08/02/2011 | Yazar: Remzi Altunpolat

Homofobi, kısacaeşcinsellere ve eşcinselliğe yönelik önyargı, korku, hoşnutsuzluk, ayrımcılık ve dışlama içeren yaklaşım olarak tanımlanabilir.

Homofobi, kısacaeşcinsellere ve eşcinselliğe yönelik önyargı, korku, hoşnutsuzluk, ayrımcılık ve dışlama içeren yaklaşım olarak tanımlanabilir.[1] Kendisi de lezbiyen bir aktivist olan ABD’li yazar Audre Lorde’un ifadesiyle, “kişinin kendi cinsinden birine karşı duyduğu aşktan korkması ve bu yüzden başkalarında bu duyguyu gördüğünde nefretle karşılaması”dır homofobi.[2] Bununla birlikte homofobinin salt kişisel korku ve irrasyonel önyargılar temelinde tanımlanması bu olguyu, içerisinde biçimlendiği tarihsel-toplumsal zeminden ve ideolojik arka plandan soyutlayarak bireysel düzleme sıkıştırmaktadır.[3] Oysaki homofobi; geleneklerin, kültürel kodların ve toplumsal kurumların belirlediği anlam sistemleriyle, iktidar-tahakküm mekanizmalarının yarattığı ayrımcılık pratikleri ve şiddetle yakından ilişkili politik bir mesele olarak ele alınmalıdır.[4] 

1990’ların başından günümüze homofobiyi politik bir sorun olarak ortaya koyan, bu doğrultuda 2006 yılından itibaren her yıl Uluslararası Homofobi Karşıtı Buluşma’yı düzenleyen Kaos GL, iki yıldır bu buluşmaların verimlerini kitaba dönüştürerek okuyucularla paylaşıyor. Anti-Homofobi Kitabı[5] adıyla geçen yıl yayınlanan kitap, daha önceki yıllarda gerçekleştirilen buluşmalarda sunulan tebliğler arasından yapılan bir derleme niteliğine sahipti. Bu yıl yayınlanan ve Homofobi Kimin Meselesi?: Anti-Homofobi Kitabı 2[6] adını taşıyan kitap ise, Mart-Nisan 2010 tarihlerinde 13 ilde (Trabzon, Samsun, Adana, Mersin, Kayseri, Edirne, Aydın, Diyarbakır, Van, Antalya, Eskişehir, İzmir, İstanbul ve Ankara) hayata geçirilen 5. Uluslararası Homofobi Karşıtı Buluşma’daki tartışma konuları çerçevesinde sunulan bildiriler ve kaleme alınan makalelerden oluşuyor. Türkiye’de LGBT (Lezbiyen, Gey, Biseksüel, Trans) meselesine ve bununla ilintili biçimde homofobiye, transfobiye, heteroseksizme ve heteronomativizme dair literatürün bir hayli zayıf olduğu düşünülürse, Kaos GL’nin söz konusu çalışmaları kitaplaştırmakla çok önemli bir katkı sunmuş olduğu aşikâr.
 
