03/07/2007 | Yazar: Umut Güner



“Cinsel yönelimimizi ve cinsiyet kimliğimizi fark etmemizle başlıyor “artık burada yapamam” hali. Biliyorsun artık, burada yapamazsın, gitmen, uzaklaşman lazım; belki kaçmak zorundasın.” Umut Güner’in kaleminden ‘yersiz yurtsuz’ olma üzerine…

Cinsel yönelimimizi ve cinsiyet kimliğimizi fark etmemizle başlıyor “artık burada yapamam” hali. Aynı ruh halini yaşayan yüzlerce eşcinsel, biseksüel ve transeksüel bugün büyük şehirlere hapsolmuş bir şekilde yaşıyor. “Burada yapamam” hali göç ettikten sonra “buranın dışında bir yerde yapamam” haline dönüyor. Bu bizi mağdurlaştıran, yalnızlaştıran bir süreç. Eskiden yalnız olma halinin özgürlük zannederdim ama yaşım ilerledikçe yalnız olma halinin başka bir hapis olma hali ile örtüştüğünü görüyorum. Çünkü zorunlu göç sonrası bir sürgün halindeyiz. Geriye dönmek çok zor. Hele travesti ve transeksüeller için geriye dönüş çoğu zaman imkansızlaşabiliyor. Gey ve lezbiyenler ailelerinin “Hadi evlenmiyor musun? Senin yaşındakiler çoluk çocuğa karıştı” baskılarına rağmen aile hasretlerini giderebiliyorlar. Ama bu hasret giderme yabancılaşmanın önüne ne yazık ki geçemiyor. Çoğu zaman ailelerimize yalanlar söylüyoruz. Hiç olmayan sevgililerden bahsediyoruz, evlenmeme gerekçelerimizi sıralıyoruz ve bütün bu süreç bizi biraz daha yersiz yurtsuz yapıyor.

Aslında bütün eşcinseller biraz mülteci. Bu mültecilik halini ne kadar kanıksarsak cinsel yönelimimizi de, cinsiyet kimliğimizi de o kadar uzakta bir yerde kuruyoruz kendimizden. Ve kendine mülteci bireyler oluveriyoruz.

Mülteci olma hali ile eşcinsel olmak hali birbirine çok yakın iki durum ikisinde “aman Allah korusun” diye cümleye başlanır. Peki, Allah mültecileri ve eşcinselleri neden koruyacak? Bizden koruyacak, bizim önyargılarımızdan, ayrımcı tavırlarımızdan ve şiddetimizden
Yabancılaştırma baskılarımızdan koruyacak. İşi Allah’a havale etmeden kendi gerçekliğimizle yüzleşmek daha mı zor? Kendi önyargılarımızı yıkmak bu kadar zor mu?

LGBTT mülteciler

Türkiye 1951 Cenevre sözleşmesine coğrafi kısıtlılık koyduğu için doğudan mülteci kabul etmiyor. Bu yüzden mülteciler için Türkiye bir geçiş ülkesi konumu taşıyor. LGBTT mültecilerde Türkiye’de geçiş ülkesi olarak geldiklerin diğer mültecilerin yaşadıkları sorunları yaşıyorlar. Ancak bunun yanında cinsel yönelim ve cinsiyet kimlikleri nedeniyle ekstra hem içişleri bakanlığı yetkilileri hem de toplum tarafından ayrımcılığa ve insan hakları ihlallerine maruz kalabiliyorlar. Örneğin anal muayene zorlayan gey mülteciler, HIV-AIDS testinin zorla yaptırılması gibi zorluklar yaşanıyor. Ayrıca mülteciler için Türkiye’nin muhafazakar 26 kentinde uydu kent olarak nitelendiriyor ve mülteciler bu kentlere gitmek zorunda kalıyor. Türkiyeli eşcinsellerin bile bu kentlerde yaşayamayıp büyük kentlere göç ettiği süreçte mülteci eşcinseller için Türkiye bir cehenneme dönüşebiliyor.

LGBTT mültecilerin yaşadığı diğer bir sorun ise Türkiye’deki LGBTT örgütlerin mültecilere ilişkin politikaları ve hizmetleri olmamasıdır. Bu da LGBTT mültecileri yalnızlaştıran bir sürecin halkasını oluşturuyor.

Mültecilik konusunda toplumun genelinde kendimize baktık da mülteciler mi kaldı? Gibi bir yargı var. Bu yargı biz eşcinsellerin hiç de yabancı olmadığı bir yargı: “bütün sorunları çözdük de sıra eşcinsellerin sorunlarına mı geldi? Aslında egemen olarak farklı addedilen bütün gruplar için benzer tavırlar sergilenebiliyor. Burada önemli olan eşcinsellerin insan hakları mücadelesini veren bizler için bu yargılardan kurtulmak…

Biz LGBTT örgütler olarak politikalarımızı, ürettiğimiz hizmetleri farklı eşcinsel grupları kapsayacak şekilde genişletmeliyiz. Barınma, çalışma, eğitim gibi temel haklar, ayrımcılığa uğramama gibi hakları herkes için istediğimizde ve bu hakların uygulanması konusunda uygulayıcı konumda olduğumuzda daha az ayrımcı davranabiliriz.

Son olarak, Avrupa birliği sürecinde bu durum değişecek ve Türkiye coğrafi çekincelerini kaldırmak zorunda kalacak. Türkiye doğudan da mülteci kabul eden bir ülke haline gelecek. Bu nokta da mülteci eşcinsellerin sorunları ile yakından ilgilenmek ve onların Türkiye toplumuna entegrasyonu konusunda aktif rol üstlenmek zorundayız. LGBTT örgütler olarak LGBTT bireylere yönelik geliştirdiğimiz politika ve hizmetleri mülteci eşcinselleri de kucaklayacak şekilde genişletmeliyiz.


*Konuyla ilgili haberler:

[[Yersiz yurtsuz eşcinseller]]

Etiketler: insan hakları, mülteci
nefret