26/01/2022 | Yazar: Koray Başar

Son dönemde ikili cinsiyeti benimsemiş tıbbın ya da ailenin endişeleri yerine interseks bireyi ve haklarını merkeze alan bir yaklaşım tıbbi uygulamada yaygınlaşmaktadır. Bu yaklaşımda mümkün olduğunca kişinin kendisiyle ilgili kararlara katılması desteklenir.

İnterseks ve ailesine yaşam boyu ruh sağlığı desteği Kaos GL - LGBTİ+ Haber Portalı

Cinsiyet gelişimi geniş bir çeşitliliğe imkân tanıyan çok aşamalı bir süreçtir. Beden yapılarının ortak bir kaynaktan kişiye özgü şekilde farklılaşmasını düzenleyen çok sayıda etken, hem doğum öncesinde hem de sonrasında rol oynayarak bu genişlikte bir çeşitliliğe neden olur. Cinsiyet tek karşılığı olan bir kavram, tek boyutu olan, sadece üremeyle ilişkili bir yapı olarak kabul edildiğinde, doğduğunda kişinin cinsiyeti üreme organlarına bakılarak tayin edilir. Kişinin hangi cinse ait olduğu da üremeyle sonuçlanacak kadın/erkek ikiliği içinde tanımlanır. Yasal olarak bu cinsiyet belgelere işlenir, ebeveyne “çocuğunuzun cinsiyeti budur” denilir. Bu yaklaşımla bile bedenin cinsiyetle ilişkilendirilen tek yapısı üreme organları değildir. Ergenlikle birlikte salıverilen hormonlarla ikincil bedensel özellikler kazanılır. Cinsiyet ikili gruplar halinde değerlendirip arada bulunan farklara göre bazı bedensel özelliklerin erkeklere, bazılarının kadınlara özgü olduğu söylenir. Oysa ne üremeyle ilgili organlar, ne de ergenlikle gelişen bedensel özellikler bu ikiliğe kesin bir şekilde uyarlar. Aksine bütün bu özellikler kişiler arasında geniş bir çeşitlilik gösterirler. Dahası cinsiyetle ilişkilendirilen herhangi bir bedensel özellik, diğer bedensel özellikler için de mutlak belirleyici değildir. Örneğin bir insanın bedensel kıllanması bir cinsiyetle ilişkilendirilirken, sesi başka bir cinsiyetle ilişkilendirilen yönde gelişebilir; üreme organları kişinin kromozomlarına bakarak beklenen cinsiyet yönünde gelişmeyebilir. Dolayısıyla, cinsiyet gelişimi ile ilgili çeşitliliğin izlerini her bedende takip etmek mümkündür. 

Bedenin cinsiyetle ilişkilendirilen özellikleriyle, bireyde bir arada gelişmeleriyle ilgili bu çeşitliliğe rağmen, doğduğunda kişinin sahip olduğu cinsiyetle ilişkilendirilen bedensel özellikler, tıbbın kural kabul ettiği kadın/erkek ikiliğinden birine tam olarak uygun olmadığında geleneksel tıp bunu bir sorun olarak görür. Eskiden tıpta bu durumda kişiler için, antik zamanlardan beri kullanılan “hermafrodit” terimi kullanılıyordu. Geçtiğimiz yirmi yıl içinde hermafrodit terimi yerini “cinsiyet gelişim bozukluğu” tanısına bıraktı. Halen kayıtlarda, araştırmalarda kullanılan tanı bu olsa da durumu hastalıkla eşleştirdiği için kullanılması çok tercih edilmiyor. Maalesef Dünya Sağlık Örgütünün önümüzdeki günlerde uygulamaya geçecek tanısal sınıflandırma sisteminde de (ICD 11)  bu kategori korundu. Bu kişilerin kendileri için sıklıkla tercih ettikleri tanımlama olan “interseks” yaygın olarak kullanılıyor; bunun yanı sıra cinsiyet gelişiminde çeşitliliğe vurgu yapılmasına özen gösteriliyor. 

