22/12/2008 | Yazar: Ali Erol



‘Burada asıl sorun hayatlarımızın her alanında karşımıza çıkan‘Kıbrıs Sorunu’nun, insan hakları dâhil pek çok öncelikli konunun önüne geçmesine, bahaneler yaratılmasına imkân vermesidir.’ Kuzey Kıbrıslı eşcinseller, örgütlenme ve homofobiye karşı mücadelede bir yılı geride bıraktılar. Ekim 2007’den beri çalışmalarını sürdüren Homofobiye Karşı İnisiyatif, adada İngiliz İdaresinden kalma cinsel yönelim ayrımcı yasaların değişmesi için mücadele ediyor. Nerdeyse herkesin herkesi tanıdığı bir coğrafyanın avantajlarını ve dezavantajlarını İnisiyatif’ten Hüseyin Çavuşoğlu ve Av. Öncel Polili ile konuştuk.
 
Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi (AKPM) İnsan Hakları Komiseri Thomas Hammarberg adaya geldi. Yeni yılın başlarında da yine Avrupa Parlamentosundan Michael Cashman geliyor. Kuzey Kıbrıs’ta trafik yoğun gibi. Peki Homofobiye Karşı İnisiyatif (HOKİ) bu trafiğin neresinde yer alıyor?

Avrupa Konseyi İnsan Hakları Komiseri Thomas Hammarberg ile geçtiğimiz Temmuz ayında, Kıbrıslı Türk İnsan Hakları Vakfı (KTİHV)’nın çalışmaları hakkında bilgi almayı hedefleyen ziyareti sırasında, aralarında Homofobiye Karşı İnisiyatifin de bulunduğu Kıbrıslı Türk STÖ temsilcileriyle yaptığı yuvarlak masa toplantısı ile bir temas başlatmış durumdayız. Ayrıca 30 Ekim–2 Kasım 2008 tarihleri arasında Viyana’da gerçekleşen 12. ILGA-Avrupa Konferansında konuşmacı olarak katıldığı panel sonrasında yapılan görüşmede, Kuzey Kıbrıs’ta İngiliz İdaresi döneminden beri halen yürürlükte bulunan ve cinsel yönelim ve cinsiyet kimliği ayrımcılığı öngören Ceza Yasası’nın ilgili maddelerinin değiştirilmesi konusunda Homofobiye Karşı İnisiyatif olarak başlattığımız çalışmalara gereken desteği göstermeye hazır olduğunu, Kıbrıs’ın kuzeyinin Avrupa Konseyi’nin bir parçası olmadığı dolayısı ile diplomatik temaslar kurulmasının zor olacağını ancak mevcut yasanın değiştirilmesine yönelik kuzeydeki yetkililere taleplerde bulunabileceğini bir kez daha yinelemiş durumda.

Örgütlenme çalışmalarını başlattığımız ilk günden gerek ulusal gerek de uluslararası örgütlerle kurduğumuz yakın temas ve işbirlikleri sonucunda ihtiyacımız olan desteği gösteren kişilerden birisi de Avrupa Parlamentosu Milletvekili aynı zamanda Avrupa Parlamentosu Gey ve Lezbiyen Hakları İntergrup Başkanı Michael Cashman’dır. Michael Cashman, Kuzey Kıbrıs’a Şubat 2009’da yapacağı ziyareti için Homofobiye Karşı İnisiyatif tarafından davet edildi.

Başlatmış olduğumuz mücadelede haklı olduğumuzun bilinciyle, uluslararası hukuku ve insan haklarını da arkamıza alarak, karşılaşabileceğimiz birtakım zorlukların üstesinden, yurtiçinde başlattığımız lobi çalışmalarının yanı sıra Avrupa Parlamentosu ve Avrupa Komisyonunu gibi kurumlardan da yapılacak baskılarla gelebileceğimize inanıyoruz.

Özellikle Cashman’ın gelmesinden beklentiniz nedir? Neler yapmayı planlıyorsunuz?

