09/06/2010 | Yazar: Kaos GL

Pippa Bacca’nın tecavüz edilerek öldürülmesine karşı ortaya çıkan tepkilerin ardında, kendi tavrını ortaya koymak isteyen bazı anarşist/anti-otoriter erkeklerin &

Pippa Bacca’nın tecavüz edilerek öldürülmesine karşı ortaya çıkan tepkilerin ardında, kendi tavrını ortaya koymak isteyen bazı anarşist/anti-otoriter erkeklerin çağrısıyla, 2008’de yaptıkları yürüyüşten sonra oluşturulan Biz Erkek Değiliz İnisiyatifi* aktivistlerinden Atalay Göçer’le Judith Butler Etkinliği üzerine konuşma fırsatımız oldu.
 
Judith Butler “Savaş Karşıtlığı ve Queer Yoldaşlığı” üzerine bir sunum gerçekleştirdi. Gelen katılımcılarda büyük bir beklenti vardı. Öncelikle senin beklentilerini karşıladı mı? Queer tanımınla ve hayatına uyguladığın haliyle Judith Butler’ın çizdiği çerçeve benziyor mu?
Atalay:
Judith Butler’ın Kaos  GL’nin sitesindeki röportajını okuduğumdan savaş karşıtı hareket ve anti militarizm üzerine bir sunum yapacağını biliyordum. Bu beni çok heyecanlandırmıştı. Bu, benim, pek çok aktivistin ve çevremdeki bir çok kişinin ortak noktasıydı.  Farklı politikalar arasındaki bu ilişkilenme nasıl sağlanır. Bunun üzerine bütüncül bir politika/politik hareket ve mücadele nasıl gerçekleştirilir. Böyle bir şeyi okur okumaz inanılmaz bir coşkuyla karşıladım ve sunum da

beklentilerimi karşıladı. Judith Butler’ın söylediklerini aslında bekliyordum. Yani nasıl bir sunum yapacağını tabii ki de bilmiyordum. Ama nasıl bir ittifak kurulabilire dair fikirlerini duyacağımı bekliyordum. LGBTT’ya da feminist hareketin sadece kimlik politikası olarak algılanmaması ve ırkçılığa karşı da tavır sergilemesi gerekliliği çok önemli. Çünkü ırk ve cinsiyet her ne kadar farklı kelimeler olsa da,  ırkçılık ve cinsiyetçilik dediğimizde bu kavramlar yer değiştiren kavramlar olabiliyor. Mesela cinsiyetçilik için, cinsiyet ayrımı yapmak ırkçılıktır tanımını yapabiliriz. Yani bu kavramlar zaten birbirinin yerine geçebilen kavramlar. Ben hiçbir zaman mücadele alanlarını ayrı düşünmemiştim. Judith Butler’ın da bu sunumu yapması, feminist hareket, LGBTT hareket arasında zaten var olan ittifakı ve LGBTT hareketiyle, feminist hareketin de anti militarist hareketle  olan bağını bütüncül bir hareket olarak ortaya sunması ve teorikleştirmesi açısından  çok önemliydi. Göçmen dayanışma ağı olsun, ırkçılığa dair bir eylemlilik ya da feminist mücadele olsun… hep bir arada mücadele ediyoruz. Bu aslında pratikten doğan bir gerçeklik. Yani Judith Butler bir teori düşünmüş, biz de ona göre davranıyor falan olmadık. Judith Butler da var olan bir durumu teorize etmiş oldu. Kafamızda da bu hareketler nasıl birleşire dair daha somut bir çerçeve çizmiş oldu. Bu açısından zihin açıcıydı.
 
