25/07/2023 | Yazar: Sa Bahattin

Beynimin ‘cinsiyet kalıplarına sığmıyor’ olduğunu düşünmekten keyif aldım. Yine de bu sonuçların, araştırmacıların ‘beklenti’lerinden çok uzağa düşmediği konusunda şüpheli davranıyorum.

Gey beyni Kaos GL - LGBTİ+ Haber Portalı

Görsel: Freepik

Geçtiğimiz hafta (17-21 Temmuz), bir süredir takip ettiğim popüler bilim dergisi ‘Popular Science’ın ‘Beynin Sırları’ özel sayısını okudum. Tüm dergi boyunca LGBTİ+’larla ilişkili tek bir cümleye denk gelmedim. Şaşırdım doğrusu. Hâlbuki derginin son yazısında yapay zekâ tanıtılırken sevgili Alan Turing’in siyah beyaz bir fotoğrafı bile yer alıyordu…

Bu fotoğrafın (ya da ismin) LGBTİ+’larla ilgisini bilmeyenler için hemen söyleyeyim: Alan Turing eşcinsel bir erkektir. İkinci Dünya Savaşı sırasında ürettiği makina ile Alman şifreleme sistemi Enigma'yı çözerek İngiltere’ye büyük yardımlarda bulunmuş, böylece ülkesinin savaşta avantajlı bir konuma gelmesini sağlamıştır. Bir matematikçi, kriptolog ve bilgisayar bilimcisi olan Turing, “modern bilgisayar biliminin babası" olarak da anılır ve ‘düşünebilen makineler’ üzerine büyük katkılar yapmıştır. Maalesef ki kendisi, zamanının İngiltere yasalarına göre suç sayılan bir cinsel yönelime sahip olduğundan, bir erkek ile olan ilişkisi nedeniyle hüküm giymiştir. Hapis cezası yerine kastrasyon tedavisi görmek zorunda bırakılan Alan Turing, bu aşağılanmaya dayanamayıp çok sevdiği masal kahramanı Pamuk Prenses gibi, (siyanürlü) bir elma yiyerek henüz 41 yaşındayken intihar etmiştir.

‘Nankörlüğün timsali olarak LGBTİ+ nefreti’ başlığıyla okullarda ders olarak verilmesi gereken bu tarih bilgisinden sonra, yazının açılışında belirttiğim şaşkınlık durumuna geri dönmek istiyorum.

Niye böyle oldu?

Nasıl oluyor da beyin ile ilgili onca şeyi (kişilik, mutluluk, yaşlanma, genetik, uzun ömürlülük, beslenme, spor, cinsiyet) değerlendiren 130 sayfalık bu özel sayı, bir sayfasını bile cinsel yönelim ile beyin arasındaki ilişkiye ayırmıyor? Acaba yazarlar bu tür konuların ‘tartışmalı’ içeriğinden mi çekiniyor? Belki de popüler bilim dergileri için cinsel yönelim/cinsiyet kimliği yazıları birer tabu haline gelmiştir. Ya da derginin satılma oranı konusunda bazı endişeler yaşanmıştır?

Eğer yukarıdaki ihtimallerden farklı olarak editör, olası yazıları ‘doğruluğundan emin olmadığı’ için reddetmişse, bunun, genelde hak savunuculuğunun özelde LGBTİ+ aktivizminin bir kazanımı olduğunu söyleyebiliriz. Nitekim özellikle de insan merkezli araştırmalarda bilimin taraflı olabildiği ve bilimsel paradigmanın beyaz-erkek kafasından kolayca sıyrılamadığı, haksızlığa uğrayan insanlar tarafından defalarca ortaya konulmuştur.

Bilim ve ben

Her neyse, ben bu yazıları okuyup bitirdiğimde ‘Gey beyni diye bir şey var mı acaba?’ diye sormaktan kendimi alamadım. Zaten bu soruyu yüksek lisans ve doktora eğitimim sırasında çevremdeki insanlarla tartışmayı da çok severdim.

Bilebileceğiniz gibi, ben bir bilim hayranıyım. Çocukluğumdan beri söylentileri yahut hurafeleri değil bilimsel bilgiyi kıymetli bulmuşumdur. Dolayısıyla, yukarıda yazdığım soru cümlesini politik düzlemde bir ‘rezalet, skandal ve saçmalık’ olarak değerlendirseniz de bu soruya cevap vermek için bilimsel bilgiler üzerinde bir yolculuğa çıkmama anlam verebilirsiniz diye umuyorum.  

ChatGPT’ciğimle sohbet

Cinsel yönelim ve beyin arasındaki ilişkiye dair merakımı giderecek hafif bilimsel yolculuğuma kolay yoldan başlıyorum. ChatGPT’ye gidiyor ve ona şöyle diyorum “Cinsel Yönelim ve Beyin ile ilgili araştırmaları derleyen bir metin oluşturabilir misin?”

