19/08/2009 | Yazar: Burcu Ersoy

Kim Suçlu, Kim Zarar Gördü?

Kim Suçlu, Kim Zarar Gördü?

Sanat Eseri mi Müstehcen mi /Erotik mi Porno mu derken…

Kaos GL Dergisinin toplatılan Yaz 2006 tarihli 28. sayısının dosya konusu "pornografi" idi hatırlarsınız. Taner Ceylan’ın ‘Taner Taner’ adlı resmini pornografik olduğu gerekçesi ile "müstehcen" bulunarak dava açılmıştı. Dava sonuçlandı ve "çocukların ulaşabileceği şekilde" raflarda yerini almadan toplatılmış olduğundan, Sorumlu Yazı İşleri Müdürü beraat etti. Ancak dergimizin "müstehcen" bulunarak toplatılmış olmasına itirazımız nedeniyle AIHM'de bir dava dosyası halen var. kaosgl.org'da o zamanlar konuya dair yayımlanan bir haberden alıntı:

[ ...
Bir yayının sanat eseri mi, müstehcen mi olduğu konusunda mahkeme kararlarına bakıldığında, Yargıtay’ın, müstehcenlik ile ilgili davalarda, erotizm ve porno ayırımı yaptığı ve sanat eseri niteliğinde ya da erotik nitelikte yayınların özgürce yayınlanmasından yana kararlar verdiği görülmektedir.

Yargıtay 8. Ceza Dairesinin 1985/872–1682 sayılı kararında müstehcenlik tanımlanırken, erotizm ile pornografi ayrımının önemine işaret edilerek, pornografi, aşırı, çok şiddetli, makul olmayan bir biçimde şehvet duygularının tahrik edilmesi anlamına gelirken, erotizmin, sevginin cinsel yönünü ve cinsel aşkı, anlatan ve her türlü sanat dalının konusu olabileceği belirtilmiştir."

’Müstehcenlik anlayışı değişkendir’

"Ceza Genel Kurulu, 1996/27–45 sayılı kararında, ‘Müstehcenlik anlayışı toplumdan topluma değiştiği gibi, aynı toplum içinde toplumsal değerlere bağlı olarak da değişikliğe uğramaktadır. Bu kavramın varlığını tespitte, fiilin işlendiği zamanın sosyal ve kültürel düzeyinin göz önünde tutulması yanında, sübjektif kıstasa göre failin saiki dikkate alınmalı, cinsel duyguları tahrik gayesi olup olmadığı araştırılmalıdır.’ diyerek suçun oluşması için cinsel istismarın önemine ve objektif koşullar dışında failin saiki gibi sübjektif koşulların da dikkate alınması gerektiğini belirtmiştir."
.... ]


Yine bu ay içinde kaosgl.org'ta okuduğumuz haberlerden biri:

"T.C. Başbakanlık Küçükleri Muzır Neşriyattan Koruma Kurulu, Minima Yayıncılık tarafından yayımlanan ve Anıl Alacaoğlu tarafından yazılan "Üçüncü Sınıf Kadın" isimli kitabı incelemeye alarak ‘18 yaşından küçüklere zararlıdır’ ibaresi ile satışına karar verdi ve reklamının yapılmasını yasakladı."

Gerekçe, "Türk toplumunun büyük bir bölümünün ahlaki olarak kabul etmediği homoseksüellik ve homoseksüel ilişkiler anlatılmakta" olması…
 
Bu ahlak kimin ahlakı diye soruyoruz ses yok… Düşünce ve ifade özgürlüğü ne zamandan beri "ahlak"ın eleğinden geçiyor? Hani Lambdaistanbul kapatılmadı ama "eşcinselliği teşvik ederse" kapatılacağı şeklinde aba altından sopa gösterildi ya; işte bu kitap için de, ‘ahlaksız yayın’, ‘müstehcen içerik’ diye uyaralım ve 18 yaş altına yasaklayalım ki insanları teşvik edemesinler deniliyor. Bir böyle eşcinselliğin anlatımı ile insanları ‘eşcinselliğe teşvik eden’ yayınlar var, bir de insanların ‘cinsel duygularını tahrik eden’ yayınlar. Ve her ikisi de yasak!
 
