17/04/2023 | Yazar: Baran Çağlar Çetinkaya

Çocuk ve çocukluk fiziksel olarak korunması, muhafaza edilmesi gereken bir noktadayken, genç ve gençlik toplumsal ve siyasal olarak korunması ve muhafaza edilmesi gereken noktadadır.

Gençlik politikası hak mı, ihtiyaç mı? Kaos GL - LGBTİ+ Haber Portalı

Genç, gençlik gibi kavramlar genellikle çocukluktan yetişkinliğe geçiş dönemi olarak tanımlanır. Zaman çizelgesi bağlamında bakıldığında; çocukluğun sosyal tarihi, deneyim odağında iş - okul döngüsünde ekonomik işgücü olmaktan öğrenci olmaya, geleceğin yurttaşı olmaya evrilmiştir. Sosyal tarih bağlamında kavramların değişkenliği dönemin sosyal, siyasal ve ekonomik ihtiyaçlarına göre değişiklik göstermiştir. Antik Çağ’da eve ekmek getiren ve/veya ev işlerine yardım eden konumda iken, ortaçağa gelindiğinde savaşlarda insan gücü olarak görülmüş sonrasında okullaşma oranın artması ile sınıfsal bir noktada çocuğun-gencin konumu yeniden şekillenmiştir. Okullaşma oranının artması ile çocuğun konumunu daha farklı bir yere gelmiş ve bütünsel eğitim yaklaşımında çocukluğu ve gençliği “yetişkin” “erişkin” “sağlam” olan ve/veya olma yolunda ilerleyen konumuna getirmiştir. Geleneksel eğitim yöntemlerinin kendisi okullaşma oranı ile kendi makul neslini yaratmanın hevesiyle ilerlemiştir. Otoriter ve disiplin odaklı okullaşma yönteminin çocuğun ve gencin özgürleşmesine ne kadar katkı sunmuştur sorusunun cevabı beklenti ve ihtiyaçlar doğrultusunda kendi dönemine cevap veren bir yerde olmuştur.

Makulu yaratmanın ve bir nesil inşa etmenin kendisini süreç içerisinde değerlendiren otoriteler çocukluk ve gençlik kavramlarını birbirinden ayrılsalar dahi bütünleşik bir yerden ele alır ve öğrenmesi, yetişmesi olgunlaşması gereken olgu olarak değerlendirirler. Ayrımın temel motivasyonu aynı olsa da yaklaşım farkı vardır. Çocuk ve çocukluk fiziksel olarak korunması, muhafaza edilmesi gereken bir noktadayken, genç ve gençlik toplumsal ve siyasal olarak korunması ve muhafaza edilmesi gereken noktadadır. Toplumsal ve siyasal katılım süreçlerinde dahiliyet sadece ihtiyaç halinde gündem olur ve kontrol altında tutularak ilerlenir. Ahmet Taner Kışlalı toplumsal olayları başlatıcı güç olarak işçilerin ve gençlerin öneminden bahseder. İşgücünün temsiliyeti olan “güçlü” ve sağlam” işçi ile eğitsel refahın temsiliyeti olan öğrenci gencin toplumsal değişimlere öncülük edeceğini ifade eder. Her durumda toplumsal koruma altına alınan genç sınıfsal olarak durduğu konum gereği “haklardan” yararlanabilir veya yararlanamaz. Buradaki karar alma motivasyonunun temeli  vergi demokrasisi bağlamında işgücüne destek olmak ve/veya olmamak olarak değerlendirebilir. Yurttaşlar bütününü oluşturan sivil toplumun, yaşadığı coğrafyada yöneticileri ile kurduğu ilişkinin kendisi kurumsal politikalar ile bağlantılıdır. Batı merkezli, sivil toplum - karar alıcı ilişkisine bakıldığında ya kar zarar endeksinde toplumsal ve ekonomik değerleri oluşturan ve güvenceyi bireyin maddiyat gücüyle bağlantılı şirketlere verir ya da sosyal devlet bağlamında devletin erişebildiği/erişemediği noktada sivil toplumu kurumlaştırarak devlet desteğiyle “kurumsal” sivil toplumu güçlendirir. Ancak Türkiye örneğine bakıldığında bu durum tam olarak aile temelli ilerlemekte ve aile bireyin biyolojik olarak gelişim sürecinde üst kimliği haline gelir. Tüm toplumsal, ekonomik ve siyasi güvencesini aile ile kurduğu bağ ile kurar. Toplumsal ve bireysel özgürleşme sürecinde tek dayanak olarak aile ve ailenin kurumsallaşması yurttaş sivil toplumunu oluşturma politikasının kendisidir.