Michael Cashman’ın Şubat 2009’da Kuzey Kıbrıs’a yapacağı resmi ziyaretiyle, Homofobiye Karşı İnisiyatif olarak 25 Nisan 2008 tarihinde Meclis Başkanı Fatma Ekenoğlu’na, Meclis Hukuk Komitesi’nde görüşülmesi dileğiyle hazırlayıp sunmuş olduğumuz Ceza Yasası Değişiklik Önerisi’nin ivedilikle incelenip, yasa değişimi konusunda gereken çalışmaların başlatılması konusunda hükümete baskı yaratması hedeflenmekte. Ayrıca ziyareti sırasında çeşitli medya iletişim araçlarını kullanarak, bu konuda kamuoyu yaratmayı, toplumun bilinçlendirilmesine yönelik, LGBT (Lezbiyen, Gey, Biseksüel, Transgender) konusunda var olan önyargıların biraz olsun kırılmasına olanak sağlayacağını düşünmekteyiz.

Avrupa Konseyi parlamenterlerine ulaşabilirken KKTC Meclisine ulaşmanız mümkün oluyor mu?

Küçük bir ada ülkesi olan KKTC’nin dezavantajları olduğu gibi özellikle böylesi bir durumda avantajları da vardır. Coğrafyası gereği herkesin herkesi tanıdığı, bir şekilde ilişkide olduğu gerçeği Meclis’e ve Milletvekilleri’ne ulaşmamıza, birebir temas kurmamıza olanak sağlayabiliyor. Şu ana kadar Homofobiye Karşı İnisiyatif olarak KKTC Meclisi’nde iki görüşme yaptık. İlk görüşmemizi Meclis Başkanı Fatma Ekenoğlu ile daha sonra da Meclis Hukuk Komitesi Başkanı Kadri Fellahoğlu ile gerçekleştirdik. Genel itibarı ile olumlu geçen görüşmelerimizde, meclisi LGBT konularında harekete geçirmek için meclisteki siyasi partileri harekete geçirmemiz gerektirdiğini anladık. Ancak mecliste en çok milletvekiline sahip olan Cumhuriyetçi Türk Partisi yoğun gündemlerinden ötürü bizlere bir randevu verebilmiş değildir. Burada asıl sorun hayatlarımızın her alanında karşımıza çıkan ‘Kıbrıs Sorunu’nun, insan hakları dâhil pek çok öncelikli konunun önüne geçmesine, bahaneler yaratılmasına imkân vermesidir.

Epeydir TOCEM yasasını izliyorsunuz; bu taslakta neler yer alıyor? HOKİ, bu süreçte hangi çalşmaları yaptı, meclis aşamasında nasıl bir takip yapacaksınız?

KKTC Başbakanlığı’na bağlı, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı bünyesinde oluşturulan Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Mekanizması (TOCEM), kişilerin kadın ya da erkek olarak gösterdiği biyolojik özelliklerinden farklı, toplumsal ve kültürel anlamda belirlenen rol ve sorumluluklarla oluşan toplumsal cinsiyeti konusundaki eşitliği sağlamayı; cinsiyetine dayalı olarak fırsatlara ve kaynaklara ulaşmada, fırsat ve kaynakların kullanımında her türlü ayrımcılığı önlemeyi; cinsiyet kimliği ve cinsel yönelimleri dolayısı ile eşitsizliğe uğrayanların ekonomik, sosyal, kültürel ve siyasi yaşamdaki işlevlerini güçlendirmeyi hedeflemekte.

Homofobiye Karşı İnisiyatif olarak bizler TOCEM oluşturulmaya başlandığı ilk günden gerçekleştirilen tüm toplantılarına katılarak, hazırlanan yasa tasarısının ilgili maddeleri içerisine cinsiyet kimliği ve cinsel yönelim tanımlarının girmesi ve toplumsal cinsiyetinden ötürü dezavantajlı konumda olan kişilerin karşılaşabileceği her türlü eşitsizliğin ortadan kaldırılmasına yönelik çalışmalar sürdürdük. Yasa tasarısının Meclis’te onaya sunulması öncesinde, tüm milletvekilleriyle lobi çalışmaları başlatarak yasa tasarısının öngördüğümüz şekilde, cinsiyet kimliği ve cinsel yönelim tanımlarının çıkartılmadan onaylanmasını sağlamaya çalışacağız.

Bu taslağı Cinsel Ayrımcılığı İzleme Komitesi hazılamıştı, değil mi? Komite hangi ihtiyaçtan doğdu ve nasıl oluşturuldu? Komitenin tanımladığı cinsel ayrımcılığın çerçevesi cinsel yönelim ve cinsiyet kimliği ayrımcılığını da kapsıyor mu? Tartışmalardan ve süreçten bahsedebilir misiniz?

