15/06/2011 | Yazar: Caner H
Eşcinselliği tedavi edeceğini iddia eden bir grup psikolog, hiçbir zaman eşcinsellere karşı nefretlerinden bahsetmezler. Bunun nedenleri vardır.
Eşcinselliği tedavi edeceğini iddia eden bir grup psikolog, hiçbir zaman eşcinsellere karşı nefretlerinden bahsetmezler. Bunun nedenleri vardır.
1- Hoşgörülü Gibi Davranma: Kırmızı Başlıklı Kız ve Ninesi
Eşcinselliği tedavi edeceğini iddia eden bir grup psikolog, hiçbir zaman eşcinsellere karşı nefretlerinden bahsetmezler. Bunun nedenleri vardır:
(a) Bir psikologun bir gruba karşı nefreti ve korkusunu açığa vurması alışıldık bir durum değildir. Bu nedenle nefret ve korkularını hep saklarlar,
(b) Eşcinsel arzuya karşı duydukları hazmedememe duygusu, nefret ve korku onları eşcinsel arzuyu tedavi etmeye/ötekileştirmeye yönlendirmiştir kariyerlerinde,
(c) Yaptıkları işin insan haklarını ihlal olduğunu gayet iyi bilirler. O nedenle hoşgörüden dem vururlar ki kendi hak ihlallerine verilecek insani tepkiyi “biz onları hoşgördük, onlar bizi hoşgörmedi” gibi lanse edebilsinler.
Tedavi/Ötekileştirme Piyasasındaki bir psikologdan örnek alıntı:
“Geçen kış yazdığım Eşcinsellik Kader Değildir adlı kitabımı ve beni protesto etmek için Ankara’da muayenehanem önünde eşcinsel arkadaşlarımız bir protesto gösterisinde bulundu. Toplumun eşcinselliğe bakışını bildiğim için eşcinsel arkadaşlarımız zarar görmemesi için emniyete protesto gösterisi olacağını haber vermiş ve arkadaşlarımızın güvenliğini sağlamasını rica etmiştim, (abç) sağ olsunlar beni kırmadılar. Protesto gösteri sırasında etraftaki insanların bakışlarındaki nefreti görünce, sözlü olarak verdikleri anlayışsız tepkileri duyunca eşcinsellerin bu ülkede ne kadar zor bir hayat yaşadıklarını bir kez daha anlamış oldum. Aslında yaptıkları çok cesur bir hareketti, yüzlerce insanın önünde eşcinsel olduklarını söylemeleri herkesin yapabileceği bir şey değildi. Yağmurlu bir gündü, onlara çay ve kurabiye ikram ettim, ama “kapitalist sisteme hizmet eden birinin çayını içmeyiz, kurabiyesini yemeyiz” (abç) dediler ve kabul etmediler. Beni üzen bu cümleleriydi, (abç) çünkü emeğiyle para kazanan bir fikir emekçisiydim.”
Fark ettiğiniz gibi yukarıdaki açıklama tedavi iddiasındaki bir psikologundur. Sayın psikolog büyük bir şefkat sunduğunun altını arka arkaya çizer. Polisler aktivist arkadaşlarımızı korumaya, psikologumuz da çay ve kurabiye ile karşılamaya gelmiştir. Aktivist arkadaşlarımın kurabiye ve çayı kabul etmemeleri gayet mantıklı bir davranıştır. Çünkü eşcinselliği tedavi/ötekileştirme iknasındaki piyasa imaj çalışmasında kullanabilirdi aktivist arkadaşlarımızın çaylarını içmeyi kabul etmesini. Hiç şaşırmazdım.
2- Bilimsellik İddiası: Google'da Haklarında Çok Az Bilgi Olan Psikologların Dayanışması
Eşcinsellik karşıtı olarak kullanabilecek bilgi üretimine hizmet eden psikolog akademisyenler kendi içlerindeki korku, endişe ve muhafazakârlığı bilimsellik kılıfı içinde sunmaktadırlar. Televizyon programlarına ve tedavilerine/ötekileştirmelerine maruz kalan eşcinsellere olan zararları nedeniyle bazıları Google aramasında fazla sonuç verebilirler. Fakat, bu ün eşcinsellik tedavisiyle bireylerin üstünde bıraktıkları hasarların yankısı ve sağduyulu insanlardan aldıkları tepkiyle doğru orantılıdır. Ve onların bu “tedavi/ötekileştirme” pazarında tutunma yöntemleriyle.