Kitap, yukarıda belirtildiği gibi 5. Buluşma’daki tartışma başlıklarına göre şekillendirilmiş 10 bölümden meydana geliyor: Queer Forum, Hastalıktan İdeolojiye Homofobi, Sınırlara Karşı Forum (Milliyetçiliğin Kapadığı Kapılar Nelerin Üstünü Örter?), Anayasa Forumu, İnsan Hakları, Aile, Eğitim, Homofobi Medyada Farz mıdır?, Sol ve Homofobi Forumu, Arkadaş Z. Özger Buluşması, Homofobi Kimin Meselesi? Bu başlıkların tamamı, aslında Kaos GL’nin yıllardır neleri dert edinerek neyin mücadelesini yürüttüğü hakkında fikir sahibi olmayı mümkün kılan birer gösterge. Kitaptaki bütün başlıkları tüketici tarzda ele almak bir kitap tanıtım yazısının sınırlarını aşacağı için burada ayrıntılara girmeden başka bir dünyanın inşasına giden yolda alternatif politikaların üretilmesi bakımından önem taşıyan iki bölüme değinmekle yetineceğim.
Anti-Homofobi Kitabı 2nin“Queer Forum” başlığını taşıyan ilk bölümü,5. Buluşma kapsamında Türkiye’ye gelen Queer Teori’ninkurucusu ve en önde gelen isimlerinden ABD’li düşünür Judith Butler’ın Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi (AÜSBF) Konferans Salonu’nda gerçekleştirmiş olduğu “Queer Yoldaşlığı ve Savaş Karşıtı Siyaset” başlıklı sunum, bu sunumun öncesinde ve sonrasında kendisiyle yapılan çeşitli yayın organlarında yayınlanmış söyleşiler ile konferans izlenimleri ve Judith Butler ve Queer Teori’ye derkenar olarak okunabilecek metinlerden oluşuyor.[7] Kavramları açmak gerekirse Queer, sözlük anlamı itibariyle “tuhaf, acayip, sıra dışı” anlamına gelir. İngilizce argodaki karşılığı ise, “ibne”dir. Daha önce hakaret ve aşağılama amacıyla kullanılan bu sözcük zamanla eşcinseller tarafından benimsenmiş ve negatif/olumsuz anlamından sıyrılmıştır. Feminizmden ve Post-yapısalcılıktan ilham alan Queer Teori, ‘normal’i inşa eden normların kuruluş ve işleyiş yapısını (normativite) sorgular. Cinsiyet, toplumsal cinsiyet, cinsel yönelim ve cinsel pratiklerle ilgili her tür etikete, dolayısıyla da cinsel kimliklerin üzerine kurulduğu her tür kategoriye karşı durur. Kadınlık/erkeklik, eşcinsellik/heteroseksüellik gibi taksonomilere, bu yapıların beraberinde getirdiği uyumluluklara karşı, cinsiyet/toplumsal cinsiyet/cinsel yönelim kimliklerinin hiçbirinin ‘doğal’ ve ‘normal’ olmadığını, tarihsel, kültürel ve toplumsal olarak inşa edildiğini ve dolayısıyla da iktidar ilişkilerinden bağımsız düşünülemeyeceğini savunur; hakikat rejiminin cinsel kimlikleri nasıl düzenlendiği ve bu kimliklerle özdeşleşmelerin bireyleri nasıl mümkün kıldığı ve kısıtladığı etrafında yoğunlaşarak yıkıcı bir politika önerir.[8] Butler, Türkçe’ye Cinsiyet Belası: Feminizm ve Kimliğin Altüst Edilmesi (2008)[9], adıyla çevrilen ve başyapıtı sayılan kitabında ileri sürdüğü argümanlarla Queer’in teorik çerçevesini çizmiş; hem sosyal bilimleri derinden sarsarak cinsiyet konusundaki hâkim paradigmanın dönüşmesine hem de LGBT hareketi ile feminist grupların politik stratejilerinin yeniden devrimcileşmesine olanak sağlamıştır. Butler, son yıllarda egemen sistemin ötekileştirdiği/dışladığı/dışarıda bıraktığı tüm toplumsal kesimler arasında farklı görünümler altında ama esasında birbirine benzeyen baskı, şiddet ve ayrımcılık pratiklerine maruz kalmaları dolayısıyla koalisyonlar kurulması gerektiği fikrini ileri sürmekte; Queer’in bir kimlik terimi değil bir yoldaşlık modeli olarak anlaşılmasının imkânları üzerinde durmaktadır.[10] Bu bağlamda Butler, hem SBF’deki konuşmasında hem de kendisiyle yapılan mülakatlarda cinsel özgürlüğün ırkçılık, milliyetçilik ve militarizm karşıtlığı ile birlikte düşünülmesi gerektiğini; Oueer aktivistlerin toplumsal cinsiyet asimetrisine dayalı hegemonik ilişkiler karşısındaki konumlanışlarının birbirini besleyen diğer hegemonya ve şiddet biçimlerini de karşı olma zorunluluğunu dayattığını vurgulamıştır.[11]  
 
