13/04/2023 | Yazar: Sa Bahattin

Umuyorum ki korktuğum(uz) olmaz ve bu seçimden bir zafer duygusuyla ayrılırız. Yine de her türlü olumsuzluğa karşı hem bireysel hem de örgütsel manada hazır olmakta fayda var. Oylarımıza da birbirimize de sahip çıkabilelim diye…

Hazır olmak istiyorum Kaos GL - LGBTİ+ Haber Portalı

Fotoğraf: Özge Bayraktar

Bugünlerde en önemli gündem maddelerimizden biri seçim. İnternette kısa bir sörf, arkadaşla havadan sudan bir sohbet ve hatta market alışverişi bile konuyu kolaylıkla seçime getirebiliyor. Biz LGBTİ+’lar özellikle bu seçimi yüreğimiz ağzımızda takip ediyoruz. Çünkü eskiden görmezden gelinerek, marjinalleştirilerek bir nevi “yoklar ki hak istesinler” politikasına maruz bırakılıyorduk. Artık görünmezliğimizden öyle bir sıyrıldık ki açık açık tehdit edilir (ya da bazı küçük alanlarda ‘desteklenir’) hâle geldik.

Örneğin, geçtiğimiz hafta sonu Melih Gökçek bence komik bir paylaşımda bulundu. Yaptığı paylaşımda “Oğlun erkek arkadaşı ile evlensin istiyorsan oylar Kılıçdaroğlu’na” diyerek sözüm ona Millet İttifakı’nın cumhurbaşkanı adayını karaladı. Dediğim gibi bence çok komikti. Her şeyden önce, yazdığı mesajdaki “oğlunun erkek arkadaşı” tanımlamasıyla bir erkeğin bir başka erkeğin ‘erkek arkadaşı’ olabileceğini yani aralarında romantik/cinsel bir ilişki olabileceğini onaylıyordu. O bunu yazarken büyük ihtimalle ne dediğinin fakında değildi. Şaşırmadık. Ama o dünyaya bir lubunya gözüyle hiç bakmamıştı. Bizden kaçmazdı.

Öte yandan, bu paylaşımın birkaç gün öncesinde Erdoğan katıldığı bir TV programında “Millet ittifakının LGBTİ+’leri destekliyor olduğunu, kendisinin nasıl ki terörle mücadele etmişse aileyi hedef alan bu sapkınlıklarla da mücadele edeceğini” söyledi. Kendisinin söylediği şeylere hâlâ inanan oluyor mu, bilmiyorum. İnansa bile ülke ekonomik bir çıkmaza sürüklenirken, uluslararası saygınlığımız alay konusu olmuş, üretmek ve ‘titreyip kendine gelmek’ konusunda hiçbir gayretimiz yokken, iktidarın kendi gücünü göstermek için “bir avuç ibne”den medet umması bana acizce geliyor açıkçası.

Bundan 20-21 yıl kadar önce Erdoğan hakkında konuşacak olsam bu kadar kötücül olmazdım, onu da itiraf edeyim. O sıralar saftım ve duyduklarıma inanıyordum. E zaten kendisi de o yıllarda (2002) “eşcinsellerin yasal güvence altına alınmaları(nı) şart” görüyordu. Ayrıca o zamanlar kendimi anarşist olarak tanımlıyor; dolayısıyla bir parti/lider ile ilgili çok fazla hüküm bildirmiyordum. Ama Erdoğan’ın konuşmaları ile rastlaştığımda Türkiye demokrasisini güçlendirebileceğine dair (şu an aptalca olduğunu gördüğüm) bir umuda kapılabiliyordum. Pek tabii o yıllar oy vermeyi de anlamsız bulduğum zamanlardı.

Ancak 2013 yılından itibaren ülkemizde artan şiddet ve akılsızlık dozu beni “oy vermeme” gibi bir lüksten alıkoydu. 2014 yıldan itibaren oy kullanmaya başladım. Çünkü toplumumuzun gerçek bir çöküşle yüz-yüze olduğunu fark etmem için âlim olmam gerekmiyordu. Zaten benim sandığım kadar anarşist olmadığım da açıkça ortaya çıkmıştı.

