27/07/2024 | Yazar: Jiyan Andiç

HIV’e ilişkin politikaların dolaşıma girmesi sonucu görünürlüğü artan cinsel sağlık ve HIV/AIDS meselesi, HIV’le yaşayan kişilerin ayrımcılık ve nefret söylemi temelli gündeme gelmesine neden oldu.

HIV’le birlikteliğimiz Kaos GL - LGBTİ+ Haber Portalı

HIV’le yaşamaya dair yazmak; HIV/AIDS’i toplumsal hareket olarak akademik bir şekilde veya güncel siyaset üzerinden politik bir üslupla yazmaktan daha zormuş. Bunu mektubu yazmak için masanın başına oturduğum ilk günden, yazıyı tamamladığım son güne kadar geçen zaman içinde anladım. Belki de siyasetin kimi duygulardan arındırılmış bir alan olması gerektiğine dair fikrin yaygınlığı nedeniyle, HIV’i konuşurken HIV’le yaşamaya dair hislerimden, açıldığım yazı hariç, pek bahsetmedim. Bu yazıda hislerimden bahsetmeden evvel, mektup geleceğe gönderildiği için, kısaca güncel olaylardan bahsetmek istiyorum.

Son yıllarda özellikle de “B=B” çalışmasının nihai sonuçlarının açıklanması ve sivil toplum örgütlerinin güncel bilgiler/bulgular doğrultusunda politika üretmesi HIV/AIDS’e ilişkin doğru bilgilerin dolaşıma girmesini sağladı. Bu durum bir yandan doğru bilgiye erişimi kolaylaştırırken diğer yandan dolaşıma giren bilgilerin hızlıca manipüle edilmesi yoluyla ayrımcı ve nefret içerikli söylemlerin çoğalmasına yol açtı. Böylece HIV’e ilişkin politikaların dolaşıma girmesi sonucu görünürlüğü artan cinsel sağlık ve HIV/AIDS meselesi, HIV’le yaşayan kişilerin ayrımcılık ve nefret söylemi temelli gündeme gelmesine neden oldu. Geçtiğimiz aylarda Karabük Üniversitesi’nde yaşanan olaylar üzerinden ırkçılık ve HIVfobinin nasıl iç içe geçtiğine şahit olduk. Tartışmalar sürerken özellikle sosyal medyada yazılan yorumları okuduğumda aklıma sık sık tanı aldığım ilk zamanlar geldi.

Endişeyle çıktığım yola bolca mutluluğun ve heyecanın da eşlik ettiğini fark ediyorum

Üniversiteye hazırlandığım dönem, tanı aldıktan sonra, kendime gelmem yaklaşık iki haftamı almıştı. Bu süre boyunca doğru bilgiye erişip edindiğim bilgileri sindirmeye çalıştım. HIV pozitif olduğumu açıklayan hekim gerekli bilgileri vermiş olsaydı hayatımı olağan seyrinde sürdürebileceğimi ve HIV’le yaşamam nedeniyle herhangi bir sorun yaşamayacağım gerçeğini çok daha kısa sürede idrak edebilirdim. O ana dek sahip olduğum bilgiler yalnızca lise müfredatında yer alan iki cümleden ibaretti. Ayrıca cinsellikten ve cinsel sağlıktan arındırılmış okul müfredatı kadar, HIV/AIDS’e ilişkin yerleşik inançlar ve safsataların da bu sürenin uzamasında payı vardı. Şimdiye dek ne zaman gerçek dışı ifadeler görsem aklıma o ilk zamanların gelmesi de bundan olsa gerek.

Tekrardan başa dönersek, biraz HIV’e ve HIV’le yaşamaya dair hislerimden bahsetmek istiyorum. HIV pozitif olduğumu öğrendiğimde, sahip olduğum yanlış bilgiler nedeniyle, HIV’le yaşayacağım için kendimi suçlamasam da HIV’le beklenmedik bir şekilde gelişen ve hayat boyu süreceği söylenen bir birlikteliğe başladığımız için endişeli hissediyordum. Zaman içinde bilinmeyenin yarattığı endişe durumu yerini alışkanlığa bıraktı. Sonraları dönüp neden endişelendiğimi derinlemesine sorguladığımda, bahsettiğim yanlış bilgilerin duygu durumuma etkileri olduğunun farkına vardım.