Cinsiyetle ilişkilendirilen bedensel özelliklerin gelişimiyle ilgili eskiye göre çok fazla bilgimiz varsa da, bu sürecin her adımı, rol oynayan her etken belirlenmiş değil. Bazen doğumda cinsiyet tayininde güçlük yaşandığında, bazen yaşamın daha sonraki dönemlerinde bedensel özelliklerin bir cinsiyet yönünde tutarlılık göstermediği anlaşıldığında bu durum açığa çıkıyor. Cinsiyetle ilgili özelliklerin gelişim sürecinin bazı adımlarında yaşanılan farklılıkların cinsiyet tayininin ötesinde sağlıkla ilgili önemli olabilecek sonuçları olabilmekte ve bazen müdahale gerekmektedir. Ancak bedensel özellikler açısından doğumda veya daha sonra ikili cinsiyet doğrultusundan her türlü sapmayı “hastalık” ya da “bozukluk” olarak yaftalamak doğru değildir. İnterseks olma durumunu bozukluk olarak kabul etmenin işaret ettiği, bunun cinsiyetle ilgili temel bir bozukluk olduğudur. Oysa böyle olmak zorunda değildir. Onlarca farklı nedenle ilişkilendirilen çok sayıda interseks durum vardır. Cinsiyetle ilgili tüm bu özellikler iki kategoriden birine sığmadığında bu her şekilde bireysel ya da sosyal yaşamında kişiyi sıkıntıya sokup önem verdiği alanlarda işlevselliğini bozmayabilir. Tüm interseks durumların bozukluk kabul edilmesi, bu özelliklerin sadece bedenle ilgili değil, cinsiyetin kişisel, toplumsal yönüyle, cinsellikle ilişkili olduğu, bunlarla ilgili kişinin ruhsal yapısının, bireysel, sosyal işlevlerinin bozuk olduğu, olacağı ön kabulüyle ilişkilidir. Oysa cinsiyet kimliğini, cinsiyet ifadesini, cinsel yönelimi belirleyenin bedensel özellikler olmadığını artık biliyoruz. Dahası cinsiyetin bedensel herhangi bir yönüyle ilgili çeşitliliğin neresinde olduğu kişinin ruhsal yapısının diğer öğelerini de belirlememektedir. 

Kendisi bir bozukluk olmasa da cinsiyetle ilgili tüm özelliklerin ikilikler halinde düşünülmesi, herhangi bir yönüyle bundan saptığında kişinin bir bütün olarak aykırı kabul edilmesi nedeniyle interseksler toplumda damgalanmaya ve ayrımcılığa maruz kalırlar. Damgalanma ve ayrımcılık bazen kişi kendisi durumun farkında değilken, çok küçük yaşta başlayabilir. Cinsel kimlikle ilgili ayrımcılığa maruz kalan tüm gruplarda olduğu gibi kişinin kendisinin yakın çevresinde gördüklerinden, çevresi ve ailesinin beklentisinden farklı olduğunu ayırt etmesiyle bu damgalanma içselleştirilebilir. Özellikle de benzer deneyimi olan diğer kişilerle temas kurulamadığında, durumla ilgili yeterli bilgi olmadığında içselleştirilerek benimsenen olumsuz yargılar kişinin benlik değeri ve birçok ruhsal özelliğini olumsuz etkileyebilir. İkili ilişkilerde deneyimlenen ayrımcılık ise bazen aile, bazen de sağlık çalışanları eliyle yoğun bir şekilde hissettirilir. Ergen ve erişkin dönemde sosyal çevre ve ikili ilişkilerde, farklı toplumsal bağlamlarda maruz kalınan ayrımcılık, sözlü ve fiziksel şiddet açısından interseksler diğer cinsel kimlik gruplarından da kötü durumdadır. Kimlikle ilişkili yaşanan bu süreğen damgalanma ve ayrımcılığın sağlığa etkilerinin birçok durumda bedensel özelliklerin ötesinde olduğu söylenebilir. Dolayısıyla her yaşta interseks ve ailesine hizmet veren sağlık çalışanının damgalanmanın olası etkilerini dikkate alması, kişiyi ve aileyi ayrımcılık ve etkileri karşısında güçlendirmeyi hedeflemesi gereklidir. 

Tıp ne yapardı, artık ne yapıyor?

