14/04/2014 | Yazar: Mor Yaka

Tecrit içinde tecrit yaşamalarının sebebi, LGBT’lerin güvenli sanılan cezaevlerinde can güvenliğinin olmaması.

Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, LGBT’ler (lezbiyen, gey, biseksüel, trans) için “Müstakil Cezaevi” projesinin sürdürüldüğünü açıkladı.
 
Homofobik, gerici bir toplum olmasak bu habere sevinmem gerekirdi. Ancak homofobik, gerici, faşist bir hükümetten böyle bir projenin sürdürülmesi akıllara bir çok soru getiriyor:
 
Bu proje nasıl işleyecek?
 
İnsanları fiziksel görünüşlerine bakılarak mı yoksa kendi beyanlarına dayanarak mı “Müstakil Cezaevi”ne gönderecekler?
 
Cezaevlerindeki  gizli eşcinsel mahkumlar ne yapacak?
 
Sırf feminen ve kibar diye heteroseksüel mahkûmlara da eşcinsel damgası mı vurulacak?
 
Eski Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Aliye Kavaf “Eşcinsellik hastalıktır” demedi mi? Ne oldu da LGBT’lerle bu kadar yakından ilgilenmeye başladı bu hükümet?
 
Cezaevi birilerinin bedava fuhuş yeri yapılarak LGBT’lere tecavüz mü edilecek? 
 
Bir sonraki adımda bu yerler yanlışlıkla yakılıp yıkılabilir mi?
 
“Müstakil cezaevi” toplu bir katliama davet yeri mi olacak?
 
Ve bir gün bu kendini bilmezler, kendi İslam devrimini yaparsa içerideki herkesi idam ederlerse ne olacak?
 
Bu projeyle amaç LGBT’leri her fırsatta, her zaman, her yerde ötekileştirmeye devam etmek, kendi gettolarına mahkûm etmektir. CHP Malatya Milletvekili Veli Ağbaba, LGBT’lerin ortak kullanım alanlarından faydalanamadığı, spor faaliyetlerine katılamadıkları, diğer sosyal imkânlardan faydalanamadıkları ve bu sebepler neticesinde tecrit içinde tecrit yaşadıklarını belirterek projeyi savunmuş.
 
Tecrit içinde tecrit yaşamalarının sebebi, LGBT’lerin güvenli sanılan cezaevlerinde can güvenliğinin olmaması. Bu projeyi düşünüp gerçekleştirmeden önce bu insanların cezaevlerinde, cezaevi müdüründen gardiyanına kadar yaşatılan psikolojik, fiziksel ve cinsel istismarlara karşı bir çözüm üretilmelidir. 64 gündür açlık grevinde olan trans mahkûm Avşa’nın fiziksel, psikolojik, cinsel istismar ve yaşadığı sürgünlere çözüm bulun.  Avşa’nın bunları yaşamasına sebep olanları gettolaştırın, deşifre edin. “Müstakil Cezaevi” projesi bu sorunlara çözüm olamaz, çözüm olacağına da inanmıyorum.
 
Cezaevlerindeki insanları topluma kazandırmak için birçok sosyal faaliyet yapmaya çalışan, mahkûmları topluma kazandırmayı becerdiğini sanan devlet, gerçekten mahkûmları topluma hazırlıyor mu? İş, aş buluyor mu? LGBT’leri insandan saymayıp, LGBT’leri topluma kazandırmayı neden beceremiyor?
 
Cezaevi müdüründen, gardiyana, mahkûmlara kadar eşcinselliğin hastalık olmadığını, eşcinselliğin tercih değil, doğuştan gelen bir yönelim olduğunu anlatan eğitimler verilmeli, film gösterimleri yapılmalıdır. Eğitim sonucunda insanlarla konuşulmalı, hâlâ homofobik tepkiler gösterenlere psikolojik destek verilmeli, gerekirse yaptırım uygulanmalıdır.
 
Hasta olan biz değil sizsiniz!
 
Kafamı kurcalayan diyen bir nokta ise seçimlerle birlikte hükümetin LGBT’lerle ilgili konuların üzerinde durmaları. Gerici, faşist ve eşcinsellere bakış açısını iyi bildiğimiz iktidarın, eşcinselleri bu kadar düşünüp, gördükleri her türlü istismara karşı engel olmak isteyeceğine inanmıyorum. Çünkü her iyi gibi görünen projelerin, eylemlerin altında mutlaka bir pislik çıktı. Umarım LGBT’lerin içinde bulunduğu bu durum gün geçtikçe daha kötü bir durum haline dönüşmez.
 
Gericiliği ve faşizmi benimsemiş bu iktidara LGBT’lerle ilgili ne çalışma yaparsa yapsın, LGBT’ler yararına en iyi projeyi sunarsa sunsun bu konuda iktidara kesinlikle güvenmiyorum ve bunun için milyonlarca haklı sebebim var.
 

Etiketler: insan hakları
nefret