31/07/2023 | Yazar: Tunahan Gözlügöl

LGBTİ+’lar için bayrak elbette bir anlam temsil ediyor ve onurla taşıdıkları bir olgudur ancak ulusalcı ve ataerkil düşünüşten farklı olarak bayrak, onurun kendisi değildir.

Gökkuşağından bir bayrak meselesi Kaos GL - LGBTİ+ Haber Portalı

Fotoğraf: ODTÜ LGBTİQAA+ Dayanışması

Bayrağın tarihi Antik Çağ’a kadar dayanır. O dönemdeki toplumlar için tam olarak bayrak olmasa da savaş alanlarında tıpkı savaş boyası gibi bayrağa benzer şeyler kullanılmıştır. Daha sonra Orta Çağ’a gelindiğinde yine savaş meydanlarında bayrak formunda kullanılan bezleri asilzadelerin asilliklerini daha belirgin hale getirmek için kullandıklarını görüyoruz ancak yine de bunlar bir aidiyet ifadesi değildi. Asillerin kalkanlarındaki armaları koca ordunun içinde seçmek daha zor olduğundan kalkanlardaki armalar bir bez parçasına işlenip bir çubuğun ucuna asılmış. Bu uygulama form olarak bayrağın kullanıldığı ilk zamanlar. Daha sonra bu kullanım biçimi giderek yayıldı. Ancak günümüzdeki gibi bir aidiyet de taşıyan bayrak kullanımının kökenini 17. yüzyılda gemilerin tabiiyetlerini belirtmek için kullanılmaya başlandı. Bu kullanım biçimi günümüzde hala gemilerde kullanılmakta ve hukuken zorunlu hale gelmiştir. Bununla birlikte milli ve bölgesel aidiyet belirten bayraklar da yine buradaki uygulamanın yayılmasıyla ortaya çıkmıştır.

Günümüzde ise bayrak kullanımı sadece ulus, bölge, devlet vb. dışında kurum, hareket, inisiyatif, siyasi parti vb. için de kullanılmaya başlandı. Yani bayrak dediğimiz form savaş alanlarından buralara kadar gelmiş bir olgudur. Bu olgu çağımızda birbirine fazlasıyla karıştırılmaktadır. Yani aidiyet belirten bayrak modern dünyada bir çerçeveye işaret etmesi anlamında temsiliyet halini de almıştır. Özellikle ulus devletin ortaya çıkmasıyla aidiyet kavramı manevi bir hal de almıştır. Daha önceden ataerkinin büyüttüğü namusla da birleşen bu maneviyat zamanla politik bir çizgi halini almıştır. Bundandır ki politik olarak zarar vermek isteyen bir kesim zaman zaman bunu bayrağa zarar vermekle yapabiliyor. Bu durum aslında en ilkel düşünüş biçimidir. Bayrak demek aidiyet demek, bayrağa zarar vermek demek aidiyetine (başka bir anlamıyla namusuna) zarar vermek demek oluyor.

Öte yandan temsiliyet dediğimiz formda ise manevi bir aidiyet hissinden öte çerçeveyi belli etmek gibi bir amaç vardır. Bu sebeple farklı iki ulustan iki kişi ait oldukları ulusların bayraklarını yaktığı için çıkabilecek bir gerginliğin olasılığı iki farklı kurumdan birinin ait oldukları kurumların bayrağını yaktığı için çıkabilecek bir gerginliğin olasılığından çok daha fazladır.

Son süreçlerde özellikle seçimlerle birlikte LGBTİ+’lara yönelen nefret ve şiddet arttıkça bayrak formunun pratiğinin karışmasının en absürt örnekleri açığa çıkıyor. LGBTİ+’lar için bayrak aslında bu noktada bahsettiğim temsiliyet ile sınırlıdır. Her ne kadar Türkiye coğrafyasında bir hareketin bayrağı bir grubu temsil etse de milliyetçi, ataerkil düşünceler ile beslenen hareketlerde bayrak temsilden öteye gider ve namus halini alır. Bu en ilkel haliyle bile bayrak formunun kendisiyle çelişen bir durumdur kanımca. Ancak bayrağın temsiliyetinden bahsederken daha önce açıkladığım haliyle, bu çelişkiyi bir kenara bırakarak aidiyet-temsiliyet ikiliği üzerinden konuşacağım.

Odağımıza tekrar dönecek olursak bahsettiğim absürtlüğü özellikle onur ayı boyunca gerçekleşen onur yürüyüşlerinde gördük. Fobinin kümelendiği kesimler, polisin gökkuşağı bayrağı üzerine bastığı fotoğrafları paylaşarak bunu kahramanlık ile bağdaştırdı. Bu paylaşımlar bize şunu gösterdi ki bayrak formunun gökkuşağı bayrağındaki pratiği temsiliyetten soyutlanıp kendi algı biçimleriyle aidiyetin ataerkiyle birlikte yarattığı namusa oturtuldu. Ancak LGBTİ+’ların örgütlenme pratikleri bilinmediğinden fobiklerin bunu böyle bir şeye çevirmesi olağan karşılanabilir. En neticede bu insan ya penisinin ya da “ağır babalarının” gösterdiği yoldan ilerleyen hiçbir düşünüş sürecine girmemiş ve hatta bihaber kişilerdir.

Bu yüzden aslında bu yazıyı lubunlara değil de olur da bir gün düşünmek, okumak isterlerse diye “ötekilere” yazıyorum. LGBTİ+’lar için bayrak elbette bir anlam temsil ediyor ve onurla taşıdıkları bir olgudur ancak ulusalcı ve ataerkil düşünüşten farklı olarak bayrak, onurun kendisi değildir. Hatta onur yürüyüşleri düzenlenirken temsiliyetin kendisi bile olağandan farklı bir hal alır. LGBTİ+’lar için temsiliyet iradenin temsiliyetidir; herhangi bir kurum, inisiyatif, kolektif vb. temsiliyeti yoktur. Bu yüzden komiteler bağımsız oluşturulur. Buna benzer olarak da bayrak iradenin temsiliyetini taşır. Başka bir deyimle temsiliyetin olduğu her yer iradenin (öznenin) kendisiyle var olur.

O yüzden iradenin kendisi dışındaki her şey iradenin yansımasıdır ve dolayısıyla iradeyi engelleyemediğiniz sürece yapacağınız her şey gölgemizde oyun oynamaktan başka bir şey olmayacaktır.

Bu yüzden değil bayrağı yakıp yırtmanız, dünya üzerindeki bütün renkleri de yok etseniz varoluşun kendisini yok edemedikten sonra -ötekilere dipnot olması bakımından bunun imkansız olduğunu belirtmek isterim- LGBTİ+’lara ne zarar verebilirsiniz ne de yok edebilirsiniz.

Bu yüzden diyoruz ya: Her yürüyüşümüz onur yürüyüşü! Onurumuz sizlerden farklı olarak ne iki bacağın arasındadır ne de bir bez parçasındadır. Aşkım bizim onurumuz ağlatmak için şaplağı yediğimiz ilk andan itibaren her nefesimizdir, gerisi kür!

*KaosGL.org Gökkuşağı Forumu’nda yayınlanan yazı ve çizimlerden yazarları ve çizerleri sorumludur. Yazının ya da çizginin KaosGL.org’ta yayınlanmış olması köşe yazılarındaki veya çizimlerdeki görüşlerin KaosGL.org’un görüşlerini yansıttığı anlamına gelmemektedir.


Etiketler: yaşam, onur yürüyüşü
İstihdam