14/01/2022 | Yazar: Rıza Yılmaz

Kırılganlığımızı döktükçe ortak noktalarımızın çoğalacağına ve yalnızlık hissimizin azalacağına inanıyorum. Kırılacağımızın öğretildiği yerlerimizden beraber esneyip beraber güçleneceğimizi düşünüyorum.

Kırılganlığıma notlar 2: Tek güvenli alanım yalnızlık mı? Kaos GL - LGBTİ+ Haber Portalı

İkamesi zor bir yalnızlık arzusu duyarım bazen. Koşa koşa odama kapanıp, yalnızlığın korkulan kucağında uzun bir uykuya dalmak isterim. İnsanların tüm enerjilerini çekip, patlamanın eşiğine gelmiş gibiyimdir. Durmak, görünmemek, yok olmak ya da duvarlarımı kalınlaştırmaktır sanki tek çarem. Zihnim durup konuşamaz olur. Bütün hareketleri takip eden bir kedi gibi bitap düşmüşümdür. Tek ihtiyacım yorganın altına ya da evin kuytu bir yerine saklanmak, yaşama kısa bir mola vermektir. 

Yıllarca utandım bu halimden. Yalnızlığıma kaçtığımda kendime öfkelendim. Dışarıda akan hayatın içinde salınmak çok mu zor diye sordum. Sonra sonra anladım, zordu sahiden. Bu kaçmalar, bu molalar benim hayatımın bir parçasıydı. Enerjimi diğer insanlardan değil içimden alıyordum. Diğerlerinden biraz daha fazla içime dönmeye ihtiyacım oluyordu ve bu da çok olağandı.

Böyle böyle kendimi anlamaya çalışıp ezik miyim ben diye sorarken Cactus Project çıktı karşıma. Tam olarak öyle ifade etmese de benim duyduğum oydu. “Sen ezik değilsin Tülay!” diyordu. Korkularımı ve kaçmalarımı paylaştığım başkalarının da olduğunu gördüm orada. “Kuaför Fobisi” başlıklı bir yazıyı okumakla başladım. Şaşkınlığım büyüktü. Hayatım boyunca kaçtığım, hep ertelediğim saç kestirme mevzusu bana özel değildi. Berber koltuğuna oturup “nasıl olsun?” sorusunu yanıtlamaktan zoru yoktu benim için. Acaba bir de buna laf eder mi şimdi korkusuyla, hep fazla uzamış karman çorman bir saçla çıkardım berberin karşısına. İçimde bir yer hep kaçardı ve gitmemek için bahaneler bulurdu. İçeri girerken ne diyecektim, içeride ne olacaktı, nasıl çıkacaktım oradan? Bedenim üzerindeki kontrolü birine vermeye hazır mıydım? Değildim sanırım çoğu zaman.

Kontrol bende miydi gerçekten her zaman? Sıklıkla öyleydi bana kalırsa. Hatta en kontrol edebildiğim anlarsa yalnız olduklarımdı. İçe kaçmalarım bundandı belki. Daha güvende olmaktı tek ihtiyacım. Neyden, kimden kaçıyordum peki? Güvenli bir alan yok muydu evin dışında? Güvenli alanlar yaratmak mümkün değil miydi?

Güvende hissettiğim anları düşünmeye başladım böylelikle. Kendimi açabildiğim, beni anlayacağını bildiğim kişilerin yanıydı güvenli alanım. Yargılanmaktan korkmadan kendimi ifade edebildiğim, değerli hissettirildiğim yerlerdi. İnsanlar çoğaldıkça bu alanı kaybettiğimi fark ettim. Özellikle tanımadığım, kendim olmaktan çok daha kaçındığım insanlar. 

Güvenli alanlarımı yaratmada açılmanın etkilerini düşündüm. Kendim olmaktan kaçındığım, gizlendiğim hatta rol yaptığım anlar da güvende kalmak için değil miydi? Nedendi bu çelişki? Açılmak da kapanmak da güvenli alanımı sağlamak içinse nasıl bir dengede yaşıyordum?

Biraz olsun güvende hissettiren kişilere açıldığımda oluşan güvenli alanları keşfettim böylelikle. Seçici açılmalarımın doğurduğu güvende olma hissi. Derin bir nefes alıp minnet duydum bu anlara. Sadece lubunyalığımla değil içe dönüklüğüm ve başka kırılgan yanlarımla var olduğumda da yanımda birilerinin olduğunu bilmek güzeldi. 

Kendim olabildiğim alanları çoğaltıyorum şimdi. Yorulduğumda, yalnız kalmaya ihtiyaç duyduğumda bunun benimle ilgili olduğunun bilindiği güvenli alanlarımı. Bunlar bilindiğinde kendimi daha rahat ifade edip çok daha güvenle dışarı adım atıyorum. 

Bu yazı dizisi de adımlarımın bir parçası. Açıldıkça güvenli alanlarımın çoğalacağını biliyorum. Kırılganlığımızı döktükçe ortak noktalarımızın çoğalacağına ve yalnızlık hissimizin azalacağına inanıyorum. Kırılacağımızın öğretildiği yerlerimizden beraber esneyip beraber güçleneceğimizi düşünüyorum. Derken soruyor içimden bir ses: “Akşam lokale geliyon mu aşkısı?”

*KaosGL.org Gökkuşağı Forumu’nda yayınlanan yazı ve çizimlerden yazarları ve çizerleri sorumludur. Yazının ya da çizginin KaosGL.org’ta yayınlanmış olması köşe yazılarındaki veya çizimlerdeki görüşlerin KaosGL.org’un görüşlerini yansıttığı anlamına gelmemektedir.


Etiketler: yaşam
nefret