23/09/2019 | Yazar: Tunca Özlen
Heteroseksizmi ve cinsiyetçiliği yeniden üreten bu yayıncılık, cinsel çeşitliliğe yönelik saygının yaygınlaşmasına hizmet etmek şöyle dursun, toplumsal normların dışına çıkmayı seçen heteroseksüellerin dahi yaşam tarzını tehlikeye düşürüyor.
“LGBT Topluluğunun 2020’de Bırakması Gereken 4 Huy”
“Birini Kendinize Aşık Etmenin 5 Bilimsel Yolu”
“Heteroseksüel Arkadaşınızın Gay-Curious Olduğunu Anlamanın 17 Yolu”
“Bunlar da nedir yahu” dediğinizi duyar gibiyim. Gmag’de son bir kaç gün içerisinde yayınlanmış içeriklerin başlıklarını alt alta sıralayınca ortaya böyle bir tablo çıkıyor.
Kendisini “ağırlıklı olarak eşcinsel erkek ve kadınlara yönelik moda, bakım, müzik, sanat gibi konulara popüler bakış açısıyla yaklaşan bir dijital mecra” olarak tanımlayan Gmag, Twitter’da 10 bin, Facebook’ta 25 bin, Instagram’da ise 70 bin takipçiye sahip.
Hak temelli LGBT örgütlenmelerinin / platformlarının mütevazi takipçi sayıları göz önüne alındığında, bu rakamlar dikkat çekici. Paylaşılan içerikleri okumadığınız sürece, Gmag’in eşcinsel görünürlüğünün yaygınlaşmasına katkı sunan bir mecra olduğunu düşünmemek için hiç bir neden yok.
Merakınıza yenik düşüp içerikleri okumaya başladığınız anda işin rengi değişiyor. Anlıyorsunuz ki mecra popülerliğini eşcinsel görünürlüğünü yaygınlaştırmasına değil, hakim toplumsal cinsiyet normlarını eşcinsellik ekseninde yeniden üretmesine borçlu.
Gmag her şeyden önce, ağırlıklı olarak erkek eşcinsellere hitap etmeye yönelerek politik bir tercihte bulunmuş oluyor. Gündelik hayatın erkekleri merkeze alarak dizayn edildiği bu toplumsal düzende, lezbiyenleri ikinci plana atan, trans kadınları ise tamamen görmezden gelen bir mecra, popülerliğini biraz da erkek egemenliğinden pay almasına borçludur.
Gmag sadece ağırlıklı olarak geylere hitap etmeyi tercih etmiyor, aynı zamanda belirli bir gey prototipini öne çıkarıyor. Pek çok içeriğin arka planını oluşturan beyaz, kaslı, beyaz yakalı ve mutlu gey imajı, aynı zamanda belirli bir beden algısını ve güzellik anlayışını yeniden üretiyor.
Bu tema Gmag’de yer alan içeriklere o denli hakim ki, söz konusu standartlara uyan heteroseksüel erkekler kendilerine yer bulabiliyorken, uymayan geyler yer bulamayabiliyor. Farklı beden tiplerine kolay kolay yer vermeyen Gmag gey kapsayıcı olmayı bile başaramıyor.
Heteroseksüel ilişkilere dair duymaya alıştığımız basmakalıp yargıları eşcinsel erkekler arasındaki ilişkilere uyarlayan Gmag, tarafların ilişkideki konumunu hakim erkeklik ve kadınlık suretlerine uygun biçimde tanımlıyor. Gerici basında sıklıkla karşımıza çıkan “eşcinselliği özendirme” bir safsatadan ibaret olsa da, Gmag eşcinselleri adeta heteroseksüeller gibi yaşamaya, sevmeye, sevişmeye özendiriyor.
Gmag’in “kardeş sitesi” Gzone bir skandala imza atmış, “Kusursuz bir pasif olmak için çalışmanız gereken 5 yoga hareketi” başlığı ile son derece seksist bir içerik paylaşmıştı. Cinsel ilişkide etkin ve edilgin rollerde olan eşcinsel erkeklerin bu tarz kalıplara tıkıştırılması, heteroseksizmin popüler gey yayıncılığında ne denli güçlü köklere sahip olduğunu gösteriyor.
