20/01/2022 | Yazar: Kerem Dikmen

Medeniyetin kalesi İzmir’de bir sokak ablukada, adı Bornova. Kendi Bornova’da değil. Neden böyle isim vermişler, hiç bilemedim. O, 10-12 senedir Azra Has sokağı benim için. Yok yok Berrak Yıldız. O da değil, Hande Buse. Ya da hepsi. Ama benim için böyle olan devlet için değil. Galiba devletle aynı şekilde hitap etmemek ve farklı yerlere düşmek de olumlu bir gösterge.

Köşe yazmak, köşeyazmak Kaos GL - LGBTİ+ Haber Portalı

Şu sözü yazınca bile bir garip hissettim. “Köşe yazmak” bir anda gözüme “düşe yazmak” gibi göründü. Sonra “-e yazmak” bileşik fiilini hayatımda hiç kullanmadığımı fark ettim. Edebiyatıma güvenirim oysa. Yıldız Tar “köşe yazar mısın” diye yazı yollayalı olmuş üç hafta, az kalsın yazamayacaktım.

Açtım temiz bir Word, başladım kelimeleri sıralamaya. Biraz mesleki deformasyon olmuş. Kaos GL’yi -Tanju Tariz dışında- gülmek için okumadığımı fark ettim. İnsan hakları için veri kaynağıdır, zoom linkini bulmaya çalıştığım bir linkin arandığı yerdir, filanca raporun lansman haberinin kaynağıdır, her gün açar okurum ama hep bir vesileyle. Şimdi bu yazıyı yazayım derken vesilesiz açtım. Karşıma bir anda Günay Özyıldız’ın sureti çıktı. Medeniyetin kalesi İzmir’de bir sokak ablukada, adı Bornova. Kendi Bornova’da değil. Neden böyle isim vermişler, hiç bilemedim. O, 10-12 senedir Azra Has sokağı benim için. Yok yok Berrak Yıldız. O da değil, Hande Buse. Ya da hepsi. Ama benim için böyle olan devlet için değil. Galiba devletle aynı şekilde hitap etmemek ve farklı yerlere düşmek de olumlu bir gösterge.

Her gün köşe yazarı yazan yazarlara çok şaşırırım, aşçılara benzetirim. Bazen eğitimde, yayında, duruşma salonunda konuştuklarım üzerine düşünür, “keşke cümleyi şu şekilde kursaydım”, “bu örneğe ne gerek vardı ki”, “şu cümleyi çok uzattım” der, hayıflanırım. Köşe yazarları hem şanslı hem şanssız. Her gün ne malzeme çıkar ki insana? O yüzden aşçılığa benzetiyorum. Bizim evin mutfak sorumlusu benim, bir haftada iki kere aynı yemeği yapsam kötü olurum. Köşe yazarı için dert.

Ama bu memlekette LGBTİ+ hakları gündemi hiç tükenmiyor. O yüzden sonradan şunu düşündüm. Kaos GL yazarı olmak daha kolay. İktidarı ve kısmen muhalefetiyle, el ele verip dünyayı ve Türkiye’yi LGBTİ+’lara dar etmek isteyen bir siyaset, o siyasetin bünyesinde serpildiği bir toplum var. Günay Özyıldız haberini kaydırsam, yanında şemsiye tutulanın bir trans olan Bülent Ersoy olduğu için skandal olduğunu belirten Anjelik Kelavgil’in yazısı var. Neresinden tutsan elinde kalan bir memleket.

Bundan böyle köşe yazılarımla Kaos GL’deyim. Haftada bir dediler, olmaz, yıl başından sonra iki haftada bir dedim. Son anda yazar kadrosundan atılacakken bu yazıyı yolladım sanırım, iki haftayı az biraz geçmişken. Umarım devamını getirdiğim bir “…” olur benim için dedim. Noktanın yerine uğraş dedim olmadı, şey dedim durmadı, aktivizm dedim sevmedim. O yüzden ….. olarak bırakmaya karar verdim. 

Aklımda yazacak çok şey var. Bir sonraki yazı enerjimi sevgili TİHEK’e, bir sonrakini TİHEK muhiplerine ayıracağım sanırım. Ama liyakat liyakat diye ortada dolanıp, liyakati o kadar da dert etmeyerek TBMM’ye üç Anayasa Mahkemesi üye adayı öneren baro başkanları da var aklımda. Şimdiden önümüzdeki yazıların konusu belli bile. Sanki bu iş mutfağımda yemek yiyenleri memnun etmekten kolay olacak gibi. Hayırlısı.

*KaosGL.org Gökkuşağı Forumu’nda yayınlanan yazı ve çizimlerden yazarları ve çizerleri sorumludur. Yazının ya da çizginin KaosGL.org’ta yayınlanmış olması köşe yazılarındaki veya çizimlerdeki görüşlerin KaosGL.org’un görüşlerini yansıttığı anlamına gelmemektedir.

 

 


Etiketler: insan hakları, kadın, yaşam, nefret suçları, tarihimizden
nefret