04/11/2020 | Yazar: Defne Güzel

Çalışma süresince görüşmecilerden çokça, “Kendi hikâyemi yeniden gözden geçirmek, nereden nereye geldiğimi görmek bana da çok iyi geldi,” cümlelerini işittik. Bu cümlenin anlamı çok büyük. Çünkü HIV ile yaşayanlar bütün bu baskı ve zulme rağmen kötü bir yerden iyi bir yere gelebiliyorlar.

HIV ile Yaşayan LGBTİ+’ların İnsan Hakları Raporu: Önsöz Kaos GL - LGBTİ+ Haber Portalı

HIV ile yaşayan LGBTİ+’ların (lezbiyen, gey, biseksüel, trans, interseks ya da artı kimliklerden kişiler) uğradığı insan hakları ihlallerine yönelik izleme ve raporlama çalışmasını 2020 Haziran ayında başlatmıştık. Kapsamlı mülakat ve analiz çalışmalarının ardından raporlaştırarak son haline getirdiğimiz bu çalışmanın, üzerine detaylıca eğilmek adına HIV ile yaşayan LGBTİ+’ların uğradığı hak ihlallerini, ihlal alanlarını tespit etmek ve HIV ile yaşayan LGBTİ+’ların kendi yaşam öykülerini aktarabildikleri bir zemin yaratabilmek gayesine ulaşabildiğini gönül rahatlığıyla söyleyebilirim.

Çalışma kapsamında HIV ile yaşayan on LGBTİ+ kişi ile derinlemesine mülakat yapma imkânı bulduk. Pandemi sebebiyle kişilerle yüz yüze gelememiş, görüşmeleri çevrimiçi yapmış olsak da Covid-19’un aramıza girememiş olması, görüşmelerde ortak duygularımızın ekrandan taşmış olması bu çalışmanın içime sinmesinin sebebidir. Görüşme imkânı bulduğum, beni geri çevirmemiş, hikayelerini gönül rahatlığıyla anlatmış herkese teşekkür ederim. Covid-19 pandemisinin çoğumuza evde çalışma deneyimini öğrettiği günlerde bu çalışmanın ve raporun çevrimiçi görüşmeler eşliğinde gerçekleşmiş olması hepimiz için büyük bir deneyim oldu. Çevrimiçi görüşmelerin kendine has, yayın kesilmesi gibi teknik sorunları olduğu kadar ekran karşısında da olsa hikayelerin sahiciliğini koruduğunu görebilmek bu çalışmanın verimli geçmesine sebebiyet verdi.

HIV ile yaşayan LGBTİ+’larla görüşmeleri gerçekleştirirken maalesef bazı kimliklere ve deneyimlere erişemedik, görüşme şansı yakalayamadık. Bu sebeple raporda eksiklik olmaması adına bu duruma dair birkaç cümleyi burada aktarmak isterim:

HIV ile yaşayan lezbiyen, biseksüel kadınlar özellikle statülerinden haberdar aileleri, partnerleri ve sağlık personelleri tarafından ayrımcılığa maruz bırakılıyorlar. Maalesef kadınlar, uğrayabilecekleri ayrımcılığın ve şiddetin boyutunu düşünerek, HIV pozitif olarak açılamıyorlar. Heteroseksist, cisseksist patriyarka her alanda kadınların sözünü kestiği gibi bu alanda da kadınların politika üretmesinin, söz söylemesinin önünü kesiyor.

HIV ile yaşayan seks işçilerinin can güvenliği özellikle müşterileri tarafından tehdit altında. HIV ile yaşayan seks işçileri sürekli olarak ifşa olma korkusuyla karşı karşıya. Bu kişiler HIV ile enfekte olduklarında ya işlerini bırakmak zorunda kalıyorlar ya da ifşa ediliyorlar. Ekonomik kaygıları sebebiyle açılamıyorlar.

HIV ile yaşayan translar medikal süreçlerinde sağlık personelleri tarafından ayrımcılığa maruz bırakılıyorlar. Translar HIV pozitif olduklarında ya medikal süreçleri gerçekleşmiyor ya ayrımcılık ve şiddet silsilesi içerisinde gerçekleşiyor ya da kurumlar kişilere bu süreçler için fahiş fiyatlar çekiyorlar.

