12/04/2023 | Yazar: İlker Hepkaner

İsyanın bir mekâna bağlandığı, tarihin durdurulmaya çalışıldığı ve bazen devletin yerli topluluklara değil küresel bir imaja hizmet ettiği bir yer Stonewall ve hemen karşısındaki Christopher Parkı.

Geçmişle gelecek arasında gidip gelen bir mekân: Stonewall Barı ve Christopher Parkı Kaos GL - LGBTİ+ Haber Portalı

Ne zaman New York dışından lubunya bir arkadaşım şehri ziyarete gelse, yolumuz mutlaka Stonewall barına düşüyor. Stonewall 1969’da ses getiren LGBTİ+ isyanlarından birinin başladığı nokta olsa da, bugünün New York’taki lubunya hayatında bir bar olarak o kadar da önemli bir yere sahip değil. Mesela 9 yılı aşkın zamandır New York’ta edindiğim arkadaşlarımla pek gitmediğimiz bir yer Stonewall. Yine de ziyarete gelen arkadaşlarımı kırmıyorum, neredeyse ruhani bir hassasiyetle yaklaştıkları bu ritüelde onlara eşlik ediyorum. Bazen arkadaşlarım bu tarihi barda bir kadeh içki içmek istiyorlar, onları kırmayıp genelde turistler için fiyatlandırılmış, hafif pahalı içkilerden ben de içiyorum. Arkadaşlarla mekânın içinde veya önünde mutlaka fotoğraf çekiliyoruz. Normalde hiç uğramadığım bu tarihi barda arkadaşlarımla vakit geçirip, dünyanın dört bir yanından gelen diğer ziyaretçilerle aynı havayı soluyoruz. Çoğunlukla da bir kadehten sonra arkadaşlarıma “hadi ben sizi bir diğer tarihi önemi olan Julius’ barına götüreyim” diyorum, ama onların mutlaka bu barı ziyaret etme motivasyonlarını da çok iyi anlıyorum. En nihayetinde buraya taşındığımda çok vakit kaybetmeden ben de sevinçten gözlerim dola dola Stonewall’a gelmiş, hayran hayran etrafa bakmıştım.

Stonewall bir bar olarak New York’luların uğradıkları bir mekân olmasa da, bu barın ve hemen önündeki Christopher Parkı’nın geçmişten günümüze siyasal ve kültürel önemini kaybetmeden aktarılması için birçok kurum ve kişi gece gündüz çalışıyor. Kültürel mirası şekillendirme ve koruma projeleri bazen birbiriyle çatışıyorlar, hatta bu projelerin bazen isyanın karşı çıktığı devlet otoritesi tarafından düzenlendiği oluyor. Stonewall ve çevresinin etrafındaki koruma ve kalkındırma planları günümüzde New York’lu ve ABD’li LGBTİ+’ların hak mücadelesinin ve kuşaktan kuşağa aktardıkları kültürel miraslarının korunmasının siyasal ve ekonomik aktörler tarafından nasıl görüldüğü, nasıl tanındığı ve nereye ve nasıl yönlendirildiği hakkında bizlere önemli ipuçları veriyor. İsyanın bir mekâna bağlandığı, tarihin durdurulmaya çalışıldığı ve bazen devletin yerli topluluklara değil küresel bir imaja hizmet ettiği bir yer Stonewall ve hemen karşısındaki Christopher Parkı.

Stonewall Inn’in ve çevresinin tarihi

1960’larda ABD’de LGBTİ+’ların temel hak ve özgürlükleri talep ettikleri hareket, Vietnam Savaşı’na karşı örgütlenmeden, siyahların ve kadınların hak mücadelelerinden aldığı ilham ve destekle bu on yılın sonuna doğru bir patlama noktasına gelmişti. Büyük şehirlerde sayıları gitgide artan LGBTİ+’ların devlet ve özel sektörde cinsel kimlikleri ve cinsiyet ifadeleri nedeniyle uğradıkları ayrımcılığa, kolluk kuvvetlerinin düzensiz tutuklamalarla hayatlarında kurduğu baskıya ve toplumun genel olarak onları dışlamasına karşı yükselttikleri ses San Fransisco, Los Angeles ve Philadelphia gibi büyük şehirlerde git gide daha da fazla duyulmaya başlamıştı.