İnterseks olmayla ilişkili tıbbi durumlar çok çeşitli oldukları için tek bir tıbbi yaklaşımdan bahsetmek mümkün değildir. Bununla birlikte interseks durumlara tıbbi yaklaşımın genel ilkeleri zaman içinde önemli ölçüde değişim göstermiştir. Ancak halen izlerini gördüğümüz yaklaşım, ikili cinsiyet yaklaşımını benimsemiş tıbbın, bunun dışında tüm bedensel özellikleri, çoğu zaman kişinin gıyabında sorun kabul etmesi ve ikiliğe uydurmaya çalışmasıdır. Kişiye cerrahi girişimler ve hormon tedavileriyle bir cinsiyete uygun yönde yapı, belki de işlev kazandırmak mümkün olabilmektedir. Geleneksel olarak bu girişimleri mümkün olan en erken dönemde uygulamanın kişinin iyiliğine hizmet ettiği varsayılmıştır. Müdahale için acele edilmesinde cinsel kimlik gelişimiyle ilgili artık geçerli olmayan eski kabullerinin -bedensel özelliklerin ve ailenin yetiştirme biçiminin kişinin cinsiyet kimliği, ifadesi ve cinsel yöneliminin belirlenmesi ve gelişimi üzerinde temel belirleyiciler olduğu yanılsaması- etkisi olmuştur. Özellikle yaşamın erken döneminde yapılan girişimlerde, belirsizlik nedeniyle ruhsal olarak zorlanan, açıkça bir kriz hali yaşayan ailenin bu yönde ısrarının da etkisi olabilmektedir. 

Böylesi erken girişimlerle ilgili önemli bir sorun kişinin ve çoğu durumda aile üyelerinin tıbbi durum, uygulama seçenekleri ve sonuçları konusunda yeterince bilgilendirilmemesi, çoğu durumda kişinin olurunun alınmamış olmasıdır. Maalesef çoğu durumda ailelerden çocuklarından kendisiyle ilgili bilgiyi gizlemeleri de istenmekte ya da ailenin talebi bu yönde olmaktadır. “Düzeltici” yaklaşımın beklenen amaca hizmet etmediği, ister cerrahi, ister hormon tedavileriyle, belirli bir cinsiyet tayini ve o yönde yetiştirmeyle kişilerin yaşadığı güçlüğün ortadan kalkmadığı yıllar içinde görülmüştür. Dahası sıklıkla hayatın erken döneminde yapılan bu girişimler dizisinin ciddi anlamda travmatize edici etkileri olabilmektedir. Yapılan işlemler yanlış olmasa bile kendilerinin düzeltilmesi gerektiği mesajı, kendileriyle ilgili bu durumu gizli tutmalarının gerekliliğinde ısrar, yaşadıkları öğrenilirse başkaları tarafından kabul görmeyeceğine ilişkin aile ve hekimlerin sözbirliği içinde olması, kişilerde damgalanma ve ayrımcılığa karşı dayanıklılık geliştirmemekte, aksine kişinin bunları içselleştirmesini pekiştirmektedir. Bedensel özellikleri cinsiyete yapısal olarak uydurmak için yapılan kimi işlemlerin ileride cinsel zevk ve uyarılmayla ilgili olumsuz etkileri de olabilmektedir. 

Son dönemde ikili cinsiyeti benimsemiş tıbbın ya da ailenin endişeleri yerine interseks bireyi ve haklarını merkeze alan bir yaklaşım tıbbi uygulamada yaygınlaşmaktadır. Bu yaklaşımda mümkün olduğunca kişinin kendisiyle ilgili kararlara katılması desteklenir. Birçok ülkede, birçok merkezde yaşamsal gereklilik olmadığında, geri dönüşlü olmayan tıbbi işlemlerin kişilerin karar süreçlerine dâhil olabilecekleri yaşlara ertelenmesi bununla ilgilidir. Ülkemizde yeterince yaygın, yeterince standart hale gelmiş bir yaklaşım değilse de, Türk Tabipleri Birliği’nin Etik Bildirgelerinde bu yaklaşım benimsenmiştir. Güncel yaklaşım tıbben acil ve yaşamsal girişimleri dışlamadığı gibi, yaşamın erken döneminde cinsiyet atanmasına da engel değildir. Bunun için hangi interseks durumlarda hangi cinsiyet kimliğinin geliştiğiyle ilgili giderek artan sayıda izlem çalışmasıyla elde edilen bilgi kullanılmaktadır. Ancak eskiden varsayıldığının aksine atanan cinsiyetle cinsiyet kimliğinin örtüşmeyebileceği kabul edilir ki bu uyuşmazlık intersekslerde genel toplumda olduğundan daha yüksek oranda görülmektedir. 

