31/12/2008 | Yazar: Cihan Dağ

‘Dersin birinde, bir hoca "eşcinseller için 'onlar da insan, onlara da saygı duyalım' diyenler var, ben asla saygı duymam" diye fermanvari sözler sarf etti.

‘Dersin birinde, bir hoca "eşcinseller için 'onlar da insan, onlara da saygı duyalım' diyenler var, ben asla saygı duymam" diye fermanvari sözler sarf etti. Hocalar tarafından cinsel yönelim konusunda yönlendirilen insanlarda ciddi bir homofobi oluşması elbette kaçınılmaz sonuçlardan biri.’ Kaos GL Trabzon muhabiri Hewal Azad, saldırıya uğrayan Karadeniz Teknik Üniversitesi öğrencisi ile görüştü.

Öncelikle şunu sormak istiyorum. Uğradığın bu saldırıya zemin hazırlayan şeylerden başlayıp olayı bize kısaca anlatır mısın?

Aslında zemin tamamen benimle ilgili. Ben Trabzon’a ilk geldiğimde yerli halkın tutumu konusunda çok uyarı aldım. Kendimi İzmir'de hissettim, İzmir'de yaşadığım gibi davrandım. Sıcak, sevecen, anlayışlı... İzmir’de olduğu gibi cinsel kimliğimi gizlemedim. Çünkü cinsel kimliğim benim kişiliğimdir. İzmir'de olduğum gibi kişiliğimi saklamadım. Ama hata yapmışım. Olaya gelirsek, kampüsün kapısının önünde bir arabadan üç kişi indi, birinin elinde bira şişesi vardı ve sarhoş olduğu besbelliydi. Ben daha ne olduğunu anlamadan bira şişesini kafamda kırdı. Sonra yumruk atmaya başladılar. Ben kendimi yere atıp cenin şeklinde hareketsiz kaldım. Sürekli tekmeliyorlardı. Ardından beni sürüklemeye başladılar. Bir atm'nin önünde bırakıp tekrar vurmaya başladılar. Bir an ellerimi yüzümden çekip bakmak istedim etrafa, yüzüme bir çizmeyle darbe aldım. Sonra tekrar sürüklemeye başladılar ve bir büfenin önünde bıraktılar. Gözlerimi açtığımda arabaya binip gittiklerini gördüm. Sonrası ambulans ve hastane zaten...

Darp olayından beri fiziksel ve zihinsel olarak kendini toparlama sürecine şahit oldum. Fiziksel anlamda olmasa da psikolojik anlamda kendini çabuk toparladın. Bu olayı bu kadar erken sindirmendeki etken ne? Daha önce buna benzer bir olay yaşadın mı?

Hayatımda ilk defa bu tür bir olayla karşılaştım. Sadece hayatın bize vermiş olduğu insanlara karşı anlayışlı olma ve kin barındırmama özelliği belki de benim psikolojimin düzelmesinde etken oldu. Sen beni gündüz eğlenirken görüyorsun ama geçen günkü ruh halimi bu olaya bağlayabiliriz. Geceleri rüyalarımda o günkü olayı görüyorum. Uykumdan sıçrayarak uyanıyorum. Aslında tam manasıyla kendimi toparladığım söylenemez.

Soruşturma ne durumda? Bu konuda geri adım atmayı düşünüyor musun?

Şu anda soruşturma, araştırma aşamasında. Ben suç duyurusunda bulundum. Mahkeme gününü bekliyorum. Davamdan asla vazgeçmeyeceğim. Bu olay ne ilk ne de son olacak. Ben diğer mağdur olan arkadaşlarım gibi sonuna kadar devlet nezdinde hakkımı arayacağım.

Geçmişte ailenle bu konuda sıkıntılı bir süreç yaşadığını biliyorum. Aslında hâlâ devam eden bu süreci kısaca anlatır mısın?

Babam ve annem bir partinin merkez yönetim kurulu üyeleri ve bu parti ciddi manada Anadolu'da ve Türkiye'nin birçok ilinde bu tür faşist saldırıların çıkış noktası. Ebetteki anne ve babamı bu görüşleri yüzünden silecek değilim. Ama onların bu partideki üstün rolleri benim biraz daha gizli bir kutu olmama sebep oldu. Çünkü beni tanıyan insan çok. O yüzden eşcinselliğim hususunda biraz daha temkinli davranmak zorundayım. Babamın eski bir asker olması bu konuya bakış açısını etkiledi ve ciddi manada ailem tarafında baskı, darp ve buna benzer psikolojik darbeler aldım. Şu anda üniversitede olmam ailemin bu tür baskılarından kurtulmamı sağladı ama aile baskısından kurtulurken bu sefer de yaşadığım şehrin magandaları tarafından daha acımasız bir şekilde dayağa maruz kaldım.

