26/07/2021 | Yazar: Atilla Yılmaz
Ayrımcı düzenlemelere maruz bırakılan LGBTİ+’ların manevi ve maddi etkisi her şeyden önce geliyor olsa da LGBTİ+ karşıtlığının ekonomik maliyetin ortaya konması; siyasileri bu konuda daha temkinli davranmaya yönelteceği dile getiriliyor.
UEFA’nın EURO2020’de bir grup Macar taraftarın homofobik ve ırkçı slogan ve pankartları nedeniyle Macaristan’a para ve seyircisiz oynama cezası vermesinin ardından Avrupa Birliği (AB)Komisyonu da LGBTİ+ karşıtı düzenlemeler nedeniyle Polonya ve Macaristan hakkında yasal süreç başlattı. Ekonomik ve siyasi yaptırımlara varabilecek bu yasal süreçte öncelikle ülkelerden iki ay içinde AB Komisyonu’nun şikâyetine yanıt vermeleri isteniyor.
Bu gelişmeler, LGBTİ+ karşıtı söylem ve düzenlemelerin maddi ve siyasi yaptırımlara konu olması açısından yeni bir evreye girildiğini gösteriyor. Öte yandan, LGBTİ+ karşıtlığının yaptırımlar kadar görünür olmayan maliyetleri de söz konusu. Geçtiğimiz on yılda Birleşmiş Milletler’den Dünya Bankası’na pek çok kuruluş, LGBTİ+ bireylere yönelik ayrımcı ve dışlayıcı söylemlerin çeşitli etkilerinin ülkelere büyük ekonomik kayıplar yaşattığının altını çizen raporlar yayınladı. Bu raporlardan Dünya Bankası’nın Hindistan’ı analiz ettiği 2015 tarihli raporda ayrımcılığın bu ülkede yıllık 32 milyar dolar kayba sebep olduğu belirtiliyor.
Dünya Bankası raporunu hazırlayan Massachusetts Amherst Üniversitesi Profesörü Lee Badgett’in aynı zamanda cinsel yönelimlerin kabulüyle ekonomik gelişme arasındaki bağlantıları ortaya koyan çalışmaları da mevcut. Badgett ve ekibi, 120 ülke üzerinden yaptıkları analize göre, 1990-2014 arasında bir ülkede Küresel Kabul Endeksindeki (Global Acceptance Index) bir birimlik artış o ülkede kişi başı gelire 1506 dolar artış olarak yansıdı. Aynı ekibin 2019’daki bir başka çalışması, eşcinsel yönelimlerin yasal tanınırlığındaki her ilerleme kişi başı gelire 2000 dolar civarı katkı sağlıyor.
LGBTİ+ hak ve özgürlüklerindeki ilerleme ve gerilemelerin ülkelerin yatırım cazibesine, rekabet gücüne ve zenginliğine etkisi sık sık tartışmalara ve haberlere konu oluyor. Polonya’nın kendini “LGBT’siz Alan” ilan eden bölgelerinden Krasnik, Avrupa’dan çeşitli kuruluşların bu bölgelerdeki projelere destek vermeme kararı sonrası büyük mağduriyet yaşadı. Öyle ki Krasnik belediye başkanı Wojciech Wilk, “LGBT’siz Alan” kararından pişmanlık duyduğunu dile getirdi. Macaristan’ın başarılı sunum hazırlama yazılım firması Prezi’nin yöneticilerinden Peter Arvai ise Macaristan’da kimlik belgelerinde cinsiyet değişikliğinin yasaklandığı günlerde yetenekli personellerinin ülkeyi terk ettiğini, Budapeşte yerine Berlin, Dublin, San Francisco ve Riga ofislerine ağırlık vermek durumunda kaldıklarını ifade ediyor.
Ayrımcı ve dışlayıcı düzenlemelerle nefret dilinin, bunlara maruz kalan bireyler üzerindeki manevi ve maddi etkisi her şeyden önce geliyor olsa da LGBTİ+ karşıtlığının ekonomik maliyetinin sayılarla ortaya konmasının; siyasileri bu konuda daha temkinli davranmaya, toplumu ve şirketleriyse daha kapsayıcı politikalara destek vermeye zorlamaya yönelteceği dile getiriliyor. Bu konuda Google gibi devlerin yetersiz kaldıkları noktalar olsa da kapsayıcılığı artırmayı ve ayrımcılığı önlemeyi hedefleyen şirket politikaları dikkat çekiyor.
Benzer şekilde, LGBTİ+ bireylerin özgürlüklerini daraltan düzenlemelere yönelik tepkilere çeşitli sektörlerden firmaların destekleri göze çarpıyor. Örneğin, Macaristan’da eşcinsel çiftlere evlat edinmeyi olanaksız kılan düzenlemeye karşı başlatılan “Aile Ailedir” kampanyasına giyim markası Levi’s, kişisel bakım ürünleri markası The Body Shop, medya devleri RTL, MTV ve HBO ile İsveç, Hollanda, İspanya ve Birleşik Krallık elçilikleri gibi pek çok firma ve kuruluş destek verdi.
*KaosGL.org Gökkuşağı Forumu’nda yayınlanan yazı ve çizimlerden yazarları ve çizerleri sorumludur. Yazının ya da çizginin KaosGL.org’ta yayınlanmış olması köşe yazılarındaki veya çizimlerdeki görüşlerin KaosGL.org’un görüşlerini yansıttığı anlamına gelmemektedir.
Etiketler: insan hakları, dünyadan