Daha önceki tıbbi yaklaşımla izlenmiş, müdahaleye maruz kalmış çok sayıda insan olduğu bilinmektedir. Bedensel, ruhsal, cinsel, sosyal sorunlar yaşadıkları araştırmalarla ortaya konan bu grubun gereksinim duydukları sağlık hizmetine erişebilmeleri ise oldukça güç. Yapılan araştırmalar başka nedenlerle başvurduklarında, sağlık alanında da ayrımcılığa maruz kalmanın yaygın olduğunu göstermektedir. Bu durum, kişilerin yardım arama davranışını olumsuz etkiliyor olabilir. Dahası kurum olarak tıbbın elinden çektikleri nedeniyle uzak duruyor olabilirler. Nihai olarak, sağlık çalışanlarının bu grubun destek gereksinimlerine aşina, uygun destek vermeye yetkin olduğunu söylemek zordur. 

İnterseks durumlara yaklaşımdaki değişim olumlu yönde olsa da, tıbbi desteğin sadece tanı koyma ve tıbbi müdahalelerle sınırlı kalması önemli bir eksiklik olacaktır.  Zira kişinin de, ailenin de çok ciddi psikososyal desteğe, bu desteğin sürekliliğine ve sistemli bir şekilde sunulmasına ihtiyacı var. Baştan itibaren etkileşim içinde oldukları sağlık kurumlarında tanı, nedene yönelik araştırmalar, gerekli tıbbi destek ötesinde kapsamlı bir bakım planı yapılmalıdır. Bu plan, ailenin de kişinin de her aşamada bilgilendirildiği, karar süreçlerine dâhil edildikleri şekilde sürdürülmelidir. Erken dönem girişimlerin beklenen etkiyi göstermedikleri açık olsa da, kapsamlı psikososyal destek sağlanmadan bunların önüne geçilmesi de mümkün ya da yeterli görünmemektedir. 

Yaşam boyu ruhsal destek: Kişiye ve ailesine

Kişinin interseks olduğunun anlaşıldığı dönemden bağımsız olarak, hem kişiyle hem de ebeveynle görüşürken dikkat edilmesi gereken kimi hususlar vardır. Öncelikle bu durumu “normalleştirmek” gerekir. Tanı aşamasında kişi ve ailesi yaşananın sadece kendi başına gelen, neredeyse insan olmakla bağdaşmayabilecek, daha önce hayal edemediği bir durum olarak algılayabilmektedir. Son gözden geçirmelerde toplumda yaygınlığının % 1.7 olduğunun bildirildiğini söylemek gerekir. Sadece kendi başlarına gelen, sağlık çalışanlarının ne yapacaklarını bilemedikleri bir durumda olmadıklarını, bu konuda destek alacaklarını, yalnız kalmayacaklarını, deneyimli sağlık merkezleri olduğunu vurgulamak gerekir. 

Dikkatli, özenle dinlemek ve kaygılanılan özel alanların saptanması önem taşır. Sağlık çalışanının değil kişinin zihnini meşgul edenlere ve tasalarına odaklanmaya, yardım etmeye çalışmak uygun olur. Bu aşamada paylaşılacak tıbbi bilginin mesleki jargondan kaçınılarak, açık ve anlaşılır bir şekilde paylaşılması, her tetkikin neden yapıldığının aktarılması önemlidir. Bu kadar yoğun kaygı yaşanan bir durumda, özellikle aşina olunmayan bilgilerin kolay sindirilmeyeceği akılda tutularak bu görüşmelerde ve yapılan bilgilendirmelerde yinelemek kural olarak benimsenmelidir.

