25/09/2012 | Yazar: Onur Caymaz

Konser verirken, sahneden dinleyicilere utanarak bakıp ‘ceketimi çıkarsam size ayıp olur mu’ diye soran incelik.

Ne zaman dinlesem hayale aldandım. Bir Âşık Veysel, Karacaoğlan, bir Pir Sultan ya da ne bileyim Erzurumlu Emrah neyse oydu Neşet Ertaş... Konser verirken, sahneden dinleyicilere utanarak bakıp “ceketimi çıkarsam size ayıp olur mu” diye soran incelik.

 
Herkesin “sanatçı olduğu” Türkiye’de, devlet sanatçılığı teklif edilince ben halkın sanatçısıyım diyen görgü. Yani kalsın devlet, güvence, teminat kalsın, maaşınızı istemem diyebilen inat... Sigaranın aman ne kötü şey olduğunu anlatan, herkesin önünde el pençe divan durduğu başbakana, “siz bizim cüğaramızı boşverin de sokaklarımızı kirleten egzozlarının çaresine bakın,” diyen gurur.
 
Nasıl anlatıyordu kendini hani:
 
Dizinde sızıydı anamın derdi
Tokacı saz yaptı elime verdi
Yeni bitirmiştim üç ile dördü
Baban gibi sazcı oldun dediler.
 
Hüzündü, çalardı yalnız gecelerde. Birahanelerde çalardı, konfeksiyon atölyelerinde, göç yemiş odalarda, evlerde, serin pasaj içlerinde. Yokluğun zarafeti...
 
Unesco tarafından yaşayan insan mirası ilan edilmiş bu “bizim adamımızı” sevdik mi? Belki. Değerini bildik mi? Sanmam. Çok büyük reklam şarkıcılarımız belki sonunda tanımıştır, evvelce tanımıyorlardı.
 
Usta kendisi anlatırmış: TRT’de bile öldüğüne dair haber verildiğini kulaklarıyla duymuş. Kim bilir kiminle karıştırmışlardı.
 
Bozkırın tezenesidir Ertaş. Dostum Kıvanç Koçak’tan öğrendim. Usta Yugoslavya’da içeri düştüğünde Yaşar Kemal’den aldığı imzalı kitapta bu lakap yazılıymış.
 
İnsanın sevdiğinin kirpiği, kaşına değdiği zaman ne olurmuş ben onu öğrendim Neşet Usta’dan. Bize şair diyorlar sevgili usta! Acaba kaçımız birden oturup çalışsak senin şu tek dizeni yazabiliriz: “Cahildim dünyanın rengine kandım...”
 
Sana veda etmeyeceğim, gerek yok! Ne de olsa hep bu toprağın sesisin. Mahzuni’nin sana yazdığı dizeleri okur, susarım:
 
Serin olur Ilgaz Dağı’nın başı
Seninle çok yedik ekmeği aşı
Mahzuni Şerif’in gara gardaşı
Bir doğup bir batan Neşet hoş geldin.
 
Şimdi bizim durduğumuz yerde değil de başka bir yerde, az ötede, buluştunuz işte.
 
Bugün hepimiz seni konuşuyoruz, yeniden aramıza hoş geldin usta!

Etiketler: kültür sanat
İstihdam