14/01/2015 | Yazar: Sercan Leylek

En son 9 yaşında annemin isteğiyle yollandığımız Kuran kursundaki çalışma defteri. Üstelik Norveçli bir gey tarafından dikkatle okunuyordu.

En son 9 yaşında annemin isteğiyle yollandığımız Kuran kursundaki çalışma defteri. Üstelik Norveçli bir gey tarafından dikkatle okunuyordu.
 
Sizlere Oslo’da, aynı saatlerde yaşanan iki farklı hikayeyi anlatmak istiyorum. Biri eşcinsel lokali olarak tanınan London Bar’dan geliyor, diğeri ise Fransa’daki Charlie Hebdo saldırısını protesto etmek isteyen gruptan. Toplum aynı, hikayeler apayrı...
 
Norveç’in tanınmış gazetecilerinden, Pakistan asıllı Norveçli Kadafi Zaman protesto eylemini görüntülemek için yola çıkıyor. Gösteriye katılan gençlerden biriyle canlı yayında röportaj yapmak istiyor ama Norveçli bir gence mikrofonunu uzattığında, beklenmedik bir hakaretle karşılaşıyor: “Seni Müslüman p.ç!”
 
Bu tatsız enstantane, büyük ihtimalle gazetelerin ilk sayfalarında yerini alacak. Aylardan beri güçlenen aşırı sağcı kesimin, son saldırıyla birlikte liberal kesimi nasıl yuttuğuna bir kez daha şahitlik etmiş olduk.
 
Aynı saatlerde Oslo’yu ziyarete gelmiş olan dövme kitapları yazarı Fatih Serdaroğlu’na  -tüm bu yaşananlardan habersiz- şehri gösteriyorum. Elimden geldiğince ilginç mekanları seyir defterine katmaya çalışıyorum. Derken London Pub çıkıyor karşımıza. Nam-ı değer Gay Bar. Birkaç dakikalığına içeriyi görmek için bara giriyoruz. Tam çıkışa yönelmişken, ummadık bir sahne dikkatimi çekiyor. En son 9 yaşında annemin isteğiyle yollandığımız Kuran kursundaki çalışma defteri. Üstelik Norveçli bir gey tarafından dikkatle okunuyordu. Hemen adamın yanına gidip, Arap alfabesini neden çalıştığını sordum. Elindeki beyaz karalama kağıdını ezber yaptığı harfleri saklamak için kullanıyordu. (Resme dikkat ederseniz, karalama kağıdını adamın kucağında göreceksiniz. )
 
“Kuran’ı okumaya karar verdim” diye cevap verdi ve ekledi: “Fransa’da yaşananlar beni çok etkiledi. Sadece Arapça’yı öğrenmek istiyorum. En azından kendi başıma alfabelerini okuyabilmeyi...”
 
Tezatlar içinde var olan dünyalar, beklenmedik anlarda beklenmedik kapılar açtı karşımızda ve bir kez daha insanların dini, dili, ırkı, cinsel tercihi her ne olursa olsun iyi veya kötü insan olabilme şanslarının her zaman ellerinde olduğuna şahitlik etmiş olduk. Bardaki boş vaktini değerlendirmek isteyen adam büyük ihtimalle sağcı veya solcu yazarların İslam üzerine kestikleri ahkamdan bıkmıştı. Başkalarının kendisine kanıksatmaya çalıştığı bilgilerden ziyade, bir kez de kendisi eline almak istedi şu kitabı. Nedir bu işin aslı diye araştırmak istedi. Onun için kitabı öğrendiği yerin hiçbir önemi yok. Eşcinsel olup olmadığının da bir önemi yok. O sadece, gerçek ne ise peşine düşmüş olan bir gezgin. Sokakta gördüğü Müslüman bir TV muhabirine küfretmek de mümkün, ‘Yahu bu işin aslı ne acaba?’ deyip onu incelemek de. Bu hangi milletten olduğumuzdan ziyade kim olduğumuza bağlı. 

Etiketler: yaşam, din/inanç
İstihdam