Kitabın değinmek istediğim birbiriyle ilintili olan diğer iki bölümü ise, “Sol ve Homofobi Forumu” ile “Arkadaş Z. Özger Buluşması” başlığını taşıyor. Bu kısımlar, Türkiye Solunda homofobi, heteroseksizm ve cinsiyetçilik ile Türkiye Solunun LGBT Hareketi ile ilişkisine dair önemli tespitler içeriyor. 1968 devrimci dalgasının hemen sonrasına gelen ve ABD’deki 1969 Stonewall İsyanı[12] ile simgelenen Eşcinsel Kurtuluş Hareketi o atmosfer içerisinde, Batı’da Anarşist yahut Sol hareketlerle ilişki içerisinde radikal taleplere sahip muhalif bir özne olarak ortaya çıkmıştı. Türkiye’de 68 ise Batı’dakinden farklı bir seyir izlemişti. Kendisinin Batı’daki gibi ‘bunalım gençliği’ olmadığı ile öğünen ve geleneksel patriarkal zihniyetten bütünüyle kopamayan Türkiye’deki Sol-devrimci gençlik, toplumsal cinsiyet ve cinsel kimlik temelli meselelere tamamen ilgisiz bir tavır içerisindeydi. Kadının kurtuluşu sosyalist devrim sonrasına bırakılmıştı. Cinsel özgürleşmeyi dillendirmek bir yana eşcinsel kimliğin ifşa edilmesi kesinlikle mümkün değildi. 1970’lerde geniş halk kesimleriyle buluşarak kitleselleşen Türkiye Solu, ‘halkın değerleri’ adına cinsel özgürlüğü, bu anlamda farklı heteroseksüellik dışındaki cinsel kimlikleri mahkûm etti. Bu miras sonraki kuşaklar tarafından da benimsendi ve Türkiye Soluna hâkim anlayış olarak uzunca bir süre varlığını sürdürdü.[13] Diğer taraftan hâkim zihniyetin dışında kalan Troçkistler baştan beri bunun dışında bir tavır sergilemişlerdi. Reel Sosyalizmin yıkılışı, Üçüncü Dalga Feminizm’in yükselişi ve bunların Türkiye’deki yansımaları 1990’ların başlarından itibaren Türkiye Solu’nun bir kesiminin erkek egemenliği, cinsiyetçilik ve heteroseksizm konusunda düşünsel ve programatik bir yenilenme arayışına girmelerine neden oldu. Farklı geleneklerden, farklı kesimlerden sol ve muhalif aktörlerin çatısı olarak 1996’da kurulan Özgürlük ve Dayanışma Partisi (ÖDP), LGBT’lerin özgürlüğünü politik programına almış ve hatta milletvekili seçimlerinde Demet Demir gibi LGBT Hareketinin önemli bir aktivistini aday göstermişti. Bununla birlikte ÖDP, hiçbir zaman kendisini homofobi ve heteroseksizm karşıtı birey yaratma sorumluluğu ile donatmadı. Eşcinsellerin, feministlerin, farklı kimliklerin partisi olma iddiası ise, program düzeyinde ve salt bir slogan olarak kaldı.[14] 
 
