20/04/2011 | Yazar: Tunca Özlen
"Komünizm eşcinselleri de mutlu edecek mi?"
"Komünizm eşcinselleri de mutlu edecek mi?"
Küba'nın LGBT (Lebiyen Gey Biseksüel Trans) toplumuna yaklaşımında milat olarak kabul edilen 1993 yapımı Çilek ve Çikolata filminin bir sahnesinde gey Diego komünist David'e bu soruyu yöneltiyor. Sosyalist Küba'nın son yıllarda attığı adımlar, David'in şahsında tüm devrimcilere yöneltilen bu soruya olumlu bir yanıt üretme çabası olarak da görülebilir.
Dünya Sağlık Örgütü’nün homoseksüelliği ve transseksüelliği akıl hastalıkları listesinden çıkardığı 17 Mayıs 1990 tarihinin anısına gerçekleştirilen etkinliklerin altında LGBT alanında faaliyet gösteren sivil toplum örgütlerinin imzasının olması her yerde doğal karşılanan bir durum. LGBT mücadelesi sivil toplumcu ideolojinin arka bahçesi olarak kabul edildiğinden, homofobi karşıtı etkinliklerin öznesi olarak bu alanda faaliyet gösteren STK'lar görülüyor. Devlet / sivil toplum karşıtlığını temel alan bu "gelenek" dünya çapında ve Türkiye'de etkisini günümüzde de sürdürüyor. Küba hariç!
Sosyalist Küba'da devlet, toplumla çelişki halinde olan bir kurum değil. Mahallelerden başlayarak her alanda örgütlenen Kübalılar, bu örgütlenme kanalları sayesinde siyasi karar alma süreçlerine doğrudan ve dolaylı olarak katılabiliyorlar. Yani Küba’da devlet, örgütlenmiş toplumu ifade ediyor. Dolayısıyla Küba'da Uluslararası Homofobiye Karşı Mücadele Günü etkinliklerinin hükümetin girişimiyle düzenlenmesi kimseyi şaşırtmamalı. Küba Komünist Partisi'nin (KKP) homofobi ve maço kültürüyle mücadelenin öncülüğünü üstlenmesi, Komünist Parti'nin öncülük görevinin devrimden sonra da devam ettiğinin göstergesi olarak yorumlanabilir.
Homofobiyle mücadele haftası sadece hükümetin desteğiyle örgütlenmiyor. Pek çok kamu kurumu ve hükümet dışı kuruluş etkinliklerin düzenlenmesine katkı koyuyor. Bazılarını saymak gerekirse: Ulusal AIDS’i Önleme Merkezi, Kültür Bakanlığı, Genç Komünistler Birliği, Küba Ulusal Yazar ve Sanatçılar Birliği, Saíz Kardeşler Derneği, Üniversite Öğrencileri Federasyonu (FEU), Kübalı Kadınlar Federasyonu, Küba Sanat ve Sinematografik Endüstri Enstitüsü (ICAIC), Ludwig Derneği ve polis teşkilatı[1].
2004 yılından beri faaliyet gösteren CENESEX (Küba Ulusal Cinsel Eğitim Merkezi) çalışanı Mariela Castro, 2008 Mayısında hükümetin desteğiyle ilk kez düzenlenen Uluslararası Homofobiye Karşı Mücadele Günü etkinlikleri kapsamında, "Bu Kübalı kadın ve erkekler için çok önemli bir an, çünkü ilk defa böyle toplantıda açıkça konuşuyoruz ve bu konuları bilimsel temelde ele alıyoruz." derken çok haklıydı. Çilek ve Çikolata'nın gösterime girmesinden 15 sene sonra Diego sorusuna ilk kez somut bir yanıt alıyordu.
Aynı zamanda Devlet Başkanı Raul Castro'nun kızı olan Mariela Castro sözlerine, "Cinsel yönelim özgürlüğü eşit ve toplumsal adaletin hüküm sürdüğü bir ortamda mümkündür" diyerek devam ederken, aynı gece Küba devlet televizyonu “Brokeback Dağı”nı yayınladı. Böylece Küba hükümeti homofobiyle mücadele kararı doğrultusunda yeni bir sayfa açmış oldu.