Heteroseksizmi ve cinsiyetçiliği yeniden üreten bu tür bir yayıncılık, cinsel çeşitliliğe yönelik saygının yaygınlaşmasına hizmet etmek şöyle dursun, toplumsal normların dışına çıkmayı seçen heteroseksüellerin dahi yaşam tarzını tehlikeye düşürüyor. Heteroseksist kalıplara uygun yaşayan makbul eşcinseller için, önce bu kalıplara uygun yaşayan makbul heteroseksüeller gerekiyor.
İşte tam bu yüzdem, “Eşcinsellerin kurtuluşu heteroseksüelleri de özgürleştirecek” mottosunu yıllardır dilimizden düşürmüyoruz. Popüler gey yayıncılığı ise bunu tersyüz edip, eşcinsel varoluşunu / cinselliğini heteroseksüelliğin bir izdüşümü olarak resmediyor. İki yayıncılık anlayışı arasındaki farkın politik bir arka planı var şüphesiz.
Beslendiğimiz kuir siyaset, nihayetinde tanımları muğlaklaştırmayı, sınırları belirsizleştirmeyi, kategorileri istikrarsızlaştırmayı hedefliyor. Böylece, gücünü tanımlardan, sınırlardan, kategorilerden alan cinsiyetli toplumun tarihsel dayanaklarından birer birer yoksun kalmasını ve zamanla tarihe karışmasını amaçlarız.
Popüler gey yayıncılığı ise, "şunun 5 BİLİMSEL yolu, bunun için 10 adım" gibi tanımları katılaştıran, sınırları kalınlaştıran, kategorileri tahkim eden içerikler üreterek cinsiyetli toplumun tarihsel dayanaklarını güçlendiriyor.
Elbette her mecra politik bir motivasyona sahip olmak, hak haberciliği yapmak mecburiyetinde değil. Ancak LGBT temalı bir mecranın hak ve hürriyetler bağlamından uzak durmasının, “magazin haberciliği” yapıyor dahi olsa ayrımcılıkla hesaplaşmaktan kaçınmasının sınırları var.
Gmag ve benzeri mecralar, seslendikleri LGBT toplumuna karşı sorumluluklarını yerine getirmekten kaçınıyor. Her tık onlara belirli bir ekonomik getiri sağlıyor ancak içerikler topluluğumuz için hiç bir fayda üretmiyor. Popüler gey yayıncılığı varlığını bir asalak gibi sürdürmeyi seçiyor.
Sömürülmek ve araçsallaştırılmak istemiyorsak, tavrımızı koymak zorundayız. Popüler gey yayıncılığı gücünü sosyal medyadan alıyor, bizlere bu kanaldan ulaşıyor. Bu tür mecraları sosyal medyada takip etmemek, içeriklere tıklamamak, boykot etmek, bu mecraların arkasındaki ekipleri bir seçim yapmaya zorlayacak en etkili yöntem.
Sosyal medyada “takipten gelen gücümüzü” kullanalım ve soralım:
Başta topluluğumuzun erkek eşcinsellerden ibaret olmadığını kabul ederek, daha kapsayıcı bir yayın politikası izleyecek misiniz?
Üretilen içeriklerde farklı beden tiplerine yer vermeyerek, zımnen body shaming yaptığınızı kabul ediyor musunuz?
İkili cinsiyet rejimini ve heteroseksizmi tahkim eden tanımlardan, sınırlardan, kategorilerden azade bir yayıncılık anlayışını benimseyecek misiniz?
Mecranızda LGBT toplumunun özgürlük arayışına, hak mücadelesine, öz örgütlerin etkinliklerine yer vermeye başlayacak mısınız?
LGBT toplumundan gelen eleştirilere, önerilere, şikayetlere kulaklarınızı tıkamaktan vazgeçecek misiniz?
Bitirirken Gmag’e özel… Bu soruları altında toplayabilecekleri bir başlık önerisi: “Yayıncılık politikanızı kuir dostu yapmanın beş BİLİMSEL yolu”.
*KaosGL.org Gökkuşağı Forumu’nda yayınlanan yazılardan yazarları sorumludur. Yazının KaosGL.org’ta yayınlanmış olması köşe yazılarındaki görüşlerin KaosGL.org’un görüşlerini yansıttığı anlamına gelmemektedir.
Etiketler: medya