27/05/2012 | Yazar: Yıldırım Türker

İdris Naim Şahin, Şevket Kazan’dan, Hikmet Sami Türk’ten, Mehmet Ağar’dan misliyle korkunç bir muktedir değil sonuçta. Aynı zincirin iki halkası öpüşüyor. Şimdi İdris Naim Şahin’i ‘fenomen’ olarak algılamamız, zincirimizi tanımadan yaşama ısrarımızın göstergesidir.

İdris Naim Şahin, Şevket Kazan’dan, Hikmet Sami Türk’ten, Mehmet Ağar’dan misliyle korkunç bir muktedir değil sonuçta.
Aynı zincirin iki halkası öpüşüyor. 
Şimdi İdris Naim Şahin’i ‘fenomen’ olarak algılamamız, zincirimizi tanımadan yaşama ısrarımızın göstergesidir. 
İdris Naim Şahin, Faruk Sükan’dan, Nahit Menteşe’den, Şevket Kazan’dan, Hikmet Sami Türk’ten, Mehmet Ağar’dan misliyle korkunç, misliyle kan dondurucu bir muktedir değil sonuçta. 
Yukarıda saydığım ve birçoğunu yer kısıtlılığından dışarıda bıraktığım onca vahşi siyasi gördük ki. 
Toplumun henüz büyük bir kısmının hâlâ biraz asabı bozuk bir yiğit olarak gördüğü Tayyip Erdoğan’ın da Şahin’den farkı en fazla zekâsıdır. 
AKP’nin Cumhuriyetimizin derin ve karanlık geçmişiyle yüzleşeceğine, zamanla halkı devletiyle barıştıracağına inanmayı sürdürenlere bu fotoğrafı armağan ediyorum. Vicdanlarının boş bir duvarına assınlar: 
Polis Teşkilatı’nın kuruluş yıldönümü olan 10 Nisan nedeniyle Zeytinburnu’nda bulunan Polis Eğitim ve Kongre Merkezi’nde polis gecesi düzenlenmiş. Enstantane o geceden. 
Türk Polis Teşkilatı’nın kuruluşunun 167’nci yılı nedeniyle yapılan etkinliğe elbette Türk polisinin ikonası, itirafçı Mehmet Ağar da katılmış. Ağar, bildiğiniz gibi ‘cürüm işlemek için silahlı teşekkül oluşturmak’ suçuyla yargılanan eski bakan ve emniyet müdürü. 
O gün orada Ağar, Susurluk’u en ön sırada oturarak gururla temsil etmiş. 
Bakanlarla da ilk tokalaşan o olmuş. 
Ne de olsa ev sahibi. BirGün gazetesinin soğukkanlı kibar muhabiri, “İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin, Adalet Bakanı Sadullah Ergin, Milli Savunma Bakanı İsmet Yılmaz ve Kamu Güvenliği Müsteşarı Muammer Güler’in Ağar ile sıcak bir şekilde selamlaşmaları dikkat çekti” diyor. 
Geceye İstanbul Valisi Hüseyin Avni Mutlu, MİT İstanbul Bölge Başkanı A.D., İstanbul Cumhuriyet Başsavcıvekili Fikret Seçen, Savcı Zekeriya Öz, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi Cumhuriyet Başsavcısı Aykut Cengiz Engin gibi isimler de katıldı. 
İnsanın içini ferahlatan bir beraberlik. 
Şimdi durumu özetleyelim. 
Ağar hakkında açılan davanın suçlamaları şunlar: 
- Cürüm işlemek için silahlı teşekkül meydana getirmek; 
- Gıyabi tutuklu sanık Abdullah Çatlı’nın saklı bulunduğu yeri bildiği halde yetkili mercilere haber vermemek ve gizlenmesine yardım etmek; 
- Yasalara aykırı olarak Abdullah Çatlı ve Yaşar Öz’e silah taşıma izin belgesi vermek ve hususi damgalı (yeşil) pasaport verilmesini sağlamak suretiyle görevi kötüye kullanmak. 
15 Eylül 2011 günü, Ankara Özel Yetkili 11’inci Ağır Ceza Mahkemesi, Mehmet Ağar’ın ‘suç örgütü yöneticisi’ olduğuna karar verdi ve Susurluk davasında 5 yıl hapse mahkûm etti. 
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı da Ağar hakkında verilen 5 yıl hapis cezasının onanmasını istedi. 
Bahçelievler katliamcısının sırt tapışlayıcısı, faili meçhullerin gölgesi, ‘polisin genelkurmay başkanı’ Mehmet Ağar, daha bir ay önce, hapse girmeden gidip orada bakanlarla el sıkışıp boyunu posunu orta yerde bir ölçtürüyor. O sırada beyefendiye kendisine daha sonra ziyaret edip helalleşecek MHP’li Fethiye Belediye Başkanı’nın misafiri olacağı hapishane tefriş ediliyor. 
Evet, AKP kirli geçmişle yüzleşiyor. 
Bu fotoğrafın altyazısı bu olmalı. 