Cinsiyet gelişiminin sergilediği çeşitliliğin olağan olduğunun vurgulanması önemlidir. Her durumda grup içi değişkenliğin, çok boyutluluğun ve karmaşıklığın, özellikle de bireye özgülüğün altının yinelenerek çizilmesi gerekir. Bedenin cinsiyetle ilgili özellikleri ve toplumsal cinsiyetin ikili sistemler ötesinde anlatılması önem taşır. Kullanılan dilin hassas ve saygılı olmasına özen göstermek, örneğin, bozukluk, hastalık yerine ‘durum’ demek uygun olacaktır. Cinsel kimlikle ilgili olağan çeşitliliğinin ve bedensel özelliklerden bağımsız geliştiklerinin vurgulanması kişinin kendiyle ilgili kaygılarını, ebeveynin gelişimin nasıl seyredeceğiyle ilgili endişelerini yatıştırabilir. 

Özellikle yaşamın erken döneminde kişinin interseks olduğu anlaşıldığında (sıklıkla da cinsiyet tayini güç olduğunda) aile ciddi desteğe gerek duyar. Özellikle ilk dönem yaşanan yoğun kaygı belirsizlikle ilgilidir. Durumu anlamak, ne yapılabileceğini öğrenmekle ilgili çaresiz, yakın ve uzak çevrelerine neyi ne kadar, nasıl anlatacakları konusunda güçsüz hissedebilirler. Bu yaşanan kriz halinin yatışacağını düşünerek bazen aileler tıbbi girişimler için hekimlere ısrar edebilir, bazen de hekimler krizin böylece yatışacağını düşünebilir. Ancak bu kaygının, sıkıntının tıbbi işlemlerle yatışmadığını gösteren çalışmalar vardır. Dolayısıyla zor olan bu olsa da, sağlık çalışanlarının ailenin başta verdiği tepkiyi de yönetmesine imkân verecek psikososyal desteği sağlayabilmesi gerekir. 

İnterseks ailesinin, ebeveyninin, ilk dönem yaşadığı süreç cinsiyet kimliği, ifadesi ve cinsel yönelimle ilgili ayrımcılığa uğrayan diğer cinsel kimlik grupları (LGBT+) yakınlarının açılma sonrası yaşadıklarına benzerdir. Ancak çoğu interseks birey ya konuşamayacak kadar küçüktür ya da kendisi ne yaşadığı konusunda bilgi verebilecek durumda değildir. Dolayısıyla durumun kabul edilmesi diğer ailelerden daha yoğun ve yineleyici bir çaba gerektirebilir. Aileler sıklıkla kendi yaklaşımları ve yetiştirme biçimlerinin kişinin cinsel kimlikle ilgili özelliklerini şekillendirebileceğini düşünebilir. Bu endişeli bir bekleyişe neden olabileceği gibi çocukla uzun vadede ilişkiyi bozabilecek yapay tutumlara, yersiz suçluluk ve yetersizlik hislerine neden olabilir. Oysa cinsel kimlik yetiştirme tarzıyla, model almayla şekillenmez. Ailenin cinsiyetin bedensel ve ruhsal gelişimiyle ilgili çeşitliliğe açık olabilecek, çocuğun önünde değil, onunla birlikte hareket edecek, onu koruyacak şekilde yanında durabilecek hale getirilmesi hedeflenmelidir. Bunu sağlamadan yetiştirilecek cinsiyetin tayin edilmemesini beklemek, çocuğun cinsiyetsiz yetiştirilmesini önermek uygulanabilir, gerçekçi seçenekler değildir. Benzer deneyimi olan ebeveynler ile temas kurulabilmesi çok etkili olabilir; buna sağlık çalışanlarının aracılık etmesi uygun olacaktır. 

Kişinin kendisinden yaşadığı durumla ilgili bilginin gizlenmesinin ruhsal açıdan herhangi bir faydası yoktur. Yapılması gereken yaşına, gelişimsel döneme, merakına uygun şekilde bilgi verilmesidir. Bu konuda aileye de destek olunması önemlidir. Cinsel kimlikle ilgili çeşitliliği bilmek, bunların birbirinden üstün ya da avantajlı olmadıklarını anlamak hem aile hem de kişinin daha sağlıklı bir gelişim sürdürmesine, kişinin otantik benliğini daha sancısız bir şekilde ifade edebilmesine imkân sağlar. Hem kişi hem de aileyle interseksle ilgili kalıp yargıları ele almak ve onları sorgulayabilmek için bilişsel başa çıkma becerilerinin geliştirmeyi desteklemek ruhsal ve sosyal açıdan güçlendirici olacaktır. 