Üniversite içinde sosyal bir baskıdan söz ediyoruz. Bu baskı senin karşına ne şekillerde çıktı?

Bu baskı ilk önce okulda bulunan bir kaç tane yerli öğrencinin kişisel baskısıyla başladı. Daha sonra öğrenci derneği adı altında toplanan bir kaç tane şoven faşistin fiziki baskısıyla, hocaların derslerde cinsel yönelim konusunda iğrenç ve akıl karıştırıcı yönlendirmeleriyle devam etti. Mesela dersin birinde, bir hoca "eşcinseller için 'onlar da insan, onlara da saygı duyalım' diyenler var, ben asla saygı duymam" diye fermanvari sözler sarf etti. Hocalar tarafından cinsel yönelim konusunda yönlendirilen insanlarda ciddi bir homofobi oluşması elbette kaçınılmaz sonuçlardan biri.

(Güvenlik görevlileri olayı gördüğü halde müdahale etmemiş. Jandarma ve polisin tutumu ise tatmin edici değil. Yaşadığın olayla Üniversitede ne kadar güvende olduğumuzu(!) bir kez daha anladık. Gözlemlediğim kadarıyla çoğu üniversitede durum aynı. Bir gün sabahın sekizinde derse giderken, güvenlik görevlisinin kulübesindeki bilgisayarda porno izlediğine şahit oldum. Oysa o an yapması gereken kapıda durup kimlik sormaktı.)

Bu konuda okula bir dilekçe vermeyi düşünüyor musun?

Bu konuda tek başıma değilim. Ciddi bir örgütlenme sonucu öğrencilerin hepsini bilgilendirdikten sonra topyekûn bir hareketin işe yarayacağı fikrindeyim. Çünkü bu tür eylemler her zaman yetkililerin dikkatini çekmiştir. Gerekirse bu konu hakkında bir eylem düzenlemeyi ve koordine etmeyi düşünüyoruz. Bunun için öncelikle imza kampanyası ve bunun ardından belki bir eylem düzenlenebilir.

(Karadeniz... Türkiye’nin diğer bölgelerinde yaşayanlar için hep çekici olmuştur. Ama eskilerden kalma tarihi mekânlara, siyasi oluşumlara ve kilometrelerce uzunluktaki sahiline asfalt çekmiş bir bölge olarak da farklı bir yüzü var. 1980 darbesi öncesinde devrimci hareketin Maçka, Hopa, Tonya, Fatsa gibi ilçelerle yükseldiği bir coğrafyadan bahsediyoruz. Ama darbe sonrası devletin artan milliyetçileştirme politikası, Karadeniz'in bu günkü yapısının temelini attı. Ve sonuç olarak tek tipleştirme aldı başını gitti. Farklı yapılar ve karakterler ise sindirilmeye çalışıldı.)

Sen de en son sindirilmek istenenlerdensin. Bu olaydan sonra bölge hakkında neler düşünüyorsun?

Biz ilk önce bu devlette yaşayan T.C. vatandaşlarıyız. Daha sonra bu ülkenin siyasetine, gelişmesine, modernleşmesine yön veren insanlarız. Çünkü biz bu ülkenin üniversite öğrencileriyiz. Elbette ki bu tür konularda ciddi fikirlerimiz ve eylemlerimiz var. Devletin Trabzon üstündeki politikası belli. Türkiye'deki kutuplaşmanın, şovenizmin yoğun olduğu bir il Trabzon. Ogün Samast, Yasin Hayal, Santa Marina, sayısız linç girişimcileri, Kürt kişilerin maruz kaldığı saldırılar... Bu şehirde görev yapan belediye başkanı, vali, polis ve asker bu ilde olanların farkında ama müdahale etmiyorlar. Ciddi bir kasıt söz konusu. En son yaşanan linç girişiminden sonra Trabzon Emniyet Müdürü, kürsüye çıkıp "Siz üzerinize düşeni yaptınız..." diye linç girişimini desteklemesi olayın iç yüzünü gösteriyor zaten. Oysa bir zamanlar aynı mevkideki bir başka insan "Trabzon faşizme mezar olacak" diye bağırabiliyordu. Benim darp edilme olayımı yakından takip ettin ve bu konuda polisin tutumunu bire bir gördün. Aslında Trabzon’da yapılacak şeyler şimdi başlıyor. Devlet burayı çok kullandı ve karşılığını vermedi. Devletin bu açığı kullanılmalı. Trabzon Halkı artık kullanıldığının farkında.

İlgili haber: [[‘Trabzon baskıda sınır tanımıyor’|http://www.kaosgl.org/node/2296]]


Etiketler: insan hakları, nefret suçları
nefret