1969’un Haziran ayının son hafta sonunda ise New York’ta bulunan Stonewall Inn barına yapılan keyfi polis baskını, translar, lezbiyenler, geyler ve onları destekleyen müttefiklerin isyanıyla bir anda mekânda bulunan polislerin ablukaya alınması ve hukuki temeli zayıf tutuklamaların inatçı bir şekilde protesto edilmesine dönüştü. İlk “Onur Yürüyüşü” olarak kabul edilen bu isyanda Stonewall Inn ve mekânın önündeki Christopher Parkı büyük bir kitle tarafından dolduruldu ve barışçıl protestolar sonucunda polisin geri adım atması sağlandı. Tarihe Stonewall İsyanı olarak geçen bu olaydan sonra ABD’deki hak mücadelesi dallanıp budaklandı. Keyfi mekân baskınları ve tutuklamalara bir son verilse de Stonewall İsyanının temel taleplerinden büyük bir sapma yaşandı. İsyanın başarıya ulaşmasında emeği geçen Beyaz olmayan trans aktivistlerin hak talepleri Beyaz gey ve lezbiyenlerin orta sınıf erdemi tarafından kabul edilme tutkusunun gölgesinde kaldı. Buna rağmen Stonewall dünyanın dört bir yanındaki LGBTİ+ hak ve özgürlük mücadelesinde sembolik bir önem kazandı.

Bu mekânın ünü küresel boyuta ulaşsa da Stonewall Inn’ın LGBTİ+’ların bir araya geldiği bir bar olarak işletilmesinin önüne gayrimenkul piyasası ve 1980’lerde ve 1990’larda araştırma ve tedavi yöntemlerinin yeterli ölçüde destek bulamaması nedeniyle LGBTİ+’ların en büyük felaketlerinden birine dönüşen AIDS Krizi çıktı. İsyandan üç sene sonra 1972’de yeniden açılan bar iki senelik kısa bir işletme döneminden sonra yandı. Sonrasında mekân büfe, Çin restoranı ve ayakkabıcı olarak kullanılırken AIDS kriziyle çehresi değişen West Village mahallesi Stonewall’u ancak 1990’da yeniden bar olarak canlandırabildi. 1990’lardan beri de hem mahalle örgütleri hem New York Belediyesi, hem de Federal hükümet farklı yollardan Stonewall’un bar olarak işletilmesine ek olarak bir kültürel miras mekânı olarak belirlenmesi için çaba gösteriyor. Ancak bu çabaların barı ve parkı sadece ziyaret edenler tarafından değil de buraları hayatlarının bir parçası yapmış insanlar tarafından yürütülmesi oldukça önemli. Bu önemi biraz daha iyi anlamak için barın ve parkın bulunduğu Greenwhich Village ve West Village mahallelerini daha yakından tanımak gerekiyor. 

Stonewall’u yeniden hayata döndürmek

2020 yılında hayata gözlerini yuman tarihçi David Carter’a göre Stonewall Inn ve önündeki Christopher Park’ın böyle güçlü bir isyanın başladığı mekân olmasının altında coğrafi bir neden yatıyor. Stonewall Inn, 1900’lü yılların başından itibaren küçük şehirlerden New York’a göç eden LGBTİ+’ların yoğun yaşadığı bir mahalleler haline gelen Greenwhich Village ve West Village’ın yaklaşık yedi faal caddesinin kesiştiği bir meydanda yer alıyor. Hemen önündeki Christopher Park dönemin ünlü çark mekânlarından biri. Yani Stonewall’a yapılan polis baskını aslında New York’taki lubunya hayatın kalbine saplanan bir hançer. Bu merkezilik polis baskınına verilen tepkinin hızla büyümesinde de önemli bir rol oynuyor. Meydandan yükselen ve yedi caddeye sıcak bir yaz gecesi yayılan gürültü, dönemin kitle iletişim araçlarının güncel olayları aktarmasındaki seçiciliğini ve yavaşlığını ekarte edebildiği ve birçok mahalle sakinini isyana hızlıca çekebildiği için isyanın organik ve mekânsal bir parçası.

