31/03/2017 | Yazar: Zeynep Akkuş

İsterlerse hepsi birer yıldız olsun, kulüpleriyle anlaşmalarında ellerini kollarını bağlayan maddelerden biri de ‘erkek gibi erkek’, ‘kadın gibi kadın’ olmaları yönündeki beklentiyi yerine getirmeleridir…

İsterlerse hepsi birer yıldız ya da yıldız adayı olsun, kulüpleriyle imzaladıkları anlaşmalarda yazılı olarak kâğıda dökülmese de ellerini kollarını bağlayan pek çok madde vardır ve o maddelerden biri de “erkek gibi erkek”, “kadın gibi kadın” olmaları yönündeki beklentiyi yerine getirmeleridir…

Hayallere sığmayacak meblağlarda paraların döndüğü, saha dışında göz kamaştırıcı hayatların yaşandığı, sansasyonların -zaman zaman da skandalların- eksik olmadığı, magazinle iç içe, kol kola girmiş bir dünyadır spor dünyası. Ancak bunların hiçbiri, hâkim olan tutucu atmosferi dağıtmaya yetmez ya da o tutucu atmosferi dağıtmayı hedeflemez. Var olan katı kuralları yıkmak zordur. Bir kısmı sporcuları disipline etmeyi, ama daha büyük bir kısmı yerleşik düzenin alışıldığı gibi (“herkesin işine geldiği gibi”) sürüp gitmesini sağlayan bu katı kurallar, aynı zamanda kadın ve erkek sporcuların sırtına, sınırlayıcı cinsiyet rollerini yüklemekten de geri kalmaz. Sonuçta erkekleri sadece uğraştıkları spor dallarındaki yeteneklerini sergilemeye değil, aynı zamanda erkeklik güçlerini de kanıtlama telaşına sokan toplumsal algının pekiştirdiği beklentiler, kadınların da elde ettikleri sportif başarılardan çok çıtı pıtı ve feminen görüntüleriyle erkeklerin gözüne hitap etmesini makbul sayar. Kısacası, spor dünyası “erkek gibi erkek”lerin, “kadın gibi kadın”ların arenasıdır ve bu arenada örneğin halterle ya da gülle atmayla uğraşan kadınlar, fizikleri nedeniyle eleştirilebilir, erkeğe benzedikleri iddia edilebilir, hatta “lezbiyen olmak”la suçlanabilirler(!) İsterlerse hepsi birer yıldız ya da yıldız adayı olsun, kulüpleriyle imzaladıkları anlaşmalarda yazılı olarak kâğıda dökülmese de ellerini kollarını bağlayan pek çok madde vardır ve o maddelerden biri de “erkek gibi erkek”, “kadın gibi kadın” olmaları yönündeki beklentiyi yerine getirmeleridir. O beklenti, Çek asıllı ünlü tenisçi Martina Navratilova’yı 1981’de Amerikan vatandaşlığına başvururken, kabul edilemeyebileceği korkusuyla lezbiyen olduğunu gizleme ihtiyacını doğurmuştur. O beklenti, yine tenis dünyasından bir örnek, diğer kadın tenisçilerin Amelie Mauresmo’yla aynı soyunma odasını paylaşmaktan duydukları rahatsızlığı dile getirmeleriyle vücut bulan baskıyı yaratmıştır. Yine aynı o beklenti, cesaretini toplayıp açılan sporculara kendi takım arkadaşlarından bile gelen nefreti doğurmuştur…

Neyse ki, son yıllarda bu karanlık tabloyu bireysel çabaları ya da takım ruhu içinde attıkları adımlarla aydınlatmaya başlayanlar var. Çeşitli ülkelerden sporcular, sadece sahadaki performanslarıyla değil tavırlarıyla, sözleriyle de birilerine örnek olabildiklerini fark ettiklerinden beri sosyal sorumluluklarını yerine getirme gayretinde. Bazıları nispeten kolay kabul görüp destek toplayacak, “ana akım” hedeflerin peşine düşerken, daha cesur davranıp dünyayı “iyileştirecek” mücadelelere girişen ve “ötekiler”le birlikte saf tutanlar da var, örneğin LGBTİ’lerle…

Aşağıda, son yıllarda kimi dünyaca ünlü, kimi daha çok yaşadığı ülkede tanınan isimlerden bazı sporcuların homofobiyle mücadele etmek, “açık” sporcuları ya da evlilik eşitliği gibi hakları desteklemek amacıyla yaptıklarından birkaç örnek bulabilirsiniz.

*İngiltere’deki Warwick Üniversitesi’nin çoğunluğu heteroseksüellerden oluşan kürek takımı sporcuları, ırk, cinsiyet ve cinsel yönelim ayrımcılığıyla mücadele etmek üzere 2009’da başlattıkları geleneği her yıl tekrarlayarak çıplak poz verdikleri fotoğraflardan oluşan takvimler hazırlıyorlar. 2014’ten beri bu takvimlerin satışından elde edilen gelir, kürekçilerin kurduğu ve özellikle gençlere yönelik homofobiyle mücadeleyi amaçlayan Sport Allies adlı derneğe aktarılıyor. 

                                               Fotoğraflar için tıklayınız.

* Ünlü futbolcu Cristiano Ronaldo, evlilik eşitliğinin 2010’da ülkesi Portekiz’de de yasal hale gelmesiyle ilgili bir soruyu, “İnsanların yaptığı seçimlere saygılı olmalıyız çünkü sonuçta bütün vatandaşlar eşit hak ve sorumluluklara sahip olmalıdır” sözleriyle cevaplamıştı.

Fotoğraf için tıklayınız.

