09/11/2010 | Yazar: Kaos GL

Kaos GL Eğitimde Ayrımcılık Çalışma Grubu olarak, LGBTT bireylerin eğitim alanında cinsel yönelimleri ve cinsiyet kimlikleri sebebiyle maruz kaldığı ayrımcılığa dair iki yıla ya

Kaos GL Eğitimde Ayrımcılık Çalışma Grubu olarak, LGBTT bireylerin eğitim alanında cinsel yönelimleri ve cinsiyet kimlikleri sebebiyle maruz kaldığı ayrımcılığa dair iki yıla yakın bir süredir söz üretmeye çalışıyoruz. Yaptığımız çalışmalar sırasında, dönemlik kurulan öğrenci toplulukları ve eğitimcilerin iş yerinde yaşadıkları sorunlara ilişkin dağınık bilgiler dışında düzenli bir çalışma yapılmadığını gördük. LGBTT eğitimcilerle mülakatlar gerçekleştirip ders kitapları incelemesi yaptıktan sonra, eğitim alanının diğer öznelerinden olan LGBTT öğrencilerle görüşme yapmak için de bir toplantı çağrısı yayınladık.
 
Aldığımız ilk toplantı oldukça geniş katılımlı oldu; bağımsız LGBTT öğrenciler, Pembe Genç ve Bilkent LGBTT’den arkadaşlar, farklı şehirlerden ve liseli LGBTT öğrenciler bu toplantıya katıldı. Bu toplantılarda LGBTT öğrencilerin bir bütün olarak eğitim sürecinde yaşadıkları sorunlar sohbet ortamında konuşuldu. Birkaç toplantı bu şekilde geçtikten sonra, bağımsız LGBTT öğrenciler, sorunları konuşup belgelemenin önemli olmasının yanında pratikte kampüslerde neler yapılabileceği, eğitim sürecinin özgül sorunlarının neler olduğu ve bu alanlarda uzmanlaşmanın gerekliliği üzerinden bir örgütlenmeye gitmek gerektiğinin konuşulmaya başlanmasını önerdi. Kurulacak örgütlenmenin nasıl bir örgütlenme olacağı, LGBTT derneklerle nasıl bir bağ kurulacağı ve Ankara’da bulunan LGBTT öğrencilere nasıl ulaşılacağı gibi sorular, uzun süre gündemimizde kaldı. Bu tartışmalar devam ederken harekete geçmenin gerekliliğinin hissedilmesi ile, anlaşılabilen en geniş ortak paydalar üzerinden bir araya gelinmiş oldu. Bu süreçte geçici olarak Kaos GL Eğitimde Cinsel Kimlik Ayrımcılığına Hayır Komisyonu olarak hareket etme konusunda anlaşılsa da, bir kafa karışıklığı oldukça uzun süre devam etti. Ortak paydalarda anlaşıldıktan sonra bildirgemizi yayınladık:
 
''Eğitimde Cinsel Kimlik Ayrımcılığına Hayır Komisyonu'', bildirge metninin yayınlaması ile beraber Eğitimde Ayrımcılık Çalışma grubundan fiilen ayrılmış ve başlı başına yeni bir çalışmayı başlatmış oldu. Komisyonumuz, Eğitimde Ayrımcılık Çalışma Grubu’nun mülakat çağrısı ile tesadüfen yan yana gelen bağımsız öğrencilerin örgütlenmeyi bir gereklilik olarak hissetmesi ile ortaya çıktı. Kendisini var etmesinden sonra da, Eğitimde Ayrımcılık Çalışma Grubu’yla birçok ortak paydada birleşmesine ve ortak hareket etmesine karşın ayrı bir komisyon olduğu ilkesi ile hareket etmiştir. Komisyonumuz kuruluş aşamasından şu ana kadar kendisini sürekli olarak yaptığı işlerle, özellikle de sokak eylemlilikleri ve kampüs çalışmalarıyla var etmiştir.”
 