Destek grupları veya benzer durumda kişilerle temasın desteklenmesi, sağlanması interseks kişiler için de önem taşır. Yüz yüze etkileşim kurmak, buna yönlendirmek kolay olmasa da, ulusal ve uluslararası interseks gruplarına, örgütlerine, bilgi kaynaklarına yönlendirmek, LGBTİ+ ve aile örgütlerinin bu konuda hazırladıkları yayınları önermek oldukça güçlendirici sonuçlar verebilmektedir. Çocukla ebeveyn arasında bilgi, duygu, deneyim paylaşılması, karşılıklı desteğin geliştirilmesi için destek sağlanmalıdır. Aile ve benzer güçlük yaşayan akran desteğinin ötesinde, kendisiyle ilgili bu bilgiyi paylaşmak istediğinde uygun şekilde aktarabilmesi için, farklı bağlamlara uyarlanabilen anlatılar geliştirilmesi çok kolaylaştırıcı olmaktadır. İnterseks durumun nasıl paylaşılabileceği konusunda aileye de destek sağlanmalıdır. Hem kişi hem de ailesi en çok gereksinim duydukları dönemde bu durumu en yakınlarından dahi saklamak ihtiyacı duyduklarında yalnız kalmakta, olağan sosyal destek sistemlerini kullanamamaktadır. 

Tıbbi desteğin nihai hedefi kişinin kendisiyle uyumlu bedensel ve toplumsal cinsiyet özellikleri kazanması olmalıdır. Yaygın toplumsal yargılar da, kurumsal tıp da insanların sergilediği çeşitliliğe karşılık gelmeyen, tek tip insan beklentisini besleyebilmektedir. Bedensel bütünlük adına kişilere dayatılan bu ideal özellikler, sadece intersekslerin değil tüm insanların kendilerini kıyaslamalarına, eksik ya da fazla hissetmelerine neden olan gerçekçi olmayan değerlendirmelerine zemin hazırlamaktadır. Hekimin, ailenin ya da toplumun beklediği değil de kişinin kendisiyle uyumlu özellikleri keşfedebilmesi, ifade edebilmesi için uygun ortamın sağlanması, yeterli olgunlaşmanın beklenmesi gereklidir. Kişinin bedensel, ruhsal ve sosyal olarak iyilik halini deneyimleyebildiği durumun ne olduğunu, başkalarının beklenti ve yargılarından olabildiğince bağımsız keşfetmesi, konforlu hissettiği özelliklere sahip olmakla ilgili mümkün olan desteğe erişebilmesi sağlanmalıdır. Kişinin kendisiyle ilgili bu tercihleri tüm yaşamı boyunca sabit kalması gereken özellikler de değildir. Bu özellikleri edinmekle ilgili girişimler söz konusu olduğunda bunlara hekimin değil, hâkimin değil, kişinin iradesi yön vermelidir. Bunun için de, özellikle geri dönüşlü olmayan işlemler için kişinin karar süreçlerine dâhil olabilecek zihinsel olgunluğa erişmesinin beklenmesi gerekir. Bu yaş sınırı her zaman ve her işlem için reşit olmak anlamına gelmemektedir. Ruh sağlığı uzmanları gelişimin farklı evrelerinde bu zihinsel olgunluğu değerlendirme yetkinliğine sahiptir. Hem kişiye hem de aileye yaşamsal, işlevsel veya elektif, tüm tıbbi işlemlerin olası risk ve faydalarıyla, seçenekler sunularak açıkça aktarılması gereklidir. 

Cinsiyet kimliğini yaşamın erken döneminde yapılacak bir değerlendirmeyle kestirmek mutlak bir şekilde mümkün değildir. Ne tıbbi işaretler, ne erken ruhsal değerlendirmenin mutlak sonuç vermeyeceği bilinmektedir. Cinsiyet kimliğinin doğumda veya tıbbi değerlendirme ve süreç sonrasında tayin edilen cinsiyetle örtüşmemesi halinde yaşanılan zorluk cinsiyetinden hoşnutsuzluk veya cinsiyet uyuşmazlığı olarak adlandırılır. Translara benzer şekilde yaşamın her döneminde cinsiyet uyuşmazlığıyla ilgili ruhsal ve cinsiyet uyum süreciyle ilgili tıbbi destek sağlanmalıdır. 

