06/11/2010 | Yazar: KAOS GL

Fransa’da bir ayı aşkındır süren grevde rafineriler bloke ediliyor, benzin istasyonları önünde kuyruklar oluşuyor, küçüklü büyüklü hemen he

Fransa’da bir ayı aşkındır süren grevde rafineriler bloke ediliyor, benzin istasyonları önünde kuyruklar oluşuyor, küçüklü büyüklü hemen hemen tüm şehirlerde işçisi, öğrencisi yürüyor da yürüyor… 

Marsilya'dan Teoman'nın yorumu

Yürümek güzel şey, iştah açar. Fransızlar da ondan yürüyor zaten. 1968 yılı sonu itibari ile başlayan, tüyler ürpertici sessizliğin hakim olduğu bu uykularından bugün uyanan Fransızlar, 15 senedir gözleri kapalı oy verdikleri sağcı parti UMP’nin çıkarmakta olduğu emeklilik yasasını görünce sokaklara dökülüyorlar.  

Direniş? Uyanış?
 
Hayır! Hiçbiri. 40 sene önce daha az çalışmak için camı pencereyi indiren Fransızların bugün, 60 yaşına kadar çalışmayı kabul edip de, iki yıl fazlasını reddetmesine uyanış ya da direniş demek akılsızlık olur.
 
Olup biten şu ki Merleau Ponty, Foucault ve Guattari gibi düşünürleri bugün soda ya da kraker markası sanan çoğunluğun tek derdi; elde etmiş oldukları küçücük, zavallı konforu ellerinden kaçırmamak.
Hükümetin de, bütçe açığını bu şekilde kapatma çabasının yanında Çin, Hindistan ve Brezilya gibi gelişmekte olan ekonomileri daha fazla çalışarak yakalamayı hayal etmesi ayrı bir komedi.
 
Bütün bunlar olup biterken, Akdeniz kıyılarında Afganı, Faslısı, Tunuslusu allı yeşilli takalarda batıp batıp çıkıyor. Nantes’ta, Dijon’da, Rennes’de müzeler, güzel sanatlar akademileri kapatılıyor. Büyük şehirlerin göbeğinde yüzlerce insan ekmek kuyruklarında itişip kakışıyor. Bu arada Fransızlar yürüyor, yürüyor, yürüyor…
 
Nereye? İşte onu kimse bilmiyor.


Etiketler: yaşam, siyaset
İstihdam