Komisyon, kurulma aşamasından başlayarak LGBTT örgütlerin kendi bünyelerinde öğrenci komisyonları kurmalarına ve bu komisyonların özerkliğine özel önem vererek çalışmaların, eğitim alanının birebir muhatabı olan eğitimciler, öğrenciler ve diğer özsel unsurlarca oluşturulmasına önem vermiştir. Bunların yanında, üniversitelerdeki LGBTT örgütleriyle yakın ilişki kurmaya, ortak iş yapma kültürünü geliştirmeye ve gerek bölgesel gerekse Türkiye genelindeki homofobi ve transfobi karşıtı öğrenciler arasında koordinasyonu sağlayacak bir bağımsız örgütlenmenin gerekliliğine dikkat çekmeye çalışmıştır. Komisyonun mümkün olan en geniş çevre ile iş yapması gerekliliğine ve homofobi ve transfobi karşıtı herkesin kendisini komisyonda ifade edebileceğine olan öngördüğümüzü bildirgemiz, bildirilerimiz ve çağrı metinlerimizle Ankara’da bulunan STK’lara, demokratik kitle örgütlerine, LGBTT örgütlerine, LGBTT öğrenci topluluklarına, diğer öğrenci oluşumlarına, siyasi çevrelere ve ulaşabildiğimiz bağımsız öğrencilere duyurduk. Neler yapılabileceğini en geniş birliktelik ile tartıştık. Komisyonumuzun bu toplantısı sonrasında, birçok öğrenci topluluğu, değişik üniversitelerden bağımsız öğrenciler, DKÖ’ler ve siyasi çevreler ile ilişkilerimiz gelişti; ortak iş yapmamızın maddi temellerini oluşturmuş olduk. Bu süreçte de, Homofobi Karşıtı Buluşma’nın Ankara’daki üniversitelerde yapılacak etkinliklerinin örgütlenmesine yardımcı olmayı ve komisyon olarak örgütlemeyi gündemimize aldık. Ankara Üniversitesi SBF-Der'in bize yaptığı çağrıyı olumlu karşılayarak, sözkonusu topluluğun düzenlemeyi düşündüğü ''Sakalsız Bir Oğlanın Tragedyası: Arkadaş Z. Özger Buluşması''nı AÜ İnsan Hakları Merkezi ve Kaos GL’nin de ortaklığıyla örgütledik.
 
Antalya’da gerçekleşen nefret cinayeti nedeniyle LGBTT İnsan Hakları Platformu’nun yaptığı basın açıklamasının sonrasında, sokak eylemliliğinin eksik kaldığını düşündüğümüz için Yüksel Caddesi’nde stant çalışmaları yaptık. Stand çalışmalarımız sırasında bildirilerimizi dağıttık, sokaklara afişlerimizi astık ve kuşlamalar yaptık. Kurduğumuz stantlara, beklediğimizin üzerinde ilgi gösterildi. Stantlarda tanıştığımız öğrenci arkadaşlar bizi kampüslerine çağırdılar; kısa süre sonra da stantlarımızı üniversitelerin kampüslerine taşıdık ve bu eylemliliklerimizi yıl boyunca sürdürdük. Komisyonumuz LGBT bireylerin eğitim sürecinde karşılaştıkları sorunları su yüzüne çıkartmak, bu sorunlar karşısında alternatif örgütlenme modelleri yaratmak ve taleplerimizi netleştirmeyi hedef almak üzere çalışmalarına devam etti. Bu süreçte sticker çalışmaları planladık; liseli arkadaşlarımız sticker çalışmalarının tasarımını yapmayı üstlendiler. Bildirge metni yayınlayıp pratik çalışmalara başladıktan sonra, Türkiye merkezli bir öğrenci buluşması yapmayı planladık.
 
Yaptığımız çalışmalarda eğitim alanında LGBTT bireylerin yaşadıkları sorunlara yönelik çalışmaların oldukça az ve dağınık olmasının yanında, koordinasyon eksikliğinin ve Türkiye merkezli bir LGBTT öğrenci buluşmasının daha önce yapılmamış olduğunu gördük. Türkiye merkezli bir buluşmayı düzenleme fikri netleştikten sonra, Ankara’da bulunan örgütlere tekrar çağrı yaparak, aldığımız en geniş toplantıda görüşülmek üzere buluşmanın içeriği ve ismine dair önerilerimizi oluşturduk. Önerimizi netleştirdikten sonra, Türkiye genelinde ulaşabildiğimiz LGBTT örgütlere, LGBTT öğrenci topluluklarına, gençlik örgütlerine ve STK’lara, bildirgemizi, çağrı metnimizi, komisyonumuzu tanıtan ve önümüzdeki buluşmayı neden yapmak istediğimizi anlatan bir aktarımı ilettik. Bu süreci, özellikle LGBTT öğrenci topluluklarıyla ve LGBTT örgütleriyle birlikte örmeye ve etkinlik programını ortak oluşturmaya çalıştık. Yaptığımız çağrıda, LGBTT öğrenci topluluklarının ve örgütlerinin isterlerse imzacı olabileceklerinin, diğer örgütlerin ise destekleyen kurum olarak imzacı olabileceklerinin özellikle altını çizdik. Çağrımızı yapmamızdan kısa bir süre sonra, İstanbul üniversitelerinden öğrenciler, merkezi buluşmaya gelmeden önce önerilerini ve katılımları belirmek amacıyla kendi şehirlerinde bölgesel bir toplantı gerçekleştirdiler.
 