"Müstehcen" Ben Mila Aranıyor!

Hemen teşvik-tahrik unsuru başka bir "ahlak-sız" yayın konusuna; Sel Yayıncılık'ın "CinSel" serisinin karşılaştığı engellemeye gelelim buradan. Daha önce Kaos GL web sitesinde "Cin-Sel Kitaplara Soruşturma" başlığı ile İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nın, Sel Yayıncılık’ın Cinsel Kitaplar dizisi kapsamında yayımladığı Ben Mila’nın ‘Perinin Sarkacı’, Guillaume Apollinaire’in ‘Genç Bir Don Juan’ın Maceraları’, Fransız P.V.’nin yayıma hazırladığı ‘Görgülü ve Bilgili Bir Burjuva Kadınının Mektupları’ hakkında dava açtığı haberini vermiştik. Dün de gazetevatan.com'dan öğreniyoruz ki mahkeme, yayınevi sahibi İrfan Sancı ve çevirmen İsmail Yerguz ile birlikte ifadesi alınmak üzere, Perinin Sarkacı kitabının Ben Mila takma isimli yazarının peşine düşmüş: "Müstehcen" Ben Mila Aranıyor!

"Ah Ben Mila, şimdi bizim bu masum, saf çocuklarımız alsaydı da senin yazdığın kitabı okusaydı ne olacaktı? Niye böle "edepsiz" şeyler yazdın?" diye mi soracak mahkeme… Valla çocuklar da büyükler de, nerde "yasak" varsa orayı eşeler. Bir şey saklanmaya çalıştıkça ilgi odağı olur. Bizim cinselliği bu kadar tabulaştırmamız sonucunda, gizli gizli "porno" izliyor çocuklar, gençler, yaşlılar…
 
Çocuklarımızın cinselliği bu kadar tu-kaka görmesini sağlamasak, kendi cinselliklerini keşfetmeye çalışmalarına "ayıp" damgası vurmasak, bu konuda sordukları sorulara karşılık "terbiyesiz" demesek, ağızlarına, ellerine acı biberler sürmekle tehdit etmesek, zihinlerinden "cinsellik" denen şeyi koparıp almaya çalışmasak, baskı altında tutulmuş o cinselliğin şiddetle patlamasının ürünü olan sapıkları, tacizcileri, tecavüzleri daha az görebiliriz...
 
Çocukların raflardaki kitaplardan "zarar" görecekleri falan yok aslında, biz "yasakları öğretenler" yeterince zarar veriyoruz onlara.
 
Hem "Cinsel duyguları tahrik gayesi" diye bir suç nasıl olabilir ki?  Bir kere "tahrik edilmez" bir insan, ancak "tahrik olur"... Kimin nasıl ne derecede tahrik olacağı da çok değişir. Bu tahrik olmuş cinsel duygularını başkalarının iradesini yok sayarak şiddete dönüştürenlerin eylemi suçtur. Ama bu suçu işleyenler için de "ağır tahrik indirimi" uygulanıyor hani...
 
Adam başkasının iradesini yok saysın, sen git "kendi iradesine hâkim olamadı zavallı tahrik edildiğinden" diye affet. Oldu olacak, bu tahrik iddiası nedeniyle cinsel şiddete maruz kalanlara da dava açılsın. Sen kimin gayesini nasıl ölçüyorsun da "suç" ya da "tahrik" diye yaftalıyorsun? Gayesini açıkça başkalarına zarar vermekle ortaya koymuşların suçlarını hafifletirken, bu ne perhiz bu ne lahana turşusu! Resmen suç işleyenlerin suçuna kılıf uydurmaktır bu. Şimdi bu "müstehcenlik" iddialarıyla açılan davalar, insanların cinsel duygularının "tahrik edilmesine" engel olmak için ise, nafile bir çabadır bu da. Çünkü sapıklar, nefes almandan tahrik olup saldırırlar; sapık olmayanlar ise cinsel duygularının tahrikinden zevk alır, mutluluk duyar, güzel bir yere kanalize ederler.

Zarar, bu eserlerin okunmasında değil. Tabular, yasaklar ve onların uzantısı bu davalardır asıl akıllara zarar olan...
 

Etiketler: kadın
2024