Türkiye Solunun diğer kesimi ise, en kristalize ifadesi Doğu Perinçek’in Eşcinsellik ve Yabancılaşma[15] kitabında bulunabilecek, eşcinselliği “çürümüş burjuva toplumunun bir semptomu” olarak gören anlayışın ısrarlı savunucusu olmaya devam etti. Son olarak bu senenin başında Hasta Tutsaklara Özgürlük Platformu’nda LGBT’lerin platformun karar mekanizmasında yer almak istemeleri üzerine Halk Cephesi/Yürüyüş dergisi çevresinin itirazları ve sonrasında yaşanan tartışmalar çerçevesinde bunu temellendirmek için ileri sürmüş oldukları eşcinselliğin ‘hastalık, sapkınlık, çürüme’ olduğuna dair bilinen argümanlar[16] Kaos GL’yi Sol ve homofobi meselesini tekrar masaya yatırmaya itti. Bu doğrultuda Kaos GL, tarih olarak hem 1 Mayıs’a hem de Homofobi Karşıtı Buluşma’ya denk Mayıs- Haziran 2010 sayısının dosya konusunu “Sol ve LGBTT” olarak belirlediğigibi Buluşma’daki iki ayrı oturumu “Sol ve Homofobi”ye ayırdı. Bunun dışında Mülkiyeli şair Arkadaş Z. Özger’in ölüm yıldönümü olan 5 Mayıs’ta yine AÜ SBF’de İnsan Hakları Merkezi ve Siyasal Bilgiler Fakültesi Öğrenci Dayanışma Derneği (SBF-d-DER) ile birlikte düzenlediği Arkadaş Z. Özger Buluşması da Sol ve homofobi konusuna odaklanmıştı. Arkadaş. Z. Özger, basılı tek kitabı olan Sevdadır (1974)’daki şiirleri devrimci çevreler arasında dilden dile dolaşan ve bestelenen devrimci bir şairdi. Ama aynı sol çevreler “Güneşe ve erkekliğe büyüyen vücudum/Düşüverecek ellerinizden ve/Bir gün elbette Zeki Müren’i seveceksiniz?(Zeki Müren’i seviniz)” diyen Arkadaş’ın eşcinselliğini yıllarca görmezden gelmiş, hatta saklamaya çalışmıştı. İşte Arkadaş Z. Özger Buluşması bu saklı tarihin üstündeki tülün yırtılmasına, onun şiirindeki hegemonik erkeklik ve hofomobi eleştirisinin tartışılmasına, şiirlerinin yeni bir perspektiften okunmasına vesile oldu.[17]

“Sol ve Homofobi”
oturumlarına ise Türkiye’deki farklı sol kesimlerden temsilciler katılmıştı. 68 Kuşağı’nın önde gelen isimlerinden olan Sosyalist Gelecek Parti Girişimi (SGPH)’nden Ertuğrul Kürkçü, Troçkist gelenekten IV. Enternasyonal’in Türkiye seksiyonunu oluşturan Sosyalist Demokrasi için Yeniyol’dan Ecehan Balta, Maoist kökenleri olan Demokratik Haklar Federasyonu (DHF)’ndan Eylem Yıldız, Türkiye’de Sol-Sosyal Demokrat kesimdeki boşluğu doldurmak amacındaki Eşitlik ve Demokrasi Partisi (EDP)’nden Ilgım Yıldır, Ezilenlerin Sosyalist Partisi (ESP)’nden İnan Karakoç ve Anarko-Komünist düşünce geleneğinden Kürşat Kızıltuğ söz konusu oturumlarda Türkiye Solundaki hetero-patriyarkal zihniyeti sorgulayarak özeleştirinin önünü açan tespitler yaptıkları gibi kapitalizme karşı LGBT’lerin özgül sorunlarını göz ardı etmeyen ortak bir politik hat ve mücadele ortaklığı örebilmenin imkânları üzerinde durmuşlardı. Bu bağlamda Kürkçü, Balta, Yıldız ve Yıldır’ın yazılarını içeren Anti-Homofobi Kitabı 2, Sol ve egemen olandan farklı cinsel kimlikler arasında tam da Butler’ın önerdiği türden bir Queer yoldaşlığı inşa edebilmenin mümkün olduğuna işaret ediyor. 
 
Hülasa, Homofobi Kimin Meselesi: Anti- Homofobi Kitabı 2, içerdiği zengin tartışmalarla bizleri yeniden düşünmeye davet eden çok önemli bir kitap.
 
Remzi Altunpolat
Eğitim-Sen Ankara 5 No’lu Şube

"Anti-Homofobi Kitabı 2" kitabı üzerine bu tanıtım yazısı Marx-21 dergisinde yayınlandı. 