Bu bağlamda Türkiye’de gençlik politikası var mı, sorusunun cevabı: Türkiye’de bir gençlik politikası yok ancak politikanın olmamasının kendisi bir gençlik politikasının olmaması olarak değerlendirilir. Politikanın geliştirilmesi ve oluşturulması eşitler dengesi kurduğunuzu ve/veya muhatap aldığınızı gösterir. Politika geliştirilmemesi ya da konunun üzerine ciddiyetle eğilim gösterilmemesi konunun sadece ihtiyaçlar doğrultusunda “günü kurtarmak” olarak değerlendirildiğini gösteriyor. Gençliğe dair bir politika olmadığı gibi Anayasa’da sadece 58. Maddede gençlik haklarından bahsedilmiştir.

58. Madde: “Devlet, istiklal ve Cumhuriyetimizin emanet edildiği gençlerin müsbet ilmin ışığında, Atatürk ilke ve inkılapları doğrultusunda ve Devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünü ortadan kaldırmayı amaç edinen görüşlere karşı yetişme ve gelişmelerini sağlayıcı tedbirleri alır. Devlet, gençleri alkol düşkünlüğünden, uyuşturucu maddelerden, suçluluk, kumar ve benzeri kötü alışkanlıklardan ve cehaletten korumak için gerekli tedbirleri alır.”

Anayasal olarak bakıldığında gençleri sadece emaneti muhafaza eden ve korunması gereken kişiler olarak tanımlar. Aynı zamanda Türk Dil Kurumuna (TDK) göre; genç, kelime anlamı beş farklı şekilde açıklanıyor. Tüm bu açıklamalarda genç dilbigisi bağlamında sıfat olarak tanımlanmıştır. Gençlik ise yaşlar arası geçiş dönemi, toyluk olarak tanımlanmıştır.

Dilin toplumsal bakışın yansıması ve fikir aktarımındaki iktidarı düşünüldüğünde genç olma haline yaklaşımın sadece anayasal düzeyde değil, toplumsal düzeyde de farklı bir yaklaşımın olmadığını görmek mümkün. Erişkin, erk, heteroseksüel olanın dışında herkesi merkez çevrenden uzak ya da kontrol altında tutar. Bu konuya dair örnekleri gündelik hayatımızda görmek ve çokça sıralamak mümkünken özellikle politika üretme ve siyasal katılım süreçlerinde siyasi partilerin kadın kolları, gençlik kolları gibi kollara ayrılması en temel örneğidir. Katılım süreçlerinde makul olandan olmayana doğru çeşitli parametrelerle ayrıştırılan katılım süreçlerinde erk ve yetişkin olanların merkezi karar aldığı, olmayanların ise sadece kendi alanlarına hapsedilerek göstermelik katılım uygulanır.

2000’li yılların başında başlayan ve Türkiye’de siyasal katılım, yerel yönetimlere katılım gibi çeşitli katılım mekanizmaları oluşturulmaya başlanmıştır. Bu bağlamda 2005 yılında belediyeler kanununda değişiklik yapılarak, belediyelerin kent konseyi kurmaları kararlaştırılmıştır. Bu kapsamda yine belediyelere kadın, çocuk, genç, engelli gibi belirlenmiş dezavantajlı alanlarda meclislerin kurulmasının da yetkisini içerir. Ancak bazı belediyelerde olmadığını, bazılarında olsa dahi pasif durumda olduğunu, bazılarında ise belediye idaresini elinde tutan siyasi partinin kontrolünde olduğu gözlemlenmektedir. Türkiye’de kaç tane gençlik meclisi olduğuna dair net bir veri bulunmamaktadır. Gençlik Örgütleri Forumu’nun yapmış olduğu “Gençlerin Politik Tercihleri Araştırması -2021”e göre gençler yerel yönetim olarak belediyeyi görmekte ve yerel yönetimlere dair yapılacak talepleri belediyecilik hizmetleri olarak tanımlamaktadır. Aynı zamanda yerel yönetimin politikalarını etkilemek için belediye meclislerine ve/veya sivil toplum örgütlerine katılarak yerel politikalarına etki etmek pek yaygın değildir. Bahsi geçen araştırmada sivil toplum gençler tarafından yardım temelli olarak ifade edilmiştir. Yardım temelli yaklaşımda duruma ve olaya yönelik bir anlayış ortaya konulurken hak temelli yaklaşımda daha kapsayıcı ve karar alıcıları, politikaları etkileyen bir yöntem izlenir.

