07/01/2019 | Yazar: Serkan K

Birlikte olamayacağımız gerçeği o kişiyi hala sevmeyeceğimiz anlamına gelmiyor.

“Vally huzursuz bir ruh: hiç sahip olamayacağı şeyi arzular sadece.

‘… Solgun dudakları, ne kadar sevmek isterdim’, derdi. Ve siz, çok sevgilim, siz de aynı şeyleri söylüyorsunuz: ‘Sizi sevmeyi ne kadar isterdim…’

… Bu rastlantıdan çok korkuyorum. Siz de, o hoş iyi niyetinize rağmen, beni hiç sevmiyor olabilirsiniz. Ama ne önemi var, ne önemi var benim için, madem ki ben sizi seviyorum?

Size acı çekmeye can atan bir yürek getiriyorum.” (Renee Vivien’den Kerimeye Mektuplar)


Her aşk bir karşılık bulmalı mıdır? Yoksa bazılarının karşılıksız kalması mı gerekir? Belki de sadece beraber olmayarak sevilebilecek kişiler vardır. Neden her ilişkide sonucun karşılıklı sevgi olması gerektiği yanılsamasına kapılıyoruz? Belki de bu yanılsamadan dolayı doğru inşa edilmeden başlanılan ilişkilerden kısa süre sonra aslında istediğimizin bu olmadığını fark edip uzaklaşıyoruz.

Hayalindeki gibi bir ilişkiye sahip olmak çoğu kişinin istediği ve beklenti içinde olduğu bir durum. Ama bu beklenti çoğu zaman yanlış kişilerden yanlış medetler ummaya yol açabiliyor. Bazı sevgiler vardır ki çok büyük ve bırakması zor gelebilir. Ama bir nedenle yaşanmamaları gerekir. Kimden hoşlanacağımızı seçemeyebiliriz ama nasıl hoşlanacağımız her zaman bizim kontrolümüzdedir. Kimden hoşlanacağımızı seçemeyeceğimiz gibi hoşlandığımız kişinin bizden hoşlanmasını da sağlayamayız. Bu yüzden bir noktadan sonra içinde bulunulan durumun “karşılıksız aşk” olduğunun farkına varılıp bu duygu durumunun güzelliklerinden yararlanmaya başlanılabilir.

Peki ne ola ki hoşlantının karşılığını alamamanın güzel tarafları? Nazım Hikmet “Sende ben imkansızlığı seviyorum. Ama asla ümitsizliği değil” (“Sana Dair” şiirinde) der. Burada aslında bariz bir şekilde mantık ve kalp çatışmasını görüyoruz Nazım’ın. Mantığı hoşlantısının karşılık bulmasının imkânsız olduğunu söylemesine rağmen kalbi umudunu yitirmemekte diretir. Yani karşılıksız aşk aslında onun başına gelen en büyük edebi ilhamlardan birisidir. Ümitsizliğe kapılmak istemiyor çünkü ümidinin bitmesi bütün serüveni ve imkânsızlık uğruna bile olsa onun için çabalamasını sonlandıracaktır. Buradan da aslında böyle bir senaryoda âşık olunan kişiye önemli bir sorumluluk düştüğünü görüyoruz. Renee Vivien bunu şöyle seslenerek açıklıyor: “Beni hiç sevmiyor olabilirsiniz. Ama ne önemi var, ne önemi var benim için, madem ki ben sizi seviyorum? Sizi seven kişiyi umutsuzluğa düşürmeyin sakın, o yeter.”

Birlikte olamayacağımız gerçeği o kişiyi hala sevmeyeceğimiz anlamına gelmiyor. Belki de Nazım’ın yaptığını yapıp içinde bulunulan durumun güzelliklerinden faydalanmak gerekiyordur. Faydacı yaklaşırsak ilk bakıldığında zor ve üzücü gibi gelen durumları kendimiz için bir ilham kaynağına çevirebiliriz. Sevgi kolay bir duygu değil ve hissedildiği zaman sırf karşılıksız olduğu için bırakılmamalı.

*KaosGL.org Gökkuşağı Forumu’nda yayınlanan yazılardan yazarları sorumludur. Yazının KaosGL.org’ta yayınlanmış olması köşe yazılarındaki görüşlerin KaosGL.org’un görüşlerini yansıttığı anlamına gelmemektedir.


Etiketler: yaşam
İstihdam