06/03/2020 | Yazar: Gözde Demirbilek

eh dün “sınıfı bölen feminizm değil patriyarkadır” diyordun; bugün “feminizmi bölen translar değil terflerdir” diyo birileri de sana. öğreniyorsun, hayat işte böyle biraz.

feminizmi bölen translar değil TERF’lerdir Kaos GL - LGBTİ+ Haber Portalı

2019 yazı biterken belli ki iki hareket arasında uzun bir süre daha büyümeye devam edecek bir uçurumun habercisiydi sonbahar. böyle yazınca romantik gibi oldu da değil, evet geldik o durağa yine: TERF’ler. 

nicedir ufak ufak, kadın çalışmaları ağı whatsApp grubunda kendini gösteren tartışmalar da yaşandı. hiç azımsanacak gibi de değil. HİV'inden doğumuna tüm kız kardeşlerini toplayıp trans kadın görümcesini çağırmayan kadının “ama haklı değil miyim ben de şimdi, ne var bunda transfobi mi” demesi tartışmasına, “bebeği var ya yarım saatte bir emzireceksin” diyip kibarca “ay ne diyosun be” tadında tepkiyi alınca “yav ben onu mu dedim, dayı emzirecek amca emzirecek diyorum ben” gibi fikirleri bile içerdi bu süreç. hiç azımsanacak gibi değil ki.

ama geldik bugüne. 8 mart geldi çattı. alanda sadece erkeklerin erilliğini ifşa eden, bununla mücadele ettiğini söyleyenler olmayacak tabi ki. bilakis o erillikle mücadele edenlerin üstlendiği önce bi hazzetmez gibi sonra nefrete varan söylemler de ifşa edilecek ki o uçurum da ne kadar büyüyosa büyüsün artık. ne diyelim “olsun be ne de olsa eninde sonunda aynı yolcusuyuz” mu diyelim? terfler aynı yolda yürümeye değer miyiz değmez miyiz onu tartışıyolar. mücadelede kesişen noktalar var, yokmuş gibi sanki sen trans olduğun için kadın düşmanlığı görmemişsin tek kimliğin trans olmanmış gibi "kadınlık deneyimleri" üzerine ders veriyorlar. "canım bak sen bilmiyosun belki 'sonradan olduğun için' biz ne çektik ne çektik te" diyorlar alenen. nerden? evet bildiniz, kürsülerden. :(

odtü LGBTİ+ dayanışması'nın pankart tartışmasından inciler gördüm bugün. “kadınlar ve cis kadınlar 8 mart'ta sokak'ta” yazıyor diye "ay bu kadarı da fazla artık" diye ayılılıp bayılanlar olmuş. hatta bir trans kadının tweetini alıp “dağdan gelip...” yazmalara kadar çirkinleşilmiş. biri şey yazmış “'cis kadın' ve 'natrans' kelimelerini kullanan bir tane aklı başında insan yok” LOL. 2010'a yeni girdik herhalde “natrans”ı da tartışacaksak. ayol, “kadınlar ve trans kadınlar katılabilir” yazıldı da kıyamet kopmadı, “cis kadınlar”, “kadınlar” kelimesinden ayrı yazılınca mı kıyamet kopacak? transnormativite oluyomuş dayanışma'nın pankartı da bilmem ne. “kadınlar” kelimesi trans bayrağı renkleriyle yazıldı diye bu ne ucuz kırılganlık. cisnormativiteye eşit bir karşıt olabilir mi transnormativite diye düşünmez mi insan? non-binarylere birazcık saygınız varsa yapıştırın sonuna onun da bi -normativite, sakın çekinmeyin.

eh dün “sınıfı bölen feminizm değil patriyarkadır” diyordun; bugün “feminizmi bölen translar değil terflerdir” diyo birileri de sana. hayat işte böyle biraz. ha ama sen özneleri görmezden gelerek söylem üretmeye devam ediyorsan daha çok büyüyecek bu uçurum. kültürler savaşı gibi uyduruk isimlerle meşrulaştırılmaya çalışılan nefreti kimse görmüyor gibi davranamayız. insan nihayetinde şöyle bi üstünkörü bakınca bile bu sürece, hangi kimliğinden tetikleneceğini şaşırıyor.

ufukta görünen bir şey var, o çok açık. haftaya içinde “cis” geçen pankartlar için “e biz bunları aramıza alıyoz bunlar napıyo canım ama şimdi” tadında feminizm hakkında konuşmayı en çok hak edenler sadece ve bizzat onlarmış gibi yorumlar dökülecek. “kadın düşmanı bunlar” diye yine birkaç gün tartışılacak. dayanışma’nın küçücük çağrı pankartı tartışılmış, daha bunun yürüyüşü var alanda yüzlerce pankartın arasında keşke öyle olmasa ama parmakla sayılacak kadar az olan lubunya pankartları mı tartışılmayacak? geliyor o film yakında. bekliyoruz.  


Etiketler: yaşam
İstihdam