23-24 Nisan tarihinde Homofobi Karşıtı Öğrenci Buluşması’nı ortak program ile gerçekleştirmeye çalıştık. Bu süreçte Ankara üniversitelerindeki derslere yoğun ziyaretler gerçekleştirip, farkındalık eğitimleri gerçekleştirdik; Ankara Üniversitesi Cebeci Kampüsü’nde stant açtık. Birçok üniversiteden gelen homofobi ve transfobi karşıtı bağımsız öğrenci ve birçok gençlik örgütlenmesi ile ilişkilerimizi geliştirip, onlara farkındalık eğitimleri verdik. Bu süreçte Eğitimde Ayrımcılık Çalışma Grubu, yaptığı çalışmaları derleyerek ara raporunu yayınladı. Rapor, LGBTT eğitimcilerle yapılan ayrıntılı mülakatlarda ve ders kitapları üzerine yapılan ayrıntılı bir incelemelerde, eğitim sisteminin heteroseksist, homofobik ve cinsiyetçi kodlarını gözler önüne seriyordu. Bu rapor bizim için oldukça önemli bir noktada duruyor; incelemeler, eğitim sistemin vehametini ortaya koyarken, aynı zamanda odak çalışmaların vazgeçilmez ihtiyaçlar olduğunu vurguladı. Aynı zamanda, eğitimin çok geniş bir alan olmasından dolayı belirli bir hedefe dönük ve somut çalışmaların gerekliliği konusunda netleşmemizi de sağladı.
 
23-24 Nisan, Homofobi Karşıtı Öğrenci Buluşması
 
Türkiye merkezli bir buluşma için çağrımızı yaptık ve birçok LGBTT örgüt ve öğrenci topluluğundan olumlu yanıtlar aldık. Bunun ardından, gündemimizi buluşmaya paralel oluşturmaya başladık. Buluşma öncesinde afiş, sticker ve kuşlama çalışmaları yaptık. Birçok üniversitede farkındalık eğitimlerine girdik; Ankara Üniversitesi Cebeci Kampüsü’nde stant çalışmaları yaptık. Buluşma broşürlerimizi birçok üniversitede dağıtarak, tüm çalışmalarımızda buluşmanın açık çağrısını yaptık. Buluşmanın içeriğini ve gündemlerini, mümkün olduğu kadar diğer LGBTT örgütler ve öğrenci toplulukları ile birlikte oluşturmaya önem verdik.
 
23-24 Nisan’da yapılan merkezi buluşmanın programı aşağıdaki şekildeydi:
 
1. Gün: LGBT örgütlerin tanıtımı ve çalışmaları, katılımcı örgütlerin bakış açıları, Mevzuat, Disiplin Yönetmeliği, Temel Eğitim Kanunu, Orta Öğretim/Lise ve Yüksek Öğretim ders kitapları (Hukuk, Sağlık, Sosyal Hizmet, Güzel Sanatlar…).
 
2. Gün: Barınma Sorunu ve Yurtlar, Alternatif Eğitim Modelleri ve Deneyimler, Psikoloji – PDR, Örgütlenme Forumu ve LGBTT Sorunları (Alternatif eylem, yurtdışı deneyimleri, talepler, örgütlenme), Sonuç Bildirgesi ve Taleplerin Sunulması.
 
Buluşma’ya, İstanbul Üniversitesi RADAR, ODTÜ LGBTT Dayanışması, Boğaziçi Üniversitesi LuBUnya, Sabancı Üniversitesi Cins Kulüp, İzmir Siyah Pembe Üçgen LGBTT Derneği, MorEl Eskişehir LGBTT Oluşumu, Lambdaistanbul LGBTT Derneği, Hevjin Diyarbakır LGBTT Derneği, Siyasal Bilğiler Fakültesi Öğrenci Dayanışma Derneği, EDP Ankara Öğrenci Meclisi, Genç-Sen Ankara, Yeni Demokrat Kadın İnisiyatifi, Yeni Demokrat Gençlik, Ayrımcılık Karşıtı Dernek Girişimi ve Ankara Anarşi İnisiyatifi imza desteği sundu ve katılım gerçekleştirdi.
 
