13/04/2010 | Yazar: Kaos GL
Asker artık kışlasına çekilsin, tamam. Asker artık darbe yapmasın, tamam. Askerin içindeki darbeciler, cuntacılar artık
Asker artık kışlasına çekilsin, tamam.
Asker artık darbe yapmasın, tamam.
Askerin içindeki darbeciler, cuntacılar artık hesap versin, tamam.
Hepsine tamam, hepsine kabul.
Fakat…
Vakit Gazetesi’nin attığı “Denizde Gay Tayfa Rezaleti” manşetine ve gazetenin internet sitesinde haberin görüldüğü “Denizde Ahlaksızlık” başlığına; bu başlığın çağrıştırdığı düşüncelere ve bu düşünceye “evet” diyen anlayışa hayır!
Hayır; çünkü bu haber ve bu haberin meydana getirdiği çağrışım, işin çığırından çıktığı, aklın dumura uğradığı, her selim aklın “Bu kadar da olmaz” dediği noktadır.
Son duraktır.
Köprüden önce son çıkıştır.
Bel altı vurmaktır.
İnsanoğluna akıl dağıtılırken şemsiye açmaktır.
Ve ayrıca bu haber; bir İmam Hatip Lisesi yurdunda yaşanabilecek benzeri durumun bir başka gazetede “İmam Hatip Yurdunda Gey Skandalı” ya da “Gey İmam ” başlığıyla yer alması halinde gösterilmesi gereken tepkinin, aynını hak eden bir haberdir.
Velev ki haber doğru olsa bile…
Deniz Kuvvetleri’nde bu türden cinsel bir özelliğe sahip olanlar için haberde kullanılan dil ve üslup insanı fazlasıyla rahatsız etmektedir.
“Deniz Kuvvetleri'nde patlak veren “gay tayfa” skandalı, akıllara ordudan atılan mütedeyyin insanların durumunu getirdi.” deyip ardından “Namaz kılanı atıp; geyi koruyan ordu istemiyoruz” yaklaşımı komik kaçmıştır.
Geylerin ordu içindeki durumuyla dindar insanların halini yan yana koyup, bu ikiliyi kıyas mantığıyla açıklamak hangi zihniyetin ürünüdür?
Provakatif gazetecilikte kullanılan psikolojik oku(t)ma biçimiyle okuyucuya “cuntacılıktan sonra şimdi de geylik faaliyeti” mesajını vermek hangi vatanseverlikle bağdaşır?
Hülasa…
Bu haber sonrası Hüseyin Üzmez’in kendilerine hatırlatılacağını kestirememiş olan Vakit Gazetesi, gey olmakla dindar olmayı yan yana getiren gazetecilik yaklaşımı ile akıllara “Bülent Ersoy dindarlığı”nı getirmiştir ve kaybetmiştir.
Etiketler: medya