İnsanın en yakın dostu olmaya aday bu yazılım, dediğimi yapıyor ve bana uzun sayılabilecek bir metin hazırlıyor. Ben bu metnin önemli bulduğum kısımlarını, özellikle de kaynak verilmiş cümlelerini aşağıdaki gibi düzenleyerek size sunuyorum. Buyurunuz:  

Beynin yapısal ve işlevsel farklılıkları

Nörogörüntüleme çalışmaları, cinsel yönelimle ilişkili yapısal beyin farklılıklarına ışık tutmaktadır. Örneğin, Simon 1991 yılında yayımlanan çalışmada, heteroseksüel ve eşcinsel erkekler arasında hipotalamus yapısında farklılıklar bulunmuştur (1). Benzer şekilde, 2008 yılında yapılan araştırmaya göre, eşcinsel ve heteroseksüel bireyler arasında, beyindeki asimetri ve işlevsel bağlantılar bakımından farklılıklar bulunmaktadır (2). Bu yapısal farklılıkların yanı sıra, cinsel yönelimle ilişkili beyin aktivitesinde işlevsel farklılıklar da olduğu da görülmüştür. Örneğin, 2007 yılına ait bir çalışmada, cinsel çekimle ilişkilendirilen kokulara verilen beyin tepkileri incelenmiş ve eşcinsel ve heteroseksüel bireylerin verdikleri tepkiler bakımından farklılıklar olduğu sonucuna varılmıştır (3).

Duyarlı GPT

Tabii ki sevgili ChatGPT bu konuda duyarlılığını göstererek bana ulaştırdığı bilgilerin sonuna şöyle bir uyarı eklemeyi de ihmal etmiyor:

“Cinsel yönelim ve beyin farklılıkları üzerine mevcut araştırmaların sınırlamaları göz önünde bulundurulmalıdır. Birçok çalışma, küçük örnekleme ve sınırlı çeşitlilikle sınırlıdır, bu da bulguları genelleştirmeyi zorlaştırır. Ayrıca cinsel yönelim, biyoloji dışındaki sosyal, psikolojik ve çevresel faktörlerin etkilediği karmaşık bir fenomendir. Cinsel yönelimin karmaşıklığını tam anlamıyla anlamak için kapsayıcı ve disiplinler arası bir yaklaşım benimsemek önemlidir.”

Canım GPT. Gerçekten neredeyse her yaptığıyla takdirimi kazanıyor. Ama maalesef bir eksiği var ki güncel bilgilere ulaşamıyor. Örneğin, yukarıda sunduğu bilgilere baktığımda, verdiği en yakın kaynağın 2008 tarihli olduğunu fark ediyorum.

Akademik takılıyorum

Bunun üzerine, daha güncel bir araştırma yapabilmek için özellikle tıp ve biyoloji alanında çalışan akademisyenlerin sıkça kullandığı, önemli bir arama motoru olan pubmed’e gidiyorum. Oraya beyin (brain) ve cinsel yönelim (sexual orientation) yazınca karşıma, ‘Scientific Reports’ isimli saygın bir dergide sunulmuş 2021 tarihli bir makale çıkıyor (4). Makalenin başlığı Türkçe olarak şöyle: Cinsel yönelimle ilişkili beyin yapı değişiklikleri.

Tam aradığım şeyi bulduğumu düşünebilirsiniz. Ben de öyle sandım, ama çalışmayı incelediğimde, katılımcı sayısının düşük (139 kişi) sonucun da muğlak olduğunu fark ettim. Yine de makalenin özet kısmını sizin için çevirip sadeleştirmeye çalışacağım:

Çalışmada, cinsel yönelim ve cinsiyet kimliği ile ilgili sinirsel ilişkileri bulmak amacıyla, daha önceden cinsiyet farklığı ile ilişkili olduğu gösterilmiş fraksiyonel anizotropi (FA) değerleri kullanılmış. Fraksiyonel Anizotropi (FA), beyin dokusundaki suyun hareketine ilişkin bir ölçüt. Eğer su molekülleri her yöne eşit şekilde dağılıyorsa bu izotropik olduğu anlamına geliyor. Su molekülleri, her yöne eşit değil de belirli bir yöne daha fazla hareket ediyorlarsa, bu durum anizotropi olarak isimlendiriliyor. Fraksiyonel olması da beynin özel bölgelerinde bu harekete bakılıyor olduğu anlamına geliyor.

