30/08/2009 | Yazar: Kaos GL

Kuzey Kıbrıslı eşcinsel babası, oğlunun cinsel yönelimini öğrenmesinin ardından yaşadıklarını ve duygularını anlatıyor...

Kuzey Kıbrıslı eşcinsel babası, oğlunun cinsel yönelimini öğrenmesinin ardından yaşadıklarını ve duygularını anlatıyor...

‘47 yaşıma gelene kadar tek bir oğlumun eşcinsel olabileceği düşüncesinden uzak bir şekilde yaşamış ve tüm hayatımı onun yoluna feda etmiştim.
 
Oğlumun her şeyiyle yakından ilgilendim, özel dersler aldırdım, okulu, dersleri, arkadaş çevresini her daim takip ettim. O benim oğlum, benim canım, benim kanım... Tek oğlum, hayat verdiğim, bütün üzüntülerden, dertlerden tasalardan uzak tutmaya çalıştığım hayattaki tek varlığım.
 
Oğlum 19 yaşına geldiğinde onu üniversite okuması için İngiltere’ye gönderdiğimde bir şeylerin ters gittiğini telefonda konuşmalarından bile hissetmeye başlamıştım. Sürekli üstü kapalı konuşmalar, sorduğum sorulara yanıt verememeye çalışması, geçmiş hayatında derslerine önem veren bir öğrenci olarak, okulundan geri kalmaya başlamış, para yönündeki harcamaları artmıştı. Bir şeylerin ters gittiğini fark etmiş fakat hiçbir zaman aklıma eşcinsel olabileceğine dair bir soru işareti getirmemiştim.
 
Çok uzun zaman geçmeden neler olduğunu anlayabilmek için İngiltere’ye gitmeye karar verdim. Eşim de bu sırada neler olduğuna anlam veremiyor stresten yemek yemiyor, kimseyle konuşmak istemiyordu. Bir kaç gün içinde eşim rahatsızlanıp hastaneye yattı, bana oğlumu getir demesiyle onu aileme emanet edip durumu öğrenmek için İngiltere’ye gittim.
 
Uçakta durumu öğrenmeye giderkenki halim aklımdan hiç çıkmıyor, neyle karşılaşacağımı ve ne yapacağımı bilmeden adım adım bir felaketin içerisine gittiğimi hissetmiştim. Diğer yandan da bir an önce gideyim durumu öğreneyim ve her şey yoluna girsin diye heyecanlanıyordum.
 
Oğlumun kaldığı yere sonunda varmıştım. Geldiğimden haberi yoktu. Kapının açılmasıyla birlikte oğlumun yaşadığı şok bir yana ben hayretler içinde kalmış odanın dağınıklığına ve oğlumun perişan haline bir anlam verememiştim. Neler olduğunu sorduğumda ise ‘sana her şeyi anlatacaktım baba, neden sabretmedin’ yanıtını aldığımda bir o kadar daha kafamdaki soru işaretleri artmıştı fakat halen cinselliği yönünde en küçük bir şey aklıma getiremiyordum.
 
Evde arkadaşları olduğundan durumu konuşmak için bir cafe’ye gitmiştik. Alelacele durumu öğrenmek için ‘ne oldu oğlum, anlatmak için neyi bekliyorsun’ diye soruyor fakat ondan yanıt almakta güçlük çekiyordum. En sonunda bana ‘baba durumunun iyi olduğuna emin misin? Bak sakın panik yapma ve kendine hâkim ol çünkü çok ciddi bir konu, fakat içeriğini sana anlatana kadar lütfen tek kelime etmeden beni iyice dinle’ demişti.
 
Devamında ‘yıllardır ne olduğunu çözemediğim nedenlerden dolayı psikologa gittim ve içerisinde bulunduğum durumu anlattım. Bana durumumun normal olduğunu ve kızların erkeklerden erkeklerin de kızlardan hoşlanabileceği gibi aynı zamanda erkeklerin erkeklerden ve kızların da kızlardan hoşlanabileceğinin normal olduğunu söyledi.’ Ben hâlâ anlamamış ya da anlamamak istemiştim. Ne demek istediğini yeniden sordum ‘baba ben eşcinselim’ dedi.
 
O an kaynar sular başımdan aşağıya dökülmek bir yana bütün dünyadan koptuğumu hissetmiştim. Tek kelime cevap veremeden oğlum bana ‘baba bu durum değişebilecek bir şey değilmiş ve eğer beni bu şekilde istemiyorsanız ben gerekirse burada çalışmaya başlar, kendi hayatımı kurmaya çalışırım, sizi rahatsız etmem’ demişti. Bense dakikalarca konuşamamış ardındansa ‘oğlum sen benim canımın içisin ben seni kaybedersem yaşayamam ki oğlum, bu işte uzman kişiler kimlerse onlara gideriz, olur da durum senin söylediğin gibi normal bir şeyse gerekirse ben bütün mal varlığımı satar seni anlayabilecek bir ülkeye yerleşirim. Ama ben senden ayrı yaşayamam’ yanıtını kekeleyerek ve acıdan kalp sancısı çekerek vermiştim. Vazgeçmiştim bu dünyadan, dünyamdan geçtim ama onu bu yolda yalnız bırakmak var, işte o koyuyor adama...
 
Her şeyden önce eğer çocuğunuz size eşcinselim diyorsa önce onu dinlemeyi ve anlamaya çalışmayı öğrenmek ve bu konudaki uzman kişilere danışmak gerekiyor. Çıkacak olan sonuçta ise ya çocuğunuzdan, kanınızdan, canınızdan, olacaksınız ya da onu anlamayı dinlemeyi öğrenecek onu o olduğu için sevip kabullenmeyi başaracaksınız.
 
Aylarca doktorlara gittik, psikolog psikiyatr profesör ne varsa dolaştık durduk. İşin sonunda baktık gördük ki bu durum değişebilecek bir durum değil. Ne yapabileceğimizi düşünmeye başladığımız sırada salonun ortasında eşcinsel konulu kitaplara rastlamaya başladık ve bu kitaplardan bilgi edinmeye başladık gizlice... Onları oğlumuzun bıraktığını biliyor fakat eşcinselliğe karşı olan toplum baskısı ve antipati beynimize o kadar bir yerleşmişti ki kitapları okurken değil sadece oğlumun eşimin görmesinden bile çekinir hale gelmiştim.
 
Zaman ilerledikçe daha çok bilgi sahibi oluyor, eşcinselliğin sadece iki erkek arasında cinsel ilişkiden ibaret olmadığını arada sevginin de tıpkı biz heteroseksüellerdeki gibi büyük roller oynadığını görmeye başladım. Bunları gördükçe yıllardır tanıdığımı sandığım oğlumu yeniden keşfetmeye, ona nasıl davranmam gerektiği konusunda fikirler üretmeye başladım.
 
Diğer yandansa onca homofobik esprinin ortasında, toplumun yoğun tepkisiyle yıllarca karşılaşmış fakat her şeye rağmen kendini keşfeder keşfetmez bize açılabilecek cesareti bulabilen ve her konuda bizlerin ona destek olmamız gereken yerde bilgisi ve zekâsıyla bize destek olan hayatın sadece siyah ve beyazdan oluşmadığını farklı renklerin de olduğunu bizlere gösteren oğlumla gurur duyuyorum.’(AE)
 

Etiketler: insan hakları, aile
nefret