* Eski NBA yıldızlarından Isiah Thomas, evlilik eşitliğini ve LGBTİ haklarını desteklemek üzere 2010’da oğlu Joshua’yla birlikte NoH8 kampanyası için poz vermişti.

Fotoğraf için tıklayınız.

* 2011’de NBA yıldızlarından Steve Nash, eşcinsel olduğunu açıklayan Phoenix Suns takımının başkanı ve CEO’su Rick Welts’i desteklemiş ve daha sonra HRC’nin (Human Rights Campaign) bir videosunda yer alarak, eşcinsel evliliği destekleyen ve sayıları giderek artan sporcular arasında yer almaktan gurur duyduğunu açıklamıştı.

Fotoğraf

* Homofobiye karşı yalnızca oyuncuların değil, taraftarların da tepkilerini ortaya koyduğu örnekler yaşanmıyor değil. 2013’ün mayıs ayında oynanan bir maçta, Portland Timbers futbol takımının “açık” oyuncularından Will Johnson’un, rakip takımdan Alan Gordon’un homofobik hakaretine uğramasından sonra Portland Timbers taraftarları, tribünleri gökkuşağı renkleriyle bezeyip “Pride not Prejudice” (Önyargı Değil Onur) pankartları açmıştı. 

Fotoğraf

* 2013 yılı haziran ayında Fransız fotoğrafçı Olivier Ciappa’nın, sanat ve spor dünyasından heteroseksüel ünlüleri “hayali çiftler” olarak bir araya getirdiği fotoğraflardan oluşan homofobi karşıtı çalışmasında Fransız yüzücüler Florent Manaudou and Frédérick Bousquet de yer almıştı. Ciappa, projeye katılan kişileri çekimlere, “Şu an bir erkekle ya da bir kadınla değil, sevdiğiniz kişiyle birliktesiniz” sözleriyle hazırlamıştı. Sanatçının facebook sayfasına da yüklediği bu fotoğraf, 7800’ü aşkın kullanıcı tarafından paylaşılmıştı. 

Fotoğraf

* GQ dergisinin Alman edisyonu olan GQ Deutschland, 2013’te, Aralık sayısında hoşgörüsüzlük, ayrımcılık ve homofobi karşısındaki net tavrını ortaya koymak amacıyla, aralarında 2012’de plaj voleybolunda altın madalya kazanmış Jonas Reckermann ve Julius Brink’in de olduğu 13 ünlü heteroseksüel erkeğin öpüşürken çekilmiş fotoğraflarından oluşan #Mundpropaganda adlı bir dosya hazırladı. Dergi editörü José Redondo-Vega “Eşcinsellerin hâlâ ayrımcılığa karşı mücadele ediyor olması şoke edici” diyerek, #Mundpropaganda’yla özgür bir toplumdan yana olduklarının mesajını vermeyi amaçladıklarının altını çizmişti. Fotoğrafta sporculardan altın madalya sahibi Julius Brink de ırkçılığa ve homofobiye karşı sesini her zaman yükselteceğini belirtmişti.

Fotoğraf

* 2013 Saunders Lisesi basketbol takımı öğrencileri, 2013 yılı aralık ayında “açılan” koçlarına destek amacıyla sezonun ilk maçına Nike’ın “Be True” koleksiyonundan formalarla çıktı. Takımın koçu Anthony Nicodemo aynı yılın ilk aylarında eşcinsel olduğunu açıklamıştı. 

Fotoğraf

* 2014’te İngiltere’deki Nottingham Üniversitesi, çim hokeyi takımı oyuncuları, “Voice Your Rights” (Sesinizi Duyurun) projesi kapsamında, bir antrenmana tamamen soyunarak çıktı. Amaçlarını “toplumda herkese saygı duyulmasını ve eşit davranılmasını sağlamak” olarak açıklayan takım üyeleri, “sporda homofobiye hayır” diyerek antrenmandan görüntüler içeren bir video hazırlayıp internette yayınladı.  

Fotoğraf

* 2015’in mart ayında Sydney’de düzenlenen Gey ve Lezbiyen Mardi Gras kutlamaları kapsamındaki yürüyüşe LGBTİ ve heteroseksüel sporculardan oluşan karma bir grup da katılmış, bu sporculardan biri olan futbolcu Mike Pyke, “Hâlâ toplum genelinde ve sporda eşitlik olması adına mücadele veriyoruz” demişti. 

Fotoğraf

* 2016’nın nisan ayında, Avustralya’nın efsanevi rugby oyuncusu Johnathan Thurston’un başlattığı bir kampanyayla, sporcular maçlara ayakkabılarını gökkuşağı renklerinde bağcıklarla bağlayarak çıktı. Thurston, gey sporcuların alay edilme ya da ayrımcılığa maruz kalma korkusu yaşamadan, cinsel yönelimleri hakkında açık olmaya cesaretlendirilmesi gerektiğini belirtmişti. Araştırmalara göre, ülkede LGBTİ sporcuların güvende olmadığını düşünenlerin oranı yüzde 80. Gey sporcuların yüzde 27’si, lezbiyen sporcuların yüzde 17’si takım içinde hakarete ve kötü muameleye maruz kalıyor.

Fotoğraf

Zeynep Akkuş’un “Homofobiye Karşı Mücadele Eden Sporcular” yazısı ilk kez Kaos GL Dergisinin 153. sayısında yayınlandı…

Kaos GL’nin “Oyun vs. Spor” dosyasında başka neler var?

Dosya yazıları dışında, medyadan sanata farklı alanlardaki yazılarıyla Kaos GL dergisini edinmek çok kolay! Kaos GL Dergi'ye basılı ya da internet üzerinden erişmek için abone olabilir ya da bu bağlantıda bulacağınız kitabevlerini ziyaret edebilirsiniz. 


Etiketler: yaşam, spor
İstihdam