02/08/2021 | Yazar: toksababy

Toksababy Tokyo’dan bildiriyor: Tokyo Olimpiyatlarında en az 168 açık LGBTİ+ sporcu mücadele ediyor. Bu rakam, 2016 Rio Olimpiyatlarının üç katından fazla.

İlklerin, salgının ve gökkuşağının olimpiyatları Kaos GL - LGBTİ+ Haber Portalı

Beyaz gömlekli ve mizah duygusundan yoksun insanlar diyarından bildiriyorum tatlım.

Son aylarınızı ıssız bi adada ya da başınız kuma gömülü falan geçirmediyseniz zaten biliyorsunuzdur, Olimpiyat Oyunları, Covid-19 salgını yüzünden bir yıl ertelemenin ardından Temmuz'un son haftası Tokyo'da başladı.

Bu sene Olimpiyatların resmi sloganı: "Discover Tomorrow (Yarını Keşfet)" olarak belirlendi. 1894’ten beri kullanılan "Citius, Altius, Fortius” – “Daha hızlı, Daha yüksek, daha güçlü” sloganına, Uluslararası Olimpiyat Komitesinin onayıyla, “Together” ifadesi eklendi. Böylece yeni slogan, "Citius, Altius, Fortius, Communiter” oldu.

Bu yıl ilk kez, geçit töreninde kadın ve erkek sporcular, ülkelerinin bayraklarını birlikte taşıdı. Yine tarihte ilk kez, kadın ve erkek sporcular birbirlerine karşı yarıştılar. Hem de triatlon gibi inanılmaz dayanıklılık gerektiren, 1.5 km açık denizde yüzme, 40 km bisiklet ve 10 km koşudan oluşan, vicdan yoksunu bir disiplinde.

Tokyo Olimpiyatlarında en az 168 açık LGBTİ+ sporcu mücadele ediyor. Bu rakam, 2016 Rio Olimpiyatlarının üç katından fazla. 2014 Soçi Kış Olimpiyatları öncesi lezbiyen olarak açılan Kanadalı patenci Anastasia Bucsis şöyle diyor: “Yönelimimi fark ettiğimde kendimi çok yalnız hissetmiştim çünkü dürüst olmak gerekirse, örnek alabileceğim veya özdeşleşebileceğim kimsem yoktu. Bu rakamları görmek, beni çok heyecanlandırıyor.” 

Açık kimlikli LGBTİ+ kadınların sayısı, erkeklerin sekiz katı! Bu kadınlar, Tokyo’da şimdiye kadar en az altı madalya kazandılar, yasss queens!

İtiraf etmek gerekirse, bütün bu güzelliklere tanık olma fırsatına rağmen burada olmak zor. Japonya Olimpiyat Oyunları'nı kendi halklarının çok yoğun itirazlarına karşın, Komitenin baskısıyla düzenledi. Bunun hıncını da gelen yabancılardan, sporcu ve gazetecilerden çıkarır gibiler. Aşırı katı ve insanın temel ihtiyaçlarını (beslenme!?!) hiçe sayan koşulların yanı sıra, Olimpiyat ruhunu hissetmek de olanaksız. Milli kıyafet beyaz gömlek, milli şarkı sessizlik. Her şey katı, kuru ve yapay.

Misal, Olimpiyat Oyunları tarihte ilk kez seyircisiz gerçekleştiriliyor. Müsabakalar sırasında geçmiş olimpiyat oyunlarına ait ses efektleri kullanılıyor. Müsabaka aralarında, dev ekranlardan taraftar videoları yayınlanıyor, sanki taraftarlık ya da spor heyecanı bir stüdyoda kaydedilmiş 20 saniyelik videolarla aktarılabilirmiş gibi... Epey de zevzek videolar. Örneğin bizimkinde, ameliyathane gibi beyaz fon önünde “Kırmızı – Beyaz, Türkiye” diye bağıran iki kişi var. Diğer ülkelerinki de aynı format, Fransa için “Allez Les Bleus” diye tezahürat yapan biri filan. Bu 20 saniyelik videonun devamında, sekizli kelebek ekran giriyor ve Japonlar bozuk kırık bir aksanla eşlik ediyor slogana. Hakikaten zevzeklik ayol. Japonlar pek alıngan bir millet, böyle şeylere ağzımı yaya yaya gülemiyorum ama söyleyeyim, basın tribününde herkesin kafasını öne eğip kıs kıs gülüyor.

