12/12/2008 | Yazar: Murat Çınar



Fransa'nın girişimi ile Birleşmiş Milletler nezdinde eşcinsel yönelimin dünyanın hiçbir yerinde cezalandırılmaması teklif edildi. Vatikan Teokratik Devleti kanatlarını açarak bir anda gökyüzünü kapladı ve yarattığı karanlık ve güç dolu susturucu etkisi ile 'olmaz' dedi. Kaos GL yazarlarından Murat Çınar, İtalya’da bildiriyor.

KAOS GL – 12/12/2008

Murat Çınar – Torino

Yaklaşık iki hafta önce Fransa'nın girişimi ile Birleşmiş Milletler nezdinde eşcinsel yönelimin dünyanın hiçbir yerinde cezalandırılmaması teklif edildi. Vatikan Teokratik Devleti kanatlarını açarak bir anda gökyüzünü kapladı ve yarattığı karanlık ve güç dolu susturucu etkisi ile 'olmaz' dedi. Aksi halde aynı cinsten olan kişilerin birlikteliklerini tanımayan, örneğin evlilik, devletler bu durumda sanki giyotine konulmuş oluyorlar. Aman İtalya sen ki geylerin birlikteliklerinden allerji duyuyorsun eğer ki şu devrimci Fransızların teklifini kabul edersen mahfolursun çünkü kadın ve erkektir aile denen şey ve evlilik denen kurum. Yazık değil mi sana? Düşünsene gelecek baskılar ardından ne duruma düşeceğini? Ayrıca olur da kabul edersen yarın bir gün 'eşcinsel her açıdan kadınla ve erkekle eşittir' diyecekler ve mahallelerimizde aynı cinsten olup da el ele tutuşan yaratıklar dolaşacak. Hatta hatta tutup da bunları evlendirecekler.

İtalyan tiyatro oyuncusu Ascagno Celestini dün geceki Parla con me (Konuş Benimle) adlı programda açıkça söyledi Fransızların devrimi var ancak tuvaletlerinde kıçlarını yıkadıkları bidetleri yok! Bu arada İtalyanların bidetleri var ancak devrimleri yok demek oluyor ki bizi devrim yapmaktan çok kıçımızı temizlemek daha çok ilgilendiriyor.

Tam da kıç konusunda iken; Ang Lee'nin Brokeback Mountain adlı filmi geçenlerde ilk defa İtalyan televizyonunda gösterildi, aslında gösterilmeye çalışıldı. İtalyancada arkası kırık (ne anlama geldiğini anlatmaya o kadar gerek yok sanırım) olarak hoş insanlarca tercüme edilen ve alaya alınan film uzun lafın kısası sansüre uğradı. Devlet televizyonu kanallarından Rai Due'de gösterilmeye çalışılan bu aşırı pronografik filmdeki şiddet ve derin seks sahneleri tabii ki kesilmek zorundaydı. Hatta o aklı nerede kalmış redaksiyon şefi tutmuş bir de filmi çocukların en çok televizyon başında bulundukları saat olan gece yarısında ve hafta içinde yayınlamaya karar vermişti. Tabii ki gerekli sahneler kesildi biçildi ve film başarı ile İtalyan ahlakının korunmasına ve halkın gelişimine katkı hedefi ile yayınlandı.

Öte yandan reklamların alıp götürdüğü raitinglerin oralara buralara vurduğu zaman olan ünlü prime time’da aynı Rai Due kanalında bayanların yarı çıplak olarak vücutlarını sergilemesinin son derece gerekli olduğu bir bilgi yarışması vardı. Bu saatte ne geylerden korunması son derece gerekli olan çocuklar televizyon karşısındaydı ne de içerik İtalyan aile ve ahlak yapısına ters bir unsur bulunduruyordu.

Ne de olsa bu kanalın sahibi olan bu devletin sözde yöneticisi bu hükümetin seçilmiş adayı olan Milano Belediye Başkanı Letizia Moratti kadınlar üzerinde şiddete karşı olan 25 Kasım günü için hazırlanan ve İsa'nın çarmaha gerilmesi sırasında edindiği pozisyonu temsil eden bir yarı çıplak, yatakta üstü çarşafla kaplı olan bir kadını içeren afişleri yasaklamıştı. Oysaki metroda, billboardlarda, dergilerde, gazetelerde bir tarafımızın bir tarafında kadının meta olarak her şekilde bilhassa reklam sektöründe belki de en çok kullanıldığı kentlerden biri olan Milano halkı bu yarı çıplak kadıncağızdan ve dikkat çekmek istediği konudan dolayı skandalize olmazdı.

Ne yazık ki bu ülkede kadınlar üzerine en çok çalışmayı yapan Eşit Haklar Bakanlığı'nın başında düne kadar erkek dergilerinde çıplak fotoğrafları ile takvim yapmış bir eski manken var. Ne yazık ki bu ülkede hâlâ Vatikan için intihar edenlerin gidecek yeri, yapılacak töreni ve gömülecek mezarı yok. Ne yazı ki bu ülkede yıllar boyu çözümsüz hastalıklarından dolayı ot gibi yaşayan insanların ölümlerini kendi kendilerine karar verme hakları yok. Ne yazık ki Avrupa Birliği'nde sadece bu ülkede sığınmacılarla ilgili bir yasal düzenleme yok. Ne yazık ki bu ülkede yapay döllenme tuttu tuttu bir kere öyle yüz bin kere denenemez, kader işte alın yazısı. Ne yazık ki bu ülkede milletvekillerinin evlenmeden beraber yaşadıkları kişilerin onlarla aynı tüm maddi ve manevi hakları edinme şansları var ancak halkın yok.

Siz de gelip elin arkası kırıklarının cezalandırılmamasını mı istiyorsunuz? Bakın biz eşcinsellerin ölüm cezasına çarptırılmasına karşı değiliz ancak unutmayın ki bu karar halen teklifin sunulduğu 150 ülkece kabul edilmedi. Unutmayın ki Ponzio Pilato halka; ‘Demokrasi sizin hakkınız, birini kurtarma şansınız var’ dediğinde halk İsa ile hırsız arasından hırsızı seçti. İşte bu halkın bizim çizdiğimiz yoldan yürümeye ihtiyacı var yoksa tercihleri gerçekten büyük sorunlar çıkartabilir insanlık için!


Etiketler: insan hakları
İstihdam