Sıklıkla intersekslerle ilgili işlemler birden çok tıp uzmanlık alanının bulunduğu ileri basamak sağlık kurumlarında sürdürülmektedir. Bu merkezlerde psikiyatrist ve psikologlara sıklıkla cinsiyet tayini gereken olgularda ya da cerrahi işlemlerle ilgili karar aşamasında başvurulmaktadır. Gerçekten de tıbbi girişimlerle ilgili karar aşamalarında kişinin ve ailenin uzman desteğine ihtiyacı vardır. Ancak interseks ve ailesinin erişkinliğe kadar uzanan uzun süreli ruhsal destek ihtiyacı açıktır. Büyük gruplarda yapılan çalışmalar erişkin intersekslerde belirli bazı özelliklerle ilişkili olarak, özellikle anksiyete ve duygudurumla ilişkili ruhsal bozuklukların genel toplumdan daha yüksek oranda saptandığını bildirmektedir. Belirli interseks durumlar daha fazla risk altında olabildiği gibi, yaş dönemleri açısından da farklılıklar vardır. Özellikle tayin edilen cinsiyetin uyuşmazlığı en belirgin risk artışına neden olmaktadır. Ruhsal bozukluk sıklıkla düşük benlik saygısı, utanç, bedeninden hoşnutsuzlukla ve tıbbi destekten memnun olmamayla ilişkili görülmektedir. Tüm bu bulgular, yaşam boyu koruyucu ve sağaltıcı ruhsal desteğin gerekliliğine işaret etmektedir. Bu desteğin kişiyi ve aileyi damgalanma karşısında güçlendirici, iletişim konusunda yol gösterici ve ruhsal dayanıklılığı arttırıcı etkileri olabilmektedir.

Sonuç

İnterseks olmak nadir bir durum değildir. Farklı cinsiyetlerle ilişkilendirilmiş bedensel özellikleri bir arada bulundurmak da nadir bir durum değildir. İnterseks olmak tüm insanlarda geniş bir çeşitlilik gösteren cinsiyet gelişim sürecinin bir bölümüne karşılık gelmektedir. Bu grupta olmanın sorun görülmesi ikili cinsiyet beklentisine uymamasından kaynaklanmaktadır. Oysa çoğu durumda bedenin ikili cinsiyete uymaması kişiyi hastalıklı hale getirmez; ancak damgalanma ve ayrımcılık kişiye ve ailesine böyle olduğunu hissettirir, kişinin sağlığını bozar. Tıbbi destek gereksinimine yönelik kapsamlı değerlendirme gerekliyse de,  kişinin gıyabında, bilgilendirilmiş oluru alınmadan, kişi karar süreçlerine dâhil edilmeden düzeltme/cinsiyete uydurma çabaları olumlu sonuç vermemekte, yaşam boyu sürebilen bedensel ruhsal sorunlarla sonuçlanabilmektedir. Ruh sağlığı çalışanı hem bireye hem de ailesine yaşamın tüm dönemlerinde psikososyal destek sağlamalı, savunuculuğunu yapmalı, koruyucu ve sağaltıcı ruh sağlığı hizmeti sunmalıdır. İnterseksi merkeze alan, hizmet alan özne olarak aileyi ya da toplumu değil de interseksi benimseyen sağlık hizmeti planlanmalıdır.

*Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi, Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı


Kaynaklar

Bohet M, Besson R, Jardri R, Manouvrier S, Catteau-Jonard S, Cartigny M, Aubry E, Leroy C, Frochisse C, Medjkane F. Mental health status of individuals with sexual development disorders: A review. J Pediatr Urol. 2019 Aug;15(4):356-366. doi: 10.1016/j.jpurol.2019.04.010. 

Cohen-Kettenis PT. Psychosocial and psychosexual aspects of disorders of sex development. Best Pract Res Clin Endocrinol Metab. 2010 Apr;24(2):325-34. doi: 10.1016/j.beem.2009.11.005. 