Tanıyı aldığımda kafamda gezinen pek çok soru vardı. “Üniversite okuyacak kadar yaşayacak mıyım?” sorusu da bunlardan biriydi. Şimdi yüksek lisans yapıyorum. Benim aklımda dolaşan sorular başkalarının da aklında dolaşmasın diye elimden geldiğince HIV/AIDS aktivizmi yapmaya çalışıyorum. HIV’le enfekte olduktan iki yıl sonra üniversiteye başladım. LGBTİ+ aktivizmiyle de benzer dönemlerde tanıştım. Sonrasında hayatıma farklı alanlardan pek çok insan girdi. Geriye dönüp bakınca nerdeyse sekiz yıl geçmiş. Endişeyle çıktığım yola bolca mutluluğun ve heyecanın da eşlik ettiğini fark ediyorum.

Açık bir şekilde aktivizm yürüttüğüm için HIV statümün ifşa olmasına yönelik bir endişe de duymuyorum

Bugün toplumsal meseleleri farklı perspektiflerden ele alabiliyorsam bunu büyük ölçüde HIV’le yaşamanın hayatıma bir etkisi olarak görüyorum. Tanı sonrası başta HIV/AIDS öz örgütleri olmak üzere kısa/uzun süreli içinde bulunma fırsatımın olduğu alanlarda yaşadığım yeni karşılaşmaların, kişiliğim ve aktivizm biçimim üzerinde büyük etkileri oldu. İlk zamanlar sık uğramam gerektiği için ürkütücü bulduğum hastanelerin koridorlarına bakışım dahi değişti. Sıkıcı bekleyişler yerini yeni arayışlara bıraktı. Bu bekleme süresini en keyifli kılan aktivite de muayene sırası beklerken konum tabanlı çalışan tanışma uygulamalarına girip etraftaki insanlara bakmak oldu.

Son olarak biraz da geleceğe dair beklentilerimden ve umutlarımdan bahsetmek istiyorum. HIV’le yaşamaya dair şimdilik bir sorunum yok. Açık bir şekilde aktivizm yürüttüğüm için HIV statümün ifşa olmasına yönelik bir endişe de duymuyorum. Fakat açılmak isteyip açılamayan, geleceğe dair kaygı taşıyan pek çok kişi tanıyorum. İlk isteğim, yakın gelecekte HIV’le yaşayan insanların statülerini endişe duymadan paylaşabilecekleri bir zeminin oluşması. Bunun yolu da elbette alanda doğru politikaların üretilmesi ve taleplerin sıklıkla dile getirilmesinden geçiyor. Dolayısıyla bu noktada aktivistlere çok iş düşüyor. Diğer isteğim ise sivil toplumdan. Alanda çalışan örgütlerin HIV’le yaşayan kişileri merkeze alarak politika üretmelerini umuyorum. Özellikle LGBTİ+ derneklerinin damgalanma kaygısı gütmeden HIV/AIDS aktivizmi yürütmeleri ve bu konuda söz söylemelerinin büyük bir öneme sahip olduğunu düşünüyorum.

Umarım yakın gelecekte olumlu gelişmelere tanıklık ederiz!

sandikta-donme-var-1

Bu yazı, Türkiye Avrupa Vakfı’nın yürüttüğü SAHNE projesi kapsamında Avrupa Birliğinin mali desteği ile hazırlanmıştır. İçerik tamamıyla yazarın sorumluluğu altındadır ve Avrupa Birliği’nin görüşlerini yansıtmak zorunda değildir.


Etiketler: insan hakları, sağlık, sağlık hakkı, hiv, sahne projesi
2024