14/07/2022 | Yazar: Umut Güner

Yazın kendinize iyi davranın, bu üç kitabı okuyun! Lubunyalığınıza iyi gelecektir.

Lubunyalığınıza iyi gelecek üç kitap Kaos GL - LGBTİ+ Haber Portalı

Film izlerken genellikle gerilim ve hetero dramlardan uzak durmaya çalışırım ama tabi ki onlarca lubunya filmi de yok “mutlu sonla” biten. Bu arada lubunya filmi olunca mutlu sonra bitmesi yetmiyor, mutluluğun filmin her yerinden dolup dolup taşması gerekiyor. Öbür türlü gene mutsuz oluyorum, ayol lubunyalar filmlerde bile çekiyor diye… Ha bu arada Grace and Frankie dizisini de kocaları gey olan iki kadının dizisi gibi değil de lezbiyen dizisi diye kodlayarak izledim. Dinlenmek için, eğlenmek için bir şey yaparken en azından hayatın çirkinlerinden, heteronormativiteden daha az nasiplenmek istiyorum. Sanırım bu yüzden de hiçbir zaman ne iyi bir izleyici ne de okuyucu olabiliyorum. Özellikle lubunyalar tarafından üretilmemiş içerikler kendiliğinden heteronormatif olma potansiyelleri ile ayaklarımı geri geri itiyor.

Her sene kendime söz veririm, bu sene daha çok kitap okuyacağım diye. Çoğu zaman bu sözle yetinmem, okunmak üzere kitaplar alırım ve kendi kendime “yaz tatilinde mutlaka okuyacağım” derim.

Bu sene yeni yıla girerken yine kendi kendime başka bir söz verdim: Bu sene kitap alma, elindeki kitapları göz önüne koy, böylece kendine verdiğin sözleri unutmamış olursun.

Son birkaç senedir okuma listeme eklediğim kitapları alıp yatak odama taşıdım. Birkaç ay komodinin üzerinde beklediler benim okumaya başlamamı. Sonra gene bir ev düzenleme işine girdiğimde kitaplar yerine batik bir örtü ve mumun daha çok yakışacağını düşündüğüm için kitapları kitaplığa yeniden taşıdım.

Her sene tatile giderken o kitapların bir sürüsünü valizime koyardım okumak üzere. Bu sene tatilin kısa olması sebebiyle yanıma dört kitap aldım.

Fırat Uran’ın, Olamayanlar’ıyla başladım. Sait Faik lubunyalığıyla yazsa nasıl yazardı diye hep merak etmişimdir. Yazdığı hikayelerinin bir kısmının da lubunya arka planını merak ederdim. Fırat Uran bu meraka sanki yanıt veriyor. Anları öyküleştirirken mekanları, zamanları kişileri çoğu zaman üzerine üç saniye düşünmeden devam ettiğimiz, gördüğümüz ama bakmadığımız anları, zamanları ve kişileri hikayeleştirmiş. Anlattığı öykülerde bazen yazarın gözünden bazen de yazarın baktığı yerde kendimi buldum. Lubunyalar için yazmış lubunya dedim.

Serdar Soydan’ın Üç Kalp hikayesi akranı olduğum için mi bilmem beni üniversite yıllarına götürdü. İmalar ya da cinsel yönelim atamalar dışında görünür olamama halinin ve görünür olamadığın zamanlardan bir hikaye sunuyor sanki. Romana kapılmanın yanında kendimi romanın içinde buldum. Hetoro varsayımlar içinde lubunyalığımızı keşfederken dolaştığımız patikaların hikayesini anlatıyor Serdar. Hikaye bizim hikayemiz ama kendi adımda dünde kalmasını arzu ettiğim bir hikaye. Aşk acısı çeken bütün lubunyalara hep derim, kalbin var sızlıyor ne güzel! Ya sızlamasaydı ya âşık olmasaydın daha kötü olmaz mıydı? Aşk sızısı hikayesi üç kalp hikayesi ve Serdar hikâyenin gizemini okuyucuya ve okuyucunun kendi hikayesiyle harmanlamasına bırakıyor.

Mertcan Karakuş’un romanı ise kitabın başında yazdığı üzere “bu romandaki kişi, yer ve zamanlar; bazı oranlarda gerçek, bazı oranlarda hayal ürünü”. Kitabı okuyan hetero okuyucu için hangi bölümler gerçek hangi bölümler hayal ürünüdür merak ediyorum. Çünkü Mertcan’ın “Yüzen Küçük Şeyler Hatıra Gezer’in Toplama Albümü”nü okuduktan sonra aklıma ilk bu geldi. Lubunya okuyucusuna açtığı patikaları hetero okuyucular da fark edecek mi diye düşündüm. Ve bu düşünce bana bu yazının başındaki girişe götürmüştü. Kitap bittiğinde meraklı hetero okuyucular için de patikaların açılabileceğini fark ettim. Lubunyalar için yazmış lubunya diye düşündüm. Lubunyalar için yazılmış bir kitabı okumanın keyfi ile kapattım kitabı. Kitap hayal ürünü olduğu kadar gerçek ve gerçek olduğu kadar da kurgu bir hayatın olanaklarını sunuyor. Kitap lubunya ortamının olanakları ve potansiyellerinden bir seçki sunuyor. Sınıf, kültür, meslek, memleket, yaş, erkeklik, kadınlık vb. her şeyin nasıl eşitlenebildiği ve bir hikayede başrolü paylaşabildiklerini gösterirken lubunya tarihinden izleri bizimle paylaşıyor.

Yazın kendinize iyi davranın, bu üç kitabı okuyun! Lubunyalığınıza iyi gelecektir.

*KaosGL.org Gökkuşağı Forumu’nda yayınlanan yazı ve çizimlerden yazarları ve çizerleri sorumludur. Yazının ya da çizginin KaosGL.org’ta yayınlanmış olması köşe yazılarındaki veya çizimlerdeki görüşlerin KaosGL.org’un görüşlerini yansıttığı anlamına gelmemektedir.


Etiketler: kültür sanat
nefret