Cools M, Nordenström A, Robeva R, Hall J, Westerveld P, Flück C, Köhler B, Berra M, Springer A, Schweizer K, Pasterski V; COST Action BM1303 working group 1. Caring for individuals with a difference of sex development (DSD): a Consensus Statement. Nat Rev Endocrinol. 2018 Jul;14(7):415-429. doi: 10.1038/s41574-018-0010-8. 

Delozier AM, Gamwell KL, Sharkey C, Bakula DM, Perez MN, Wolfe-Christensen C, Austin P, Baskin L, Bernabé KJ, Chan YM, Cheng EY, Diamond DA, Ellens REH, Fried A, Galan D, Greenfield S, Kolon T, Kropp B, Lakshmanan Y, Meyer S, Meyer T, Nokoff NJ, Reyes KJ, Palmer B, Poppas DP, Paradis A, Tishelman AC, Yerkes EB, Chaney JM, Wisniewski AB, Mullins LL. Uncertainty and Posttraumatic Stress: Differences Between Mothers and Fathers of Infants with Disorders of Sex Development. Arch Sex Behav. 2019 Jul;48(5):1617-1624. doi: 10.1007/s10508-018-1357-6. 

de Vries ALC, Roehle R, Marshall L, Frisén L, van de Grift TC, Kreukels BPC, Bouvattier C, Köhler B, Thyen U, Nordenström A, Rapp M, Cohen-Kettenis PT; dsd-LIFE Group. Mental Health of a Large Group of Adults With Disorders of Sex Development in Six European Countries. Psychosom Med. 2019 Sep;81(7):629-640. doi: 10.1097/PSY.0000000000000718. 

European Union Agency for Fundamental Rights (FRA) (2020) A Long Way to go for LGBTI Equality: EU-LGBTI II. Luxembourg: Publications Office of the European Union. s.51-56. 05.01.2021 tarihinde https://fra.europa.eu/en/publication/2020/eu-lgbti-survey-results adresinden erişildi.

Hiort O, Birnbaum W, Marshall L, Wünsch L, Werner R, Schröder T, Döhnert U, Holterhus PM. Management of disorders of sex development. Nat Rev Endocrinol. 2014 Sep;10(9):520-9. doi: 10.1038/nrendo.2014.108. 

Jürgensen M, Kleinemeier E, Lux A, Steensma TD, Cohen-Kettenis PT, Hiort O, Thyen U, Köhler B; DSD Network Working Group. Psychosexual development in adolescents and adults with disorders of sex development--results from the German Clinical Evaluation Study. J Sex Med. 2013 Nov;10(11):2703-14. doi: 10.1111/j.1743-6109.2012.02751.x. 

Kleinemeier E, Jürgensen M, Lux A, Widenka PM, Thyen U; Disorders of Sex Development Network Working Group. Psychological adjustment and sexual development of adolescents with disorders of sex development. J Adolesc Health. 2010 Nov;47(5):463-71. doi: 10.1016/j.jadohealth.2010.03.007. 

McCauley E. Challenges in educating patients and parents about differences in sex development. Am J Med Genet C Semin Med Genet. 2017 Jun;175(2):293-299. doi: 10.1002/ajmg.c.31563. 

Türk Tabipleri Birliği Etik Kurulu (2020) Toplumsal Cinsiyet, Cinsiyet Kimliği, Cinsiyet İfadesi, Cinsel Yönelim Eşitliği ve Sağlık Hizmetleri Bildirgesi. Türk Tabipleri Birliği Etik Bildirgeleri içinde. s.80-84. 05.01.2021 tarihinde https://www.ttb.org.tr/yayin_goster.php?Guid=4d13145a-905f-11ea-9b7d-6d38d16eb233 adresinden erişildi.

Weidler EM, Peterson KE. The impact of culture on disclosure in differences of sex development. Semin Pediatr Surg. 2019 Oct;28(5):150840. doi: 10.1016/j.sempedsurg.2019.150840. 

* Bu yazı, Avrupa Birliği'nin mali desteği ile hazırlanmıştır. İçeriğin sorumluluğu tamamıyla KAOS GL’ye aittir ve AB’nin görüşlerini yansıtmamaktadır.

lgbti-esitligi-icin-kat-edilecek-cok-mesafe-var-yayini-turkcede-1



Etiketler: insan hakları, sağlık
İstihdam