09/05/2011 | Yazar: Cenk Erdem

16.Sadri Alışık Ödüllerinde, Tiyatro Sıfırnoktaiki “Seçici Kurul Özel Ödülü” aldığında ne güzel oradaydım ve bir yandan genç ve bağıms

16.Sadri Alışık Ödüllerinde, Tiyatro Sıfırnoktaiki “Seçici Kurul Özel Ödülü” aldığında ne güzel oradaydım ve bir yandan genç ve bağımsız bir tiyatronun ve gencecik oyuncuların ödülüne sevinirken, bir yandan da aklımdan en çok “Kainatın En Hızlı Saati” geçiyordu.

Tiyatro Sıfırnoktaiki’nin New York’un arka sokaklarını en azından filmlerden bile olsa herkese çağrıştırabilecek mekanları İkinci kat’ta sahneledikleri bu oyun beni fena halde içine almıştı çünkü. Aslında sadece beni değil, “in-yer-face” tiyatrosu olduğuna göre ihtimal izleyen herkesi. Ama bana göre İngiliz yazar Philip Ridley’nin bu olağanüstü oyunu, küçücük bir sahnede bizimkilerle harika bir iş çıkarıyor ve rejisi ve oyuncularıyla “into-your-soul” tiyatrosuna dönüşüyor.

Oyun neyse ki Mayıs ayı boyunca her Salı akşamı saat 9’da devam ediyor, benden söylemesi.
 
Kimi zaman kendimizi günlük hayatın sıkıntılarına fazla kaptırıp, egomuza eninde sonunda yenik düşerek çevremizdeki güzellikleri değersizleştirebiliyoruz ve hepimizin bu oyundaki gibi sert bir tokata ihtiyacı var bana kalırsa… Son derece cesur bu oyunun daha en başında yönetmen Eyüp Emre Uçaray, Cougar karakterini üstünde sadece bir boxer ile izleterek, hepimizi iyi bir sınavdan geçiriyor. Cougar’ı canlandıran Korhan Soydan’ın bedeni kadar oyunculuğu da herkesin imrenebileceği kadar çarpıcı. Her yıl 19. yaşgününü kutlayan ve ancak parlak, genç ve güzel olarak varolabilen Cougar’ın, doğumgünü partisiyle başlayan hikayede, öykü sizi kısa sürede içine alıveriyor ve Cougar’ın günahına girmek istediği ve gençliğini içerek hayatta kalabileceği genç delikanlının da evdeki sözde partiye gelmesiyle beraber hikaye hem eğlendirmeye başlıyor, hem de tabularla oynayarak sertleşiyor. Bu anlamda Cougar’ı canlandıran Korhan Soydan’ın herkesi kendi günahlarını gözden geçirmeye teşvik edecek yalnızlıkları ve zayıflıkları, seyirciyi yer yer hırpalayarak, sonunda hayattaki en büyük kazancın sevgi olduğunu da yüzümüze vuruyor. Cougar’ın genç delikanlıya tutkusu, onu ayartarak hükmetmekten ve patolojik bir narsisizmden daha öte değil, kendine tapabilmek için genç ruhları içine çekmesi gerekiyor. Güzelliğin, çekiciliğin herkesin hayatını kolaylaştırdığı bir dünyada yaşadığımıza göre bu formül aslında sadece Cougar’ın hastalıklı hikayesinde değil, özellikle müzik endüstrisinde de yaşanıyor.

Böyle hikayelerden biri 2003 yılında MTV Ödülleri gecesinde MTV tarihinin en çarpıcı anlarından birinde Madonna, Britney Spears’i dudaklarından öperken gerçekleşiyordu. 80’ler ve 90’lar boyunca popun kraliçesi olarak yıkmadık tabu bırakmayan ana kraliçe, 2000’lerde bir fenomene dönüşen Britney’i öperken aslında gençliğini içiyordu. Nitekim onu öyle bir öptü ki, ruhu çekilen Britney, sonraki yıllarda kendini zor toparladı. Şimdilerde yeni albümü “Femme Fatale “ ile zirveye çıkmayı yeniden başaran Britney, yeni şarkısı “Hold it against me” ile piyasaya çıkar çıkmaz 1 numara olmuşken kendinden 7 yaş küçük Rihanna’nın sansasyonel şarkısı S&M için eşlik ettiği remiksle, Rihanna’nın yaşam enerjisiyle zirvedeki yerini bir kez daha 1 numara olarak sağlamlaştırıyor.
 
Tüm bu gerçekler sosyal psikolojinin de pek inkar edebildiği gerçekler değil, çünkü herkesi güzellik ve gençlik tavlıyor. Yapılan araştırmalara göre ilk izlenim saniyenin 10’da biri kadar bir sürede kafamıza yer ediyor ve ilk izlenimde bile çekicilik ve güzellik bütün puanları topluyor. Tüm bunlarla Cougar’ın hastalıklı, ilişkisinin daha yasal versiyonlarını adapte etmekte en azından popçular için büyük fayda var. Nitekim bir dj olarak, Britney Spears için Sony Music ile gerçekleştirdiğimiz partide, tamamı 20’lerinde gençlerin enerjisi öyle güzeldi ki, bana bile hayat enjekte ettiler diyebilirim. Yaklaşık 17 yaşımdan beri dj’lik yapıyorum ve tam da 6 Mayıs’ta yine büyümüş olacakken, Britney partisiyle eğlence mekanlarındaki profilin artık tamamen değiştiğini bir kez daha oldukça net görmüş oluyorum. Zamanında Madonna ve Michael Jackson’la coşanlar artık evlerinde oturuyorlar ve şimdi bahar geldiğine göre hepimizin genç ruhlarla beslenip tazelenmesi gerekiyor. Tıpkı Beyonce’nin Lady Gaga ile işbirliği yapması gibi ben de artık “Gönül Yazar kafasında” bir ruh haliyle ancak gençlerle beslenebileceğimizi daha iyi anlıyorum. Ama bu arada ihtiyacımız olan sevgi yine kenarlarda köşelerde kalıyor ve en sert gerçek bu. Her ne kadar bütün dünya kafayı dış görünüşle, gençlikle, güzellikle bozmuşsa da bu duruma kaptırmamak için ve sığlıklarımızı ve yalnızlıklarımızı daha iyi görebilmek için Tiyatro Sıfırnoktaiki’de Mayıs ayı boyunca, “Kainatın En hızlı Saati” devam ederken, kaçırmayın diyorum. Sevgiyi kaçırmayın… Saat işliyor…
 

Etiketler: kültür sanat
İstihdam