03/08/2016 | Yazar: Umut Güner

Modern tıp cinsel yönelim ve cinsiyet kimliği konusunda mesele çocuk olunca kararsız kalıyor!

“Hapishanede Çocuk” kitabı için Kaos GL’den yazı istendiğinde  “LGBTİ Çocuk” kavramı tartışmalarını hapishane alanına nasıl taşıyabileceğimizi düşünmeye başladık.

Modern tıp cinsel yönelim ve cinsiyet kimliği konusunda mesele çocuk olunca kararsız kalıyor! 18 yaşın altında çocukların cinsel kimlik karmaşası yaşayabileceğini, bu yüzden hemen karar vermemek gerektiğini söylüyor. Buradan baktığımızda cinsel yönelim ve cinsiyet kimliği sanki genç ve yetişkinlere aitmiş gibi duruyor.

Ancak ilkesel olarak bize eşcinsel, biseksüel, trans, interseks olduğunu söylemediği müddetçe cinsel yönelim ya da cinsiyet, cinsiyet kimliği ataması yapmamamız gerekiyor. Çocukların gelişimsel süreçleri birbirinden farklı olabilir, gelişimsel süreçleri gibi cinsel yönelimlerine, cinsiyet kimliklerine karar verme süreçleri de birbirinden farklı olabilir. Bunların birbirinden farklı olması yaygın olan heteroseksüel cinsel yönelim üzerinden bütün çocukların “heteroseksüel” olduğu ön kabulüyle hareket edersek LGBTİ çocukları görünmezliğe mahkum ederiz. Sonra da o “görünmezliğe mahkum ettiğimiz çocuklar var mı? Varsalar ne sorun yaşıyorlar?” sorusunu sorarız birbirimize. O çocukların en önemli sorunlarından biri “yok sayılmaları”. Eşcinsel, biseksüel, trans ve interseksleri yok sayarak yapılarını inşa eden toplumsal yapı; hapishanesini de heteronormatif bir şekilde inşa eder. Doğal olarak o hapishanede LGBTİ çocuklar var olamazlar; var olamadıkları için de sorunlarını da görünmez olur.

Türkiye’de çocukların etnisitesi olduğunu taş atan çocuklardan öğrendik. Aynı süreçte birçok çocuğun yetişkinlerle aynı suçları işledikleri için aynı cezaları aldıklarını hatta aynı cezaevlerine konulduklarını öğrendik. Pozantı Cezaevi sürecinde çocukların maruz kaldığı cinsel saldırıları dile getirmelerinin ne kadar zor olduğunu ve durumun da çocuklar için ne kadar vahim olduğunu gördük. Cinselliğin halen ceza, ehlileştirme aracı ve işkence olarak uygulandığı hapishane sisteminde çocuk olmak ve LGBTİ çocuk olmak daha da zor olsa gerek.

Çocukların gelişimsel süreçleri devam ettiği için lezbiyen, gey, biseksüel, trans ve interseks çocuklar için Kaos GL kendi içinde ve eğitimlerinde “gökkuşağı çocukları” tanımını kullanmayı veyahut toplumsal cinsiyet rollerine uymayan çocuklar demeyi tercih ediyor.

Hapishane alanına taşıdığımızda “gökkuşağı” diyemez hale geliyoruz. Çünkü “gökkuşağı” gökyüzüne, özgürlüğe ait bir kavram ve bu çocuklar gökyüzünü görmemekle cezalandırılıyorlar.

“Toplumsal cinsiyet rollerine uymayan çocuklar”  dediğimizde her seferinde toplumsal cinsiyet rollerinin pek de matah bir şeyler olmadığını da anlatıyoruz. Ancak çocukların sisteme uyum sağlayamadığı her durumda cezalandırmayı, hapsetmeyi kendine iş edinen adalet sistemi içinde negatif algılanacak bir durumdan da kaçınmaya imtina ediyoruz ve nihayetinde meselenin adını “Hapishanede LGBTİ Çocuk” koyarak ilerliyoruz.