[1]LGBTT Hareketi Üzerine Sözlük Çalışması, (der.) Esra Aşan, http://www.feminisite.net/news.php?act=details&nid=514, erişim tarihi: 25.01.2010.
[2] Audre LORDE, Sister Autsider: Essays and Speeches (1984)’den aktaran Vanessa BAİRD, Cinsel Çeşitlilik: Yönelimler, Politikalar, Haklar ve İhlaller, çev: Hayrullah Doğan, Metis Yayınları, İstanbul, 2004.
[3] Ali AYAS, “ Pembe Kan, Cinsel Kimlik ve Şiddet”, Akıl Defteri, Sayı:3 (Sonbahar 2010).
[4] Melek GÖREGENLİ, “Homofobi”, Kavram Sözlüğü II: Söylem ve Gerçek, (ed.) Fikret Başkaya, Özgür Üniversite Kitaplığı, Ankara, 2006.
[5]Anti-Homofobi Kitabı (Uluslararası Homofobi Karşıtı Buluşma), Kaos GL Yayınları, (haz.) Ali Erol, Ankara, 2009.
[6] Homofobi Kimin Meselesi?: Anti-Homofobi Kitabı 2 (Uluslararası Homofobi Karşıtı Buluşma), Kaos GL Yayınları, (haz.) Ali Erol & Nevin Öztop, Ankara, 2010.
[7] Bu bölümde ayrıca bir başka Queer teorisyeni, Saint Foucault: Towards a Gay Hagiography (1995) kitabının yazarı David Halperin’in Boğaziçi Üniversitesi’nde yapmış olduğu sunuma yer veriliyor. 
[8] Kinky İmam, “Cins(iyet)e İhanet”, Siyahî, Sayı: 3 (Mart-Nisan 2005).
[9] Judith BUTLER, Cinsiyet Belası: Feminizm ve Kimliğin Altüst Edilmesi, çev: Başak Ertür, Metis Yayınları, İstanbul, 2008.
[10] Emek ÇAYLI, “Butler Konferansın’dan Notlar, İzlenimler”; Hülya DURUDOĞAN, “Judith Butler ve Queer Yoldaşlığı”, Homofobi Kimin Meselesi?: Anti-Homofobi Kitabı 2 (Uluslararası Homofobi Karşıtı Buluşma).
[11] BUTLER, “Queer Yoldaşlığı ve Savaş Karşıtı Siyaset”; Yasemin ÖZ, “Queer Teorinin Penceresinden”, a.g.e.
[12] 28 Temmuz 1969’da New York Greenwich Village’teki, müşterilerini LGBT’lerin oluştruduğu Stonewall Inn barının polis tarafından basılması üzerine bardakilerin direnişe geçmeleriyle aralıksız birkaç gün devam eden, ardından protesto ve yürüyüşlerin gerçekleştirildiği ve eşcinsel özgürleşmesi yolunda milat kabul edilen olay. Ayrıntılı bilgi için bkz. DUBERMAN, Martin, Stonewall İsyanı, çev: Ceren Günger, Agora Kitaplığı, İstanbul, 2008.
[13] Ertuğrul KÜRKÇÜ, “Partriyarkal Kapitalizme Karşı Omuz Omuza”, Homofobi Kimin Meselesi?: Anti-Homofobi Kitabı 2 (Uluslararası Homofobi Karşıtı Buluşma).
[14] Ecehan BALTA, “Sol ve Homofobi”; KÜRKÇÜ, a.g.e.
[15] Doğu PERİNÇEK, Eşcinsellik ve Yabancılaşma, Kaynak Yayınları, İstanbul, 2000. Bu kitap, Perinçek’in 1999 yılının başlarında Cumhuriyet gazetesinde yayınladığı bir yazı dizisine dayanıyordu. Perinçek, o dönem Solda en büyük politik muarızı olarak gördüğü, LGBT’lerin özgürlüğüne programında yer vermiş olan ÖDP’yi hedef tahtasına oturtmak için kaleme almıştı.
[16]“Direnemeyen Çürüyor”, Yürüyüş, Sayı: 237 (03.01.2010). http://www.yuruyus.com/www/turkish/news.php?h_newsid=6881&dergi_sayi_no=237&
[17] Yeliz Kızılarslan, “Arkadaş Z. Özger Şiirinde Erkeklik ve Homofobi Eleştirisi”, Homofobi Kimin Meselesi?: Anti-Homofobi Kitabı 2 (Uluslararası Homofobi Karşıtı Buluşma).
 

Etiketler: kültür sanat
nefret