30/04/2014 | Yazar: Ahmet Çevik

Stajyer ve çıraklar yaşlarının küçük olmasına rağmen zor şartlar altında çalışıp hayata erken atılırken bunun karşılığında sistem dışına itilmektedir ve hukuki olarak yasal güvenceden mahrum bırakılmaktadırlar.

Yürürlükte bulunan 5510 sayılı kanunun 41 maddesi nedeni ile! Cem Karaca gibi “işçisin, sen işçi kal!” diyemezsin tamirci çırağına…
 
Her er kişi asker doğar, her hatun kişi doğuran askerdir!!! Way arkadaş  way!!!
 
Militarist ve kapitalist sistem kardeşliği tarafından ezilen, yok sayılan stajyer ve çırakların korunaksız kalan haklarını anlatmakta fayda var.
 
Şöyle ki, söz konusu 5510 sayılı Sosyal Güvenlik Kanununun 41. Maddesinde;
 
Kadınlar için; ilk defa sigortalı olarak çalışmaya başladığı tarihten sonra iki defaya mahsus olmak üzere doğum tarihinden itibaren geçen iki yıllık süreyi geçmemek kaydıyla hizmet akdine istinaden işyerinde çalışmaması ve çocuğunun yaşaması şartıyla talepte bulunduğu süreleri hizmete geçen süreye dâhil edilir.
 
Erkekler için; er veya erbaş olarak silah altında veya yedek subay okulunda geçen süreleri borçlanma kapsamında  (askerlikte geçen süreler) hizmete geçen süreye dâhil edilir.
 
Doktora yapanlar, avukat ve hekimler için; sigortalı olmaksızın doktora öğreniminde veya tıpta uzmanlık için, yurt içinde veya yurt dışında geçirdikleri normal doktora veya uzmanlık öğreniminde geçen süreler, sigortalı olmaksızın avukatlık stajını yapanların normal stajda geçen süreleri ve hekimlerin fahri asistanlıkta geçen süreleri, hizmet süresi bakımından borçlanma kapsamına alırken,
 
Mesleki eğitim kapsamında öğrenim gören lise veya üniversitede staj hizmeti yapan stajyer ve çırakları sistem unutmuş gözüküyor!
 
Söz konusu stajyer ve çıraklar yaşlarının küçük olmasına rağmen zor şartlar altında çalışıp hayata erken atılırken bunun karşılığında sistem dışına itilmektedir ve hukuki olarak yasal güvenceden mahrum bırakılmaktadırlar. Niteliği itibari ile kanun koyucu ve idari merciler  mesleki eğitim öğrenimi diyerek stajda ve çıraklıkta geçen süreleri hizmette geçen süre olarak kabul etmemekte, fakat buna karşılık çıraklara ve stajyerlere formalite gereği sigorta sicil kartları verilmektedir.
 
Staj ve çıraklık olgusu yasal mevzuatın yetersiz olması nedeni ile hepimizin bildiği gibi bedensel sömürü, çocuk ve gençlerin istismarı şeklinde uygulanagelmiştir. Sanayide çalışan bir çırak veya stajyeri hemen gözünüzün önüne getirin, ağır şartlarda çalışması bir yana iş öğrenme saiki ile yemiş olduğu dayak ve hakaretlere de katlandığını unutmamak gerekir.
 
Bu nedenle siyasiler zayıf konumda olan çırak ve stajyerlerin haklarının iyileştirilmesi ve korunması için yasal düzenleme yapmak zorundadırlar.
 
5510 sayılı sosyal güvenlik kanunun 41. Maddesi militarist olduğu kadar da kapitalisttir. Bu nedenle her er asker, her kadını doğuran asker olarak görüp hizmet süresi bakımından askerlik ve doğum sürelerini güvenceye alırken askerlik yapmayanı, doğurmayanı sistem dışı kabul etmektedir. Gene avukatın, hekimin ve doktora yapanın staj sürelerini talep halinde hizmet süresine dâhil edebileceği belirtilmişken diğer meslek kollarında ve okullarında staj ve çıraklık hizmeti yapanların hizmette geçen sürelerini tanımaması hakikaten sosyal hukuk devleti adı adına üzücü bir durumdur.
 
Tamam, 1 Mayıs işçi ve emekçinin bayramı ama yok sayılan çırak ve stajyeri unutmayalım.
 
İşçi ve emekçinin bayramı 1 Mayıs kutlu olsun! 

Etiketler: insan hakları, çalışma hayatı
nefret