Bu noktada Mariela Castro isminin üzerinde biraz durmakta fayda var. Mariela Casto'nun annesi ve devrimin en önemli isimlerinden biri olan Vilma Espin, 1975 yılında Anayasa hazırlanırken evliliğin, cinsiyet belirtilmeksizin iki kişi arasındaki birliktelik olarak tanımlanmasını önermişti. Bugün Mariela, annesinden devraldığı cinsel kimliklerin eşit görülmesi ve yurttaşlık hakları mücadelesini en ön safta sürdürüyor.
Etkinliklerin hükümet desteğiyle gerçekleşmesi haricinde Küba, homofobi karşıtı mücadelenin bir günle sınırlı tutulmamasıyla da kapitalist ülkelerden ayrıksı bir örnek oluşturuyor. Küba'da Uluslararası Homofobiye Karşı Mücadele Günü etkinlikleri, siyasal devrimin üzerinden 50 yıl geçmiş olmasına karşın devam ettiğini söyleyebileceğimiz toplumsal devrimin sürekliliğini sağlama ve "yeni insanın yaratılması" hedeflerine uygun biçimde tek bir yürüyüşle sınırlı değil. Gay Pride eğitimlerden gösterimlere, sanatsal ve kültürel faaliyetleri kapsayan bir haftaya yayılıyor.
Homofobiyle mücadele haftası sadece hükümetin desteğiyle örgütlenmiyor. Pek çok kamu kurumu ve hükümet dışı kuruluş etkinliklerin düzenlenmesine katkı koyuyor. Bazılarını saymak gerekirse: Ulusal AIDS’i Önleme Merkezi, Kültür Bakanlığı, Genç Komünistler Birliği, Küba Ulusal Yazar ve Sanatçılar Birliği, Saíz Kardeşler Derneği, Üniversite Öğrencileri Federasyonu (FEU), Kübalı Kadınlar Federasyonu, Küba Sanat ve Sinematografik Endüstri Enstitüsü (ICAIC), Ludwig Derneği ve polis teşkilatı[1].
2004 yılından beri faaliyet gösteren CENESEX (Küba Ulusal Cinsel Eğitim Merkezi) çalışanı Mariela Castro, 2008 Mayısında hükümetin desteğiyle ilk kez düzenlenen Uluslararası Homofobiye Karşı Mücadele Günü etkinlikleri kapsamında, "Bu Kübalı kadın ve erkekler için çok önemli bir an, çünkü ilk defa böyle toplantıda açıkça konuşuyoruz ve bu konuları bilimsel temelde ele alıyoruz." derken çok haklıydı. Çilek ve Çikolata'nın gösterime girmesinden 15 sene sonra Diego sorusuna ilk kez somut bir yanıt alıyordu.
Aynı zamanda Devlet Başkanı Raul Castro'nun kızı olan Mariela Castro sözlerine, "Cinsel yönelim özgürlüğü eşit ve toplumsal adaletin hüküm sürdüğü bir ortamda mümkündür" diyerek devam ederken, aynı gece Küba devlet televizyonu “Brokeback Dağı”nı yayınladı. Böylece Küba hükümeti homofobiyle mücadele kararı doğrultusunda yeni bir sayfa açmış oldu.
Bu noktada Mariela Castro isminin üzerinde biraz durmakta fayda var. Mariela Casto'nun annesi ve devrimin en önemli isimlerinden biri olan Vilma Espin, 1975 yılında Anayasa hazırlanırken evliliğin, cinsiyet belirtilmeksizin iki kişi arasındaki birliktelik olarak tanımlanmasını önermişti. Bugün Mariela, annesinden devraldığı cinsel kimliklerin eşit görülmesi ve yurttaşlık hakları mücadelesini en ön safta sürdürüyor.
Etkinliklerin hükümet desteğiyle gerçekleşmesi haricinde Küba, homofobi karşıtı mücadelenin bir günle sınırlı tutulmamasıyla da kapitalist ülkelerden ayrıksı bir örnek oluşturuyor. Küba'da Uluslararası Homofobiye Karşı Mücadele Günü etkinlikleri, siyasal devrimin üzerinden 50 yıl geçmiş olmasına karşın devam ettiğini söyleyebileceğimiz toplumsal devrimin sürekliliğini sağlama ve "yeni insanın yaratılması" hedeflerine uygun biçimde tek bir yürüyüşle sınırlı değil. Gay Pride eğitimlerden gösterimlere, sanatsal ve kültürel faaliyetleri kapsayan bir haftaya yayılıyor.
