04/10/2009 | Yazar: Kaos GL

İstanbul'un yeni Emniyet Müdürü Hüseyin Çapkın, bir kahraman edasıyla göreve başlayıp, insan haklarını gözeten bir anlayışla hizmet vereceğine dair ipuçları verdiğinde, çoğu insan yeni bir dönemin

İstanbul'un yeni Emniyet Müdürü Hüseyin Çapkın, bir kahraman edasıyla göreve başlayıp, insan haklarını gözeten bir anlayışla hizmet vereceğine dair ipuçları verdiğinde, çoğu insan yeni bir dönemin başladığını bile düşündü. Ancak Çapkın'ın uygulamaları pek de gerçeğin öyle olmayacağının işaretini veriyor.

İstanbul Lezbiyen, Gey, Biseksüel, Transseksüel ve Travestiler Sivil Toplum Girişimi (LGBTT) üyeleri, Emniyet Müdürü Hüseyin Çapkın’ın gelişiyle, bu uygulamaların arttığını belirtiyor. Ayrımcılığa uğradıkları gerekçesiyle suç duyurusunda bulunmaya hazırlanıyorlar.

Travesti ve transseksüellere uygulanan idari para cezası Kabahatler Kanunu’nun 37. ve 140. maddeleri ile Karayolları Trafik Kanunu’nun ‘yayaların uyacakları kurallar’ başlığını taşıyan 68. maddesinin C fıkrasına dayandırılıyor. Kabahatler Kanunu’nun 37. maddesi, ‘mal ve hizmet satarak başkalarını rahatsız eden kişiden’ söz ediyor. 140. madde ise kimlik bildirmemeyle ilgili. Yeni emniyet müdürüyle, verilen trafik cezasında artış yaşandığı belirtiliyor. Ceza miktarı 69 ile 61 TL arasında değişiyor. Bir kişiye aynı gün birden fazla ceza da kesilebiliyor. İşin ironik yanıysa, araç sürücüleri dışında, trafik kurallarını ihlal ettikleri gerekçesiyle cezalandırılanların sadece transseksüel ve travesti yayalar olması. Hukukçular da bu duruma dikkat çekiyor. Hatta bunu, cinsel kimliklerinden dolayı yapılan bir ayrımcılık olarak niteleyerek, polislerin görevlerini kötüye kullandıklarını söylüyorlar.

Bahane çok
30 yıldır Cihangir’de yaşayan Demet Demir, ‘Evden sokağa çıkamaz hale geldik. Yolda, evin önünde, markette durdurup ceza kesiyorlar. Olay caddede olmuş gibi tutanak hazırlıyorlar. Polisler ceza başına puan alıyorlar, maaşları artıyor. Her sokağı bir polise zimmetlemişler’ diyor. Şişli’de bir arkadaşının başına gelenleri anlatıyor Demir: ‘Arkadaşım mavi kimliğe sahip. Polisler ‘kadın kılığında dolaşan erkek’ diye tutanak tutmuş. Çevreyi rahatsız ediyorsun diye ceza kesmişler. Çarşaflı, cüppeli gezene bir şey yok. Çarşaf giyip mi gezelim?’

Başka bir travestiye, arabasıyla giderken durdurulup, yayalara yönelik cezanın kesildiğini söyleyen Demir, ‘Ceza kesilen kişi o sırada yaya değil sürücü. Tutanağa göre 68. maddedeki ‘yaya yollarında, geçitlerde veya zorunlu hallerde taşıt yolu üzerinde bulunan yayaların, trafiği engelleyecek veya tehlikeye düşürecek şekilde davranışlarda bulunmaları veya buraları saygısızca kullanmaları yasaktır’ hükmü uyarınca işlem yapılmış. Bu keyfiyeti gözler önüne sermeye yeter’ diyor.

Çapkın İzmir’de travestilerin yaşadığı sokağı talan etmişti
Baskılar son bir aydır yani Hüseyin Çapkın göreve geldiğinden beri artmış. ‘İstanbul Emniyet Müdürü İzmir’deyken travestilerin yaşadığı sokağı talan etmişti’diyor Demir, ‘Oradakiler evlerinden çıkamıyorlardı. Çapkın’ın tayini çıkınca arkasından halay çektiler. Hortum Süleyman döneminde ben cezaevine de girdim. Çok yoğun şiddet vardı, bir buçuk yıl kapımın önünde polis bekledi. Şimdi de şiddet var, bir de dolaşım özgürlüğümüzü kısıtlıyorlar. Henüz ceza yemedim ama paranoyak olmaya başladım.’

Ebru Kırancı, cezaların yarattığı başka bir noktaya daha dikkat çekiyor, cezalar faizleriyle birlikte iş imkânı yaratılmayan transseksüel ve travestileri ekonomik anlamda daha da sıkıntıya sokuyor. Ancak kimin umurunda, İstanbul Emniyet Müdürü Hüseyin Çapkın, İstanbul sokaklarını ‘temizliyor.’ Peki insan hakları? ‘Tehlike’ kalksın sonra düşünülür...

Deniz Deniz: Boyalı kuş muamelesi gördüm

Deniz Deniz, Kaos GL dergisinde yazarlık yapıyor ve bir transseksüel olarak yaşadığı sorunları kaleme alıyor.
 