Burada şunu belirtmek gerekiyor ki, kendisini herhangi bir örgütlenme içerisinde ifade etmeyen birçok bağımsız homofobi ve transfobi karşıtı öğrenci de buluşmanın gerçekleşmesinde emek vermiş ve gerek yapılan işlerde gerek gerçekleştirilen tartışmalarda yer almışlardır.
 
1. gün atölye çalışmalarına ilgi yüksekti ve yapılan tartışmalar oldukça verimli geçti. Belirlenen temel gündemlerin tartışılmasının dışında, LGBTT örgütlerin/öğrenci topluluklarının eğitim alanında yaşadıkları örgütlenme sorunları, LGBTT bireylerin yaşadıkları genel sorunlar, üniversitelerin özgül sorunları, son dönemde yaşanan gelişmeler ve değişik örgütlenmelerin alana dair bakış açıları gibi birçok gündeme dair de karşılıklı deneyim aktarımları yapıldı. Bir katılımcının buluşmanın ismine dair yaptığı eleştiri sonrasında, “Homofobi ve Transfobi Karşıtı Öğrenci Buluşması” isminde ve buluşmadan sonra yapılacak diğer etkinliklerde homofobi ve transfobi karşıtlığının beraber vurgulanmasında karar kılındı. Ayrıca Bilkent’te öğrenci olan iki katılımcının fiili şiddete maruz kalmış olduğu saldırı da ortak bir dille kınandı; katılımcıların ortak imzasıyla, olayı kınayan bir basın metni yayınlandı. Birinci günün genel bir değerlendirmesini yapmak gerekirse, birçok olumluluğu içinde barındıran bir gün geçirildiğini vurgulamak yerinde olacaktır.
 
Buluşmaya birçok LGBTT örgütün üyesi fiilen katılmış fakat daha öncesindeki süreçte yaşanılan bir  iletişim problemi nedeniyle Pembe Hayat LGBTT Derneği katılım gösterememiştir. 2. günün sabahında, etkinliğin yapılamayacağı bir durum fiili olarak meydana gelmiş, etkinlik salonunda tartışmalar yaşanmış ve sadece “Örgütlenme Forumu” gerçekleştirilebilmiştir. Yaşanan olay sonrasında, Pembe Hayat ve Kaos GL Eğitimde Cinsel Kimlik Ayrımcılığına Hayır Komisyonu toplantı yaparak durumu değerlendirmiştir. Toplantıda, her iki topluluğun da bir özeleştiri metni yayınlaması kararlaştırılmıştır.
 
2. gün yapılan örgütlenme forumunda, çoğu LGBTT örgütün bünyelerinde eğitim komisyonlarının/çalışma gruplarının olmamasının önemli bir eksiklik olduğunun, LGBTT öğrenci topluluklarının kendi aralarında önemli bir koordinasyon sorunu olduğunun, LGBTT öğrencilerin ve homofobi/transfobi karşıtlarının örgütlenmelerinin önünde engeller olduğunun ve eğitim sisteminin bir sorun yumağı haline geldiğinin altı çizilmiştir. Bu sorunlar karşısında, Türkiye genelinde kordinasyon sağlayabilecek, ortak refleks göstermeyi ve birlikte iş yapma kültürünü geliştirebilecek ve LGBTT bireylerin ve homofobi/transfobi karşıtı öğrencilerin kendilerini ifade edebilecekleri bir örgütlenmeye ihtiyaç olduğu vurgulandı. Bu örgütlenmenin, nasıl bir forma ve misyona sahip olacağı gibi kararları almak için merkezi bir tartışma sürecinin başlaması kararı da alındı. İstanbul’dan gelen katılımcıların, Onur Haftası’nda öğrenci forumu yapılacağı ve tartışmanın oraya da taşınabileceği önerisini getirmeleriyle beraber, sözkonusu program da gündemleşmiş oldu. Etkinliği sonlandırırken, İstanbul’da yapılacak öğrenci formunda buluşma sözü verildi ve öğrenci buluşmasının artık yılda bir veya iki kez yapılması kararı alındı. Komisyonumuz, okulların açılmasının hemen ardından, hem merkezi örgütlenmenin tartışmalarına yeniden katılacak hem de merkezi öğrenci buluşmasının örgütlenmesi için çalışmalara başlayacak.
 