3- “Tedavi/Ötekileştirme” Piyasasındaki Psikologların Televizyonda “Endişelerini” İnsanlara Yayma Arzusu: Dijital İsalar
İyi psikologların tersine, “tedavi” piyasasındaki psikologların talk-show vb. programlara aşırı çıkma istekleri vardır. Genelde talk-show'cular çağırmaz. Ama kendileri “malzeme olabilecek” özgeçmişleriyle başvurduklarında şanslarını arttırırlar. Hiçbir iyi psikologun muhafazakâr iddialarla talk-showlara çıktığını göremezsiniz. Bu da bir pazarlama stratejisidir.
4- Eşcinsellik ve Cinsiyet Rolleri Hakkında Kafa Karışıklıkları Vardır
“Tedavi” piyasasında, sermayesi “tedavi iddiası olan” psikologların eşcinselliğin sadece kadınsı davrananlarda olduğu şeklinde bir kafa karışıklıkları vardır.
5- Eşcinselliği Sabit Bir Kategori Sanırlar
“Tedavi” tüccarları eşcinseli sabit bir kategori gibi gösterirler. Fakat Henning Bech, Annamarie Jagose'nin kitaplarında anlattıkları gibi kendilerini heteroseksüel olarak tanımlayan erkeklerin yüksek bir yüzdesi, ayrıca erkeklerle cinsel ilişkiye girdiklerini de belirtirler. Bu nedenle heteroseksüellerin büyük çoğunluğu da sabit bir cinsel-nesne seçimine sahip değillerdir. Ama “tedavi” piyasası heteroseksüeller arasındaki bu yoğun eğilimi ya bilmezler ya da müşterilerini yalnızca kendilerinin eşcinsel arzuya sahip olduklarına inandırmak için saklarlar.
6- 1860'lardan Önce Eşcinsel Olarak Kimse Adlandırılmıyor, Ötekileştirilmiyordu
Maalesef “tedavi” piyasası bilimsel bir sosyal perspektife sahip değildir. Muhafazakâr idealleri eşcinselliğin son yüzyılların bir sınıflandırması ve ötekileştirmesi olduğunu görmek istemezler. Ve bilmezler. Ve bu nedenle heteroseksüel, eşcinsel sınıflandırmalarına evrensel gerçekler gibi yaklaşırlar. Fakat kendi sınıflamaları birçok kültüre uymaz, uymayacaktır.
Eşcinselliği modern, kapitalist, Avrupai menşeli diye lanse eden “tedavi” piyasası, a-modern, Müslüman toplumlarda da eşcinsel arzunun tarihleri boyunca hep varolduğunu bilmezden gelirler.
7- Tedavi Yöntemlerini Bilimsel Çevrelerde Kabul Ettiremezler
Tedavilerinin adı Onarım Terapisi (Reparative Therapy)dir. Onarım Terapisine saygın kuruluşlar karşı çıkarlar.
Tedavi yöntemleri (Reparative Theory) buna maruz kalan bireyleri intihar düşüncesine itmiştir.
8- Tedavileriyle Heteroseksüel Olduğunu İddia Ettiklerini Medyaya Sunarlar
Ama medyaya sunulan “başarılı” örnekler yıllar sonra, örneğin, bir gey bardan çıkarken görülebilirler. (bknz: http://www.truthwinsout.org/history-of-the-ex-gay-ministries/)
9- Kimliğiyle İlgili Mutsuz Olan Eşcinseller İçin Varolduklarını Kabul Ettirmeye Çalışırlar
Ama bilmezler ki kendi yaydıkları çağdışı, nefreti körükleyen söylemler nedeniyle mutsuz bireyler yaratmaktadırlar. Sonra bir de kendi ürettikleri mağduriyete yardım eli uzatırlar. Ama neden ve sonuç bellidir. Nefret söylemini ve bu nedenle mağduriyetleri, psikolojik hasarları çoğaltan bu piyasa aslında tedavileriyle yükselen çığlıkları arttırmaktadır.
Etiketler: insan hakları, sağlık