Son günlerde sokakta bile yürüyemeyen travesti ve transseksüellerin yaşadıklarının, İstanbul’da yıllar içinde farklı cinsel kimliğe sahip kişilere yapılan baskıların da canlı şahidi. Hem kendi yaşadıklarını hem de şahit olduklarını anlatıyor.
 
İstanbul’da ne gibi baskılarla karşılaşıyorsunuz?
İstanbul’da yaklaşık dört yıldır baskılar artıyor. İlk başta gözaltılar ve dayak vardı. Ben de kaç defa gözaltına alındım. Tabii travesti olmak yasak değil. Bu yüzden TCK’daki teşhircilik maddesini devreye soktular. Ancak teşhir için cinsel organın teşhir edilmesi gerekiyor. Bir travesti ekmek almaya ya da gece dışarı çıkmış olabilir buna rağmen kötü muamele devam ediyor. Çünkü polise göre bütün transseksüeller fuhuş yapıyor. Davalardan beraat ettik ama amaç uğraştırmak. En son da bildiğiniz gibi trafik cezası çıkardılar. Bir insana yolda yürürken ‘trafiği tıkadığı için’ ceza veriyorlar. Buna cadı avı denir işte. Hüseyin Çapkın Emniyet Müdürü olduğundan beri gündüz bile dışarı çıkamaz olduk.
 
Cinsiyet değiştirmeden önce ne iş yapıyordunuz?
Gazetecilik yapıyordum. Kimliğimi gizlemediğim için basında boyalı kuş muamelesi gördüm. Bir yere kadar yaşadığımın suç olduğunu düşünüyordum. Bu hissiyatı atlatınca insanlara rahatlıkla cinsel kimliğimi söylemeye başladım. Bu sefer suçlamalar geldi. Çalıştığım gazete muhafazakâr bir gazeteydi. Fakat başka muhabirler ‘bizim gazetede asla çalışamazdın’ diyorlardı. Ben yine de orada beş yıl dayandım. Sonra cinsel kimliğimden dolayı işten atıldım. İkiyüzlü olsam problem çıkmazdı. Bize bu kadar baskı uygulayan emniyette bile bir müdürün genç polis adaylarıyla eşcinsel ilişki yaşadığı belgelendi. Peki polisler bana ne hakla bu muameleleri yapıyorlar?
 
Cinsel kimlik hakları için gösterilen dayanışma ne boyutta?
Bir dayanışma var ama bizim gibi insanlar özgürlük alanları kısıtlı olduğu için birbirleriyle çatışabilirler, bu normaldir. Bütün dünyada gey ve transseksüeller çok iyi anlaşamazlar. Çünkü transseksüeller yapı itibariyle heteroseksüel kafalıdır. O yüzden hayata bakışları geyler gibi değildir. Türkiye’de de durum farksız. Biz gey yürüyüşlerine katılmamıza karşın, onlar bizi eylemlerimizde yalnız bıraktılar. Zaten bu ülkede demokrasi mücadelesi veren gruplar bile ‘travestiler de suçlu’ gibi bir bakış açısına sahipler. Ancak LBGTT hakları tüm siyasi oluşumlar için bir eşiktir. Ya kabul edip uygar ülkelere yakınlaşacaklar ya da karşı durup sandıkta cevabını alacaklar. Siz eşcinseller azınlıkta mı sanıyorsunuz. Bir tanışma sitesinin üye sayısı 200 bin. Bu büyük bir rakamdır. Devlet her kurumda bunun eğitimi vermeli. Hepimize birden ‘ibne’ diyorlar. Onlara göre hepimiz Bülent Ersoy’uz , Zeki Müren’iz. Aslında keşke bize ibne deseler. Gey lafından hiç hazzetmiyorum. Ne güzel öz Türkçe bir terimimiz var ibne diye. Bazen bu tutumları toleransa da dönüşebiliyor. Trafikte hata yaptığında travestiye ceza kesilmiyor. Travesti içerden hakaret ediyor, ağır küfürler ediyor, polis ona ceza bile yazmıyor. Niye çünkü adam yerine koymuyor. Öte yandan yaya travestiye trafik cezası kesiliyor.
 
Cinsel kimliğinizi nasıl kabul ettiniz? Ailenizle ilişkiniz nasıl şekillendi?
Bir farklılık gördüler ama önemsemediler. Sonra da gerçek karşılarına çıkınca kabullenemediler. O zamanlar kimliğimi kabullenemiyordum. İstanbul’da üniversite okumaya gittiğimde, kimliğini gizlemeyen insanlarla tanıştım. Belki medyanın da yönlendirmesi oldu. Transseksüel ya da gey olmayan bir insanı asla öyle yapamaz ama olan insan için kendinden saklayan için örnek tipler görmek gerçekten cesaretlendirici oluyor.

“Bu yazı, Avrupa Birliği desteği ile hazırlanmıştır. İçeriğin sorumluluğu tamamıyla KAOS GL’ye aittir ve AB’nin görüşlerini yansıtmamaktadır.”

lgbti-esitligi-icin-kat-edilecek-cok-mesafe-var-yayini-turkcede-1



Etiketler: insan hakları
2024