“Çocuk ve LGBTİ”

LGBTİ hakları mücadelesi çeyrek yüz yıla yaklaşıyor. Bu süreçte özellikle hem hareketin yaygınlaşması hem de internet vasıtasıyla LGBTİ’ler cinsel yönelim ve cinsiyet kimliklerine ilişkin sorulara daha erken yaşlarda cevap bulmaya başladılar. Cinsel yönelim ve cinsiyet kimliğini keşfetme ve kabul etme arasında geçen gelgitli sürecin tamamlanmasına “açılma” diyoruz. Eskiden “açılma” süreci LGBT’lerin gençlik yaşlarına tekabül ederken, artık heteroseksüel ergenler gibi ergenlik sürecinde cinsel yönelim ve cinsiyet kimliğine ilişkin soruları ergenlik döneminde yani çocukluk döneminde yaşıyor ve cinsel yönelimini adlandırmaya başlıyor. Bu süreçte biz de çocuk alanına ilişkin temasımızın nasıl olması gerektiği sorusunu LGBTİ hareket olarak yeni cevaplamaya çalışıyoruz. Bu yazı tam da bu tartışmaları gerçekleştirdiğimiz bir aşamada yazılıyor.

“Hapishane ve LGBTİ” ve “LGBTİ Hapishanesi”

“Hapishane”ye ilişkin tartışmalar LGBTİ hareketin içinde Kaos GL Dergisi üzerinden takip edilebilir. Dergi yayınlanmaya başladığı andan itibaren tutuklu ve hükümlülerin talepleri doğrultusunda ücretsiz gönderiliyor. 90’larda “kardeşime dokunma” kampanyasına paralel mektup kampanyaları üzerinden ilerleyen süreç 2004 yılında Eşcinsel Trans Tutsak Ağı sürecinde yapılan birkaç etkinlikle komisyon kurulmaya çalışıyor ancak çok ilerleme kat edilemiyor.

2005-2006 döneminde vicdani retçi Mehmet Tarhan’ın hapishane sürecinde Kaos GL ve Ankaralı anarşistler tarafından yeniden hapishane konusu LGBTİ hareketin içinde gündemleşti. Ancak LGBTİ tutuklu ve hükümlülerden özellikle 2000’lerin ikinci yarısından itibaren LGBTİ örgütlere talepler daha fazla gelmeye başladı. Bu konuda CİSST’in Hapishanede LGBTİ Olmak üzerinden yürüttüğü çalışmalar da LGBTİ hareketin gündemine daha fazla girmesini sağladı.

Türkiye Cumhuriyeti devletinin de bu alanda çalışan LGBTİ örgütleriyle masaya oturduğu alanlardan biri “hapishane”. Çünkü LGBTİ tutuklu ve hükümlüleri heteronormatif hapishanede nereye koyacağını bir türlü bilmiyor. Bir türlü bilmediği içinde en iyisi ayrı bir hapishane yapılması olduğuna karar veriyor ve LGBTİ hapishanesi yapmak için kolları sıvıyor. Bunu yaparken de LGBTİ tutuklu ve hükümlülerin taleplerinin bu olduğunu söylüyor ve bunu böyle meşrulaştırıyor. Burada LGBTİ tutuklu ve hükümlülerin taleplerinin doğrudan ayrı bir hapishane değil, diğer mahkumların kendiliğinden faydalandıkları kısıtlı imkanlardan faydalanma talebi olarak değerlendirmek gerekir. Çünkü mevcut hapishaneler LGBTİ tutuklu ve hükümlüleri koruyamayacakları ya da hapishanede düzeni sağlayamayacakları endişesi ile diğer tutuklu ve hükümlülerin faydalandığı hizmetlerden LGBTİ tutuklu ve hükümlüler faydalanamıyor. Hapishaneler kompleks yapılar içinde yapılmış olsalar bile cinsiyetli hapishaneler olduğu için özellikle geçiş sürecinde olan ya da geçiş sürecini tamamlamak istemeyen trans mahkumları nereye koyacağını bilemeyen bir hapishane ile karşı karşıya kalıyoruz.