Çözüm süreci akabinde Kıbrıs’ın kuzeyinin de Avrupa Birliği’nin bir parçası olacağı ve katılım öncesi uyum çalışmaları ile Meclis bünyesinde Cinsiyet Ayrımcılığını İzleme Komitesi oluşturuldu. Bu komitenin kurulmasını, genelde insan hakları konularında olmak üzere ayrımcılıklara karşı mücadele konusunda meclis içerisinde bulunan siyasi partilerin attıkları tek somut adım olarak nitelendirebiliriz. İlk başlarda kadın/erkek eşitliği üzerinde çalışma yapmak üzere oluşturulan komite teoride adını ve çalışmalarının içeriğini değiştirse de pratikte çalışmamıştır.

KKTC Ceza Yasası, ‘Ahlaka Aykırı Suçlar’ kapsamında eşcinsellik için hapis öngörüyor. Şu an bu suçlamayla cezalandırılan bir tutsak bulunuyor mu KKTC hapishanelerinde?

Kıbrıs’ın İngiliz sömürgeciliği altında bulunduğu zamanlarda kadınlar arasında değil sadece erkekler arası eşcinsel ilişki 1889’dan beri yasaklandı. Kıbrıs’ın ne 1960 yılında İngiltere’den tamamiyle bağımsız bir ülke olmasına ne de K.K.T.C’nin ilanına karşın eski sodomi yasaları yürürlükte kaldı. Bu yasada, İngiliz sodomi yasası gibi lezbiyen ya da kadınlar arası eşcinsel ilişkiden teknik bir şekilde söz edilmedi. Erkekler arası eşcinsel ilişkiyi yasaklayan Fasıl 154 Ceza Yasası'nın "Ahlaka Aykırı Suçlar" bölümündeki ilgili maddeler şöyle:‘Doğaya aykırı suçlar 171. Her kim - (a) Doğa düzenine aykırı olarak herhangi bir kişi ile cinsi münasebette bulunur; veya (b) Doğa düzenine aykırı olarak bir erkeğin kendisi ile cinsi münasebette bulunmasına müsaade ederse ağır bir suç işlemiş olur ve beş yılı geçmiyen hapis cezası ile cezalandırılır. Şiddet kullanarak doğaya aykırı suçlar 172. Her kim, yukarıdaki 171. maddede sözü edilen suçlardan birini şiddet kullanarak işlerse ağır bir suç işlemiş olur ve on dört yılı geçmeyen hapis cezası ile cezalandırılır. Teşebbüs 173. Her kim, 171. maddede sözü edilen suçlardan birini işlemeye teşebbüs ederse, ağır bir suç işlemiş olur ve üç yılı geçmeyen hapis cezası ile cezalandırılır." Teorik olarak mevcut yasalar hâlâ geçerliliğini koruyorsa da özel yaşam alanında uzun bir süreden beri uygulanmıyor. Bunun yanında KKTC Ceza Yasası’nda erkeğe karşı tecavüz düzenlenmemiş olduğundan, başka bir erkeğe tecavüz eden erkekler bu maddeden dolayı mahkûm olabiliyorlar.

Bu yasa nasıl uygulanıyor? Bilinen veya medyaya yansıyan dikkat çeken vakalar oldu mu son yıllarda?

Ceza Yasası’nda bulunan söz konusu maddelerin varlığı, polisin insanlık dışı uygulamalar yapmasına fırsat sağlamakta, aynı zamanda mağdur olan eşcinsel erkeklerin şikâyet etme fırsatlarını da engellemektedir. Daha spesifik olmak gerekirse; iki yetişkin erkek arasında yaşanan cinsel ilişki sonrasında, taraflardan biri ötekine şantaj yapmaya başlar. Mevcut ceza yasasından habersiz olan bu kişi polise başvurarak olayı tüm detayları ile anlatır ve şikâyette bulunur. Şikâyetin ardından polis, mağdur durumda olan bu kişiye KKTC Ceza Yasası Fasıl 154’ün 171. maddesine dayanarak dava okur ve ilişkiye girip girmediğini anlamak için insanlık onurunu zedeleyen, ayaklar altına alan, aşağılayıcı bir şekilde bazı testlere tabi tutmuştur.

