08/03/2010 | Yazar: Deniz Deniz

Adıyaman'da töre uğruna diri diri toprağa


Adıyaman'da töre uğruna diri diri toprağa gömülen 16 yaşındaki Medine'nin haberi dünya basınına Türkiye mahreçli "bir ortaçağ haberi" olarak geçti. Kızların diri diri toprağa gömülmesine isyan ederek yayılmış bir dinin mensuplarından oluşan bir ülke bir kaç cılız itiraz dışında bu mezalim karşısında sessiz kaldı. Kürsüden indirilen başörtülü kızı arayarak insan hakları dersi veren sayın Başbakan Medine'yi hiç andı mı? Bu ülkenin cumhurbaşkanının eşi başbayan Hayrünisa Gül peki? Gülben Ergen'i Kadın Kolları Toplantısında Türkiye'ye örnek anne olarak tanıtan Ak Parti bilmem ki Medine'yi kimlere nasıl bir örnek olarak sunmayı düşünüyor? Ya kadınlar? Örtülü örtüsüz tüm kadınların kadınlıklarından utanmasına yol açacak bir öykü olan Medine'nin öyküsü bu ülkenin kadınlarını ne kadar utandırabildi?
 
Evet, ben utandım. İlk kez bir trans kadın olarak, cinsel kimliğim ne kelime insanlığımdan utandım. Peki ya 8 Mart'a hazırlanan kadınlarımız? Peki ya son yıllarda 8 Mart'ı da sahiplenen başörtüsü mağduru kadınlar, onlar Medine'nin acısını ne derece hissedip dillendirebildi. Ve tabi ki feministlerimiz, onlar ne yapıyor dersiniz, Medine oturur vaziyette üstüne düşen toprakları yutarken.
 
Medine'nin öyküsü Türkiye'nin kadınlarını utandırdı mı bilinmez ama LGBTT mücadele içinde yer alan bazı feminist kadınların hiç umurunda olmadığı ortada. Biliyorsunuz birkaç gün önce Lambdaİstanbul nefret cinayetlerini protesto amacıyla basın açıklamalı bir gösteri düzenledi. Benim de iştirak ettiğim gösteride eşcinsel kadınlar öyle bir pankart taşıdı ki trans kimliğim adına bir kez daha utandım. "Bihter Behlül'ü de Katya'yı da öpmeli" diyordu pankart. İşte bu slogan Türkiye'de LGBTT mücadelenin kimlerin elinde nasıl ve ne hale düşürüldüğünün, devam edilmesi durumunda intiharının resmidir. Homoseksizmin resmidir. Utanç vesikasıdır. Genç kızların töre uğruna diri diri gömüldüğü bir ülkede LGBTT aktivistler bu tür fanteziler peşinde koşamazlar. Bu pankart neresinden tutarsanız elinizde kalacak bir slogan içeriyor.
 
1-      Sen nefret cinayetlerine karşı protesto düzenliyorken böyle bir slogan ne alaka.
2-      Kadınların genel anlamda ezildiği bir ülkede sen cinsel içerikli mesajlarla protesto yapamazsı
3-      Bir film yıldızı dahi olsa bir insanı farklı bir cinsel eğilime davet etmek homoseksizim değildir de nedir ?
4-      LGBTT örgütler bu ülkede hak mücadelesi veriyor, fantezi mücadelesi değil
5-      Sen Beşir'in peşinde olan Katya'nın böyle bir öpücüğü kabul edeceğini nerden biliyorsun?
6-      Bana öyle geliyor ki, aslında sen Bihter'li bir rüyaya bütün LGBTT leri ortak ediyorsun. 
 
Şimdi denilebilir ki madem o pankartan utandın neden engel olmadın. Olmaya çalıştım. Dernek merkezinde gösteriyi organize eden arkadaşlara, "Bu pankartı taşımayalım" dedim. Ama her zaman ki gibi dinletemedim. Zaten sadece bir grubun tahakkümü altındaki bir örgütlenmeye hiçbir şey tavsiye edemezsiniz. İşte sırf bu yüzden LGBTT mücadelenin İstanbul ayağı uzun zamandır kendi içinde sorunlar yaşıyor. Lambda İstanbul'dan ayrılmak zorunda bırakıldığını iddia eden Demet Demir ve arkadaşları İstanbul LGBTT'yi kurdu. Özellikle TT lere yönelik hak ihlallerinde İstanbul LGBTT' nin sesinin çok çıkması sevindirci gibi görünse de yaşanan bu bölünmeler LGBTT mücadele için kayıptan başka bir şey değil. Trans kadınlar yeni oluşumun etrafında birleşirken Lamdaistanbul TT'den mahrum bir görüntü veriyor. Hem sayısal açıdan hem de eylemlilik açısından. Uzun zamandır LGBTT mücadele içinde bir varmış bir yokmuş gibi görünen Lambda istanbul bu son protesto etkinliğinde varlığı ile ilgili soru işaretlerine de yol açmıştır. LGBTT Hakları Platformu var ama İstanbul LGBTT'nin bu platformda adı geçmiyor.

Oysa bu oluşum son aylarda en büyük çapta katılımlı etkinliklere imza atmış bir oluşum. Benim edindiğim bilgiye göre platform başvuru üzerine üye alırken, İstanbul LGBTT'den Demet Demir, LGBTT platformunun kendilerini dışladığını bu nedenle 2010 pride etkinliklerine "trans pride" adı altında farklı zaman ve etkinliklerle katılacaklarını söylüyor. Demir'in söyledikleri LGBTT bileşenlerinin hızla ayrışmaya doğru gittiğini ortaya koyarken, bu ayrışmanın nelere yol açacağını ise zaman gösterecek. Ancak, Lambdaİstanbul'un nefret cinayetlerini protesto ettiği eylemine sadece iki trans kadının iştirak ettiği, göz önünde bulundurulduğunda ise son derece sakıncalı olduğu ortada.  
 
Biliyorsunuz Cemil İpekçi "Türkiye'de eşcinseller seks ve ruj hakkı istiyor" dediğinde hepimiz tepki göstermiştik. Lambdaİstanbul'lu eşcinsel kadınların Bihter'i Katya'yı öpmeye davet eden pankartını görünce bir an için duraksadım. İçimden "Ya acaba cemil İpekçi doğru mu söylüyordu" diye geçirmeden edemedim. Kendi mi toplamam uzun sürmedi, "Yo yo, İpekçi doğru söylemiyordu ama İpekçi'ye malzeme veren kendini bilmez küçük bir güruh vardı hepsi bu". 


Etiketler: yaşam
İstihdam