“Çocuk, LGBTİ ve Hapishane” bu üç kavramın yan yana gelmesi için bu üç ayrı alanın LGBTİ hareketin içinde nasıl gündemleştiğinin kısaca aktarırken “hapishanede LGBTİ çocuk” olmak meselesinin hem çocuk alanında, hem LGBTİ alanında hem de hapishane çalışmaları alanında yeni gündemleşmeye çalışıldığının ve bu yazının aslında bu tartışmayı geliştirmesi amacıyla yazıldığının altını bir kez daha çizmek isteriz.

Kaos GL’nin destek olduğu çocuklardan biri Ankara Çocuk Eğitim Merkezinde tutulan trans çocuk A. İdi. A’nın hikayesi bizim hapishanede çocuk kavramı ile tanışmamıza vesile oldu.

A’nın annesi gündeliğe temizliğe giden ev eksenli çalışan bir kadın. Gittiği evlerden birinin oğlu ile A arasında cinsel yakınlaşma oluyor. Bunu fark eden aile A’dan ve annesinden şikayetçi oluyor. A bu  olay gerçekleştiğinde 15 yaşında, mahkeme sürecini nasıl geliştiği ve ceza aldığının farkında değil. Sadece İzmir’deki Çocuk Eğitim Merkezi’ne gitmeden önce annesi bir süre orda kalması gerektiğini anlatıyor. İzmir’deki Çocuk Eğitim Merkezi’nin müdürü bu çocukla ne yapacağını bilemediği için, A’ya “Senin gibilerden Ankara Çocuk Eğitim Merkezi’nde çok var. Sen oraya git” diye yönlendiriyor. A, bu yönlendirme sonrasında verdiği dilekçe ile Ankara Çocuk Eğitim Merkezi’ne geliyor. Geldiğinde İzmir’deki ‘müdür amcanın’ söylediği gibi olmadığını fark ediyor. Ankara Çocuk Eğitim Merkezi’ndeki sosyal hizmet uzmanı ve hapishanede çocuk olmak üzerine yüksek lisansını yapan sosyal hizmet uzmanı arkadaşımız vasıtasıyla biz A. ile tanıştık.

A trans eğilimleri olduğu için diğer çocuklardan ayrı tutulmasına karar verilmiş ve yetişkin misafirhanesinde kalıyordu. A’nın ayrı tutulması konusunda iki gerekçeleri vardı. Sosyal hizmet uzmanı gerçekten iyi niyetli olduğu için A’ya çürük elma muamelesi yaptığını düşünmüyorum ancak yine de cinsel yönelim ve cinsiyet kimliği ayrımcılığının en bariz görünür olduğu alanlardan birinin “araya mesafe koymak” üzerinden şekillendiğini unutmamak gerekiyor.

İkincisi de A’yı akran zorbalığına karşı korumak. Çünkü gerçekten A akranları tarafından zorbalığa maruz kalabilir ve sosyal hizmet uzmanı da onu 7/24 koruyamayacağı için böyle bir önlem aldı. Ancak bu aynı zamanda Çocuk Eğitim merkezi denilen “kapalı, ıslah etmesi beklenen” merkez içinde çocuğun tekrardan tecrit edilmesine yol açmaktadır. Çocukla görüşmelerimizde çocuğun Çocuk Eğitim Merkezi üzerinden “ceza aldığını” ve ıslah edilmek için orda tutulduğunu fark etmediğini gözlemledik. A için merkez sadece internete istediği zaman giremediği, annesinin ve ablasının kıyafetleri ile “kadın” olamadığı ama iyi insanların ona sevgi gösterdiği bir merkezdi. Kolluk kuvvetleri, mahkeme çocuğun suçlu olduğuna ve tecrit edilmesi gerektiğine karar verdi. Hem kovuşturma sürecinde hem de yargı sürecinde kimse bunu A’ya anlatma gereği duymadı.  

*Bu yazı ilk olarak Kaos GL dergisinin “Sosyal Hizmet” dosya konulu 148. sayısında yayınlanmıştır.


Etiketler: insan hakları, sosyal hizmet
İstihdam