Stonewall ve Christopher Parkı bu coğrafi önemini bugün de koruyor. Günümüzde West Village mahallesi hâlâ birçok lubunya gece hayatı mekânına ev sahipliği yapıyor. Stonewall İsyanından önce mekân işletmecilerinin gey müşterileri barlara almamasını protesto eden Mattachine Society’nin uğrak mekanlarından Julius’, Stonewall Inn’in bir sokak yukarısında bulunuyor. Broadway Müzikallerinden şarkıların her gece piyano etrafında müşteriler tarafından canlı söylendiği Marie’s, Crisis Christopher Parkı’nın hemen batısında kalıyor. Şehrin üç lezbiyen barından ikisi de hâlâ bu mahallede. West Village queer tarihin hatırlanması ve yeniden yazılmasında da önemli bir rol oynuyor. AIDS Krizi’nin kurbanları adına dikilen AIDS Anıtı bu meydana yürüyerek sadece 10 dakika uzaklıkta. Her Haziran ayının son Cuma gecesi düzenlenen Drag Yürüyüşü, aynı ayın son Pazar günü düzenlenen Onur Yürüyüşü ve bu yürüyüşün kapsadığı kapitalist ve devletçi katılıma karşı durmak için son üç yıldır düzenlenen Alternatif Onur Yürüyüşü Stonewall ve önündeki Christopher Parkı’nı yürüyüş ve gösteri güzergahlarına mutlaka dahil ediyor. Yani Stonewall ve Christopher Parkı belki New Yorkluların sıklıkla ziyaret ettiği bir bar ve çarka çıktığı kamusal alan olma rollerini artık yerine getiremiyorlar ama West Village hâlâ şehirdeki queer hayatın önemli duraklarından birisi.

1990’da Stonewall yeniden bar olarak açıldığından beri bu mekân ve çevresinin 1974’teki yangını takip eden dönemdeki gibi lubunya yaşantısından ve tarihinden kopuşunun bir daha tekrarlanmaması için birçok sivil toplum ve kamu kuruluşu Stonewall’un kültürel miras listelerine dahil edilmesi için çaba gösterdi. Bar önce “Ulusal Tarihi Yerler Listesi”ne dahil edildi. Sonra bar ve önündeki park “Ulusal Tarihi Sembol Yapı” statüsüne kavuşturuldu. 2006’da kapanan bar, 2007’de bir daha açıldı ve 2016’da dönemin başkanı Barack Obama barı ve parkı “Stonewall Ulusal Anıtı” ilan etti. Mekânın LGBTİ+’ların tarihi için öneminin altını çizen bu listeleme ve ilan edilmeler sadece sembolik bir kabul edilme ve görünürlük kazandırma adımları değil. Bu tip isimlendirmeler sayesinde hem bar hem de park kentsel ve federal ölçekte koruma rejimlerine tabi tutuluyor ve buranın tarihiyle birlikte korunması ve yaşatılması için kamusal kaynaklardan faydalanabiliyor.   