3-4-5 Mayıs, Sakalsız Bir Oğlanın Tragetyası: Arkadaş Z. Özger Buluşması
Komisyonun bildirge metnini yayınlamasının ardından, çağrıya ilk yanıt veren SBF Öğrencileri Dayanışma Derneği oldu. SBF<D>Der'li öğrenciler, çağrının hemen ardından komisyonumuz içerisinde yer aldılar ve oldukça anlamlı bir öneri sundular: Ankara Üniversitesi Cebeci Kampüsü’nde Arkadaş Z. Özger’in anısına ve 5. Uluslararası Homofobi Karşıtı Buluşma etkinlikleri dâhilinde bir etkinlik gerçekleştirmek. Etkinlik hem önemli bir şairi anmak anlamında, hem de erkek ve devrimci olmak kavramlarının yoğun bir şekilde tartışıldığı böylesi bir dönemde oldukça önemliydi. Komisyonumuz, etkinlik öncesinde SBF’de derslere girmiş ve stant/afiş çalışmaları yapmıştır; sürecin başından sonuna kadar, SBF<D>DER ile dayanışma içerisinde olmaya çalışmıştır. Etkinlik en sonunda, SBF İnsan Hakları Merkezi, Kaos GL ve SBF<D>Der ortaklığıyla gerçekleştirilmiştir.
 
Etkinlikler kapsamında, SBF’nin arka bahçesinde Kaos GL, Pembe Hayat, FeministBiz ve Anarşi Kollektifi Ankara adına stant açıldı ve geçen yıl bir nefret cinayetinde aramızdan ayrılan Dilek İnce anısına bir “Dilek İnce Ağacı” yer aldı. 5 Mayıs’ta SBF'nin arka bahçesinde gerçekleştirilen “Gökkuşağı Yürüyüşü” için bir döviz ve pankart atölyesi de gerçekleştirildi. 3 Mayıs akşamında ise, iki haftada bir şiir gecelerine ev sahipliği yapan okul koridoru, Arkadaş Z. Özger için kapılarını açtı. Arkadaş’ın şiirlerindeki eşcinsellik vurgusu ve erkekliğe yönelik eleştirel yaklaşım tartışıldı. Arkadaş’ın bir devrimci olarak sahiplenilirken, cinsel yöneliminin tamamen göz ardı edildiği gündeme geldi. Arkadaş’ın şiirlerinde, çok aşikâr bir şekilde eşcinselliğe ve erkek egemenliğine gönderme yapan dizelere sahip çıkmak adına gerçekleştirilen bu etkinliğe sahip çıkmanın ne kadar gerekli olduğu da ortaya çıktı.
 
5 Mayıs’taki yürüyüşe katılan İzmir Sokak Sanatçıları’nın da içlerinde bulunduğu 40’ı aşkın kişi, bayrakları, pankartları ve sloganları ile Cebeci Kampüsü’ndeki tüm fakültelerin kantinlerini ziyaret ettiler ve seslerini olabildiğince çok kişiye duyurmaya çalıştılar. Yürüyüşten hemen sonra Küçük Amfi’de gerçekleşen panele katılım da oldukça iyiydi. Alev Özkazanç’ın moderatörlüğünü yaptığı panelde, Remzi Altunpolat “Sol ve Eşcinsellik”, Oya Aydın “Türk Hukukunda Cinsel Yönelim Ayrımcılığı” ve Yeliz Kızılaraslan “Arkadaş’ın Şiirinde Erkeklik ve Homofobi Eleştirisi” üzerine sunum yaptılar ve katılımcıların sorularını yanıtladılar. Söyleşi sonrasında SBF’nin arka bahçesi, Kara Güneş, İzmir Sokak Sanatçıları’nın müzikleri ve Arkadaş Z. Özger şiirlerine ev sahipliği yaptı. Birçok insana Arkadaş Z. Özger ile tanışma fırsatı veren bu üç günlük etkinlik, önümüzdeki yıllarda da devam edecek. 
 
Bu süreçten sonra komisyonumuz güncel olaylara dönük tepkiler örgütlemeye çalışmış, üniversitelerde kurduğu bağları geliştirmiş ve alternatif örgütlenmeler ve farkındalık eğitimleri üzerine yoğunlaşmıştır. Komisyonumuz, yılsonu için değerlendirme çalışması yaparak güçlü ve zayıf yönlerini belirlemiş ve önümüzdeki yıl için planını oluşturmuştur. Okulların açıldığı dönemdeki kayıtlar esnasında da, yeni masalar açarak çalışmalarını başlatmayı planlamaktadır.
 
Kaos GL Eğitimde Cinsel Kimlik Ayrımcılığına Hayır Komisyonu


Etiketler: insan hakları, eğitim
İstihdam