Küba’nın değişen LGBT politikası Gay Pride ile sınırlı değil. Haziran 2008’de Sağlık Bakanlığı’nın bir önergesiyle, cinsiyet değiştirme ameliyatları yasal güvenceye alındı. Önerge, transseksüel bireyler için tamamlayıcı sağlık hizmetleri veren, bütüncül ve kısmi cinsiyet değiştirme operasyonları yapma yetkisi olan bir merkezin kurulmasını öngörüyor.
Aynı yılın Aralık ayında CENESEX'in bahçesinde sevgilisi Elizabeth ile sembolik bir düğün yapan Kübalı genç kadın Mônica "gökkuşağı devrimi" hakkında şöyle diyor: “Ben daima bunun bir parçası olmak istedim. Anneme kaç kere söylediğimi hatırlamıyorum: Bunu başaracağım, devrimi gerçekleştireceğim!”[2]
17 Mayıs 2009'da Uluslararası Homofobiye Karşı Mücadele Günü etkinliklerine ikinci kez ev sahipliği yapan Havana’da davul, konga ve benzeri vurmalı çalgılarla yürüyen Kübalılara eşilik eden Mariela Castro, “Devrimimizin hiçbir ayrım yapmaksızın tüm insanları daha derinden kucaklayabilmesi için herkesi bize katılmaya çağırıyoruz.” sözleriyle sosyalizm mücadelesinin alt-kimlikleri görmezden gelmediğinin altını çiziyor. Küba’da halkın yönetime katılım mekanizması olan Halk İktidarı örgütlenmesi (Poder Popular) başkanı Ricardo Alarcón “Sosyalizmin özü insanların cinsel ya da dini tercihlerinden dolayı dışlanması değil kapsanmasıdır.” diyerek geçmişte eşcinsellere yönelik dışlayıcı uygularımın da özeleştirisini yapmış oluyor.
Özeleştirinin en cesuru ise, Küba Devrimi’nin efsanevi lideri Fidel Casto’dan geldi. Fidel Castro, Meksika’nın La Jornada gazetesinden Carmen Lira Saade’ye verdiği röportajda Küba’daki devrimin ilk yıllarında eşcinsellere karşı uygulanan baskılara dair soruları yanıtladı.
Eşcinsellerin “karşıdevrimci” olarak nitelenerek toplumdan dışlandığı ve baskı gördüğü yılları soran Carmen Lira’ya yanıt veren Fidel Castro, “Evet, büyük adaletsizlik zamanlarıydı, kim yapmış olursa olsun, büyük bir adaletsizlik! Eğer bunu biz yaptıysak… tüm bunlarda kendi sorumluluğumun sınırlarını çizmek istiyorum, çünkü, eskiden beri, kişisel olarak benim bu tip önyargılarım yoktur” dedi. Castro’nun en eski ve yakın dostları arasında eşcinseller olduğu biliniyor.[3]
Eşcinsellerin “karşıdevrimci” olarak nitelenerek toplumdan dışlandığı ve baskı gördüğü yılları soran Carmen Lira’ya yanıt veren Fidel Castro, “Evet, büyük adaletsizlik zamanlarıydı, kim yapmış olursa olsun, büyük bir adaletsizlik! Eğer bunu biz yaptıysak… tüm bunlarda kendi sorumluluğumun sınırlarını çizmek istiyorum, çünkü, eskiden beri, kişisel olarak benim bu tip önyargılarım yoktur” dedi. Castro’nun en eski ve yakın dostları arasında eşcinseller olduğu biliniyor.[3]
Gay Pride’ın (Onur Haftası) üçüncüsü 15 Mayıs 2010 günü gerçekleşti ve yürüyüş için artık gelenekselleştiği yorumu yapılabilir. Yüzlerce LGBT ve LGBT dostunun Küba ve gökkuşağı bayraklarıyla gerçekleştirdiği yürüyüşte her zamanki yerini alan Mariela Castro, “İlerleme kaydettik ama daha çok ilerlemeliyiz” diyor. Sosyalist bir ülkede her zaman daha iyisinin yaratılabileceği savına kim itiraz edebilir?
"Gökkuşağı Devrimi" giderek gelişirken bir takım olumsuzluklar da yaşanmıyor değil.