HIV ile yaşayan LGBTİ+ mahpuslar hapishane yönetimi ve infaz koruma memurları tarafından ayrımcılığa ve şiddete maruz bırakılıyorlar. Tecrit ediliyorlar, ilaçlarına ulaşamıyorlar, gerekli kontrol ve tedaviyi alamıyorlar.

HIV ile yaşayan engeli ya da engelleri olan LGBTİ+’lar sağlığa erişimde problemler yaşıyorlar. Kapsayıcı olmayan hastaneler ve fiziki koşullar sebebiyle kişiler sağlığa erişim noktasında birçok sıkıntı ile karşı karşıya kalıyorlar.

HIV ile yaşayan göçmen LGBTİ+’lar son dönemde özellikle sağlık sigortası hususunda gelen düzenlemeler nedeni ile ilaca erişemiyor, belirsizlikler sebebiyle uygun tedavi alamıyor, dil bariyeri sebebiyle alternatif seçeneklerden haberdar olamıyorlar.

HIV ile yaşayan yaş almış LGBTİ+’lar ise yönetmelik gereği huzurevlerinde kalamıyorlar ve temel ihtiyaçlarını karşılayamaz durumda iken bile yalnızlığa itiliyorlar.

Bilindiği üzere HIV çok değişti. Günde alınan bir veya birkaç ilaç (ART) ile üç ya da altı ayda bir yapılan rutin kontrollerle HIV ile yaşayanlar herkes kadar sağlıklı bir ömür sürebilmektedir. ART’ler virüs kopyalarını imha edip bağışıklık sistemi hücrelerinin yeniden çoğalmasına ve HIV RNA sayılarının 20 kopyanın altına kadar düşmesine vesile olurken bir taraftan da aktarım (bulaş) özelliğini ortadan kaldırmaktadır. “Belirlenemeyen= Bulaştırmayan (B=B)” olarak literatürde yerini alan bu durum sayesinde kişinin HIV RNA sayısı uygun tedaviyle ‘belirlenemez’ duruma geldiğinde kişinin aktarım özelliği de ortadan kalkmaktadır.

Buna karşın HIVfobi maalesef değişmedi. HIV ile yaşayanlara yönelik önyargılar devam ediyor. Seksenli yıllarda HIV bir sağlık krizi iken bugün HIV, HIV ile yaşayanlar için bir sosyal kriz niteliğinde. HIV ile yaşayanlar açılamıyor, işlerinden ediliyor, hedef gösteriliyor, ifşa ediliyor, izole ediliyor, gettolara itiliyor ve şiddet, intihar, ölüm HIV ile yaşayanlara reva görülüyor.

Bu niteliksel raporda HIV ile yaşayan LGBTİ+’ların sorunlarını, uğradıkları hak ihlallerini, taleplerini, ihtiyaçlarını ve öykülerini okuyacaksınız. Çalışma süresince görüşmecilerden çokça, “Kendi hikâyemi yeniden gözden geçirmek, nereden nereye geldiğimi görmek bana da çok iyi geldi,” cümlelerini işittik. Bu cümlenin anlamı çok büyük. Çünkü HIV ile yaşayanlar bütün bu baskı ve zulme rağmen kötü bir yerden iyi bir yere gelebiliyorlar. HIV pozitifler açılıyor, örgütleniyor, büyüyor, güçleniyor, eşitlik talep ediyor, literatürü kendi öyküleriyle bezeyip öznenin merkeze alındığı bir hareket başlatıyor.

Son olarak, çalışma boyunca emeklerini esirgemeyen çalışma arkadaşlarım Umut Güner’e, Yıldız Tar’a, Murat Köylü’ye, Metin Uzun’a ve Kerem Dikmen’e ayrıca teşekkür ederim.

İyi okumalar.

Rapora ulaşmak için tıklayın.


Etiketler: insan hakları, çalışma hayatı, sosyal hizmet, sağlık
İstihdam