ilklerin-salginin-ve-gokkusaginin-olimpiyatlari-1

Olsun, biz gene güzelliklerden bahsedelim. 13 yıl önce gey olarak açılan bebeksi İngiliz Tom Daley, erkekler senkronize 10 metre platform kategorisinde altın madalya kazandı. İngilizlerin “eye candy” dedikleri Daley, madalya töreninden sonra "Eşcinselim ve de Olimpiyat şampiyonuyum demekten inanılmaz derecede gurur duyuyorum. Gençken hep yalnız, farklı ve dışlanan biri olduğumu düşünürdüm, kim olduğumu düşününce hiçbir şey başarabileceğimi varsaymazdım. Olimpiyat şampiyonluğum, bizim de her şeyi başarabileceğinizi gösteriyor. Umarım dünyanın herhangi bir yerindeki, herhangi genç bir LGBT birey, şu anda yalnız olmadığını görüyordur. Her şeyi başarabilirsiniz" dedi.

Madalya töreninde sporcular genellikle ülkelerinin milli marşları çalındığında gözyaşı dökerler. Daley’nin gözlerinden akan yaşlar bence “God Save The Queen” için değil, LGBTİ+ olmanın gururuylaydı.

ilklerin-salginin-ve-gokkusaginin-olimpiyatlari-2

Elbette bizim de kendi “eye candy”lerimiz var. Öncelikle tüm kadın voleybol takımımızı buradan selamlamak isterim. İsim verirsem bazı cadalozlar kesin madilik yapacak, yok efendim Meryem daha güzeldi, niye Zehra yazmış, bilmem ne! Uğraşamam! Jimnastikçi İbrahim Çolak ise maşallah bu tür bir tartışmaya mahal bırakmayan bir bebeksi.

ilklerin-salginin-ve-gokkusaginin-olimpiyatlari-3

Olimpiyat ateşini Japon tenisçi Naomi Osaka yakmış olabilir ama açılış töreninde Polinezya’nin 100 bin nüfuslu minik Tonga adasının bayrağını taşıyan Pita Taufatofua Japonya’yı -en hafif tabirle- ateşe verdi. Japon televizyon kanalları, kendi sporcuları kadar, Tongali ve Vanuatulu bayrak taşıyıcılarını da gösterdiler.

ilklerin-salginin-ve-gokkusaginin-olimpiyatlari-4

Şimdi gözler Yeni Zelandalı halterci Laurel Hubbard’da. 43 yaşındaki Hubbard, Olimpiyat Oyunları'nda yarışacak ilk trans kadın sporcu olacak. Kadınlar halter kategorisinde 87 kg'da Yeni Zelanda'yı temsil edecek. Normalde çok da popüler olmayan halter sporunu, Hubbard’in yarışacağı gün, dünya çapında yüz milyonların izlemesi bekleniyor.

Ay böyle işte ya. Şugar şeyler. Keşke siz de olsaydınız bebişler.

*KaosGL.org Gökkuşağı Forumu’nda yayınlanan yazı ve çizimlerden yazarları ve çizerleri sorumludur. Yazının ya da çizginin KaosGL.org’ta yayınlanmış olması köşe yazılarındaki veya çizimlerdeki görüşlerin KaosGL.org’un görüşlerini yansıttığı anlamına gelmemektedir.


Etiketler: yaşam, spor, dünyadan
nefret