Kültürel miras sınıflandırmalarının getirdikleri ve götürdükleri

Ancak şehrin neredeyse her popüler mahallesinde olduğu gibi buranın da şehrin yaşayanları için değil şehri ziyaret eden turistler için yeniden düzenlenmesi gibi bir sorun var. Mesela geçen Haziran ayında New York şehrinin ve eyaletinin ileri gelen politikacıları Stonewall Ziyaretçi Merkezi’nin temel atma töreninde kameralara poz verdi. 1990’dan önce Stonewall’a dahil olan ancak sonrasında kullanılmayan binanın bir Ziyaretçi Merkezi’ne dönüştürülmesi mekânın LGBTİ+ tarihi için taşıdığı önemin tescillenmesi için atılan bir diğer adım. Altmış yılı aşan Stonewall mirasını önümüzdeki yüzyıla taşımak isteyenler, barın hemen yanındaki bu binayı sergilerin ve turistik turların düzenlendiği bir mekân olarak yeniden kullanıma kazandırmak istiyorlar. Ancak bu proje tamamen kamu ve sivil toplum kaynaklarıyla yapılmıyor. Bağışçılar arasında Amazon, Google, Chase Bankası ve Target gibi dev şirketler var. Bu tip şirketlerin LGBTİ+’ların hak ve özgürlük taleplerini görmezden gelerek, sadece reklam kaygısıyla Onur Yürüyüşlerine katılması topluluğun yaşadığı esas problemler gölgelendiği için uzun süredir aktivist gruplar tarafından eleştirilmekte. Hatta hak arama protestosu yerine kapitalist bir reklam panayırına dönüşen ana akım Onur Yürüyüşü’ne karşı çıkmak için artık Alternatif Onur Yürüyüşü düzenleniyor. Stonewall Ziyaretçi Merkezi bu zengin bağışçıları arkasına alarak, mahallenin ve topluluğun gerçek ihtiyaçlarını nasıl karşılayabilir ve bir kültürel miras pratiği olan müze ve sergi düzenleme konusunda ne kadar bağımsız kalabilir, bunu şimdilik bilmiyoruz.

Buna ek olarak Stonewall’un ve Christopher Parkı’nın farklı farklı kültürel miras listelerine sokmak için uğraşan politikacıların burada yaşayan topluluğun isteklerini ve önemsedikleri konuları nasıl görmezden geldiğini daha geçen sene yaşanan bir olayda gözlemledik. Yıllardır Stonewall İsyanı liderleri Marsha P. Johnson ve Sylvia Rivera’nın heykellerinin dikilmesi için izne başvuran ve reddedilen aktivistler, 2021 yılının yazında Marsha P. Johnson’ın büstünü Christopher Parkı’na izinsiz bir şekilde dikti. Ancak belediye bu büstü ışık hızıyla kaldırdı. Kamusal alan orada yaşayanlara mı yoksa orayı yönetenlere mi aittir sorusunun cevabı üzerine verilen bu mücadelede ibre şimdilik reklam kaygısı olan teknoloji şirketlerini ve dediğim dedik politikacıları gösteriyor. Ancak Stonewall’un gerçek ruhu yaşamaya devam ettikçe, isyanın ve hak mücadelesinin gereklilikleri güncelliğini korudukça bu mücadele devam edecek. Marsha P. Johnson’ın, Syliva Rivera’nın yıllar sonra ilham vermeye devam ettiği aktivistler de kendi tarihlerine ait olan bu mekânı kendi istedikleri gibi şekillendirme ısrarına devam edecek. Bu noktada Marsha P. Johnson’ın bir sözünü hatırlayarak bu yazıyı noktalayayım: “Tarih, geriye bakıp gerçekleşmesi kaçınılmazdı dediğiniz bir şey değildir, tarih gerçekleşir çünkü insanlar bazen fevri bir şekilde ve anın gerektirdiğiyle hareket ederler ve bu anlar çığ gibi büyüyen gerçekliklerdir.”

Kaos GL Dergisine ulaşın

Bu yazı ilk olarak Kaos GL Dergisinin Onur dosya konulu 186. sayısında yayınlanmıştır. Dergiye kitapçılardan veya Notebene Yayınları’nın sitesinden ulaşabilirsiniz. Online aboneler dergi sitesinden dergiyi okuyabilir.

*KaosGL.org Gökkuşağı Forumu’nda yayınlanan yazılardan yazarları sorumludur. Yazının KaosGL.org’ta yayınlanmış olması köşe yazılarındaki görüşlerin KaosGL.org’un görüşlerini yansıttığı anlamına gelmemektedir.


Etiketler: yaşam, kent hakkı, dünyadan, tarihimizden
İstihdam