30/03/2010 | Yazar: KAOS GL

Önce Esra Erol’un telefonu çaldı. Orada bulunan herkes gibi, aylardır, yıllardır telefonla bağlanan diğerleri gibi evlenmeye hevesli genç bir kadın; 24 yaşında...

Önce Esra Erol’un telefonu çaldı. Orada bulunan herkes gibi, aylardır, yıllardır telefonla bağlanan diğerleri gibi evlenmeye hevesli genç bir kadın; 24 yaşında... Amsterdam’da bir yıl süren bir evlilik yapmış, yürümeyince Türkiye’ye dönmüş. Şimdi de hayatını birleştirecek bir kadın arıyor...

Şaşırmış olabilir, fakat hayatta bazen şaşkınlık ve panik anları, sakinken daha kolay gizlenebilen en şahsi teferruatı gösteren turnusol kâğıtları gibidir. Kaldı ki, afallama anında racon keserek ‘Haydi başka kapıya...’ çeken Esra Erol, vaka üzerine daha sonra konuşurken, kaş yapayım derken çok göz de çıkardı. ‘Türkiye bunu kaldıramaz’, ‘Benim üzerimden reklam yapıyorlar’ falan filan... Neyin reklamı? Eşcinsellik anonim şirket mi, kobi mi, marka bilinirliği peşinde koşsun!

Gündemin x16 giden hızında bayatlamış bu konu, geçen hafta patlayan bir ekran hadisesine fena denk düştü. Flash TV’nin envaiçeşit aile dramını taraflarıyla çözmeye çalıştığı bir programda, adamın teki çıktı ve “Karım çarpık ilişki yaşıyor” dedi. Sonra da adlı adınca oynadığı dizinin, karakterinin adını vererek, karısının meşhur bir oyuncuyla ilişkisi olduğunu söyledi. Ve ortalık karıştı.

Bu meşhurlar âleminde zaten ‘çarpık olmayan’, hatta gerçek olan bir gönül ilişkisi de prensip olarak yalanlanıyor galiba, bilemem. Ama burada işin içine lezbiyenlik de girince, bizim turnusol kâğıdı belirdi. Meşhur oyuncu ‘bu ağır bir hakaret’lerle, ‘iftira’larla, ‘dava açacağım’larla belirdi. Bu işin kulis faslını bilemeyiz ama ‘eski nişanlı’, bir erkek yani, yayına bağlanmak isteyerek oyuncunun heteroseksüelliği sefil bir şekilde ispat çabasına girişildi.

Mevzubahis ayrı hassas bir ‘öteleme’ halidir, iki yıl evvel Canan Arıtman, Abdullah Gül’ün annesinin Ermeni olduğuna dair bir işaretleme yaptığında da benzeri olmuştu. Cumhurbaşkanı yazılı açıklamasında gayet sağduyulu bir dil tuttursa da, misal dönemin Meclis Başkanı Köksal Toptan’ın ‘fevkalade yanlış, çirkin, yakışıksız, ayıp’ sıfatları unutulabilir mi? Daha uzun konuştuysa, bunları cımbızlayan medya da aynı mercekte zaten. O dönem TC vatandaşı bir insanın annesinin Ermeni olma ihtimaline ‘ağır hakaret’, ‘büyük iftira’ manşetleri atan gazetelerin cibilliyetlerini biliyoruz. Ne var ki, neticede Gül aile soyağacını açıklamadı mı, kökenlerinin yüzyıllardır Müslüman ve Türk olduğunu belgelemedi mi?

Neden bu ülkede ‘sana ne / size ne’ müessesi işleyemiyor? Niye kimse ‘Bu şahsi bilgidir’ diyerek, ‘Öyleyse ne var!’ diyerek bir diğerine haddini bildiremiyor? Niye ikinci örnekteki gibi, en fazla bir bilgi tashihinin gerektiği hallerde çirkinleşmek zorunda kalınıyor? Sebeplerini bilmiyor muyum, biliyorum tabii...

Ondan sonra www.gayoloji.com diye bir site çıkıyor karşımıza, bu gerçek olabilir mi diye bakıyoruz. ‘Acaba arkadaşınız eşcinsel mi? Geylık Belirtileri’ (MSN’de çok yazışma, dar tişört, vs...), ‘Aktif gayların çoğu, gay olmayan emo tarzı erkeklerden hoşlanmaktadır’ tarzı süfli malumat, birtakım surelerin arka arkaya okunmasından müteşekkil ‘Yedi gün içinde eşcinsellikten kurtulma tedavisi’, her biri ikişer dakika arayla girilmiş, ‘gribi atlatmış’ gibi yazan, üç gün sonra bir ‘kızla’ evlenmeye karar veren ziyaretçilerin yorumları...

Bunun gerçekten bir mizah sitesi olduğunu sananlar daha fazla, emin olun. Ama Hülya Avşar’ın ‘Gey misin, normal misin?’ sorusunu, nereye koyacağız, o ayrı tabii...

Başa dönelim, kimi hallerde öyle bir ele veriyorsunuz ki kendinizi, hayatta kimle seviştiğiniz, hangi dini ve etnik kökenden geldiğinizden daha fazla, ‘insanlık belirtileri’ni seriyorsunuz önümüze. İnsan olanı anlıyoruz.


Etiketler: insan hakları
İstihdam