Tam da bu noktada gençlik politikası hak mı, ihtiyaç mı, sorusuna yanıt bulabiliriz.

Gençlik politikasını oluştururken sorulması gereken bazı sorular var. Genci ve gençliği tanımlamak, hangi gençten bahsettiğinizi konuşmak politikanın temelinin oluşturur. Genç olmak üzerinden yaşanan hak ihlallerinin temeli, kesişimselliği oluşturulacak olan politikanın kapsamını belirler. Genç sadece yaşından dolayı değil, yaşı ile doğrudan bağlantılı ve/veya bağlantısız din, dil, ırk, cinsiyet, cinsel yönelim, cinsiyet kimliği/kimliksizliği, sosyo-ekonomik/kültürel, engellilik hali üzerinden doğrudan ve/veya dolaylı olarak ayrımcılığa maruz kalabilir.

Peki bu hak ihlallerinin çözümü ihtiyaçları gidermek mi?

Yaşanan hak ihlallerine karşı çözüm olarak geliştirilecek ihtiyaç temelli çözümler sorununun bütününü değil, sadece o an o soruna dair çözüme erişebilen bireyin yaşadığı sorunu çözer. Yaşanan hak ihlallerinin temelde çözülmesi ve yaşanma ihtimalini en aza indirmesi için yapılması gereken kapsayıcı gençlik politikasıdır.  

Kurumların geliştirecekleri gençlik politikaları sadece gençler ile kuracakları ilişkinin çerçevesini değil, aynı zamanda gençlerin daha güvenli alanda örgütlenmesini ve seslerini duyurabilmesini sağlar. Gençliğin sosyal tarihine bakıldığında; sağlam, işgücü, gelecek, ihtiyaç halinde kullanılacak toplumsal bir güç olarak tanımlanır. Bu sosyal ve siyasal tanımlar gençler tarafına karar verilmiş ve uygulamaya konulmuştur. Bugün yaşanan hak ihlallerinin temeli gençleri ve gençlik kavramını haz noktasında metalaştırmak ve farklı duygusal, siyasal ekonomik motivasyonlardır. Sivil toplum örgütlerinde ve/veya siyasi partilerde örgütlenme motivasyonu ile harekete geçen gençler bahsi geçen yaklaşımlarla karşı karşıya kalmakta ve mücadele alanı içerisinde kendilerine muhatap bulamamaktadır. Hak temelli mücadele alanı içerisinde mücadele eden gençlerin ne salt genç oldukları için haz noktasında tatmin ve vaat, umut nesnesi olmaya ne de tam tersi bir noktadan umutsuzluk nesnesi haline gelmemelidir. Oluşturulacak politikalar toplumsal, siyasal, kurumsal beklentilerle değil, gençlerin kendi hak talepleri ve beklentileri doğrultusunda herhangi bir baskıya maruz kalmadan; yaşanan hak ihlallerinin çözüme kavuşturmasına ve kapsayıcı olmalıdır.

Evrensel insan hakları standartlarına uygun, göstermelik değil anlamlı katılımın gözetildiği, şeffaf ve ayrımcılık gözetmeyen gençleri eşler masasında gören ve gençlerin hak ihlallerine karşı o gün çözülmesi gereken bir ihtiyaç olarak değil, temelde sorunu çözen ve bunun için yaşayan, dönemin şartlarına cevap verebilen gençlik politikaları gençlerin durduğu toplumsal konumun güçlenmesine ve dahiliyeti zor olan farklı geçmiş deneyim ve kimliklere sahip gençlerin katılımının artmasını, yaşadıkları hak ihlallerinin yaşanmasını engellemelidir.

Kaos GL Dergisine ulaşın

Bu yazı ilk olarak Kaos GL Dergisinin Kurumsal Politikalar dosya konulu 185. sayısında yayınlanmıştır. Dergiye kitapçılardan veya Notebene Yayınları’nın sitesinden ulaşabilirsiniz. Online aboneler dergi sitesinden dergiyi okuyabilir.

*KaosGL.org Gökkuşağı Forumu’nda yayınlanan yazılardan yazarları sorumludur. Yazının KaosGL.org’ta yayınlanmış olması köşe yazılarındaki görüşlerin KaosGL.org’un görüşlerini yansıttığı anlamına gelmemektedir.


Etiketler: yaşam
İstihdam