Homofobiye Karşı İnisiyatif olarak bir araya gelme, örgütlenme ve formel veya informel sürecinizde söz konusu yasalarla herhangi bir karşılaşmanız oldu mu?

Yasanın kendisi doğrudan eşcinsel bireyleri bağlamasa da küçük, kapalı ve muhafazâkar toplum yapısından ve korkulardan kaynaklanan, örgütlü bir mücadelede çalışmanın getireceği deşifre olma korkusu toplumdaki ve İnisiyatif içerisindeki LGBT görünürlüğünü maalesef olumsuz bir şekilde etkilemektedir.

HOKİ’nin dernekleşme süreci hangi aşamada?

Kıbrıs’ın kuzeyinde yaşayan LGBT kişilerin yaşamış oldukları sosyal ve hukuksal sorunlarına dikkat çekmek amacıyla; toplumun büyük bir bölümünün LGBT kişilere ve eşcinselliğe karşı hissettiği korku, önyargı, ayrım ve hoşnutsuzluk içeren yaklaşımlarının aşılması; cinsel yönelim ve cinsiyet kimliği ayrımcılıklarına karşı mücadele edilmesi; LGBT kişilerin temel evrensel hak ve özgürlüklerinin korunması ve bu konuda duyarlılığın artırılması yönünde örgütlü bir hareketin daha etkin sonuçlar getireceğine inanarak 15 Mayıs 2008 tarihinde dernekleşme yolunda yasal prosedürlerin tamamlanması için Lefkoşa Kaymakamlığı’na gerekli girişimleri başlattık. Derneğin tescili için Savcılıkla görüşmelerimiz devam etmekte.

Aynı yasa Güney’de de vardı. Avrupa Birliği sürecinde Güney’in bu yasayı değiştirmek durumunda kaldığı biliniyor. Güney’deki bu sürecin tartışmaları Kuzey’e nasıl yansımıştı?

1989 yılında Alecos Modinos isimli bir kişinin AİHM’e başvurarak, ilgili yasanın özel hayatına müdahale edildiği gerekçesi ile Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 8. maddesini ihlal ettiğini belirtmesi üzerine Kıbrıs Cumhuriyeti’ne karşı dava açtı. Dava sonucunda 1993 yılında AİHM’in vermiş olduğu kararla, her ne kadar uygulamada söz konusu madde kullanılmasa da başvurucunun özel hayatına her zaman bir müdahale etme imkânı sağladığı için Kıbrıs Cumhuriyeti AİHM tarafından mahkûm edilmiştir. Ancak söz konusu yasanın kaldırılması Avrupa Birliğine giriş sürecinde oldu. Süreç, Kıbrıs’ın kuzeyinde medyada yer almasına karşın o zamanlarda örgütlü bir LGBT hareketi olmadığı için bir fırsat olarak kullanılamadı.

Meclisteki partilerin Güney’de ilişkide oldukları kardeş partileri veya ilişkide oldukları partiler var mı? Bu ilişkide hiç LGBT haklarına sıra geldiği oldu mu herhangi bir vesileyle?

Özellikle sol görüşlü partilerin geçmişte başlayıp çok yoğun olmasa da hâlâ devam eden temasları vardır. Ancak yapılan görüşmelerin çoğunun ‘Kıbrıs Sorunu’ ve çözüm süreci odaklı olduğu biliniyor. Adanın her iki tarafında da tabu niteliğinde olan LGBT konularında açık bir görüş belirtme veya yapılan somut bir çalışma olduğunu düşünmüyoruz. Bu konuda medyaya ve kamuoyuna aktarılmış bir bilgi maalesef yok.

Meclis dışındaki siyasi partilerden LGBT realitesini doğrudan anan veya tüzüğünde, çalışmalarında cinsel yönelim ayrımcılğına yer verenler var mı?

LGBT realitesini açık ve doğrudan anan, çalışmalarında cinsel yönelim ve cinsiyet kimliği ayrımcılığına yer veren tek parti meclis dışındaki Yeni Kıbrıs Partisi’dir. Yapılacak ilk Genel Kurul toplantısında LGBT haklarının tüzüklerine geçeceğini öğrenmiş bulunuyoruz.