Annelerden mektup 
“Bizler gözaltında kaybedilenlerin aileleri ve hak savunucuları olarak 17 yıldır Galatasaray’dan ‘Evlatlarımızı kaybedenlerin yargılanmalarını engelleyen, cezalandırılmalarını önleyen bir yasal düzen var’ diyoruz. 
‘Hukukun üstünlüğü, devlet adına güç kullananların, hesap verebilir olmasıdır’ diyoruz. 
‘Görevi toplumu devletin hak ihlallerinden korumak olan yargı erki, yurttaşı değil devleti koruma işlevi görüyor. Yargı, kayıp ailelerinin devletle hesaplaşmasının önüne set çekiyor’ diyoruz. 
‘Kayıplarımızın failleri cezasızlık zırhıyla korunuyor, yargılanmaları kaçınılmaz bir noktaya gelince de ödül gibi cezalar veriliyor’ diyoruz. 
Bu durumun son örneği, yargının Mehmet Ağar hakkında verdiği karardır. 
Mehmet Ağar, Susurluk davasında emniyet genel müdürü olduğu dönemle ilgili ‘cürüm işlemek için silahlı teşekkül oluşturduğu ve yönettiği’ gerekçesiyle 5 yıl hapis cezasına çarptırıldı. 
Ağar, kendi itirafı olan ‘1000 operasyon’dan değil, sadece Susurluk davasından yargılandı. 17 yıldır Galatasaray’dan ‘Ağar kayıplarımızın failidir!’ feryadımıza kulaklarını tıkayan yargı, yüzlerce evladımızın yaşamına 2 yıl değer biçti... 
İnsanları öldüren bir mekanizmanın kurucusu, emir vericisi olduğu mahkemece tespit edilen Ağar, yalnızca 2 yıl cezaevinde kalacak. 
Üstelik, hükümetle yaptığı pazarlık sonucunda F tipi cezaevi yerine, kendi seçtiği bir cezaevinde, konforlu bir ortam sağlandıktan sonra misafir edilerek, vergilerimizle maaşını alan koruması da kendisine eşlik ederek. 
Bu ödül gibi cezayla Adalet Bakanı ve yargı, devlet adına cinayet işleyenlere Ağar üzerinden ‘Cezasızlık zırhınız devam ediyor’ mesajı verdi. 
İçişleri bakanlığı, başbakan yardımcılığı yapmış olan Nahit Menteşe, içişleri bakanlığı, TBMM Meclis başkanlığı, başbakan yardımcılığı, CHP genel başkanlığı yapmış olan Hikmet Çetin, eski Yargıtay 6. Daire Başkanı Mustafa Aydın, AKP Elazığ Belediye Başkanı ‘suç işlemek için çete kurmaktan’ mahkûm edilen Ağar’ı ziyaret etti. Ziyaret sonrası Ağar’ı moralli görmekten duydukları sevinci açıkladılar. Alenen suçu ve suçluyu övdüler. 
Biz de katledilen, kaybedilen evlatlarımız, anne-babalarımız, eşlerimiz, kardeşlerimiz için Cumartesi Anneleri’nin Galatasaray’da oturmaya başlamalarının 17. yıldönümü olan 27.05.2012 tarihinde Ağar’ı ziyarete (!) gidecek, bizi Galatasaray’a mahkûm eden politikaların planlayıcılarından, uygulayıcılarından biri olan Ağar’a ‘Kayıplarımız nerede?’ diye soracağız. 
Kendisine armağan olarak da üzerinde ‘Peşindeyiz’ yazan bir Cumartesi Anneleri fotoğrafı götüreceğiz. 
Bu ziyaretimizin kamuoyuna ulaşmasına köşenizden aracılık etmenizi diliyoruz. 

Cumartesi Anneleri 
İHD İstanbul Şubesi Kayıplara Karşı Komisyon”

Etiketler: yaşam, siyaset
nefret