14/04/2010 | Yazar: Kürşad Kahramanoğlu

Türk basınında ve hatta bütün medyamızda dış haberler fazla yer almaz.

Türk basınında ve hatta bütün medyamızda dış haberler fazla yer almaz. Bugün medyamızın bu genel eksiğine bir yama olsun diye, gözünüzden kaçmış olabileceğini düşündüğüm tartışmalardan ufak bir katkım olsun istedim.

Katolik Kilisesi uzun bir süreden beri sübyancılık skandalları ile çalkalanıyor. Gün geçmiyor ki, Katoliklerin büyük sayılarla var olduğu bir ülkeden, papazların kendi kiliselerindeki çocukları suiistimal ettikleri haberi, dünya basınının sayfalarını kaplamasın.

Ülkemizi de ziyaret etmiş olan bugünkü Papa, ciddi bir baskı altında. Henüz böyle bir suiistimale bizzat kalkıştığı konusunda bir haber yok. Ama Papa olduktan ve daha önce Vatikan’ın en güçlü Kardinallerinden biri iken, birçok suiistimal haberini ve şikâyetine gerekli özeni göstermediği, hatta birçok şikâyet ve önüne gelen suistimal haberini gizleyip sakladığı; şikâyet edilen papazları korumak için sessiz kaldığı, bu şikayetlere gerekli ilgi ve önemi vermediği için suçlanıyor.

Katolik Kilisesi bu durumu geçiştirmeye çalışıyor. En son olarak da Papa’nın yardımcısı olarak bilinen Vatikan Sekreteri Kardinal Tarcisio Bertone, Şili’ye yaptığı ziyaret sırasında sübyancılığın, homoseksüellikle bağlanabileceğini, mücerretlikle* arasında bir bağ kurulamayacağını söyledi.

Medeni dünya, üzerlerindeki baskı ve suçlamaları unutturmak için Kilise’nin başvurduğu bu gibi kurnazlıklara genellikle bıyık altından gülüyor. Ama Katolik Kilisesi’nin Papazlarının yaptığı bu çocuk suiistimallerine, artık tahammül edemeyenlerin sayısı gittikçe artmakta.

En son olarak, dünyanın en ünlü iki ateist entelektüellerinden olan Richard Dawkins and Christopher Hitchens’in avukatları, Papa’yı eylül ayında Birleşik Krallığa yapacağı gezi sırasında “İnsanlığa Karşı İşlenmiş Suçlar” kategorisinden tutuklatmaya çalışacaklarını açıkladılar. “Guardian” gazetesi haberine göre; tartışma, bir devlet başkanı statüsünde de olan Papa’nın tutuklanıp tutuklanamayacağı üzerinden devam ediyor!

Biliyorsunuz, bizim İslam entellektüellerimiz(!) homoseksüelliğe karşı otantik ne Kuran referanslı ne de hadislerden hiç doğru dürüst bir argüman üretemezler, referans veremezler. Ürettikleri bütün “nefret söylemleri”, İncil referanslı ve çoğu da ABD’li kökten dinci Hıristiyan grupların söylemlerinden tercümedir.

Avrupa Konseyi Aileden Sorumlu Bakanlar Konferansı’nın, Haziran 2009’da Viyana’da yapılan toplantısında, Türkiye adına sadece Vatikan’ı mutlu eden gereksiz bir değişiklik yaptırıp, “Yasalarımızda eşcinsel evlilik bulunmamaktadır. Tavsiye kararı niteliğinde de olsa, farklı aile formları ile ilgili hassasiyetimizi Avrupa Konseyi’ne ilettik. Konsey de bunu dikkate alarak, deklarasyon metninde gerekli olan değişiklikleri yaptı” diye, absürd bir açıklama yapan ve sonra eşcinselliği “biyolojik hastalık” ilan eden Bakan Kavaf ve onun bütün yobaz destekçilerine duyurulur.

Kaçırdıysanız, dış basını takip edemiyorsanız, Taraf veya dinci basın, tercüme edip sizlere haber vermediyse haberiniz olsun. Ben bekliyorum, Vatikan’dan mesaj geldi, eşcinselliği ne zaman sübyancılıkla ilişkilendireceksiniz?

*mücerretlik = “celibacy” : Cinsel ilişkiye girmeyen insan. Katolik Papazların yaptıkları yemin dolayısı ile mücerret olması beklenir ve evlenemezler.

Etiketler: insan hakları
İstihdam