Kapitalist merkezlerden yayılan Küba karşıtı yalanlardan CENESEX de nasibini alıyor. Söz konusu merkezde eşcinsellerin "normalleştirilmeye", tedavi edilmeye, heteroseksüel yapılmaya çalışıldığı iddia ediliyor. Buna karşılık Ulusal Transseksüellere Destek Komisyonu ve CENESEX üyesi olan Kübalı gey aktivist Alberto Roque Guerra, kurumun asla eşcinselleri normalleştirmeye çalışmadığını, kurumdaki doktor ve psikiyatristlerin eşcinsellere destek hizmeti verdiği belirtiyor. Kurum LGBT bireylere cinsel kimlikleriyle barışık bir hayat sürebilmeleri konusunda yardımcı oluyor.
Bir diğer olumsuzluk ise Küba polis teşkilatına bağlı bazı birimlerin LGBT konusunda atılan önemli adımları içselleştirememiş olması. Reinaldo Arenas LGBT Yaşatma Vakfı ile Küba LGBT İnsan Hakları Komitesi’nin basın bildirisine göre, 15 Mayıs 2009 tarihinde ikincisi gerçekleşen Homofobi Karşıtı Gün’ün resmi kutlamalarının başlamasından saatler önce çok sayıda eşcinsel gözaltına alındı. Hükümetin ve Küba Komünist Partisi'nin desteklediği etkinliklere katılımı azaltmak için gerçekleştirildiği düşünülen polis baskısı, Küba'nın LGBT konusundaki politikasıyla tezat bir görüntü oluşturuyor. Polisin "Mr. Gay Havana" etkinliğine katılan ve dereceye girdiği için gözaltına alınan bir tıp öğrencisini karşı-devrimci olmakla suçlaması, sorgu esnasında Küba LGBT Vakfı’nın devrimi yok etmeyi amaçlayan bir kuruluş olduğunu iddia etmesi, polis teşkilatının "Gökkuşağı Devrimi"ne direnç gösterdiğini ortaya koyuyor.
LGBT hakları ve ayrımcılıkla mücadele konusunda kararlılıkla atılan adımların meyvelerini hemen vermesini beklemek, sosyalist bir toplumdan söz ediyor olsa dahi, gerçekçi bir yaklaşım değil. Latin toplumlarında derin izleri olan maço kültürüyle, yine bununla doğrudan bağlantılı olan homofobiyle mücadele uzun vadeli ve sabır gerektiren bir iş.
LGBT hakları konusunda faaliyet gösteren pek çok STK'nın, emperyalistlerle bağlantıları bilinen bazı fon kaynaklarından destek alması, toplumsal cinsiyet başlığının akademide sürekli liberalizmin hegemonyasını genişletecek bir biçimde ele alınması ve konunun anti-Sovyetizm üzerinden sınıfsal bağlamdan koparılması, hem LGBT mücadelesine dönük ön yargıları besliyor, hem de bu konuda atılan olumlu adımlara karşı direnç gösterilmesine, mücadelenin sosyalizmin sulandırılması olarak algılanmasına yol açıyor.
Küba gökkuşağındaki kızılının kendini daha fazla göstermesinin sancılarını yaşıyor. Yeni insanı, yeni bir toplumsal cinsiyet anlayışını inşa etmeye soyunan Küba önderliğinin ve LGBT hareketinin işi kolay değil. Bir günle sınırlı tutulmayan ve hükümetin desteğini arkasına alan Gay Pride etkinliklerinin, homofobiyle mücadelede LGBT hareketinin en önemli silahı olduğunu unutmamak gerek. LGBT bireylerin kamusal görünürlüklerini arttıran bu tür etkinlikler gettolaşmanın önüne geçerken, onları bekleyen "pembe ekonomi" tuzağını da bertaraf edebilecek olanaklar sunuyor. Kapitalizmin sahte, paranın satın alma gücüyle doğru orantılı olan "özgürlüğüne" karşı, sokakları isteyen kızıl bir LGBT hareketi Küba'da adım adım gelişiyor. Gökkuşağının kızılı, Çilek ve Çikolata’nın son sahnesinde kucaklaşan Diego ile David’i simgeliyor.
"Gökkuşağı Devrimi" giderek gelişirken bir takım olumsuzluklar da yaşanmıyor değil.