Şimdilerde siyasi partilerle ilgili haberlere görece ilgiliyim ve Esmeray’ın TİP’ten milletvekili adayı olmasından, ya da haber spikeri İrfan Demirci’nin ‘Tarih LGBTİ+’ları Yazacak’ demesinden müthiş heyecan duyuyorum. Öte yandan, bu heyecanın korkutucu bir yanı olduğunu, çünkü olası bir olumsuzluk durumunda yıkılışı kuvvetlendireceğini de biliyorum.

Bu nedenle, her ne kadar halkımızın çoğunlukla bu hükümetten kurtulmak istediğine dair bir sezgiye sahipsem de, iktidar sahiplerine güven duymadığımdan, ve onların bir yolunu bulup iktidarda kalmak isteyeceklerinden KORKTUĞUMdan, seçimler sonucunda karşımıza çıkabilecek olası kötü tabloya da hazırlıklı olmak istiyorum.

Bunun için;

İlkin kendime ve sonra tabii ki sizlere var olmak için bir lidere ve/veya izne ihtiyacımız olmadığını hatırlatmak istiyorum.

LGBTİ+’lar olarak yüzyıllar boyu ezilip süründüğümüzden, bu yolları çok iyi bildiğimizi ve bir su olup yine akacağımızı kulaklarımıza fısıldamak istiyorum.

Sosyal medya var oldukça kendimizi hatırlatma ve kendimize dair söz söyleme hakkını elimizde tuttuğumuzu bildirmek istiyorum,

Tüm uzaktan iletişim araçları yok edilse bile, birbirimize yaklaşmaya devam edeceğimizi, birbirimize göz kırpmayı sürdüreceğimizi söylemek istiyorum,

Artık birçok örgüt, oluşum ve partinin LGBTİ+ varlığını görmezden gel(e)mediğini, birlikte mücadele edecek arkadaşlarımız olduğunu ifade etmek istiyorum,

En kötü şartlarda dahi gullümümüzle birbirimize tutunacağımızı, şakalar yapıp gülmeye devam edeceğimizi göstermek istiyorum,

Birbirimize nefes aldıracak alanları oluşturabileceğimizi, birbirimizin arkasını kollayacağımızı düşünmek istiyorum,

Burası bir cehenneme dönse bile kimsenin düşüncelerimize yahut duygularımıza müdahale edemeyeceğini haykırmak istiyorum,

Tüm müziği sustursalar dahi içimizden söylediğimiz şarkılara dokunulamayacağının altını çizmek istiyorum.

Evet, bu cümlelerle kendime ve size, olmasını istemediğimiz o (korkunç) şey olsa, ve zaten büyümekte olan kötülük her şeyi iyice ele geçirse dahi  tarih boyunca savaşların, katliamların ve afetlerin içinden yok olmadan buralara gelmeyi başardığımızı ve bunu yapmaya, ilerlemeye, var olmaya ve birbirimize güç vermeye devam edeceğimizi anımsatmak istiyorum.

Varoluşumuzun gücünü biliyorum.

Bize güveniyorum.

Gücümüze inanıyorum.

Umuyorum ki korktuğum(uz) olmaz ve bu seçimden bir zafer duygusuyla ayrılırız. Yine de her türlü olumsuzluğa karşı hem bireysel hem de örgütsel manada hazır olmakta fayda var diye düşünüyorum. Oylarımıza da birbirimize de sahip çıkabilelim diye…

Hepinize esenlik, sabır ve hoşgörü dolu günler dilerim.

Dayanışmayla,

*KaosGL.org Gökkuşağı Forumu’nda yayınlanan yazılardan yazarları sorumludur. Yazının KaosGL.org’ta yayınlanmış olması köşe yazılarındaki görüşlerin KaosGL.org’un görüşlerini yansıttığı anlamına gelmemektedir.


Etiketler: yaşam, siyaset
2024