Eşcinsellerin beyni ‘cinsiyetsiz’

Araştırmaya 40 transgender erkek, 27 transgender kadın ile 59 eşcinsel (29 erkek, 30 kadın) ve 80 heteroseksüel (40 erkek, 40 kadın) cisgender birey katılmış.  Sonuç olarak; cis-heteroseksüel gruptaki kadın ve erkeklerde FA’lar arasında farklılık gözlenirken, cis-eşcinsel gruptaki kadın ve erkeklerde bu değerler birbirine yakın çıkmış. Öte yandan, transgender gruplar, beyan edilen cinsiyetlerine uygun FA değerleri göstermişler. Bulgular, transgenderizmin nöroanatomik olarak, ‘öz algı’ ve ‘beden sahipliği’ ile ilişkili olabileceğini ortaya koyarken, eşcinselliğin beyindeki azalmış cinsiyet farklılaşmasıyla ilgili olabileceğini düşündürüyor. Daha basit bir ifadeyle; cinsiyetler arası beyin farklılığı, heteroseksüellerde daha kesinken eşcinsellerin beyinleri her iki cinsiyete de benziyor.

İlginç. Tabii böyle bir bilgi kimin ne işine yarasın diye düşünüyorsanız, makale ilerleyen kısımlarda buna da cevap vermiş: Sonuçlar, nörogörüntüleme çalışmalarında katılımcıların cinsel yönelimlerinin potansiyel etkilerini içermeyi veya kontrol etmek gerektiğini vurgulamaktadır.

Biraz yorum katayım

Anlaması belki biraz güç (ve hatta tartışmalı olsa da) benim için heyecan verici bilgiler. Siz ne düşünüyorsunuz bilmek isterdim. Ben, kendi adıma beynimin ‘cinsiyet kalıplarına sığmıyor’ olduğunu düşünmekten keyif aldım. Yine de bu sonuçların, araştırmacıların ‘beklenti’lerinden çok uzağa düşmediği konusunda şüpheli davranıyor ve sırf hoşuma gidiyor diye sunulan herhangi bir veriyi ‘genel geçer gerçek’ olarak kabul etmediğimi belirtmek istiyorum. Nitekim, bilimin en önemli unsurlarından biri ‘tekrar edilebilir’ olmasıdır. Ne kadar değerli olursa olsun, tek bir makalenin verileri ‘gerçek’ üzerine konuşmak için yeterli değildir. 

Kapanış

Bilim zor ve karmaşık bir iş ve pek tabii ki insani kusurlardan muaf değil. Bu nedenle, bilim insanlarıyla halkın ve pek tabii ki LGBTİ+’ların etkileşim halinde olması çok önemli. İnsana dair ‘öznel olmayan’ gerçeklere ancak böyle ulaşabileceği fikrindeyim.

Ben de sıksık ‘hakiki bir akademik özgürlüğe sahip olsam; yani yapacağım çalışmalar için bir kurula proje önerisi göndermek zorunda olmasam (daha önemlisi gönderdiğim kurulun projeyi önyargısız bir şekilde değerlendireceğinden emin olsam); çalışmayı yaparken meslektaşlarım ve öğrencilerim tarafından aşağılanma ve dışlanma gibi zorbalıklara maruz kalmayacağımı bilsem böyle çalışmalar yapardım’ diye düşünürüm. Böylece bir LGBTİ+ birey olarak, akademideki bu alanın doğru yönü bulmasına katkıda bulunurdum. Ne güzel olurdu!

Belki şimdilik o çalışmaları yapacak cesareti gösteremiyorum, ama en azından popüler bilim dergilerinde görmek istediğim bazı bilgileri size ulaştırabiliyorum. Bu da bir şey, değil mi?

Hepinize sabır, esenlik ve hoşgörü dolu günler dilerim.

Dayanışmayla,

Not: Yazının iyileştirilmesine sunduğu katkılar için arkadaşım M.S.T.’ye teşekkürlerimi sunarım.

Kaynaklar:

1)   LeVay, S. (1991). A difference in hypothalamic structure between heterosexual and homosexual men. Science, 253(5023), 1034-1037.

2)   Ponseti, J., Bosinski, H. A., & Wolff, S. (2007). A functional endophenotype for sexual orientation in humans. Neuroimage, 34(1), 1085-1092.

3)   Savic, I., & Lindström, P. (2008). PET and MRI show differences in cerebral asymmetry and functional connectivity between homo- and heterosexual subjects. Proceedings of the National Academy of Sciences, 105(27), 9403-9408.

4)   Votinov, M., Goerlich, K.S., Puiu, A.A. et al. Brain structure changes associated with sexual orientation. Sci Rep 11, 5078 (2021). https://doi.org/10.1038/s41598-021-84496-z

*KaosGL.org Gökkuşağı Forumu’nda yayınlanan yazı ve çizimlerden yazarları ve çizerleri sorumludur. Yazının ya da çizginin KaosGL.org’ta yayınlanmış olması köşe yazılarındaki veya çizimlerdeki görüşlerin KaosGL.org’un görüşlerini yansıttığı anlamına gelmemektedir.


Etiketler: yaşam
2024