Kapitalist merkezlerden yayılan Küba karşıtı yalanlardan CENESEX de nasibini alıyor. Söz konusu merkezde eşcinsellerin "normalleştirilmeye", tedavi edilmeye, heteroseksüel yapılmaya çalışıldığı iddia ediliyor. Buna karşılık Ulusal Transseksüellere Destek Komisyonu ve CENESEX üyesi olan Kübalı gey aktivist Alberto Roque Guerra, kurumun asla eşcinselleri normalleştirmeye çalışmadığını, kurumdaki doktor ve psikiyatristlerin eşcinsellere destek hizmeti verdiği belirtiyor. Kurum LGBT bireylere cinsel kimlikleriyle barışık bir hayat sürebilmeleri konusunda yardımcı oluyor.
Bir diğer olumsuzluk ise Küba polis teşkilatına bağlı bazı birimlerin LGBT konusunda atılan önemli adımları içselleştirememiş olması. Reinaldo Arenas LGBT Yaşatma Vakfı ile Küba LGBT İnsan Hakları Komitesi’nin basın bildirisine göre, 15 Mayıs 2009 tarihinde ikincisi gerçekleşen Homofobi Karşıtı Gün’ün resmi kutlamalarının başlamasından saatler önce çok sayıda eşcinsel gözaltına alındı. Hükümetin ve Küba Komünist Partisi'nin desteklediği etkinliklere katılımı azaltmak için gerçekleştirildiği düşünülen polis baskısı, Küba'nın LGBT konusundaki politikasıyla tezat bir görüntü oluşturuyor. Polisin "Mr. Gay Havana" etkinliğine katılan ve dereceye girdiği için gözaltına alınan bir tıp öğrencisini karşı-devrimci olmakla suçlaması, sorgu esnasında Küba LGBT Vakfı’nın devrimi yok etmeyi amaçlayan bir kuruluş olduğunu iddia etmesi, polis teşkilatının "Gökkuşağı Devrimi"ne direnç gösterdiğini ortaya koyuyor.
LGBT hakları ve ayrımcılıkla mücadele konusunda kararlılıkla atılan adımların meyvelerini hemen vermesini beklemek, sosyalist bir toplumdan söz ediyor olsa dahi, gerçekçi bir yaklaşım değil. Latin toplumlarında derin izleri olan maço kültürüyle, yine bununla doğrudan bağlantılı olan homofobiyle mücadele uzun vadeli ve sabır gerektiren bir iş.
LGBT hakları konusunda faaliyet gösteren pek çok STK'nın, emperyalistlerle bağlantıları bilinen bazı fon kaynaklarından destek alması, toplumsal cinsiyet başlığının akademide sürekli liberalizmin hegemonyasını genişletecek bir biçimde ele alınması ve konunun anti-Sovyetizm üzerinden sınıfsal bağlamdan koparılması, hem LGBT mücadelesine dönük ön yargıları besliyor, hem de bu konuda atılan olumlu adımlara karşı direnç gösterilmesine, mücadelenin sosyalizmin sulandırılması olarak algılanmasına yol açıyor.
Küba gökkuşağındaki kızılının kendini daha fazla göstermesinin sancılarını yaşıyor. Yeni insanı, yeni bir toplumsal cinsiyet anlayışını inşa etmeye soyunan Küba önderliğinin ve LGBT hareketinin işi kolay değil. Bir günle sınırlı tutulmayan ve hükümetin desteğini arkasına alan Gay Pride etkinliklerinin, homofobiyle mücadelede LGBT hareketinin en önemli silahı olduğunu unutmamak gerek. LGBT bireylerin kamusal görünürlüklerini arttıran bu tür etkinlikler gettolaşmanın önüne geçerken, onları bekleyen "pembe ekonomi" tuzağını da bertaraf edebilecek olanaklar sunuyor. Kapitalizmin sahte, paranın satın alma gücüyle doğru orantılı olan "özgürlüğüne" karşı, sokakları isteyen kızıl bir LGBT hareketi Küba'da adım adım gelişiyor. Gökkuşağının kızılı, Çilek ve Çikolata’nın son sahnesinde kucaklaşan Diego ile David’i simgeliyor.
Nisan - 2011
[1] Küba’da eşcinsel hareketi, Yiğit Günay, soL Haber Portalı. Bu değerli çalışmadan yazı boyunca yararlanılmıştır.
[2] Küba: Cinsel Çeşitlilik - Gökkuşağı Devrimi, Dalia Acosta.
[3] Fidel: Eşcinsellere baskılardan ben sorumluyum, soL Haber Portalı.
Etiketler: yaşam, dünyadan