Judith Butler mücadele eden insanların düştükleri hata ya da arka plana attıkları bir konu olarak; pratiğimizde, ifadelerimizde eşit ve adaletli olmaktan  bahsetti. Türkiye’de politika yapan insanların, canı yanmış ya da yanmamış buna bakmadan yan yana durmaya dair düşünmesi ve temas etmesi gerekiyor.  Ortak mücadele alanlarının yaratılması konusunda ısrarcı olmanın gerekliliğiyle neler yapılabilinir? Senin yaşadığın pratikler nelerdi?
Atalay:
Hepimizin farklı kimlikleri var ve bu kimliklerimiz geçişken olduğu sürece birbirimizle zaten ilişkileniyoruz. Ama politik bir zeminde bunu nasıl yapabiliriz. Şimdi ben göçmenlerle bir dayanışma içerisindeysem Afgan bir erkeğin İslamcı olması beni ilgilendirmiyor. Beni şuan maruz kaldığı ayrımcılık ve ırkçılık ilgilendiriyor. Hatta Afganistan’da daha çok erkekler öldürüldüğü ya da kaybolduğu için bir şekilde geride kalan kadınlara ayrımcılık uygulanıyor. Bunları bağımsız düşünemiyorum. Kürtler’e karşı  somut bir şiddet somut bir ayrımcılık somut bir tahakküm ve sömürü politikası izleniyor. Bir yok sayma ve yadsıma politikası izleniyor.  Bunu da devlet bütün araçlarıyla empoze ediyor. Bir kimlik militarist bir şeklide sindirilmeye çalışılıyorsa tabi ki buna karşı durmak gerekiyor. Bizim burada devletin şiddetine karşı gelmemiz gerekiyor. Ortaklaştığımız nokta budur. Yani biz ortaklaşmamak için bazı noktalar bulmamalıyız. Somut bir çözüm getirmek için bir araya geleceksek eğer, bizim burada daha olumlayıcı yaklaşmamız lazım. Kürt hareketiyle LGBTT hareketi bir şekilde temas halinde. LGBTT hareketinin içinde pek çok Kürt arkadaş,  Kürt hareketinin içerisinde de pek çok eşcinsel arkadaş var.. Farklı ezilmişliklerimiz, farklı sömürülmüşlüklerimiz olsa bile bedenlerimizin denetimine karşı ittifak sağlayabiliriz. Belli ittifaklar sağlanırken pek çok engelle karşılaşabiliriz. Judith Butler’ın sunumunda da söylediği gibi birbirimizi dönüştürme potansiyelini unutmamalıyız.  Şu kişi milliyetçidir, şunlar militaristtir diye bir kurumla ya da kişilerle ittifak kurulamaz diyemem. Mesela Başıbüyük’te kentsel dönüşüme karşı en çok polise ve devlete karşı direniş gerçekleştirenler mahalle sakinleriydi. Oradaki insanların oy potansiyeline baktığımızda. siyasal olarak uyuşmasam da onların maruz kaldığı şiddete, yerinden edilmelerine ve uğradıkları haksızlıklara karşı onlarla ittifak kurmayacak mıyım? Keza Doğu Karadeniz’de ya da Munzur’da, İzmir’de… hidroelektrik santrallerine ve barajlara karşı mücadelede oradaki yerel halkla dayanışma içinde olmak gerekiyor. Aynı şekilde queer hareketlerin sesinin duyulması ve bir dönüşüme vesile olması açısından da bu dayanışma gerekiyor. İdeolojik olarak düşünmememiz gerekiyor. Bu bizim en büyük hatamızdı. 68’ten bu yana artık bu duruş yavaş yavaş yeni toplumsal hareketlerle de değişmeye başladı. iktidarı hedeflemeden dünyayı dönüştürmeye dair hareket ederken birbirimizi de dönüştüreceğiz. toplum ya da devlete dair belli iktidarlar da kırılma yaşacaklar ve dönüşecekler. Bütün bu hareketler devlete kapitalizme ya da militarizme dair başkaldırılardır.. Bu topraklarda Irak’ta savaşa hayır koordinasyonu Ankara’da yüz bin kişi olarak yürüdü. Bunun içerisinde eşcinseller de vardı, solcular da, anarşistler de, İslamcılar da… Yani bir ortak noktada buluşuldu ve tezkere onaylanmadı. Bu çok somut bir talepti ve kazanımla sonuçlandı. senin gey olmandan dolayı, senin engelli olmandan dolayı, senin farklı ideolojik bir kimliğe düşünceye sahip olmandan dolayı, farklı bir kültüre sahip olmandan ve kültürünün bedenine yansımasından dolayı bir ayrımcılık görüyorsan burada birleşmemek mümkün olabilir mi? kimin için yas tutacağız? Bir beden neye muktedirdir? Bir beden neye ihtiyaç duyar? Bu soruları cevaplamalıyız.
 
Son bir soru olarak, Judith Butler sunumunu insanları vicdani retçi olmaya çağırarak bitirdi. Anti militarist olmak konusunda ortaklaşılsa bile, vicdani retçi olmanın zorluklarından kaynaklı pratikte herkesin kendi cevabı var. Bu konuda sen ne düşünüyorsun?
Judith Butler sunumunda beni biraz rahatsız eden tek nokta vicdani ret mevzusu oldu. Biraz da konuşmanın sonuna denk gelmesiyle şaşaalı bir bitiriş edası oluştu. Eşcinsellerin çürük raporu almasını, bu yüzden  fotoğraf çektirmelerinin çok aşağılayıcı bir şey olduğunu; vicdani redde bulunmamız gerektiğini, hatta “hapse girerseniz de okunacak çok şey var”, gibi bir şey söyledi. “Uluslararası hukuk aracılığıyla mücadele verilebilir” dedi. Bunda farklı bir kahramanlığa öykünme ve özenme tavrı var. Her eşcinselin vicdani retçi olmasını tavsiye etmeli miyiz? Anti militarist hareket Türkiye’de maalesef vicdani retçilerin nasıl bir yaşam süreceğine dair, belli kolektif, yardımlaşmacı bir alan sağlayamıyorken ve bireysel duruşlar genel politikaya dönüşemiyorken bu kadar vicdani retçinin olması neye yarıyor? Bence somut ilkeleri olan bir anti militarist politikayla bu soruya cevap bulmamız gerekiyor.. militarizme karşı bir şey söylemek gerekiyor. Polis şiddetine karşı ne söylüyoruz?. Kürt meselesine, Kıbrıs işgaline ve devlet terörüne karşı ne söylüyoruz?.  Sadece protesto ve ses yükseltmek üzerinden değil katılımcı bir hareketle mücadele etmeliyiz. Somut adımlar atılmadıktan sonra isterse herkes vicdani retçi olsun, herkes hapislerde yatsın. Bunun bir çözüm olduğunu düşünmüyorum. Vicdani redde asla karşı değilim, ama var olan militarizme karşı ya da devam etmekte olan savaşları sonlandırmaya dair farklı politikalar dahilinde farklı eylemlilikler de olmalı.
 
Bize vakit ayırdığın için  çok teşekkür ederim. Tekrar görüşmek üzere..
Atalay Göçer’in Judith Butler’la yaptığı röportajı Express dergisinin çıkacak sayısından okuyabilirsiniz.
* iletişim kurmak için mail adresi: erkekdegiliz@gmail.com
 


Etiketler: kadın
İstihdam