KKTC’deki insan hakları kuruluşları veya diğer sivil toplum kuruluşları ile HOKİ’nin ilişkisi nasıl seyretti? Kıbrıslı eşcinsellerin dostları, müttefikleri var mı, yeterince dayanışma görüyor musunuz?

Başta Kıbrıslı Türk İnsan Hakları Vakfı olmak üzere iletişim ve temas kurduğumuz STÖ’den ASİ Kültür Derneği ve Baraka Kültür Derneği, Homofobiye Karşı İnisiyatif’i aktif olarak destekleyen örgütlerdendir. Ayrıca, Kıbrıs Türk Öğretmenler Sendikası’da iki haftada bir düzenli olarak gerçekleştirdiğimiz toplantılarımızı yapabilmemiz için bizlere lokallerini kullanabilme imkânını da sağladı. Bunun yanında medya alanında da bizlere destek olamaya çalışan, kişisel olarak İnisiyatif’e destek veren kişiler var.

Peki ya Güney? HOKİ’nin Güneyli eşcinsellerle, örgütleriyle ilişkisi var mı? Tüm Kıbrıs’ta homofobi ve cinsel yönelim ayrımcılığına karşı ortak bir ağ mümkün mü?

Homofobiye Karşı İnisiyatif olarak, örgütlenme çalışmalarını başlattığımız ilk günden gerek ulusal gerek de uluslararası tüm LGBT örgütler ile yakın temas ve işbirlikleri kurma çabasını sürdürdük. Bu bağlamda en yakın komşumuz ve pek çok bakımdan – yasal ve toplumsal yapı- benzerlik gösteren Kıbrıs’ın güneyi ve oradaki örgütle de temasımız ve işbirliği çalışmalarımız oldu. Ancak maalesef Kıbrıs’ın güneyinde faaliyet gösteren Gey Özgürlük Hareketi örgütü çok aktif bir yapıda olmayıp, üye sayısı çok azdır.

Kıbrıs’tan Türkiye nasıl görünüyor? Kıbrıslı eşcinseller olarak özellikle söylemek istediğinz bir şey var mı?

Ekonomik, sosyal, kültürel ve siyasi alanlarda pek çok bakımdan benzerlikler taşıyan Türkiye ile ilişkiler uzun bir geçmişe dayanıyor. Özellikle sınır kapılarının kapalı olduğu ve Kıbrıslı Türklerin dünyaya açılan penceresi niteliğinde olan Türkiye ile ilişkiler çok önemli bir yer tutmaktadır. Türk medya iletişim araçlarının da yoğun bir şekilde Kıbrıs’ta Kıbrıslı Türkler tarafından takip edilmesi bu ilişkilerin artarak çoğalmasına imkân sağlamaktadır. Özellikle son yıllarda Türkiye’de LGBT konularında faaliyet gösteren STÖ’nin örgütlenme ve yürüttükleri çalışmalar bakımından kaydettikleri başarılar Kıbrıs’ta bizler için örnek teşkil etmektedir. Homofobiye Karşı İnisiyatif olarak başta Kaos GL ve Lamdaİstanbul olmak üzere Türkiye’de faaliyet gösteren LGBT örgütlerinin deneyimlerinden çok şey kazanabileceğimizi düşünüyoruz.

Yeni yıla nasıl bakıyorsunuz, Kıbrıs’tan 2009 nasıl görünüyor?

Örgütlenme çalışmalarını başlattığımız bir yılı aşkın görece kısa bir zaman içerisinde, gerek ulusal gerek de uluslararası pek çok kurum, kuruluş ve kişilerle iletişim kurmayı ve işbirlikleri yapmayı başardık. Başlattığımız bu mücadele ile önümüzdeki günlerde özellikle yeni yıl başlarında kamuoyunun bilgilindirilmesine yönelik, toplumun ve tüm siyasi partilerin LGBT konularında varolan önyargılarını kırmak ve duyarlılıklarını artırmak için yoğun çalışmalar sürdürmeye devam edeceğiz. Yeni yılın bizlere özellikle yoğun bir şekilde devam eden çözüm süreci ile de yeni fırsatlar getireceğine inanıyoruz.


Etiketler: yaşam, dünyadan
nefret