girmiş oldu. Öncesinde gey evliliği için birçok dava açılmış ve davalar mahkemelerden geri dönmüş ise de bu davaların arkasında eşcinsel grupların örgütlü ve ciddi politik desteği yoktu. Eşcinsel evlilikleri gündeme yerleştiren Havai anayasa mahkemesinin kararı da yine bağımsız Havaili bir aktivistsin açtığı davanın sonucunda verilmişti.
 

Son iki haftadır dünya da birçok kişinin gözü Amerikan Anayasa Mahkemesinde. News week, Time, The Guradian gibi birçok gazete ve dergide köşe yazarları düşüncelerini paylaşıyor. Gay365 twitter üzerinden mahkemedeki gelişmeleri dakikası dakikasına haberleştiriyor. Dünyadaki tartışmalara paralel evlilik ile ilgili Kaos GL web sayfasında yürüyen tartışmaya zenginlik katmak amacıyla dün CNN’de yayınlanan Nikki Dowling’nin köşe yazısını birlikte okuyalım;
 

“Bu günlerde müthiş bir kadınla birlikteyim. Akıllı, tatlı ve onunla birlikte olmak gerçekten çok eğlenceli. İkimiz de idam cezasından nefret ediyoruz, pizza yemeyi, New York’a tepeden bakan bir çatı katında birlikte takılmayı- bazen illegal olsa da- seviyoruz.

Fakat bir şey var ki üzerinde fikir birliğine varmış değiliz. Bu şey Cumartesi akşamı ne yapacağımız ya da akşam yemekte ne yiyeceğimiz veya hangi beysbol takımının daha iyi olduğu değil. Şaşırtıcı ama ortaklaşamadığımız konu eşcinsel evliliği.
 

Ben eşcinsel evliliğini yüzde yüz destekliyorum. Kendimi straight olarak tanımladığımda da böyle düşünüyordum. Benim için çok önemli bir konu. Amerika’da 50 eyaletin 45’inde eşcinsel evliliğe müsaade edilmemesi beni ciddi anlamda öfkelendiriyor.
 

Geçenlerde New York Senatosu eşcinsel evliliği 24’e 38 ret ettiğinde deli gibi ağlamak istedim.

Son zamanda Mexico City eşcinseller evlenebilir ve çocuk da evlat edinebilir dedi. Mexico City’de yasanın 39’a 20 gibi yüksek bir oyla kabul edildiğini duyduğumda kız arkadaşımı arayıp ABD’den göç edeceğim diye bağırdım.
 

O ise bana güldü ve konuyu değiştirdi. Niye? Çünkü evlenmek istemiyor ve kaygılanacak, evlilikten daha önemli şeyler olduğunu soyluyor.
 

Eğer bir tek o olsa tamam, göz ardı edilebilir ama biliyorum birçok eşcinsel kadının bu sıcak sorunu tıkladıkları yok. En son çıktığım kadın eşcinsellerin evliliğine karşı çıkan birine oy vermişti. O zaman bunu tartıştığımda o kadın da “kim takar, yakalamak için daha büyük balıklar var demişti”
 

Kabul ediyorum. Daha daha önemli konular var. Ama bu gey evliliği meselesini göz ardı edelim anlamına gelmez. Eşcinsel hakları, medeni haklar, kadınların oy kullanma hakları gibi, eşit haklar için mücadeledir ve biz arkasında olmadığımız sürece bir milim kımıldamaz.
 

Martin Luther King Jr’a sabırlı olmasını söylediklerinde öfkeleniyordu. Ben de birileri bana kalkıp sevdiğim kadın olduğu için onunla evlenemeyeceğimi söylediklerinde küplere biniyorum.
 

Gey hakları hareketini siyahların yaşadıkları eşitsizlikle kıyaslamayacağım. Siyahlar gibi otobüslerin arkasına sürülmedik. Onların su içtikleri çeşmeler bile ayrılmıştı. Biz bu kadarını yaşamadık. Fakat daha yeni Queens’de bir gey, “ibne” çığlıkları arasında bedeninin her santimetrekaresi moraracak şekilde öldürülesiye dövülmedi mi? Siyahların yaşadıklarını çağrıştırmıyor mu bu size?
 

Biliyorum birçok âşık çift bir an önce evlenmek istiyor. Dürüst olmak gerekirse ben hiç evlenmeyi istedim mi bilmiyorum. ‘Evet’ diyebilir miyim? Fakat bu mücadele benim ne istediğim üzerine değil.
 

Bu mücadele bir grup insanı ilgilendiriyor -ABD’de insanların % 10’u- bu insanların kendileri için doğru bulduklarını yapabilme hakkının bir parçası. Bu mücadele hastane ziyaretleri, yaşlılığında hayatını paylaştığın insanın bakımını yüklenme hakkı için veriliyor. Bu mücadele sevdiğin insanla birlikte çocuk edinebilme hakkı için veriliyor.
 

Bu mücadele eşitlik mücadelesi.
 

Belki birine bağlanmaya gelemeyen çiftler için eşcinsellerin evlilik hakkı önemli olmayabilir. Fakat iş yerlerinde, aile ve arkadaş ortamında uzaklaşmadan açık olarak yaşamaya çalışan insanlar için eşcinsel evliği önemli. Eğer bir azınlık grubunda iseniz ve yasalar size karşı ayrımcıysa eşcinsel evliliği önemli. Eğer ben sevgilimle sokakta el ele tutuşurken onlarca insan dönüp bazen garip bazen aşağılayan bakışlarla bizi süzüyorsa işte eşcinsel evliliği bu yüzden önemli.
 

Bunların gey evliliği ile alakası yok mu diyorsunuz, yanılıyorsunuz. Ayrımcılık, adaletsiz uygulamalar, bir türlü anlaşılamamamız, büyük bir puzzleın parçaları. Bu büyük pazilin bir anda kurmak mümkün değil ama parça parça üzerine çalışabiliriz. Ve bir noktada yürüyüp de gideceksek, eşcinsel evliliği pazili çözebilmek için ucundan tutabileceğimiz somut iyi bir nokta.”

 


Etiketler: insan hakları, aile
nefret